kanada sinema bilimkurgu

Kanada Sinemasından 10 Bilimkurgu Filmi

Rusya Federasyonu’ndan sonra en büyük yüzölçümüne sahip ülke Kanada’dır. Kuzey Amerika’da yer alan bu büyük ülke, dünyada en çok göle sahip yerdir. Dünyadaki göllerin %60’ı bu topraklardadır ve sayısı bir milyonu geçen tüm bu göllerin toplam yüzölçümü Türkiye’nin yüzölçümünden büyüktür. Muhteşem bir doğaya sahip olan ülkenin kuzeyi kutup kuşağında yer almaktadır.

Amerikan yerlilerinin yaklaşık 10 bin yıldır anavatanı olan bu topraklara ilk Avrupalı ziyareti 1000’li yıllarda Vikingler tarafından yapılmıştır. Kısa süreliğine bu topraklarda koloni kuran Vikingler, hem yerlilerle bitmek bilmeyen çatışmalar hem de anavatanlarına uzaklığı dolayısıyla ikmalin çok zor olması gibi nedenlerle kolonilerini bozup Vinland adını verdikleri bu toprakları terk etmişlerdir. Coğrafi keşiflerle birlikte Fransızlar ve İngilizler yakın tarihlerde bu topraklara adım atmışlardır. İki ülkenin Kanada’da egemenlik kurmak adına yaptıkları çok sayıda çatışma, Yedi Yıl Savaşları sonrasında İngiltere’nin üstünlüğüyle bitmiş ve Kanada İngiliz toprağı olarak kalmıştır. Günümüzde de hâlâ İngiliz Milletler Topluluğu üyesidir. ABD’nin bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, ABD’de kalan İngiltere yanlıları da Kanada’ya göç etmiştir.

Günümüzde gerek GSYİH, gerek kişi başına gelir, gerekse de İnsani Gelişmişlik Endeksi değerlerinde dünyanın en ileri ülkelerinden biridir.

Sinemada önemli bir yere sahip olan Kanada, dünyanın saygın film festivallerinden bazılarına ev sahipliği yapmaktadır. Bunun dışında James Cameron, David Cronenberg; Ryan Reynolds, Keanu Reeves gibi önemli isimleri de sinemaya kazandırmıştır. Elbette ABD’nin hemen dibinde yer alması ve her iki ülkenin de tarihsel ve kültürel köklerinin aynı olması gibi nedenlerle Kanada Sineması çoğunlukla ABD ile ortak projelere imza atmıştır. Elbette bu, Kanada Sineması’nın özgün yapımları olmadığı anlamına gelmiyor. Dünya bilimkurgu sinemasının en büyük isimlerinden önemli bir bölümünün anavatanı olan Kanada, dünya bilimkurgu sinemasına çok önemli eserler kazandırmıştır. Gelin bunlardan bazılarını birlikte inceleyelim.

Welcome to Blood City (1977)

Welcome to Blood City, Michael Crichton’ın bilimkurgu – Western klasiği Westworld romanından esinlenerek uyarlanan bir bilimkurgu-westerni.

Filmde, kendini ansızın bir vahşi batı kasabasında bulan Mike adlı karakterimizin maceralarını izleriz. Bu kasabada cinayet suç değildir ve en çok cinayet işleyen yönetimi eline almaktadır. Kasabanın yeni sakini Mike da artık hedeflerden biridir.

DEFCON-4 (1985)

Yörüngedeki nükleer uydu mürettebatının dünya ile olan bağlantısı bir gün kesilir. Dünya’ya inmeyi bir şekilde başaran mürettebat korkunç gerçeği çok geçmeden öğrenir; üçüncü dünya savaşı yaşanmış ve devletler yıkılmıştır.

Artık dünyanın kontrolü çetelerin ve başıboş askeri birliklerin elindedir ve güç kazanmak isteyen tüm bu çeteler de birbirleriyle savaş hâlindedir. Uydudaki nükleer ekipman tüm dengeleri değiştirecek güçtedir. Dolayısıyla artık uydu ve mürettebat da çetelerin hedefindedir.

Watchers (1988)

Sokakta bulduğu başıboş köpeği sahiplenen bir genç, kısa süre sonra bu köpeğin normal bir köpekten çok daha zeki olduğunu ve kendisine verilen her komutu anladığını fark eder. Çünkü bu köpek, üzerinde yapılan deneyler sayesinde neredeyse insan kadar zeki olması için laboratuvarda üretilmiştir.

Ancak bu deneyin korkunç bir yönü de vardır. Köpek, kendisiyle benzeri genleri taşıyacak şekilde üretilmiş bir yaratık tarafından takip edilmektedir.

Cube (1997)

Sonradan çok sayıda devam filmi ve taklidi çekilmiş, artık klasikler arasında gösterilen bir film var sırada.

Birbirlerini hiç tanımayan ve her birinin ayrı meziyetleri olan bir grup insan, küp şeklinde odaların olduğu bir hapishanede uyanır. Hiçbiri oraya nasıl geldiğini hatırlamamaktadır. Olayın asıl kötü tarafı, bu küp şeklindeki odalar çeşitli zaman dilimlerinde yer değiştirmektedir ve dahası bazılarının içinde ölümcül bubi tuzakları bulunmaktadır. Kahramanlarımızın tuzaksız odaları tespit edip oralardan geçerek bu hapishaneden kaçmaları gerekmektedir.

Dans une galaxie près de chez vous (2004)

Aynı adlı Kanada bilimkurgu komedi dizisinin sinema filmi uyarlamasıdır.

2039 yılında dünya liderleri giderek yükselen aptallık ve cehaleti önlemek amacıyla kusursuz bir plan yapar; Başka bir galakside keşfedilen ve insan yaşamına uygun olan bir gezegene sayıları artık 6 milyarı bulan tüm aptal ve cahilleri göndermeye karar verirler. Ancak bu, görüldüğü kadar kolay bir iş değildir.

Mars & Avril (2012)

Blade Runner 2049, Arrival, Dune gibi bilimkurgu filmlerinden tanıdığımız Kanadalı yönetmen Denis Villeneuve’ün kardeşi Matin Villeneuve tarafından çekilmiş bir film var sırada.

Geleceğin Montreal’inde geçen filmimizde, artık çok yaşlanmış olan bir Jazz müzisyeninin ömrünün son demlerinde gerçek aşkı genç bir kadında bulmasının öyküsünü izleriz. Ne var ki aşık olduğu Avril yakında Mars’a yerleşecektir.

The Colony (2013)

Yeni bir buzul çağı gelmiştir ve insanlık yer altı şehirlerinde yaşamaya başlamıştır. Ancak tek sorun iklim değişikliği değildir. Bu yeni yaşam koşullarından dolayı giderek vahşileşen ve yamyamlaşan insan toplulukları da ortaya çıkmıştır.

Tam da böylesi bir ortamda bir grup araştırmacı, bir yardım çağrısını incelemek üzere bölgeye gitmeye karar verir. Ne var ki, vahşilerin şehirlerinden de geçmeleri gerekmektedir.

Extraterrestrial (2014)

Sıradan bir teen-slasher korkusunu bilimkurgu ile harmanlayan bu filmimizde, ormandaki bir kulübeye tatile giden bir grup arkadaşın maceralarına tanık oluruz.

Uzaylılarca kaçırılmaya çalışılan grup, onlara teslim olmak yerine direnmeye karar verir. Filmin gerisi tüm teen-slasher klişelerini içeren bir korku/gerilim macerasında şeklinde ilerliyor. Tek fark, bu kez eli baltalı bir katil yerine uzaylılar var.

Into The Forest (2015)

Dünya çapında elektrikler kesilmiş ve sonunda düzen bozulmuş, devletler yıkılmış ve meydan çetelere kalmıştır. Tam da böylesi bir ortamda iki kız kardeş, ormandaki evlerinde yaşama mücadelesi vermektedir.

Sayısız benzeri örneğinden fazlasını vaat etmeyen ve türün tüm klişelerini bünyesinde toplayan bir film var karşımızda.

Parallel (2018)

Yalnızca Kanada bilimkurgu sinemasının bir örneği olarak değil, çok güzel başlayan bir film nasıl heba edilir konusunda da ders olarak izlenebilecek bir film Parallel.

Bir grup arkadaş evlerindeki aynada gördüklerinin yalnızca görsel yansımaları değil, paralel evrenlerdeki versiyonları olduğunu fark eder. Ardından da her evrendeki kişi, diğer evrende bulunanlara kendi hayatlarında iyi giden şeylerle ilgili tüyo verecektir. Böylece birinin doğru, diğerinin yanlış yaptığı şeyleri ortak akılla düzeltip herkesin doğruyu yapması sağlanacaktır. Ancak işler beklendiği gibi gitmez.

Görüldüğü gibi Kanada sineması ABD sinemasından çok da farklı şeyler vaat etmiyor. Ancak yine de bu ülke sinemasından da güzel örnekler çıktığı için incelenmesinde yarar var.

Yazar: Halil Alpaslan Hamevioğlu

1980 Polatlı doğumluyum. 80'ler ve 90'lar kuşağında yetişmiş bir bireyim. O devrin her bireyi gibi ben de bilimkurguyu video kasetlerden tanıdım. Sonra özel kanallar geldi. Hayal dünyam iyice genişledi. Eh, gerçek yaşamda da dünyanın içinden geçtiği dönüşümü gördüm. Sovyetler'in bitişini, Berlin Duvarı'nın yıkılışını, popüler kültürün tüm dünyayı etkisi altına alışını... Bir gün okulum bitti ve hem gördüklerimi hem de yaşadıklarımı yeni nesillere aktarayım dedim. Öğretim görevlisi oldum. Gazi Üniversitesi’nde başlayan, Başkent Üniversitesi’nde devam eden öğreticiliğimde ülke sınırlarını aştım ve kendimi Amsterdam Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde buldum. Oldum olası yazmayı sevmişimdir. Âşık olduğum bilimkurguyu ve yazma hobimi de burada birleştireyim dedim. Şimdiden iyi okumalar.

İlginizi Çekebilir

teacup

Birinci Sezonuyla Teacup

2024 yılının sonlarına doğru gelirken birçok bilimkurgu dizisi ekranda boy gösteriyor. Aralarında başımızı döndürecek ya …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin