Biliriz ki bazı filmler sinema tarihine damgasını vurur ve tekrar tekrar beyaz perdede yeni versiyonlarını bazen keyifle bazen de hayal kırıklığı ile seyrederiz. Ancak bazı filmler de vardır ki çok yakın tarihlerde vizyona girip birbirlerine olan benzerlikleriyle dikkat çekerler. Bu filmlere “İkiz Filmler” deriz. Bu durumun nasıl oluştuğu ile ilgili birkaç görüş var. Genel olarak kabul edilen en yaygın görüş senaryo hırsızlığıdır, Bilindiği gibi her film ayrı bir projedir ve yapım bitince ekip dağıtılır. Filmin çekimine başlamadan önceki bazı aşamalarda ise ekibe birçok kişi girer ve çıkar. İşte bu aşamalarda filmin senaryosu gibi kritik bilgilerin el değiştirdiği ve aynı yıllarda benzer filmlerin bu sayede çekilebildiği düşünülmektedir. Bu tip bir endüstriyel hırsızlık sayesinde çok sayıda filmin eş ikizi bulunmaktadır. Bazen bu sayının üç ve dörde kadar çıktığını görmek de mümkün oluyor. Bu benzerlikler, bazen firmaların birbirlerine dava açmalarına bile neden olabiliyor.
Diğer mümkün görülen neden ise, bir firmanın yaptığı ve başarılı olan yapımın, hazırda bekleyen diğer firma tarafından tekrar filme dönüştürülmesidir. Buna “rüzgardan faydalanma” diyebiliriz. Ayrıca şirketlerden birinin film için ayırdığı bütçe küçükse, büyük bütçeye sahip bir diğer firma benzer film ile piyasadaki payını artırmaya çalışabilir. Bu konu bazen öyle bir paranoyaya dönüşür ki, sırf rakip firmaların eline geçmesin diye hiç çekilmeyecek senaryoların ya da romanların dahi sinema hakları satın alınabilir.
Gelin şimdi bu ikiz filmlere bir göz atalım…