Uzaylı (Dünya dışı canlı) konsepti, bilimkurgu yapımlarının vazgeçilmez unsurlarından biridir. Herhangi bir soru işaretini dünya dışı canlılara bağlayarak çözmek mümkündür. Çünkü dünya dışı canlılar söz konusu olunca, ne ile karşılaşacağımızı bilmediğimiz engin bir okyanus bizi bekliyor.
Listede, dünya dışı canlıların işlenişi açısından bilimsel temeller kapsamında en gerçekçi olana doğru ilerleyeceğiz. Keza gerçekçilikten sonra bizim için hikâye ve senaryo açısından en dolu olan bilimkurgu yapımlarını seçmeye gayret ettik. Bu yüzden listemiz, en büyük soru işareti olan “iletişim” mefhumunu merkeze alıyor.
Predator
Efsanevi ilk filmde Arnold Schwarzenegger, Orta Amerika yağmur ormanlarındaki kurtarma misyonunda Predator ile karşılaşan seçkin bir kurtarma ekibinin lideri olarak rol alıyordu. Tabii daha sonra popüler olan yapım filmlerden, oyunlardan ve figürlerden oluşan dev bir külliyat doğurdu. Üç devam filmi: Predator 2 (1990), Predators (2010) ve The Predator (2018) çekildi. Ayrıca hikâyesi Alien vs. Predator (2004) ve Aliens vs. Predator: Requiem (2007) gibi filmlerde gördüğümüz üzere diğer bir kurgusal tür olan Alien (Xenomorph) ile birleşti. Predator hakkındaki yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Her ne kadar karizmatik ve korkutucu bir kurgusal karakter olsa da, dünya dışı canlıları konu alan bilimkurgu senaryosu kapsamında listede en son sırada yerini alıyor. Her şeyi parçalayabilen plazma toplarına, herkesten gizlenebilen kamuflaj teknolojisine ve her şeyi görebilen filtreli maskesine rağmen, listede tırmanabilmek için bundan daha fazlasına ihtiyacı var!
Alien
Uzayda kimse çığlınızı duyamaz… Film, ölümcül dünya dışı yaratık Alien (Xenomorph) ile karşılaşan ticari uzay römorkörü Nostromo’nun mürettebatına yoğunlaşıyor. Oyuncular arasında Tom Skerritt, Sigourney Weaver, Veronica Cartwright, Harry Dean Stanton, John Hurt, Ian Holm ve Yaphet Kotto gibi isimler yer alıyor. Alien’ın başarısı, filmin ardından devasa bir külliyat doğurdu: Aliens (1986), Alien 3 (1992) ve Alien Resurrection (1997)… Hatta Predator filmleri ile birleşti ve bir prequel serisi olan Prometheus (2012) ve Alien: Covenant (2017) yapımlarını doğurdu. Alien (Xenomorph) hakkındaki bilimsel analizimize buradan ulaşabilirsiniz.
1980 yılında film, En İyi Görsel Efekt dalında Oscar Ödülü’ne layık görüldü! Üç Satürn Ödülü (En İyi Bilimkurgu Filmi, Scott için En İyi Yönetmen ve Cartwright için En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu) ve bir Hugo Ödülü kazandı. Çeşitli alanlarda toplamda 18 ödül aldı ve 22 kez aday gösterildi. 2008’de Amerikan Film Enstitüsü tarafından bilimkurgu türünün en iyi yedinci filmi ve Empire tarafından tüm zamanların en iyi 33. filmi seçildi. Evet, kısaca onlarca ödül kazandı, fakat “listede neden 8. sırada?” dediğinizi duyar gibiyiz? Çünkü listeyi oluştururken dünya dışı canlıları “korku” öğesi olarak görmekten ziyade, “Gerçekten var olsalardı nasıl olurlardı? Onlarla nasıl iletişim kurardık?” sorusunu sorduğumuz için bu alanda çok daha gerçekçi işlenen yapımlar öne geçiyor.
The Abyss
James Cameron tarafından yazılıp yönetilen, başrollerini Ed Harris, Mary Elizabeth Mastrantonio ve Michael Biehn’in paylaştığı The Abyss (1989)‘in hikâyesi, su altında gerçekleşen bir ilk temas etrafında dönüyor. Soğuk Savaş dönemi sırasında bir Amerikan nükleer denizaltısı bilinmeyen bir düşmanın saldırısına uğrar ve deniz tabanına oturur. Bunun üzerine Amerikan donanması, denizaltının Sovyetler tarafından ele geçirilme tehlikesine karşı Brigman liderliğindeki bir sivil araştırma-kurtarma ekibini görevlendirir. Yapılan araştırmalar sonucunda ‘kaza’nın sebebinin dünya dışı varlıkların saldırısı olabileceği yargısı giderek kuvvet kazanır, fakat araştırmalarında ilerleyebilmek için ekibin ‘Abyss‘ adı verilen derin su altı kanyonuna girmesi gerekmektedir…
James Cameron yine görsel efekt açısından farkını belli ediyor. Filmin beyazperdeye çıktığı tarih göz önünde bulundurulduğunda, hem senaryo hem de görsel efekt açısından dönemin çok ilerisinde olduğunu görüyoruz. Film hakkındaki yazımıza buradan ulaşabilirsiniz. Ayrıca film için iki farklı “son” hazırlandığını da unutmayın.
Uzaylıları hep “dünya dışı”nda arıyoruz, ya onlar çok daha önce Dünya’ya gelmiş ve okyanuslarda saklanıyor olsalardı? İşte film, “derin denizlerde saklanan dünya dışı canlılar olsaydı neler yaşanırdı?” sorusunu çok güzel bir şekilde işliyor ve bunu yaparken de okyanusların engin gizemini beyazperdeye sanatsal bir şekilde yansıtmayı başarıyor. Tabii günümüzde War of the Worlds (2005) ve Transformers (2007) gibi filmlerde uzaylıların çok daha önce gezegenimize geldiği konusunu görüyoruz. Fakat The Abyss, yapım tarihi bir kenara, konu olarak da bunu daha gerçekçi bir şekilde ele aldığı için listede 8. sırada!
Europa Report
Yüzlerce milyon dolar bütçeye sahip olmayan 2013 yapımı mütevazi bir astronomi/astrobiyoloji temalı bilimkurgu filmi Europa Report. Yönetmenliğini Sebastián Cordero, senaristliğini ise Love, Death & Robots ile tanıdığımız Philip Gelatt üstleniyor. Oyuncular arasında tanıdık olmadığımız Christian Camargo, Anamaria Marinca, Michael Nyqvist, Daniel Wu, Karolina Wydra ve Sharlto Copley gibi isimler mevcut. Filmin müzikleri ise Battlestar Galactica, God of War ve The Walking Dead yapımlarından bildiğimiz muhteşem isim Bear McCreary‘ye ait. Europa Report hakkındaki yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Film, Jüpiter’in dört Galileo uydusundan biri olan Europa’ya ilk insanlı uçuşu konu ediniyor. Atmosferi ve görsel efektleri, düşük bütçesine rağmen oldukça kaliteli. Filmde kullanılan Europa görüntülerinin, Galileo isimli uzay aracının gerçek Europa görüntüleri baz alınarak oluşturulduğunu da söylemek lazım. Çok düşük bir hasılat yapmasına rağmen eleştirmenler tarafından olumlu yorumlar almasını bildi. Bizim de çok beğendiğimiz yapımlardan biri, fakat listenin diğer üyeleri çok büyük bütçeler ile hazırlandığı için listede 7. sıradan öteye gidemiyor; aksi takdirde daha önde olabilirdi. Gerçekten kendinizi Europa’ya giden bir grup bilim insanı ile yan yana hissettirdiği için listede yerini fazlasıyla hak ediyor! Ayrıca astrobiyoloji alanında gerçekten insanı sevindiren ve heyecanlandıran ögeler barındırıyor.
Avatar
Yine bir James Cameron klasiği! Bu sefer bizi derin okyanus sularından Pandora’nın uçan dağlarına götürüyor! İnsanların kötü tarafta (villain) olduğu yapımlardan biri. Beğeneni olduğu kadar beğenmeyeni de var, ancak görsel efekt açısından çağ atlatan bir yapım olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Dikkat ederseniz filmdeki kurgusal hayvanların sesleri Jurassic Park serisindeki dinozorlar ile neredeyse aynı. Bunun nedeni Jana Vance ve Dennie Thorpe isimli ses sanatçılarının her iki filmde de yer alması. Muhtemelen Jurassic Park için tasarlanmış sesler stok ses hâline getirilip Avatar için de kullanıldı.
James Cameron tarafından yönetilen, yazılan, üretilen destansı bir bilimkurgu macera filmiyle karşı karşıyayız. Oyuncu kadrosunda Sam Worthington, Zoe Saldana, Stephen Lang, Michelle Rodriguez ve Sigourney Weaver yer alıyor. 2010 yılında En İyi Görsel Efekt, En İyi Sanat Yönetimi ve En İyi Sinematografi alanında 3 Oscar Ödülü’ne layık görüldü! Toplamda 89 ödül aldı ve 131 ödüle aday gösterildi. Filmin bütçesi yaklaşık 237 milyon dolar olmasının yanı sıra Dünya çapında 2.8 milyar dolar hasılat elde etti.
Film, insanların değerli mineral unobtanyumu çıkarmak için Alpha Centauri yıldız sistemindeki bir gaz devinin yaşanabilir uydusu Pandora’yı kolonize ettiği 22. yüzyılın ortalarında geçiyor. Maden kolonisinin genişlemesi, Pandora’ya özgü bir hümanoid tür olan Na’vi kabilesinin varlığını tehdit ediyor. Filmin adı (Avatar), Pandora’nın yerlileriyle etkileşim kurmak için tasarlanmış, nöral bağlantı sayesinde insan bilinci ile uzaktan yönetilen bir Na’vi bedenine atıfta bulunuyor. Jake Sully’nin (Sam Worthington) maceraları, Na’vi halkı ile Homo sapiens popülasyonu arasındaki etkileşimi çok iyi yansıttığı için film listemizde 6. sırada!
Edge of Tomorrow
Tom Cruise, Emily Blunt, Bill Paxton ve Brendan Gleeson’ın oynadığı bilimkurgu aksiyon filmi Edge of Tomorrow‘un yönetmenliğini Doug Liman üstleniyor. Hikâyesi, Hiroshi Sakurazaka‘nın 2004 tarihli mangası All You Need Is Kill‘den uyarlandı. Film, Avrupa’nın uzaylılar tarafından işgal edildiği bir gelecekte geçiyor. Sınırlı savaş deneyimine sahip bir halkla ilişkiler memuru olan Binbaşı William Cage (Tom Cruise), üstleri tarafından uzaylılara karşı bir çıkarma operasyonuna katılmaya zorlanıyor; ancak işgalcileri yenmenin bir yolunu bulmaya çalışırken kendini bir zaman döngüsünü tekrar tekrar yaşarken buluyor.
Sürekli aynı ana geri döndüğünüzü ancak anılarınızı kaybetmediğinizi düşünün. Bu bir lütuf mudur yoksa kâbus mu? Source Code (2011) gibi benzerlerini daha önce beyazperdede görmüştük. Ancak dünya dışı canlılar ile olan ilgisi senaryoya çok güzel yedirildiği için benzerlerinden ayrılıyor. Her ne kadar konu açısından derinlemesine incelediğimizde mantık hataları barındırsa da, düşünmesi bile bir hayli keyifli olan özgün bir yapım olarak karşımıza çıktığı için listemizde 5. sırada yerini alıyor! Gerçekten “gezegenleri ele geçirmek” için evrimleşmiş bir tür Dünya’ya saldırsa sınırları ne kadar zorlayabilirdi?
District 9
Sizce uzaylılar keşfedildiğinde “ırkçılık” yerini “türcülüğe” bırakabilir mi? Yine insanların kötü tarafta (villain) olduğu bir bilimkurgu yapımı ile karşı karşıyayız. District 9 (2009), dünya dışı canlılar ile iletişim açısından en özgün olanlardan biri. Filmdeki kurgusal türümüz olan Karidesler ile insanların iletişimine baktığımızda, acımasızlığımızı yüzümüze tokat gibi yeniden vuruyor. Önceki yapımlar gibi aksiyonu bol olmasa da bürokratik kararlar ile diyaloglar muhteşem bir şekilde işlendiği için hiçbir şekilde izleyici sıkmıyor. Ayrıca görsel efektleri de oldukça tatminkar.
Yapım, Chappie (2015) ve Elysium (2013) isimli bilimkurgu filmlerinden bildiğimiz Neill Blomkamp’in ilk uzun metrajlı filmi. Öyle ki gelecek filmlerine bakarsanız, renk paleti ve atmosfer açısından karakteristik bir imza taşıdığını görebiliyoruz. Ayrıca yapımcı koltuğunda, efsanevi Lord of the Rings üçlemesinden (2001-2003) ve King Kong (2005) filminden bildiğimiz Peter Jackson oturuyor. Başrollerini Sharlto Copley, Jason Cope ve David James’in paylaştığı filmin konusu Blomkamp’ın 2006 yılındaki kısa filmi Alive in Joburg‘dan uyarlanma. Film hakkındaki inceleme yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Film, kurgusal röportajlar, haber görüntüleri ve güvenlik kameralarından alınan videolar kullanılarak “belgesel” benzeri bir görüntü formatında hazırlanmış. Güney Afrika üzerinde dünya dışı canlılara ait bir uzay gemisi belirir. Gemide hasta ve yetersiz beslenmiş uzaylılar olduğu anlaşıldığında, Güney Afrika hükümeti onları “Bölge 9” adlı bir toplama kampına hapsederek “mülteci” statüsüne sokar. Oğluyla birlikte Dünya’dan kaçmaya ve eve dönmeye çalışan uzaylı kahramanımızın yolu, Wikus van de Merwe adlı bir bürokratla kesişir. Filmin konusu, apartheid döneminde Cape Town’un Altıncı Bölgesi’ndeki olaylardan esinlenmiş. “İlk temas” alanında eşi benzeri olmayan yapımlardan biri olduğu için listemizde 4. sırada!
Cosmos
Geldik listemizin ilk 3’üne! İşte karşınızda inanılmaz düşük bütçe ile çekilmiş Cosmos (2019)! İsim benzerliği açısından Cosmos: A Spacetime Odyssey (2014) belgeseli ile karıştırmayın! Bu film, neredeyse “sıfır” bütçe ile çekilmiş en iyi dünya dışı canlı ve ilk temas konseptli filmlerden biri! Bu kadar düşük bütçe ile bu kadar kaliteli bir yapım çıkması gerçekten olağanüstü. Eğer sert (hardcore) astronomi filmlerini sevmiyorsanız, yapım size sıkıcı gelebilir. Çünkü listedeki diğer filmler gibi bol aksiyon veya dram barındırmıyor. Salt radyo astronomi bilimi ile dünya dışı canlıların nasıl tespit edilebileceği ancak bu kadar güzel işlenebilirdi! Film hakkındaki incelememize buradan ulaşabilirsiniz.
Yönetmen koltuğunda, Apollo hakkında birçok belgeselin yönetmenliğini de yapmış olan Elliot Weaver ve Zander Weaver kardeşler oturuyor. Oyuncu kadrosunda Joshua Ford, Tom England ve Arjun Singh Panam gibi isimler var. Zaten film baştan sona neredeyse tek mekânda geçiyor ve sadece bu üç ismi görüyoruz. Buna rağmen konusu ve oyunculukları sayesinde izleyicinin merakını canlı tutmayı başarıyor. Ayrıca, “Nasıl oluyor da NASA gibi gözlemevlerinin tespit edemediği dalgaları başrol oyuncusu keşfediyor?” sorusuna da bir bakıma cevap veriyor. Eğer dünya dışı canlılar ile temas konusunda sert bilimkurgu (hardcore sci-fi) seviyorsanız bu yapım kesinlikle en iyilerinden biri!
Arrival
Söz konusu filoloji (dil bilim), iletişim ve uzaylılar ise Arrival (2016) filmini es geçmek mümkün değil! Eğer bilişsel yetenekleri yüksek dünya dışı organizmalar ile karşılaşırsak, onlarla nasıl iletişim kuracağız? Onların dilleri nasıldır? Farklı bir kıtaya gittiğimizde dahi oradaki türdaşlarımızla iletişim kuramıyoruz. Peki o zaman galaksinin diğer ucunda ve bambaşka bir ekosistemde evrimleşmiş bir uygarlıkla nasıl anlaşabiliriz?
Yönetmen koltuğunda, Dune (2021) filminden de tanıdığımız Denis Villeneuve oturuyor. Filmin senaryosu, Ted Chiang’in 1998’de yazdığı “Hayatının Hikâyesi” adlı kısa öyküsüne dayanıyor. Filmde Amy Adams, uzaylılarla nasıl iletişim kurulacağını keşfetmek için görevlendirilen dilbilimci Louise Banks’i canlandırıyor. Diğer oyuncular arasında Jeremy Renner, Forest Whitaker, Michael Stuhlbarg ve Tzi Ma yer alıyor.
Filmin temeli özgün bir fikir olan Sapir-Whorf Hipotezi üzerine kurulu. Bu fikre göre kendini yabancı bir dile yeteri kadar adarsan, düşünce tarzını da değiştirebilirsin! İnsan beyni, kendi konuştuğu dilde belirli bir düşünce yapısı oluşturur. İşte bu yüzden, bir insanın başka bir insanın dilini tam anlamıyla kavraması güçtür (belki imkansız?). Yani kısaca dilsel izafiyet olarak nitelendirilir. Günümüzde tartışmalı bir hipotez olsa da, filmdeki işlenişi olağanüstüdür! Filmi izledikten sonra film hakkındaki analizimize buradan ulaşabilirsiniz.
Contact
Evet… Geldik listemizin ilk sırasına! Hiç de şaşırtıcı olmayacak şekilde listemizin ilk sırasında Carl Sagan’ın aynı isimli romanından uyarlanan Contact (1997) var! “İlk temas” çatısı altında yoğunlaştığımız listemizde açık ara birinciliğini hak ettiğini söyleyebiliriz. Gerek bilimsel arka planı, gerek diyalogları, gerek felsefi yönü ve gerek finaliyle dünya dışı canlılar ile iletişim alanında en gerçekçi film olmaya aday! Politika, din, bilim ve bilimkurgu açısından adeta eksiksiz bir paket!
Yönetmen koltuğunda Back to the Future (1985), Beowulf (2007), Cast Away (2000), Forrest Gump (1994) filmlerinin de yönetmenliğini yapan Robert Zemeckis oturuyor. Filmde Jodie Foster, dünya dışı yaşamın kanıtlarını bulan ve ilk teması kurmak için seçilen bilim insanı Dr. Eleanor “Ellie” Arroway’ı canlandırıyor. Ayrıca oyuncu kadrosunda Matthew McConaughey, James Woods, Tom Skerritt, William Fichtner, John Hurt, Angela Bassett, Rob Lowe, Jake Busey ve David Morse yer alıyor. Contact, 11 Temmuz 1997’de piyasaya sürüldü. Dünya çapında 171 milyon doların üzerinde hasılat elde etti. Carl Sagan’ın efsanevi Contact yapımı hakkındaki inceleme yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Küçük Eleanor babasına sorar: “Evrende yalnız mıyız?” Cevap kısa ve nettir: “Eğer yalnızsak bu çok büyük bir yer israfı olurdu.”