Ruhsuz Düzene Bir İsyan: Equilibrium

Libria halkı, sizi kutluyorum. Sonunda barış insanoğlunun kalbine yerleşti. Sonunda savaş bizim için anlamsız bir kelime oldu. Sonunda evimize döndük. Librialılar, insanoğlunun kalbinde hastalık var. Belirtisi nefret, öfke, şiddet ve savaş. Bu hastalık, insani bir duygu. Ama Libria, bu hastalığın tedavisi olduğu için sizi kutluyorum. Bu insani duygunun baş döndürücü yüksekliğinin bedeli en kötüleri yok etmek oldu. Ve sizler bir toplum olarak bu hastalığın tedavisi için el ele verdiniz. Şimdi kendimizle barışık bir şekilde yaşıyoruz ve insanlık bir bütün olmuş durumda. Savaş sona erdi. Nefret artık geçmişte kaldı. Artık kendi vicdanımızla baş başayız.    

21. yüzyılın ilk yıllarında üçüncü bir dünya savaşı patlak verir. Türümüz yine rahat durmamış ve sorunları güç kullanarak çözme yoluna gitmiştir. Bu savaştan kurtulanlar, dördüncü bir savaşın önüne geçmek isterler. Artık bir saatli bomba gibi ortalıkta gezinmemiz engellenmeli, vahşi yanımız bir şekilde evcilleştirilmelidir.

İşte Prozium bunu sağlamak için yaratılır. Toplumun tutkalı olarak görülen Prozium, duyguları yok eden bir ilaçtır. Böylece Libria adı verilen şehirde yaşayanlar, barışın korunması adına duygularından vazgeçmeyi göze alırlar. Artık hissetmek yasaktır. Âşık olmak yasaktır. Sanat yasaktır. Kitaplar yasaktır. Tüm sanat eserleri, kaleme alınan tüm kitaplar, sizde herhangi bir his uyandıracak tüm eşyalar yakılmalı, yıkılmalı, yok edilmelidir. İlacını kullanmayıp düzene karşı gelmenin cezası idamdır. Ve bunu deneyecek birinin, kendi çocuğu tarafından bile ele verilebileceğini aklından çıkarmaması gerekmektedir.

Rejimin devamlılığını sağlamak içinse yeni bir güvenlik gücü oluşturulmuştur: Gramaton Rahipleri. Üst düzey dövüş ve silah eğitimi almış bu kişilerin görevi, hissetme yeteneğini ortadan kaldırmaktır. Rahipler Matrix’teki ajanlara benzetilebilirler. Duygudan yoksun ve tek görevi düzeni sağlamak olan bir rahip gördüğünüzde, canınızı kurtarmanın tek yolu kaçmaktır. Tam bir cezalandırma makinesi olan rahipler, mevcut düzenin en büyük koruyucularıdırlar.

Peki tüm bunlar, barışı korumak adına bile olsa adil midir? Savaşın, kavgaların, anlaşmazlıkların olmadığı bu toplum bir ütopya mı, yoksa distopya mıdır? Bir daha savaşmamak adına insanlığımızdan vazgeçmek kabul edilebilir bir şey midir?

Üst düzey bir rahip olan John Preston (Christian Bale) için bu sorular bir anlam ifade etmez. Preston düzene sıkı sıkıya bağlıdır ve rejime sadakatle hizmet etmektedir. Öyle ki hissetme suçu işleyen karısının alınıp götürülmesine bile ses çıkarmamıştır. Düzene karşı gelen kim olursa olsun cezalandırılmalıdır. Preston bu uğurda, bir rahip olan ortağını (Sean Bean) bile gözünü kırpmadan infaz eder.

Ancak Preston, karısıyla ilgili bir kâbustan uyandığında kendisinde bir farklılık hisseder. Kan ter içinde kalmıştır ve kalbi deli gibi çarpmaktadır. Pencereden dışarıya baktığında güneşin altında parıldayan şehir gözüne bir başka görünür. Hissedebildiğini anlayan Preston hemen banyoya koşup ilaca sarılır. Ama ilacı bir türlü alamaz. Gözlerinin önünde yeni bir dünya şekillenmiş olan Preston, bu dünyadan adeta büyülenmiş ve o güne dek nefes alıp veren bir ölüden farksız olduğunu anlamıştır. Preston bundan vazgeçmek istemez. İnsan olmak için hissetmek gerekmektedir. Bir fotoğrafın anılarımızı canlandırması, bir Beethoven senfonisinin ruhumuzu okşaması, bir romanın hislerimizi coşturması lazımdır.  Preston için artık geri dönüş yoktur. Bir daha insanlığından vazgeçmeyecektir. Şimdi tek amacı, hayatını çalan rejimi yerle bir etmek ve insanoğlunun yeniden insanlığını kazanmasını sağlamaktır. Elbette bunu tek başına başarması imkânsızdır. O da direnişçilerle işbirliği yapmaya karar verir. İşin içine daldıkça, hizmet ettiği rejimin ne denli ikiyüzlü olduğunu da anlayacaktır.

Başrollerinde Christian Bale, Sean Bean gibi kaliteli oyuncuların yer aldığı, özellikle dövüş sahneleriyle dikkat çeken ve Kurt Wimmer tarafından yazılıp yönetilen Equilibrium (İsyan), bilimkurgu hayranlarının baş tacı yaptığı 2002 tarihli bir distopik bilimkurgu. Equilibrium her ne kadar ilham aldığı Cesur Yeni Dünya, Fahrenheit 451 ve 1984 gibi başyapıtların üzerine yeni bir tuğla ekleyemese de “izlenecekler” listenizde mutlaka yer alması gereken bir film.