star wars dooku

Kont Dooku Aslında Bir Devrimci miydi?

Kont Dooku, karanlık tarafa girmeden önce senatodaki yolsuzluk ve manipülasyonları keşfetmiş, sonunda Qui Gon‘un da ölümüyle sistemi değiştirmek için bir şeyler yapma gereği hissetmişti. İçinde yirmi Jedi’ın da bulunduğu bir grupla Jedi düzeninden ayrıldı ve sonrasında da kayboldu. Onlara ne olduğu açıklanmasa da, grubun bir şekilde Sidious’un varlığını öğrendiği ve Sidious’un da onları ortadan kaldırmak için müdahale ettiği, ancak Dooku’daki potansiyeli ve ihtirassızlığı görerek yanına geçici çırak olarak aldığı düşünülmektedir.

-Qui-Gon senden övgüyle söz ederdi. Keşke hâlâ hayatta olsaydı. Şu an yardımı çok işime yarardı.

-Qui-Gon Jinn sana asla katılmazdı.

-O kadar emin olma, genç Jedi. Sen nasıl onun çırağıysan, onun da bir zamanlar benim çırağım olduğunu unutuyorsun. Senatodaki bütün yolsuzluklardan haberi vardı ama gerçeği benim bildiğim gibi bilseydi asla razı olmazdı. Ya sana Cumhuriyetin kontrolü Sith’in karanlık lordunun elinde desem?

-Hayır, bu imkânsız. Jedi’lar fakına varırdı.

-Güç’ün karanlık tarafı görüşlerini perdelemiş, dostum. Yüzlerce senatör şu anda Darth Sidious isimli bir Sith lordunun kontrolü altında. Ticaret Federasyonu’nun genel valisi, Darth Sidious’la işbirliği içindeydi. Ama on yıl önce Karanlık Lord’un ihanetine uğradı. Yardım etmem için bana sığındı. Bana her şeyi anlattı. Bana katılmalısın, Obi-Wan. Birlikte Sith’i yok edebiliriz!

Dooku’nun karakterine dair bir diğer gösterge ise Form 2 kılıç tekniğini kullanmasıydı. Form 2, Makashi ya da Ysalamiri’nin Yolu olarak bilinen ve sadece kılıca karşı düello yaparak mücadele veren bir teknik üzerine kuruluydu. Planlanmış saldırılar yaratmak, ustaca kurgulanmış ani saldırı ve geri çekilmeler yaparak düşmanı agresif bir biçimde doğrudan öldürmeye çalışmak yerine, eskrimde olduğu gibi ani vuruşlarla düşmanı hata yapmaya zorlamaktı. Jedi Düzeni, binlerce yıllık tarihi boyunca blaster tabanlı silahların giderek artması sonucu bu atışları bloke eden daha açık dövüş formlarına yönelmiş ve bu da zamanla Form 2’nin tümüyle terk edilmesine sebep olmuştu. Dooku, Form 2’nin terk edilmesini bile Jedi Düzeni’nin içinde bulunduğu yozlaşmaya bağlıyordu. Dahası Yoda‘nın Obi Wan‘a, onun da Anakin‘e gösterdiği öncelikli yaklaşım, Dokuu’nun konseye olan güvensizliğini hat safhaya çıkartmıştı.

Dooku’yu canlandıran Sir Christopher Lee‘nin söylediklerine kulak vermemiz gerekiyor bu noktada:

O diğerlerine çok mesafeli, kendi kendisine yeten ve tamamen korkusuz biri. Son derece akıllı, hatta birçok kişiden daha zeki ve planlı. Kuşkusuz muazzam güç sahibi. Öte yandan, ahlaki değerleri kafasında çok biçip tarttığını sanmıyorum. Hayır, o kuşkusuz hiç de erdemsiz değil, sadece ahlakçı sayılmaz. Daha doğrusu, ahlak onun sözlüğünde olmayan bir kelime. Zaten gücü de eylemlerinin temelindeki gerekli motivasyonu buradan almasından kaynaklanıyor. Bugün dünyamızın içinde bulunduğu duruma bakarsanız, bu yaşadığımız dünyadan çıkıp gelmiş gibi.

star wars dooku

Kılıç teknikleri konusunda General Grevious‘u eğitmiş olsa da, bu aslında sadece Sidious’un başlattığı savaşı daha da kızıştıracak bir tehdit unsuru ortaya çıkartarak gizli ajandasını örtmeye dayalı bir hamleydi.

“Sana ne öğrettiğimi hatırla, General. Eğer en iyi Jedi’lara karşı savaşırken başarılı olmak istiyorsan korku, sürpriz ve yıldırma metotları senin tarafında olmalı. Eğer bu saydıklarımdan biri bile eksik olursa, en iyisi geri çekilmektir. Onları haklamadan önce bölüp, sarsmalısın. Ancak o zaman gerçek zaferden emin olur ve gerçek ödülünü alırsın.”

Öte yandan Dooku, Jedi Düzeni’nin er ya da geç çökeceği bir yozlaşma içinde olduğunu bildiği gibi, Sidious‘un Sith öğretilerine tamamen sadık biri olmadığını da hissediyordu. Bu iki yol da ona göre birbirinden farklı değildi; zira Sidious’un amacının Jedi’ları ortadan kaldırmakla sınırlı kalmayacağını, binlerce yıl önce olduğu gibi Sith’leri yeniden galaksiye yayarak kaos ve yıkım dolu bir çağ başlatacağını düşünmeye başlamıştı. Dooku bunu istemiyordu. Bir çöküş gerçekleşecekse bile, bu yıkımdan bir yeniden doğuş gerçekleştirmek üzere kendisinin de orada olması gerekiyordu. Dooku’nun gerçek niyeti, aslında amaçlarından tamamen emin olduğunda bir komplo tezgahlamak ve Sidious’u alaşağı etmek; bu uğurda yakalanacak olsa bile kendisine verilen cezayı sorgusuz sualsiz kabul etmekti. Her iki tarafı da şüphelendirmeden çatışmaya çekmek Sith‘i çökertmenin tek yoluydu. Zaten birebir dövüşte ya da tuzaklar kurarak Sidious’u alaşağı edemeyeceğinin farkındaydı.

star wars dooku

Dooku, Sidious’un bildiği her şeyi (varlığını gücün kendisi üzerinde perdelemek gibi) kendisine öğretmediğinin farkındaydı ve Sidious’un ustası Darth Plagueis ile yaptığı çalışmaları ona açıklama gereği duymadığını da biliyordu. Her şeyden önemlisi, Dooku’nun Güç ile olan bağı o kadar kuvvetliydi ki, Sidious’a baktığında bir kara deliğe bakıyormuş gibi oluyordu. Dooku emindi, gerçek tehdit Sidious’tan başkası değildi ve onu devirecek olan şey de kendi tetiklediği savaş olacaktı. Gizli planının ilk aşaması, aslında Asajj Ventress‘i eğitmeye başlamasıydı. Onu, korkularını dizginleyebilmiş bir suikastçı olarak eğitecekti.

-Ben bir Sith olabilirim.

-Bir Sith gibi hareket ediyor, bir Sith gibi dövüşüyorsun. Ama sende gerçek bir Sith’te olan şey eksik. Bir Sith korkusuzdur. Sende ise korku var.

Yeteri kadar eğittiğine kanaat getirdiğinde ona şunu söyleyecekti:

-Bir süre sonra gerçek bir Sith olabileceksin. Birlikte Darth Sidious’dan bile güçlü olabiliriz.

Sidious bunu bilmiyor değildi; bu yüzden Dooku’ya Asajj’ın çok güçlendiğini, eğer kendisine ihanet etme niyetinde değilse onu derhal öldürmesi emrini verdi. Dooku bunu duyduğunda oldukça sarsıldı ama planına yaklaşmışken kendini ele veremezdi. Asajj’a ihanet etti ama Sidious’u öldürme niyeti de sönmedi. Bu yüzden ikinci ve üçüncü öğrencileri Savage Opress ve ardından Quinlan Vos‘u aldı. Ayrıntıları burada sonlandıracak olursak; bilinmesi gereken tek şey ,onların Dooku’yu hayal kırıklığına uğrattıklarıdır.

Dooku’nun son kozu, Sidious’u ayrılıkçıların arasındayken öldürmekti ve bu amaçla bir kaçırma operasyonu düzenledi. Ama daha operasyon amacına ulaşmadan Sidious, Grevious’a kendini kaçırttı. Sidious ile aynı gemide olmak onu gerçek anlamda panikletmişti. Düellodan önceki niyeti tüm ayrılıkçı liderleri öldürmek ve Jedi Düzeni’ne sığınmaktı. Ancak kaçınılmaz son geldiğinde, tüm planlarının kendisini Sidious’un piyonu ve onun yeni çırağının ilk kurbanı olmaktan kurtaramadığını dehşetle fark etti.

Sidious onu savaş meditasyonuyla kontrol altına alınca, dövüş başlar başlamaz Obi Wan‘ı ekarte etmek için kendisini çok yoracak hamleler yaptığını fark etmemişti. Ayrıca Sidious’un kuşkulanmaması için dövüş başlamadan önce söz verdiği gibi Anakin‘i oyalayabildiği kadar oyalayacaktı. Ancak Anakin’in de etki altına girdiğini görememişti. Neticede son anda zihninden geçtiği gibi “ihanet bir Sith yoluydu.” Jedi Düzeni’ni kurtarmak için onu yakıp küllerinden tekrar doğurması gerektiğini biliyordu. Bu uğurda kendisini bir düşman hâline getirmeyi bile göze almış ve iki tarafa da ihanet etmişti. Ama son anında ve tüm umutsuzluğuyla hissedeceği üzere, o baştan beri kazanamayacağı bir savaşın içindeydi; yaptıkları ideallerini sonuca ulaştırmaya yetmemişti.

Son dövüşten önce, en kötü ihtimalle Anakin’in kendisini tutuklayacağını, Jedi Düzeni döndüğünde bir darbe ile Sidious’u devirmese bile onunla birlikte Cumhuriyet’i kendi idealleri doğrultusunda şekillendireceğini görmek istiyordu. Ama bunda da çuvallayacağını hesaplayamaması son başarısızlığıydı.

O hiçbir zaman gerçek bir Sith olmamıştı. Bu nedenle olsa gerek, filmlerdeki diğer tüm Sith’lerin aksine gözleri hiçbir zaman sararmamıştı. Hiçbir zaman bir lider olmayı ve karanlık hükümranlığın tek hakimi konumuna gelmeyi hedeflememişti. Güce aç değildi. İçten içe karanlık tarafa batmamak için sürekli bir savaş vermişti ve tek isteği bir şeyleri değiştirebilmiş biri olarak ölmekti. İşte bu dostlarım, Dooku’nun çoğu kişinin bilmediği gerçek hikâyesiydi.

Hazırlayan: Hamit Gökalp

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

Star Wars The Phantom Menace kapak

Star Wars: The Phantom Menace

Star Wars evrenini konu alan dördüncü, ancak kronolojik anlamda serinin ilk filmi olan 1999 yapımı …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et