insanlarin dunyayi kurtardigi bilimkurgu filmleri

İnsanlığın Dünyayı Kurtardığı Bilimkurgu Filmleri

Dünya… Evimiz, gezegenimiz, yuvamız. Kim bilir, belki de evrende yaşam ihtiva eden tek gezegen. Burası bizim yuvamız ve şimdilik gidecek başka hiçbir yerimiz yok. Maalesef bazen hırsla, bazen savunma içgüdüsüyle, bazen de açgözlülükle dünyamıza korkunç zararlar veriyoruz. Çevre kirliliğine yol açmamız, iklim değişikliğini tetiklememiz, türlü hayvan ve bitkilerin soyunu kurutmamız gibi geri dönüşü olmayabilecek yıkımlar yaratıyoruz.

Ancak bir başka gerçek de var: Gelecekte Dünya’nın başına gelebilecek bir felakette onu kurtarabilecek olanlar da yine biz insanlarız. Örneğin bir göktaşı Dünya’ya tehlikeli şekilde yaklaştığında, onu korkutucu düzeye varan savaş teknolojimizle vurup yok edebiliriz. En büyük ironi de burada yatıyor: Dünyaya en çok zarar veren biz insanlar, başı sıkıştığında dünyayı kurtarabilecek olan tek türüz.

Elbette bu durum bilimkurgu sinemasında da defalarca işlendi. İnsanlık ister doğal, ister yapay; ister içeriden, ister dışarıdan gelsin sayısız tehdide karşı dünyayı korudu veya kurtardı. İşte, insanlığın dünyayı kurtardığı bilimkurgu filmlerinden bazı örnekler…

Independence Day (1996)

Independence Day

Bugün artık bir klasik olmuş bu bilimkurgu/aksiyon filminde, dünyayı kurtarma görevi pilot yüzbaşı Hiller rolündeki Will Smith’e düşüyor. Adeta çekirge sürüsü misali gezegen gezegen dolaşıp indikleri yerin kaynaklarını tüketen uzaylılar, gözlerini bu kez de dünyamıza dikmiştir. Ancak uzaylıların yüksek teknolojili silahları varsa, insanlığın da hayatta kalma dürtüsü vardır.

Beyaz Saray’ın havaya uçurulduğu sahne ile kafalara kazınan filmde, insanlık dünyayı uzaylı işgalinden kurtarmayı başarır.

Starship Troopers (1997)

starship troopers bocek

İnsanlığın başı böceklerle derttedir. Ancak bu böcekler, tarlalara ya da yiyeceklere dadanan zararlılardan çok daha farklıdır. Bunlar, yaşadıkları Klendathu gezegenini çevreleyen astroid kuşağındaki göktaşlarını kullanarak dünyaya saldırı düzenleyen ve hem insanlığı hem de dünyayı yok etmeyi kafaya koyan uzaylı böceklerdir.

Militarist ve baskıcı bir devlet yapısını resmeden film, aynı zamanda çok güzel bir siyasal taşlamadır. Medyaya da bolca verip veriştirmeyi ihmal etmez.

The Fifth Element (1997)

23. yüzyılda geçen filmimizde, antik Mısırlılardan beri bilinen kötücül bir güç dünyaya saldırıya geçmiştir. O dönemde insanlığa yardımcı olmak isteyen uzaylılar bir silah armağan etmiş ve vakti geldiğinde kullanmak üzere imdadımıza yetişeceklerini söylemiştir. İşte o gün gelmiş ve silahın kullanılması hasıl olmuştur.

Ne var ki aradan geçen binlerce yılda tarih masala dönüşmüştür. Bu masala inanan bir avuç insana yardımcı olabilecek tek kişi de Bruce Willis tarafından canlandırılan Korben Dallas adlı kendi hâlinde bir taksi şoförüdür.

Armageddon (1998)

Zamanında dinozorları yeryüzünden silen göktaşından bile daha büyük bir göktaşı Dünya’nın kütle çekimine kapılmıştır ve çarpmasına az bir zaman kalmıştır. Durumun vahameti ilerleyince, bir sondaj ekibi bu çarpmayı engellemek için göktaşına gönderilir.

Ekibin görevi göktaşında derince bir delik açmak ve bu deliğe de nükleer bombalar yerleştirerek dünyayı kurtarmaktır.

Deep Impact (1998)

Armageddon ile benzer konuya sahip bir film var karşımızda. Hatta yıllarca her iki filmin yapımcısı da diğer tarafı fikir hırsızlığıyla suçlamıştır.

Bu filmde göktaşı sayısı ikidir. Daha doğrusu yanlış bombalama sonucu göktaşı, biri büyük diğeri küçük iki parçaya bölünmüştür. Sonunda büyük parça yok edilse de küçük parçanın Dünya’ya çarpıp ciddi hasara neden olmasının önüne geçilememiştir. İnsanlık, dünyayı %70 oranında kurtarmıştır da denebilir.

Godzilla (1998)

Godzilla, dünyanın en çok kurtarıldığı 1998 yılından bir başka bilimkurgu filmi. Bu kez bir nükleer deneme sırasında dev bir canlı uyandırılır. Hızla çoğalıp insanlığa ve diğer canlı türlerine büyük tehdit oluşturabilecek bu canavara karşı acilen harekete geçilmelidir. Elbette sonunda canlı etkisiz hâle getirilir. İnsanlık dünyayı bir kez daha kurtarır.

Filmle ilgili ilginç bir not da verelim: Muhteşem bir soundtrack albümüne sahiptir ve bu albüm uzun yıllar filmin kendisinden bile daha fazla satmıştır.

The Core (2003)

Dünya dönmeye devam etse de çekirdeği dönmeyi bırakmıştır. Kısa zaman sonra Dünya da dönmeyi bırakacak ve bu küresel bir felakete yol açacaktır. Bir grup bilim insanı, delici bir taşıtla Dünya’nın çekirdeğine inmeyi ve nükleer bir patlama ile işleri yoluna sokmayı planlamaktadır.

Dünyayı yok edecek felaketi gökten indirmek yerine yerin dibinden çıkarmayı tercih eden filmimiz, sırf bu yönüyle bile izlenmeye değer.

Sunshine (2007)

Ertesi yıl çektiği Slumdog Millionaire ile Oscar kazanan Danny Boyle yönetmenliğindeki filmde insanlık, bu kez de nükleer bombaları tabiri caizse Güneş’i harlamak için kullanmaya karar verir. Çünkü Güneş’te meydana gelen füzyon azalmış, bu da insanlığı bir yıkımın eşiğine getirmiştir.

Güneş’in sönmesi demek, dünyadaki yaşamın da yok olması demektir. Bu yüzden bir grup bilim insanı, Güneş’e doğru kavurucu bir yolculuğa yelken açar.

Ender’s Game (2013)

İnsanlık ve dünya yine böcek tehdidi altındadır. Ancak bu kez dünyayı kurtarma görevi her türlü askeri eğitimden geçen bir avuç çocuğa verilmiştir. Çocukların oyun oynarken kullandıkları pratik zekâ, bu sefer dünyayı kurtarmak için bir simülasyonda kusursuz hâle getirilmeye çalışılır. Amaç mükemmel savaş stratejisini belirleyebilmektir.

Ancak filmin sonunda işin renginin daha farklı olduğu ortaya çıkar.

Geostorm (2017)

Geostorm

İnsanlığın dünyayı kendinden kurtardığı bir filmle devam edelim. Küresel ısınma ve iklim değişikliğini kontrol amacıyla Dünya’nın çevresi uydularla çepeçevre sarılmıştır. Ancak bu uyduları silaha dönüştürmeyi planlayan birileri de vardır.

Artık amaç hem iklim değişikliğini engellemek hem de bu uydu sisteminin yarattığı yıkımı bertaraf etmektir.

Bonus: Dünyayı Kurtaran Adam (1982)

Filmin konusu zaten ismiyle müsemma. Uzak bir gelecekte Dünya birkaç parçaya bölünmüştür. İnsanlık da bu parçalarda varlığını sürdürmektedir. Uzay görevi sırasında başka bir gezegenin çekim alanına kapılan iki Türk uzay pilotu, düştükleri gezegendeki ‘Büyücü‘ adlı kötü yürekli imparatorun parçalanan dünyayı işgal etmek üzere hazırlık yaptığını öğrenir. Artık dünyayı kurtarmak bu iki kafadar pilotun azmine bağlıdır.

Dünyayı hep Amerikalılar kurtaracak değil ya, arada biz de kurtaralım…

Yazar: Halil Alpaslan Hamevioğlu

1980 Polatlı doğumluyum. 80'ler ve 90'lar kuşağında yetişmiş bir bireyim. O devrin her bireyi gibi ben de bilimkurguyu video kasetlerden tanıdım. Sonra özel kanallar geldi. Hayal dünyam iyice genişledi. Eh, gerçek yaşamda da dünyanın içinden geçtiği dönüşümü gördüm. Sovyetler'in bitişini, Berlin Duvarı'nın yıkılışını, popüler kültürün tüm dünyayı etkisi altına alışını... Bir gün okulum bitti ve hem gördüklerimi hem de yaşadıklarımı yeni nesillere aktarayım dedim. Öğretim görevlisi oldum. Gazi Üniversitesi’nde başlayan, Başkent Üniversitesi’nde devam eden öğreticiliğimde ülke sınırlarını aştım ve kendimi Amsterdam Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde buldum. Oldum olası yazmayı sevmişimdir. Âşık olduğum bilimkurguyu ve yazma hobimi de burada birleştireyim dedim. Şimdiden iyi okumalar.

İlginizi Çekebilir

AVPR Aliens vs Predator - Requiem

Karanlıkta Kaybolan Bir Ağıt Denemesi: Aliens vs. Predator – Requiem

Colin Strause ve Greg Strause’un yönettiği 2007 yapımı “Aliens vs. Predator: Requiem” filminin konusu aslında …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin