TriStar Pictures' sci-fi thriller DISTRICT 9.

İnsanların Kötü Tarafta Olduğu Bilimkurgu Filmleri #1

Bilimkurgu filmleri ekseriyetle izleyicisine bir mesaj vermeye çalışır. Genellikle de bu mesaj, insanları yaklaşan bir tehlikeye karşı uyarmaktır. Bu yaklaşan tehlike bazen bir uzaylı istilası, bazen tüm dünya nüfusunu yeryüzünden silecek yeni bir hastalık, bazen de teknolojinin ta kendisidir. İster yapay zekâ olsun, ister robotlar, isterse de bambaşka bir makine türü, filmler daima tehlikenin insanlara yönelik olduğu bakış açısıyla ilerler.

Öte yandan, gelmiş geçmiş en iyi bilimkurgu filmlerinden bazılarının izleyicilere verdiği mesaj, asıl sorunun bizzat insanlığın kendisi olduğudur. Asıl kötüler insanlardır. İster başka varlıklara kötü davransınlar isterse de türdeşlerine, izleyenler kendilerini içten içe insanlığın başarısız olmasını isterken bulabiliyor. Hikâye gerçekten iyi anlatılırsa, izleyici filmdeki insanların ölmesini bile isteyebiliyor; üstelik bunu başaran filmler hiç de yabana atılacak filmler değil.

Avatar

İnsan türünün sapına kadar haksız olduğu bir film varsa, o da elbette Avatar‘dır. Film gösterime girdiğinde, aslında Avrupalılar’ın coğrafi keşifler döneminde ayak bastıkları “el değmemiş” topraklarda yaptıklarına benzer bir manzara ile karşılaştık. Amerikalı izleyiciler için, kâşiflerin Kuzey Amerika’ya ayak basıp bu toprakları ele geçirmeye karar verdiklerinde yaptıklarını anımsamak da çok zor olmasa gerek. Yerliler topluca katledilmiş, köleleştirilmiş ve sonunda kısıtlı yaşam alanlarında yaşamak zorunda bırakılmışlardı. Avatar’da insanların Pandora gezegenine gelme nedenleri biraz daha farklı olsa da, amaçları coğrafi dönem kâşifleriyle neredeyse tıpatıp aynıydı.

Bu sefer insanlık unobtanium adı verilen bir elementi aramaktadır ve ona ulaşmak için gezegenin yerli halkını ezmekten kaçınmaz. Filmin açılışında insanlık dünyayı kurtarmaya çalışan kahramanlar olarak görünse de, kısa sürede aslında gerçek kötüler oldukları ortaya çıkar. Özellikle de askerlerden biri kılık değiştirip N’avi halkı arasına karıştığında, arkadaşı olan askerlerin birer katilden başka bir şey olmadıklarını görmesiyle zirve yapar, bu da filmin sonundaki büyük Pandora savaşını tetikler. Dünyalılar’ın kötü karakterler olduğu kesinleştikten sonra, Avatar 2’nin nasıl bir anlatım izleyeceği de merak konusu.

Alien

Bu kimileri için biraz abartı olabilir ama Alien evreninde de asıl kötüler insanlardır. En azından serinin ilk filminde öylelerdi. Evet, Xenomorphlar serbest kaldıktan sonra önlerine geleni öldürmeye başlamış olabilirler ama en başta çatışma amacı gözetmediklerini de unutmamak gerek.

Öte yandan, çok uluslu bir şirket bir grup bilim insanını bu uzaylı yaratıkların var olduğunu kesin olarak bildikleri bir yere bile isteye gönderir. Amaç Xenomorphları yakalamak, onlar üzerinde deneyler yapmak, hatta belki de onları canlı birer silah olarak kullanmanın yollarını araştırmaktır. Xenomorphlar doğaları gereği tehdit olarak gördükleri insanları öldürürken, keşif gezisini düzenleyen şirketin (yani insanların) ellerini kana bulamaya çoktan hazır olduklarını unutmamak gerek.

E.T.

İşte insanların kötülüğü hakkında şüpheye yer bırakmayan bir film daha. E.T., asıl kötü karakterlerin insanlar olduğunu izleyicilerin yüzüne tekrar tekrar vuruyor. Bunu bazen gizliden gizliye yapsa da, çoğunlukla bunu saklamaya çalışmıyor.

Ara sıra da olsa bilim insanlarının Elliot’ı E.T.’den uzaklaştırmaya çalışarak gerçekten de ona yardım etmeye çalıştıklarına inandıkları oluyor. Tabii öte yandan da Elliot ve arkadaşlarının filmin artık ikonik hâle gelmiş olan sahnesinde kaçtıkları sırada onlar için heyecanlanmayan hiç kimse yoktur da, değil mi? E.T., daha en başından insanların kötü karakterler olduğu anlaşılan filmlerden.

District 9

Avatar gibi District 9 da bir bilimkurgu filminden çok daha fazlası. Bolca garip teknoloji ve uzaylı etkileşimi barındıran film, alt tema olarak insan doğası hakkında açık bir mesaj vermeye çalışıyor. Filmde uzaylı bir tür Dünya’ya çakılır ve insanlığı domine etmeye falan çalışmazlar; tam tersine insanlık onlarla el ele verip Dünya’yı daha iyi bir yer hâline getirecekleri yerde uzaylıları bir gettoda yaşamaya zorlar ve onlara “insandan da aşağı” bir tür olarak davranır.

Filmin Güney Afrika’da, oralı aktörlerle çekildiğini de göz önüne alırsak, Neill Blomkamp’ın aslında neyin alegorisini yapmaya çalıştığı çok açık. Bu alegori, filmin ana karakteri bir uzaylı tarafından “enfekte” olup onlardan birine dönüşerek kendisine bir uzaylı gibi davranılmaya başlandığında iyice açığa çıkıyor. Filmi izlememiş olanlar için küçük bir ipucu verelim: Hiç de iyi davranılmıyor.

Jurassic Park

Listemizin uzaylı barındırmayan tek filmi olan Jurassic Park, uzaylılardan bile garip bir türü günümüzün dünyasına getirmenin sonuçlarını irdeliyor. Bu da insanların kötü karakterler olduğu konusunda pek şüphe götürmeyen filmlerden. Ne de olsa, hiçbir dinozor durduk yere ortalıkta koşturmaya başlamadı, hatta orada olmak istemiyorlardı bile. Milyonlarca yıl önce ölüp gitmişlerdi, tek dertleri rahat bırakılmaktı. Doğası gereği kötü olan canlılar da değillerdi, alt tarafı birer hayvandılar ve kafeslere tıkılan, saldırıya uğrayan ve korkutulan hayvanlar ne yaparsa onlar da onu yaptılar.

Bu liste sadece Jurassic Park ve Jurassic World filmlerinden bile oluşsa yeridir. Hikâye hep aynı: İnsanlar gitmemeleri gereken bir yere gider, sonra da kötü şeyler olur. Bunun için insanları suçlamak çok da yanlış olmasa gerek, değil mi?

Kaynak

Sonraki

Yazar: Erkam Ali Dönmez

Oyun sever, oyun oynar, oyun çevirir, oyun yapar.

İlginizi Çekebilir

fear factory

Makinelerin Müziği: Fear Factory

Müzikte bilimkurgu unsurlarını kullanan Pink Floyd, David Bowie gibi sanatçılara rastlamak mümkün. Ancak bir de …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin