Kan Damarlarında Yolculuk

Kan Damarlarında Yolculuk: Fantastic Voyage

Bilinenin aksine Fantastic Voyage, Otto Klement ve Jerome Bixby ikilisinin kaleme aldığı bir kısa hikâye olarak ortaya çıkmıştır. Senarist Harry Kleiner, potansiyelini fark edince bu hikâyeyi senaryolaştırır ve yönetmen Richard Fleischer‘a sunar. Aslında tıp mezunu olan Richard Fleischer, hikâyeden öylesine etkilenir ki derhal filmini çekmek üzere kolları sıvar. Ayrıca hem kendi tıp bilgilerini kullanarak hem de arkadaş çevresindeki doktorların yardımına başvurarak mevcut hikâyeyi daha da geliştirir. Sonuç olarak ortaya, ham hâlinden çok daha kapsamlı ve ayakları yere basan bir senaryo çıkar. Öte yandan Bantam Books adlı yayınevi, senaryoya dayalı bir roman basmak üzere film şirketiyle anlaşma sağlar ve 5 bin dolar karşılığında romanlaştırma işini de Isaac Asimov‘a teklif eder. Ne var ki o sıralarda bir hayli meşgul olan Asimov, söz konusu teklife pek sıcak bakmaz. Zaten hikâyenin baskı hakları da Otto Klement‘e aittir. Bu da Asimov’un yazdığı romana dair hiçbir telif hakkına sahip olamayacağı anlamına gelmektedir. Ancak daha sonra yapılan bir anlaşma sonucu Asimov’a %25 telif hakkı verilmesi kararlaştırılır.

Bu gelişmeler ve yeyınevinin de ısrarı üzerine, Asimov senaryoyu okumayı kabul eder ve senaryoda birçok bilimsel hata olduğunu görür. Dahası, senaryoda bahsedilen minyatürleştirme (bir cismin mevcut boyutlarını küçültme) teknolojisini de son derece absürt bulur. Asimov, gönülsüz de olsa senaryoyu romanlaştırmak için işe koyulur ve özellikle minyatürleştirme teknolojisini ve yaratacağı etkileri belli bir mantığa oturtmak ister. Örneğin küçülen bir varlığın gözünden manzaranın nasıl görüneceğini ve hatta zamansal bozulmanın doğuracağı sonuçları bile ayrıntılı olarak tasvir eder. Fakat kimsenin hesaba katmadığı bir şey vardır: Asimov’un yazma hızı… Zira Asimov, sadece iki ay gibi kısa bir sürede senaryoyu romanlaştırır. Bu da romanın filmden önce piyasaya çıkmasına neden olur. Çoğu kişinin filmi, Asimov’un romanından uyarlama sanması da bu yüzdendir. Asimov’un söz konusu romanı, Okat Yayınevi tarafından 1971 yılında “Kan Damarlarında Yolculuk” adıyla dilimize de kazandırılmıştır.

Fantastic-Voyage-1

Hikâyemiz bir soğuk savaş döneminde geçiyor. Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği, her anlamda birbirine karşı üstünlük kazanma mücadelesi içindedir. Bu mücadelenin en önemli ayaklarından biri de hiç kuşkusuz teknolojidir. İki taraf da yakın zaman önce keşfedilen minyatürleşme ya da nesneleri küçültme teknolojisini bir adım öteye taşıyabilme derdindedir. Zira bu teknoloji sayesinde koskoca orduları küçültüp, bir kibrit kutusuna sığdırmak bile mümkündür. Keşfin stratejik önemi çok büyük olmasına karşın bir sorun hâlâ aşılabilmiş değildir: Küçültülen nesneler bu boyutlarda en fazla bir saat tutulabilmekte, sonrasında eski boyutlarına dönmektedir. İşte tam da bu noktada devreye hikâyemizin dâhi bilim insanı Jan Benes girer. Nasıl başardığını kimse bilmese de, bir saat sınırını bertaraf etmenin bir yolunu bulmuştur. Bu da onu, her iki taraf için de ansızın kilit isim hâline getirir. Ancak Dr. Jan Benes, bilgisini Amerika Birleşik Devletleri ile paylaşmayı tercih edince, bilim insanını kaçırıp ABD’ye getirme görevi özel ajan Charles Grant‘a verilir. Ajan Grant, tehlikeli bir operasyonun ardından Benes’i bir uçakla ABD’ye kaçırmayı başarır ve hikâye işte tam bu noktada başlar.

Dr. Jan Benes’i getiren uçak büyük güvenlik önemleri eşliğinde karşılanır. Çünkü herkes, Sovyetler’in böyle bir bilgiyi ABD’ye kolay kolay bırakmak istemeyeceğinin farkındadır. Korkulan da olur ve Benes’e eşlik eden konvoy seyir hâlindeyken saldırıya uğrar. Her ne kadar Dr. Jan Benes bu saldırıdan sağ kurtulsa da, kafasını sert bir cisme çarparak yaralanır. Bilinci kapalıdır. Apar topar bir askeri üsse nakledilir ve çok geçmeden de beyninde kan pıhtısı olduğu öğrenilir. Teknolojide çığır açacak bilgiler bu beyindedir; ama kimsenin elinden bir şey gelmez. Zira yapılacak bir açık beyin operasyonu Dr. Benes’in ölümüyle sonuçlanabilecek kadar tehlikelidir ve onun ölümü söz konusu bilginin de yok olması anlamına gelmektedir. Ancak tüm umutlar henüz tükenmiş değildir…

fantastic-voyage

Yetkililer riskli bir karara imza atarak, Dr. Benes’in beynindeki kan pıhtısını içeriden yok etmeyi kararlaştırır. Bu görev için derhal bir ekip oluşturulur. Tıp şubesinin şefi Dr. Michaels, denizaltının kaptanlığını da yapacak olan Yüzbaşı William Owens, özel ajan Charles Grant ve ülkenin en büyük doktorlarından Peter Duval ile onun başarılı ve güzel asistanı Cora Peterson‘dan oluşan ekibimiz, bu sıra dışı görev için hemen hazırlıklara başlar. Kendilerine verilen görev son derece açıktır: Proteus adlı bir denizaltıyla birlikte küçültülerek Benes’in vücuduna şırınga edilecekler, ardından vücut içinde yol alıp beyne ulaşacak ve bir lazer yardımıyla kan pıhtısını ortadan kaldıracaklardır. Ekip, görevini hızlı ve kolay bir şekilde yerine getirebilsin diye Dr. Benes’in vücudundaki en uygun yere şırınga edilmelidir. Çünkü bu boyutlarda en fazla bir saat kalabilecekler, sonrasında tekrar eski boyutlarına döneceklerdir. Eğer işler yolunda gitmez ve belirtilen zamanda vücuttan dışarı çıkamazlarsa, Dr. Jan Benes’in ölümü kaçınılmaz hâle gelecektir.

Tüm gerekli ayarlamalar ve ekipmanlar hazırlandıktan sonra küçültme işlemi başlar. Asimov’un romanında bu durum detaylı bilimsel tasvirlerle verilirken, filmde pek çok unsurun gözardı edildiğine şahit oluyoruz. Yine de filmde kullanılan görsel efektlerin tatmin edici boyutta olduğunu söylemek mümkün. Küçültme işleminin ardından denizaltı ve mürettebat, bir şırınga ile Benes’in vücuduna zerk edilir. Bir atardamar içinde yol almaya başlayan ekip için her şey yolunda görünmektedir; ama umulmadık bir gelişme yaşanır ve bir girdaba kapılarak kendilerini hedeflerinden çok uzaktaki bir toplardamarın içinde bulurlar. Zaman kaybı bir yere kadar tolere edilebilecek olsa da, kapıldıkları akıntı kendilerini doğrudan kalbe doğru sürüklemektedir ve bu da ekip için tam anlamıyla ölüm demektir.

sito

Her şeye rağmen görevi başarıyla tamamlamak isteyen yönetim, bu olağan dışı durum karşısında son derece tehlikeli bir karar alarak Benes’in kalbinin bir dakikalığına durdurulması emrini verir. Böylece ekip, parçalara ayrılmadan kalbin içinden geçip yoluna devam edebilecektir. Taktik işe yarar ve ilk zorlu viraj dönülmüş olur. Ancak bu daha başlangıçtır. Ekibin yeni rotası üzerinde, kılcal damarlar, akciğer, plevra, lenfler, kulak ve beyin gibi zorlu duraklar vardır. Ayrıca bu boyuttaki ekip için akyuvarlar da büyük bir tehlike kaynağıdır. Zira denizaltıyı ya da ekip üyelerini düşman olarak algılayıp saldırıya geçmeleri muhtemeldir. Ekibimiz, bir yandan bizleri bu heyecanlı yolculuğa ortak ederken, diğer yandan insan vücuduna dair çeşitli bilgiler vermekten geri durmaz. Tüm bu anlarda fark ederiz ki insanın kendisi de başlı başına bir evrendir.

Bu heyecanlı kurgu, aynı zamanda bir paranoya ortamıyla da beslenir. Çünkü içlerinden birinin diğer tarafa çalışan bir ajan olma ihtimal vardır. Zaten Charles Grant’ın ekibe dâhil edilme nedeni de tam olarak budur. Amacı haini belirlemek ve olası bir suikast girişimini önlemektir. Charles Grant, serüven boyunca sezgilerini de kullanarak görevini yerine getirmeye çalışır, ama darbenin nereden geleceğini kendisi bile kestiremez. Kısacası tehlike, macera ve umut dolu bu yolculukta, kader içlerindeki kahramanları ve hainleri birbirinden ayıracaktır.

fantastic-voyage

Fantastik Voyage, gerek özgün kurgusu, gerekse 1966 yılına göre muazzam sayılabilecek görselliğiyle tam bir başyapıt olmayı hak ediyor. Özellikle ekibin kalbe doğru yaklaştığı sahnede duyulan ürpertici gümbürtüyü unutmak mümkün değil. Yine akciğerdeyken kopan fırtına ve kulaktayken ortaya çıkan ses dalgalarının yıkıcılığı akla kazınan diğer olaylar arasında. Kuşkusuz Fantastic Voyage, üretildiği dönemin ilerisinde bir yapım olarak tarihe geçti. Pek çok bilimsel hata barındırmasına reğmen, hem biyolojinin görkemini hem de içimizde taşıdığımız sonsuzluğu başarıyla aktarıyor. Toplam 17 bölüm süren bir animasyon serisine de ilham veren yapımın, sinema ve popüler kültür üzerindeki etkileri tartışılmaz boyutlarda. Bunun en güzel örneklerinden biri de, ünlü ressam Salvador Dali’nin bir tablosuna filmin ismini vermiş olması. Aynı zamanda Inner Space gibi filmlere öncülük ederek, bilimkurguda kendine özgü bir kulvar yarattığı da söylenebilir.

Üretildiği yıl 5 dalda Oscar’a aday olan film, en iyi görsel efekt ve en iyi sanat yönetimi dallarında iki ödül almayı başardı. Ayrıca filmin Meksikalı yönetmen Guillermo Del Toro tarafından tekrar çekilmek istendiğini de belirtelim. Ancak olası projeye dair henüz kesinlemiş bir bilgi bulunmuyor.

Yazar: İsmail Yamanol

Amatör bir düş gezgini, saplantılı bir bilimkurgu hayranı. Kuruculuğunu ve genel yayın yönetmenliğini üstelendiği Bilimkurgu Kulübü'nde at koşturmayı sürdürüyor.

İlginizi Çekebilir

Tekrar Basilmasi Gereken 12 Bilimkurgu Kitabi

Tekrar Basılması Gereken Bilimkurgu Kitapları #4

Kimileri yalnızca bir kez, kimileri ise farklı yayınevlerinden pek çok kez basıldı fakat hepsinin ortak …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et