Bilimkurgu bir yandan geleceği anlatırken, bir yandan da yaratıldığı zamanın özelliklerini yansıtır. İçlerinden en iyi olanlar da toplumun derinlerindeki sorunlara el atmaktan çekinmeyenlerdir.
Biz de popüler kültür üzerinde derin etki yapmış politik mesajlı 11 bilimkurgu filmini sizler için derledik.
Metropolis (1927)
Etkisi: Zamanında büyük bir gişe başarısı elde etmese de sonraki kuşaklar üzerindeki etkisi büyük olmuştur. Terry Gilliam, bu muhteşem yapıtı kopyalamaktan başka bir şey yapmadığını söylemiştir. Film ayrıca zamanın modası üzerinde de büyük etki yapmış. Bu etki kısmen de olsa günümüzde de sürmektedir.
Politik mesajı: Metropolis, sınıflı toplumlar hakkında çok açık bir uyarıydı. Filmin görsel tarzı da bu mesajı kuvvetlendiriyordu. Babil kulesinde yaşayanların tadını çıkardığı zenginlik, alt sınıfların sefaletiyle çelişki oluşturuyordu. Birçok kez makas yemesinin nedeni filmin komünizm propagandası yaptığının zannedilmesiydi.
The Day the Earth Stood Still (1951)
Etkisi: Vizyona girdiği yıl kendini kurtaracak kadar gişe yapmış olan bu film, geçen yıllarla birlikte giderek popülaritesini arttırdı. Birçok kişi tarafından bilimkurgunun başyapıtları arasında sayıldı. Yapılan liste ve soruşturmalarda genellikle tüm zamanların en iyi 100 filmi arasına alındı. Filmde geçen “Klaatu Barada Nikto” ifadesi efsaneleşti.
Politik mesajı: Filmin mesajı basitti: Her koşulda barış! Film, her türlü şiddet eylemini reddediyordu. Ronald Reagan bu filmden etkilenerek Mikhail Gorbaçov’a bir uzaylı istilası durumunda iki ülkenin kenetleneceğini söyledi. Aynı mesajı Birleşmiş Milletler toplantısında da tekrarladı. (Çok hoşuna gitmiş olmalı.)
Dr. Strangelove
Etkisi: Bu apokaliptik film vizyona girdiğinde büyük bir başarı elde etti. Sonraki yıllarda da popüler kültür üzerinde etkili olmaya devam etti. Dr. Who’nun yıldızı Peter Capaldi, In The Loop’un trailerinin Dr. Strangelove’a bir saygı duruşu olduğunu söyledi. Roger Ebert ise filmi “yüzyılın en iyi politik satiri” olarak tanımladı.
Politik Mesajı: Film açıkça soğuk savaşı; özellikle de “karşılıklı topyekun yıkım” doktrinini alaya alıyordu. Filmde Çılgın bir komutan, tek bir nükleer silahı harekete geçirerek nükleer savaşı başlatır. Güya savaştan sonra insan soyu, sığınaklarda saklananlar tarafından devam ettirilecektir. Ancak, sığınakların insanlığı nükleer serpintiden korumaya yetmeyeceğini hesaba katmamıştır.
Alphaville (1965)
Etkisi: Jean-Luc Godard’ın filmi, gücü ve etkisi bakımından tüm zamanların en iyi filmlerinden biri olarak listelerde daima ön sıralara kurulan bir kara film başyapıtıdır. Adını bir Alman synthpop grubuna vermiş ve kötü niyetli bilgisayar Alpha 60’ın öyküsü sayısız distopyaya ilham kaynağı olmuştur.
Politik mesajı: İnsanlığı yöneten bir bilgisayar ile duygularla özgür ifadeyi yasaklayan bir tiranın el ele vermesini anlatan distopik bir öykü anlatır film. Oldukça da Orwellvari bir anlıma sahiptir. Ryan Babula’nın yazdığı gibi, “Alphaville, teknoloji ve modernite yoluyla halkın kimliğini bastıran bir hükümet fikrini ele almaktadır.”
A Clockwork Orange (1971)
Etkisi: Gişeleri sarsan, gelecek nesiller için tonlarca imge ve alıntı üreten bir başka Kubrick filmi daha. Heath Ledger, Joker’i Alex’in karakterinden esinlenerek yarattığını söyledi. Quentin Tarantino, Rezervuar Köpekleri’nde bu filmden birçok alıntı yaptı, örneğin işkence sahnesinde “Stuck in the Middle with You” şarkısının kullanımı, Otomatik Portakal’daki “Singing In The Rain” şarkısının kullanımıyla aynı işleve sahiptir. Ama hepsinden önemlisi filmin görsel özgünlüğüdür.
Politik mesajı: Bu film, sosyal kontrol; şiddet ve suçluluk ilişkisiyle ilgili oldukça kötümser bir görüş ortaya koyuyor. Tiksindirme Tedavisi, ancak totaliter bir toplumda uygulanabilirdi. 1970’lerde Logan’ın Kaçışı ve Soylent Green gibi bir sürü karanlık distopya filmi yapıldı, ancak hiç biri Otomatik Portakal kadar ne popüler olabildi ne de daha rahatsız edici.
RoboCop (1987)
Etkisi: Paul Verhoeven’in klasik distopya filmi zamanında büyük bir başarı elde etti ve iki devam filminin yanı sıra bir TV ve birkaç mini dizisi de çekildi. Bugünlerde Detroit, Robocop’un heykelini dikmeyi planlıyor. 2014’te film yeniden çekildi. Anlaşılan Hollywood klasiklerin leşinden beslenmeyi seviyor.
Politik mesajı: Film sadece keskin bir politik hiciv değil, aynı zamanda iyi bir gelecek öngörüsü içeriyor. En basından itibaren şunu fark ediyoruz ki bu film ürkütücü biçimde günümüzü anlatıyor. Öykü, gelecekteki Detroit’te (yakında geliştiriciler tarafından “Delta City” olarak değiştirilecek) cereyan ediyor: Yolsuzluğa bulaşmış polis teşkilatı, endüstriyel gerileme, aç gözlü şirketler ve tüketicilerin aymazlığı bir cehennem oluşturacak şekilde bir araya geliyor.
Akira (1988)
Etkisi: Vizyona girer girmez Japonya’da hit oldu; hemen ardından ABD’de kült haline geldi. Bütün zamanların en önemli ve etkisi en fazla olan animelerinden biri kabul ediliyor. Ayrıca animeyi ABD’ye tanıtıp sevdiren film olarak da biliniyor.
Politik Mesajı: Dr. Strangelove gibi bu film de apokaliptik, ama yıkımı hem filmin başında hem de sonunda gösteriyor, böylece yıkımın döngüsel olduğunu ima ediyor. Modern Sinemanın İdeolojisi’nde Ben Hawksbee’nin açıkladığı gibi: “Bu filmin önerisi; siyasetçiler sorunları çözemediğinde, halk ayaklandığında ve kaos başladığında sembolik bir yıkım işareti olarak büyük bir aydınlanma ile değişimin gerçekleşmesi gerektiğidir.”
Demolition Man (1993)
Etkisi: Film 57 milyon dolar bütçesiyle dünya çapında 160 milyon dolar kazanarak büyük bir gişe başarısı elde etmişti. Aynı zamanda da Sandra Bullock’un parladığı filmdir. Üç deniz kabuğu ile ilgili o müthiş espriyi de bize vermiştir. O dönemlerde Sylvester Stallone hala büyük bir yıldızdı ve bu da onun son büyük başarılarından biriydi.
Politik Mesajı: Buraya aldığımız filmlerin hepsinin şirketlerin kötülüğünden dem vuran sol kanat eserleri olmasını istemedik. Bu film de Clinton dönemindeki “politik doğruluk” tartışmalarının sürdüğü yıllarda yapılmıştı. Demolition Man devlet babanın bizi kendi kötülüğümüzden korumak için çok ileri gidebileceğini anlatıyor. Baskılar insanları sıkmaya başlarsa, Simon Phoenix gibi adamlara gün doğabileceğini söylüyor. Reason‘da yazan Tim Cavanaugh, filmin değerinin yeterince bilinmediğini söylemişti. Ona göre film 21. Yüzyılın başlarında yağlı yiyeceklerin yasaklanması girişimlerini ya da güvenli sanal seksin moda olması gibi olguları doğru biçimde tahmin ettiğini iddia etmiştir.
The Matrix (1999)
Etkisi: Matrix, aksiyon filmlerinin tarzını değiştirmiştir. Ayrıca kısmen de olsa günümüzün kara kıyafetler giyen acar süper kahraman patlamasından da sorumlu sayılır. “Kırmızı hapı seç” gibi ifadeleri söz dağarcığımıza sokmuştur. Hayal kırıklığı yaratan iki devam filmini saymazsak, günümüzde halen etkisini sürdürmektedir diyebiliriz.
Politik Mesajı: Wachowski Kardeşler Matrix’ten sonra da V for Vendetta, Speed Racer ve Bulut Atlası gibi politik filmler yapmaya devam ettiler. Ama Matrix hala toplum karşısında birey ve tüketici kültürünün tehlikesi gibi temalar bakımından özel konumunu sürdürüyor. Sahte bir biftek için dostlarına ihanet eden, Matrix’in yapay dünyasına dönmek isteyen Cypher’in sözleri beynimizde yankılanmaya devam ediyor ve tabii Ajan Smith’in insanları bir virüse benzetmesini de unutamıyoruz.
Avatar (2009)
Etkisi: James Cameron’un uzun süre beklenen dönüşü tüm zamanların en iyi filmlerinden biriyle oldu. Avatar, üç boyutlu sinemanın uyanışını tetiklemiştir. Ayrıca hareket yakalama teknolojisini de yeni bir boyuta taşımıştır. Her ne kadar 3D ve hareket yakalama (motion capture) olayı bugünlerde canımızı sıkmaya başlasa da Avatar’ın 21. Yüzyıl sineması üzerindeki etkisini görmezden gelemeyiz. (Bu arada, aynı yıl yapılmış Ay ve District 9 gibi önemli filmleri atladığımız doğrudur.)
Politik Mesajı: Bu filmin mesajı basittir. Evet, biraz vaaz veren bir havası var ve senaryosu Kurtlarla Dans’a çok benziyor. Ama çevreyle ve yerlilerin sömürüsüyle ilgili mesajların haksız olduğunu kim iddia edebilir. Geniş kitlelere hitap eden bir film olmasına rağmen “doğa anayı öldürüyoruz ey insanlar!” demekten hiç çekinmiyor ve sözünü sakınmadan eleştirisini yapıyor.
The Hunger Games (2012)
Etkisi: Film dünya çapında 700 milyon dolar hasılat yaptı. Temel aldığı Suzanne Collins’in aynı adlı roman dizisi de filmle beraber dünya çapında bir şöhrete kavuştu. Pop kültür üzerinde derin bir etki yapmış olan bu film, başkahramanı kadın olan birçok distopik macera romanının yazılmasına vesile oldu.
Politik Mesajı: Açlık Oyunları’nın en şaşırtıcı yönü, sınıf ayrımından söz etmesi ve zengin ile fakir arasındaki uçurumu açık biçimde ele almasıdır. Bir Hollywood hiti olduğu halde mesajlarını gözünüze sokmaktan korkmuyor: Büyük Bunalım’ı andıran görüntüleri ve medyanın ipliğini pazara çıkarmasıyla dikkate değer mesajlar vermekten çekinmiyor.