Bilimkurgu, Amerikan pop kültürünün dayanıklı ve uzun ömürlü bir öğesi. Ütopik (ya da distopik) geleceklerin tasvirini sunarak, gerçeklik doğasını sorgulayarak, insanlığın evrimini ya da yok oluşunu ve yarattığı teknolojiyi sorgulayarak sinemadaki yerini koruyor. Gerilim, korku, süper kahraman ve hatta komedi türleriyle sorunsuz bir şekilde birleşerek sinemada unutulmaz anlar sunuyor.
Ana akım sinema, siyahilerin temsili açısından pek de tatmin edici bir tarih karnesine sahip değil. Neyse ki bilimkurgunun, bu bağlamda attığı birtakım yenilikçi adımlar sayesinde nispeten daha iyi bir geçmişi var. Elbette zaman içinde manzara değişti ve yıllar geçtikçe temsiliyetler daha fazla görünür olmaya başladı. Hatta kapsayıcılık, günümüzde yönetmen ve stüdyolar için önemli bir hedef hâline geldi.
Şimdi gelin bilimkurgu tarihinde keyifli bir yolculuğa çıkalım ve unutulmaz bazı siyahi karakterleri tekrar anımsayalım…
Nyota Uhura – Star Trek Filmleri
NBC tarafından iptal edildikten tam 10 yıl sonra, Star Trek evreni Star Trek: The Motion Picture filmiyle sinemaya da geçiş yaptı. Bu durum, Nichelle Nichols‘ın ikonik Uhura karakterini çok daha geniş bir kitleye taşımasına olanak sağladı ve bilimkurgu sinemasındaki yerini de sağlamlaştırdı.
Zoe Saldana ve son olarak Celia Rose Gooding, 2009 çıkışlı Star Trek filminde ve Star Trek: Strange New Worlds dizisinde Uhura karakterine yeniden hayat verdi. Ayrıca Nichols, sinema dışında da iyi bir aktivistti ve NASA ile çalışarak siyahi kadınları uzay programına kazandırmak için çaba harcıyordu. 30 Temmuz 2022 tarihinde vefat etse de Nichols’ın mirası hâlâ yaşamayı sürdürüyor.
Lando Calrissian – The Empire Strikes Back
Nichelle Nichols’ın ilk Star Trek filmindeki görünümünün hemen ardından, Billy Dee Williams da 1980’de The Empire Strikes Back ile Star Wars filminde siyahi erkek kahraman olarak yeni ufuklar açtı. Karakteri Lando Calrissian, filmin yıldızlarıyla yan yana durarak Prenses Leia’yı, Chewbacca’yı, Han Solo’yu kurtardı ve İmparatorluğun yenilmesine yardım etti.
The Empire Strikes Back ve Return of the Jedi‘daki neredeyse uzun süreli cameo görünümlerine rağmen (ve neredeyse 40 yıl sonra Rise of Skywalker’da), Lando’nun karakteri hayranların favorisi hâline geldi. Star Wars Expanded Universe‘ün (genişletilmiş evren) çizgi romanları ve video oyunları aracılığıyla sık sık görünerek The Lando Calrissian Adventures adlı bir kitap üçlemesinin ortaya çıkmasına da yol açtı.
The Brother – The Brother From Another Planet
Bağımsız film yapımcısı John Sayles, The Brother From Another Planet filminde siyahi bir oyuncuya başrol verdiğinde yıl 1984’tü. Joe Morton, The Brother olarak bilinen sessiz bir uzaylıya hayat verdi. Siyahi bir insana benzeyen bu uzaylı, Harlem’in ortasına düşüyor ve ortama uyum sağlamaya çalışıyordu. Empati kurabiliyor, sadece elini kullanarak yaraları iyileştirebiliyor ve makineleri tamir edebiliyordu. Ne var ki, tam da topluma uyum sağlamaya başladığı sırada kendi gezegeninden gelip onu geri götürmeyi amaçlayan iki ödül avcısı ile karşı karşıya kalıyordu.
Zamanında yeterince takdir edilmeyen film, yıllar içinde kült bir klasik hâline geldi. Toplum ve göçmen deneyimi hakkında söyleyecek çok şeyi olan gerçek bir değerdi ve Joe Morton’ın muhteşem performansı, insan doğasına dair mizah ve ince içgörüler içeriyordu.
Aunt Entity – Mad Max: Beyond Thunderdome
1987 yılında Tina Turner, Mad Max: Beyond Thunderdome‘da Aunt Entity olarak bir başka güçlü siyah kadını canlandırdı. Filmdeki kötü karakter olarak ekranı domine ediyor ve savaşçı kadın rolüne bürünüyordu.
Aunt Entity, The Wasteland’deki bir ticaret karakolu olan Bartertown’ı eski dünyanın küllerinden inşa etmişti ve onun kraliçesi olarak hüküm sürmekteydi. Korku değil, ikna yoluyla yönetiyordu ve adil olmasına rağmen gerektiğinde acımasızdı. Karakter yazılırken Turner göz önünde bulunduruldu ve bunun da iyi sonuçlar verdiği kanıtlandı.
Başkan Tom Beck – Deep Impact
Morgan Freeman, Barack Obama’nın başkan olmasından on yıl önce Deep Impact filminde siyahi bir başkanı canlandırmıştı. Ancak işi hiç de kolay değildi. Çünkü Wolf-Beiderman kuyruklu yıldızının bir yıl içinde Dünya’ya çarpacağı ortaya çıkıyordu. İlk başta, Amerikalılardan ve Ruslardan oluşan altı kişilik bir ekibin kuyruklu yıldızın yörüngesini değiştirmesi için uzaya gönderilmesi planlanıyordu.
Fakat plan tam olarak başarıya ulaşamayınca, yer altı sığınağına gidecek insanları belirlemek üzere bir çekiliş yapıldığına tanıklık ettik. Filmin sonunda yaptığı etkileyici konuşma ile karakterimiz, kaybedenlerin geriye kalanları kucaklamayı ve yeniden inşa etmeyi öğrenmeleri gerektiğini vurgulayarak hafızalara kazındı.
Steven Hiller – Independence Day
Roland Emmerich’in gişe rekorları kıran filmi Independence Day, bizlere delidolu Steven Hiller karakterini hediye etti. Will Smith tarafından canlandırılan ve bir asker olan karakterimiz, işgalci uzaylılara karşı verilen mücadelenin ön saflarında yer alıyordu. Hatta it dalaşına girdiği ve zor da olsa avlamayı başardığı uzaylı pilota attığı o meşhur yumruğu unutmak ne mümkün!
Will Smith’i devam filminde belki göremedik, ancak hayat verdiği karakter hâlâ efsaneler arasında yer almayı sürdürüyor.
Morpheus – The Matrix
Bilimkurgunun en ikonik karakterlerinden biri olan ve Lawrence Fishburne tarafından canlandırılan Morpheus, The Matrix filminde bilgelik ve güç yayan, sakin ve gizemli bir tiplemeydi. Neo, Matrix’in dünyasına yönelirken ona kılavuzluk yapıyor ve illüzyon ile gerçeklik arasında bir seçenek sunuyordu.
Zion’un lideri olarak ekibine ilham veriyor ve etkili bir öğretmen olarak görev yapıyordu, hatta çoğu kişi Neo’nun “seçilmiş kişi” olduğuna inanmazken o tereddüt bile etmiyordu.
Alexa Woods – Alien vs Predator
Sanaa Lathan, Alexa Woods olarak yer aldığı Alien vs. Predator ile büyük bütçeli bir bilimkurgu filminde başrol üstlendi. Zeki ve korkusuz karakterimiz, uzaylılara karşı tam anlamıyla bir rakipti ve Sigourney Weaver ile birlikte unutulmaz kadın aksiyon kahramanlarından birine dönüştü.
Film, 2004 yazında gişede zirveye yükselerek büyük bir başarı da elde etti.
Mace Windu – The Phantom Menace
Samuel L. Jackson‘ı Jedi ustası Mace Windu olarak görmek kesinlikle heyecan vericiydi. Jedi Konseyi’ndeki on Jedi ustasından biriydi ve Usta Yoda gibi o da çok bilge bir Jedi olarak karşımıza çıktı.
Doğuştan diplomasi kabiliyetine sahip olan Windu, kelimelerin her zaman kaba kuvvetten daha çok işe yaradığına inanıyordu. Zaten sözlerinin Jedi Konseyi’nde büyük bir ağırlığı vardı. Ne var ki pembe renkli ışın kılıcıyla da dikkat çeken bu bilge Jedi’ın sonu pek de mutlu bitmedi.
T’Challa – Black Panther
Kral T’Challa ve aynı zamanda Black Panther olarak Chadwick Boseman, olağanüstü performansıyla bilimkurguda siyah temsiliyeti için bir dönüm noktası oluşturdu. MCU evreninde siyahi bir kahramanı merkezine alan, büyük ölçüde siyahi oyuncu kadrosuna ve siyahi bir yönetmene sahip olan film, üç dalda Oscar kazanmasıyla da önemini koruyor.
Boseman’ın trajik vefatı hepimizi üzse de, hiç şüphe yok ki karakteri sonsuza dek yaşamaya devam edecek.