Mutluluğun Resmini Çizen Robot: Chappie

Chappie’ye değinmeden hemen önce Güney Afrikalı yönetmen Neill Blomkamp hakkında bir kaç kelam etmek gerekiyor. Blomkamp’ın 2009 yılında gösterime giren ilk uzun metrajlı filmi District 9 ile yakaladığı büyük çıkış bilimkurgu sineması açısından heyecan vericiydi. Bilimkurgu sineması kılıfında insan türünün ne kadar “insan” olup olmadığı Blomkamp’ın odaklandığı noktaydı ve bir uzaylının gözünden “modern” dünyanın tüketen ve öğüten zihniyeti olan insanlığı sorguluyordu. Sistemi koruyanlar ve sistem için çalışanlar yüceltilirken sistemin dışında kalmak isteyenler veya dışlananlar bastırılmaya, öğütülmeye çalışılıyordu. Sistemin dışladığı insanların topluma yabancılaşmasını eleştirel olduğu kadar mizahi bir dille yorumlayan Blomkamp, baş karakteri bir uzaylıya dönüştürüyor ve varoşlarda sıkışıp kalan bu uzaylının kendisini yok etmeye çalışan sistemle çatışmasını gösteriyordu. Güney Afrika’nın varoşlarında çekilen filmin özgün senaryosu ve Blomkamp’ın zihnindeki dünyayı görselleştirme tarzı övgüye mazhar olunca tribünlere oynamayı seven Hollywood, Blomkamp’a kayıtsız kalamadı.

Blomkamp’ın ikinci filmi Elysium, bu sefer büyük bir bütçeye mal olmuştu. Matt Damon ve Jodie Foster‘ın başrollerinde oynadığı film yine Blomkamp’ın odaklandığı konunun çevresinde dönüyordu. Zenginler artık zorlu yaşam koşulları sebebiyle yaşanmaz hale gelen Dünya’dan ayrılmış ve Dünya’nın yapay bir uydusu olan Elysium’un elit yaşam koşullarında hayatlarını sürdürmektedir. Öte yandan Dünya’da yaşamak zorunda kalanlar zorlu koşullarda yaşam mücadelesi verirken iki dünya arasındaki farklılığa isyan etmektedir. Max’in -Matt Damon- başını çektiği aşağı dünyalılar iki dünya arasında eşitlik sağlamak için isyan ederler. Elysium, Blomkamp’ın derdini başarıyla anlattığı bir film olurken, Hollywood açısından yani ticari açıdan büyük bir başarıya imza atamadığı için eleştiriler aldı.

chappie-movie-2015-wallpaper-robot-die-antwoord-poster

Chappie, Blomkamp’ın üçüncü sıçrama denemesi. Film yine yönetmenin memleketi Güney Afrika‘nın başkenti Johannesburg‘ta geçiyor. Yapay zeka üzerine çalışan Deon, kolluk kuvvetleri için özel bir robot tasarlar. Oldukça başarılı bir şekilde hizmet veren robotlar şehirde suç oranının düşmesine neden olur. Klasik Hollywood filmlerinin aksine robotların tasarımlarını yapan Deon, sadece para kazanmaya ve kariyer yapmaya odaklanmamıştır. Esas amacı kendi bilincine sahip, yani insan gibi öğrenen, düşünen bir yazılım yazmaktır. Sistemin kabul etmediği bu çalışmasına odaklanması Deon’u tıpkı Blomkamp’ın diğer filmlerinde olduğu gibi sistem dışı bir karakter haline getirir.

Tasarladığı yazılımı bir robota yüklemek isteyen yaratıcı artık “atıl” hale gelmiş bir robotun üzerinde yazılımını dener. Polis olarak görev yapan robotların karşısında mutsuz olan iki taraf vardır. Suçlular ve robot üreten rakip. Suçlular robotları üreteni yakalayarak robotların düğmesini kapatmayı amaçlarlar. Nihayetinde bunlar robottur ve kapanma düğmesi olmalıdır. Televizyon gibi, telefon gibi. Robotların yazılımını yapan Deon’u kaçıran suçlular beklemedikleri bir sürprizle karşılaşırlar. Yolandi, Ninja ve Amerika’dan oluşan üç kişilik bir çete Deon’u ve dolayısıyla minibüsünde bulunan robotu kaçırdıklarını fark ederler. Chappie yani Deon’un tasarladığı öğrenebilen yapay zeka, çete üyeleri tarafından sisteme karşı soygun yapabilecek ve gangster olabilecek şekilde yetiştirilmeye çalışılır.

chappie_dog_dawwww

Kolluk kuvvetleri için robot tasarlayan rakip rolünde Hugh Jackman tarafından canlandırılan eski komando Vincent Moore‘u izliyoruz. Moore geliştirdiği Moose adında bir robotu polis teşkilatına kabul ettirmeye çalışmaktadır. Moose’un kabul edilmesi için de Deon’un tasarladığı ve polis olarak hizmet veren robotları devreden çıkartmayı istemektedir. Filmin sonuna ilişkin çok fazla ipucu vermeden özellikle Chappie’nin şiddete uğradığı ve anne-babasını tanımladığı sahnelerin Blomkamp’ın özgün diline ilişkin başarılı sahneler olduğunu eklemek gerek.

Blomkamp’ın yarattığı anti kahraman karakterler ve bu karakterler üzerinden sistemi sorgulaması bu filmde de devam ediyor. Yolandi ve Ninja gerçek yaşamlarında da aynı isimleri kullanan rap rave tarzında müzik yapan Die Antwoord grubunun üyeleri. Grup üyeleri müziklerinde ve kliplerinde yarattıkları dünyayı filme de taşımışlar. Film kimi zaman District 9, kimi zaman Mad Max, kimi zaman AI -Yapay Zeka- filmlerini hatırlatsa bile özgün bir dille ilginç bir bilimkurgu olarak dikkat çekiyor. Chappie’de, diğer Blomkamp filmlerinde olduğu gibi dış görünüşe ilişkin ön yargıların ve modern sistemin dayatmalarının sorgulandığını görüyoruz. Aile kurumu bile fiziksel bir yapının ötesinde sevgi bağıyla kuruluyor.

chappie-movie-film-2015-year-5565

Yönetmen ve aynı zamanda senarist Blomkamp, görünüşte robot bile olsa bilince ve düşünme yetisine sahip olmayı başarabilenlerin yanında durduğunu seyirciye aktarıyor. Umarız bu filmle Blomkamp, ticari anlamda en azından yeni filmler çekmesini engellemeyecek bir gişe başarısı sağlayarak bize bizi anlatmaya devam eder.

Hazırlayan: Mehmet Yakın

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

Yapay Zekâyı Stanislaw Lem ile Yeniden Düşünmek

Polonyalı bilimkurgu dehası Stanislaw Lem’i çoğunlukla felsefi bilimkurgu romanlarıyla tanırız. Oysa kendisinin tıp, gelecek bilim, …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et