Qatsi Uclemesi

Doğa ile Teknoloji Arasında Sıkışmak: Qatsi Üçlemesi

İnsanın doğayla ilişkisi, ta erken çağlarda yapılan mağara resimlerinden beri sanatın ilk ve en önemli konusu olmuştur. O günden beri sayısız yazılı ve sözlü yapıtta, insanın dünyadaki deneyimleri ve düşünceleri eserlerin ana konusu haline gelmiştir. Rönesans ile ve özellikle de Sanayi Devrimi’yle birlikte buna teknolojik ilişkiler de eklenmiştir. İnsanın gelişen teknolojiye bakışı ve ona ayak uydurma çabası, artık sanatın, akademik çalışmaların ve sosyo-kültürel makalelerin önemli bir yüzdesini oluşturmaktadır.

Bu durumun sinemada da yansımalarını bulması kaçınılmazdır. Her filmde bu tarz yapımlara rastlanmaktadır. Yazımızın konusu olan Qatsi Üçlemesi, yönetmen Godfrey Reggio tarafından üretilen ve Philip Glass tarafından bestelenen üç anlatısız belgesel filmi içerir. Bu üç film, Hopi dilindeki “qatsi” kelimesiyle adlandırılmıştır ve “hayat” anlamına gelir. Hopiler, bugünkü Arizona topraklarında yaşamış olan yerli bir halktır. Günümüzde bu dili hâlâ konuşan yaklaşık 5500 insan vardır.

Koyaanisqatsi (1982)

İlk film olan Koyaanisqatsi, doğal dünyanın ve insan yapımı teknolojinin etkileşimini ele alır. Görsel olarak büyüleyici sahneler, bulutlardan sanayi bölgelerine, doğadan şehir hayatına kadar uzanır. Film, insanın doğayla olan dengesiz ilişkisini vurgular ve teknolojinin hızla değişen dünyamızı nasıl etkilediğini gösterir. Kuşbakışı şehir görüntülerinin çip yongalarına bağlanarak gösterildiği filmde, insan yaşamının artık teknoloji odaklı olduğu aktarılır. Kalabalıklar içinde yalnız insanlara odaklanarak insanın toplum içindeki yalnızlığı ve özgün kişiliklerin törpülenmeye başlandığı, herkesin toplumun çarklarının bir dişlisi olduğu anlatılır.

Philip Glass’ın minimalist müziği, bu görsel deneyimi destekler ve filmdeki manzaraların ritmini ve duygusal tonunu vurgular. Film, yavaş ve zaman atlamalı görüntülerden oluşurken Glass’ın müziği de bu görsel deneyimi destekler. Müzik, filmdeki manzaraların ritmini ve duygusal tonuna vurgu yapar. Glass’ın tekrarlayan motifleri, insanın doğa ve teknolojiyle olan ilişkisini anlatan bu görsel şiirin atmosferini güçlendirir.

Powaqqatsi (1988)

Powaqqatsi, dünya genelindeki farklı kültürlerin yaşamını ve teknolojiyle olan ilişkisini inceler. İnsanların geleneksel yaşam tarzları ile modern teknolojinin etkileşimi arasındaki gerilimi yansıtır. Tarihi eserlerden modern mimarilere yapılan kesme tarzı kurgularla gelişim ve çağdaşlaşmanın estetiği törpülediği ve güzellikten çok, kullanışlılığın esas olduğu bir üretim anlayışının ortaya çıktığı gösterilir.

Powaqqatsi’de de Philip Glass’ın müziği önemli bir rol oynar. Glass’ın minimalist ve tekrarlayan müziği oldukça vurucu ve akılda kalıcıdır. Bir başka deyişe müzik, görsel anlatının parçası olarak kullanılır.

Naqoyqatsi (2002)

Üçlemenin son filmi olan Naqoyqatsi, hızla gelişen dijital çağ teknolojisinin insan yaşamına nasıl entegre olduğunu ele alır. Görsel efektler ve dijital manipülasyonlar, insanın teknolojiyle iç içe geçmiş varoluşunu anlatır. Film, bilimkurgu ile gerçek dünyanın kesişimini temsil eder. Serinin en başarısız bulunan eseri de budur. Aslında kalite olarak ilk ikisinin altında değildir. Ne var ki seride sözü edilen, gelişen dünyaya ayak uydurma zorluğu ironik bir şekilde bu filmin kendisinde de görülür. Artık ilk iki filmin üretildiği dönem olan 80’lerin estetik anlayışı yoktur.

Aradan geçen yirmi yılda dünyadaki sosyo-kültürel yapı büyük değişim göstermiş ve yepyeni bir estetik anlayış ortaya çıkmıştır. Ancak Naqoyqatsi, maalesef estetik ve teknik olarak farklı bir şey ortaya koyamaz. Yeni görüntülerle ilk iki filmdeki anlatının tekrarından fazlası değildir. Filmdeki tek yenilik müziklerindedir. Philip Glass’ın müziği, dijital manipülasyonlar ve görsel efektlerle birleşerek filmdeki atmosferi güçlendirir. Glass’ın yine minimalist yaklaşımı, bilimkurgu ile gerçek dünyanın kesişimini temsil eder.

Bu üç film, insanın doğa, teknoloji ve yaşamla olan ilişkisini derinlemesine inceleyerek, gelişen teknoloji karşısında insanın durumunu anlatır. Philip Glass’ın müziği, bu üç filmdeki görsel deneyimi destekleyerek, insanın doğa, teknoloji ve yaşamla olan ilişkisini anlatan bu önemli eserlerin atmosferini oluşturur.

Yazar: Halil Alpaslan Hamevioğlu

1980 Polatlı doğumluyum. 80'ler ve 90'lar kuşağında yetişmiş bir bireyim. O devrin her bireyi gibi ben de bilimkurguyu video kasetlerden tanıdım. Sonra özel kanallar geldi. Hayal dünyam iyice genişledi. Eh, gerçek yaşamda da dünyanın içinden geçtiği dönüşümü gördüm. Sovyetler'in bitişini, Berlin Duvarı'nın yıkılışını, popüler kültürün tüm dünyayı etkisi altına alışını... Bir gün okulum bitti ve hem gördüklerimi hem de yaşadıklarımı yeni nesillere aktarayım dedim. Öğretim görevlisi oldum. Gazi Üniversitesi’nde başlayan, Başkent Üniversitesi’nde devam eden öğreticiliğimde ülke sınırlarını aştım ve kendimi Amsterdam Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde buldum. Oldum olası yazmayı sevmişimdir. Âşık olduğum bilimkurguyu ve yazma hobimi de burada birleştireyim dedim. Şimdiden iyi okumalar.

İlginizi Çekebilir

insan-makine romantizmini ele alan 10 film

İnsan-Makine Romantizmini Ele Alan 10 Film

Robotlar, bilgisayarlar ve bunlarla ilgili her şey insanlığın radarında. Ürettiğimiz içeriklere baktığımızda, onlarla savaşmıyorsak sevişmeye …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin