Thomas Edison’u hepimiz mucit, iş adamı olarak biliriz. En bilinen buluşu doğru akım ile çalışan elektrikli ampülü ise, buluşlarının sadece görünen yüzüdür. Edison 22 yaşında ilk patentini almış, özellikle elektrik ve motor üzerine birçok buluş gerçekleştirmiş, kayıt teknolojileri ve radyoloji cihazları üzerine araştırmaları ve buluşları olmuştur.
Bunlarla yetinmeyen Edison, film kamerasının icadıyla yeni ortaya çıkmaya başlayan film sektörüne de el atmıştır. Film sektöründeki ilk makara film üreticisi Eastman Kodak ile anlaşıp tüm makara filmlerin kendisine satılması konusunda anlaşmış, böylece film sektörünü tekeli altına almaya çalışmıştır. Ancak haksız rekabet üzerine kendisine açılmış bir davayı kaybetmesi ve 1. Dünya Savaşı yüzünden Avrupa piyasasına film satamaması üzerine zarar etmemek için 1918’de bu sektörden çekilmiştir. Tüm bunlara rağmen Edison, 1894-1918 yılları arasında yapımcı olarak önemli filmlere imza atmıştır. Bunlardan en bilineni Frankenstein’in 1910’da çekilen ilk film uyarlamasıdır.
Film, Frankenstein romanının ilk sinemaya uyarlanmış versiyonudur. Frankenstein’in canavarı bilinenin aksine uzun saçlı, soluk benizli, üstü başı paçavra halde biri olarak tasvir edilmiştir. Yaratığı oynayan oyuncu Charles Ogre, aynı zamanda kendi makyajını yapmıştır. Filmin çekim açıları ve görsel efektleri döneminin ötesinde ve son derece başarılıdır. Hareketli kamera kullanımının olmadığı dönemde aynalar sayesinde sahnelere derinlik katılmıştır. Oyunculuklar, oyuncuların tiyatro kökenli olduklarını belli edercesine son derece tiyatraldır. Hatta günümüz tiyatrolarından daha büyük oynamalar bulunmaktadır. Modern tiyatronun o zamanlar henüz oluşmaması sinemaya bu şekilde olumsuz yansımıştır.
Frankenstein filmindeki en önemli sorunlardan biri, oyuncuların sıklıkla kamera açısının dışında kalmış olmalarıdır. Film üzerine yapılabilecek en büyük eleştiri ise, bilimsel bir filmde bir karakteri yok etmek adına fantastik bir şekilde aynadaki yansımanın kullanılmış olmasıdır. Bilimkurguya yakışmayan bir son olmuştur.
Dr Frankenstein, evinden ayrılıp eğitimini tamamlamak adına yurt dışına çıkar. Burada mükemmel insanı yaratmak için çalışmalar yapar. Fakat hırsı yüzünden mükemmel insan değil, bir canavar yaratır. Kendi yarattığı canavardan korkar ve bayılır. Ayıldığında ise onun izini kaybeder. Frankenstein, işlerini bitirip evine döner, sevgilisiyle evlilik hazırlıklarına başlar. Ama yarattığı canavar onu takip etmiştir. Frankenstein, canavar ile yüzleşir. Canavar, bir odada Frankenstein’i yakalamışken ayna karşısında kendisini görür ve ürkerek kaçar.
Canavar, uzaktan Frankenstein’i gözlemeye devam eder: Yaratıcısının sevgilisi ile aralarındaki yakınlığı kıskanır. Karşılarına çıkar ama kadın ondan korkarak kaçar. İstenmeyen canavar orayı üzülerek terk eder. Frankenstein de peşinden gider. Canavar, aynalı odaya geri döner. Ürktüğü aynaya yaklaşır ve ayna onu yavaş yavaş yok eder: Önce kendi bedeni, sonra aynadaki yansıması kaybolur. Frankenstein yarattığı varlığın yok oluşuna şahit olur.
Kaynaklar: