Kendinden büyük bir güçle mücadele etmek zorunda kalan bir kahramana sahip olmayan çok az bilimkurgu filmi vardır. Esasında bilimkurgu filmlerinden hoşlanmamızın nedenlerinden biri de bu türden hayatta kalma savaşlarıdır. Antik Yunan tragedyalarından beri zorlu mücadelelere atılıp galip gelen, hikâyenin sonunda da değişip dönüşmüş olan kahramanları çok severiz. Onlar savaş alanlarından galip dönerken bizlere de hediye olarak mis gibi katarsisler getirirler.
Çöller hiç kuşkusuz en zorlu yaşam mücadelelerinin verildiği ortamlardır. Çölde geçen bilimkurgu filmlerinde kahramanlar genellikle yiyecek içecek gibi kaynaklara erişmenin zorluğuyla, sert iklim koşullarından doğan beklenmedik afetlerle ve nereden çıktıkları belli olmayan acımasız düşmanlarla yüzleşmek zorunda kalırlar. Bu tür ekstrem durumlar, kahramanların da ekstrem beceriler geliştirmelerini gerektirir. Zorluklara direnmek için daha dayanıklı, çözüm bulma konusunda daha yaratıcı olmak zorundadırlar. Yaratıcı çözümlerse seyirciyi her zaman klişelerden daha fazla heyecanlandırır. Kısacası kahraman ne kadar zorlanırsa seyir keyfi o denli artacaktır. Kahramanı en çok zorlayan koşullar da hiç kuşkusuz çöl koşullarıdır. Burada yalnızca kendi gezegenimizin çöllerinden değil, farklı gezegenlerin insan için hemen hiçbir şey ihtiva etmeyen çorak topraklarından da bahsettiğimizi belirtelim.
Şimdi evrenin farklı çöllerinde hayatta kalma savaşı veren kahramanlara bir bakalım…
The Martian (2015)

Mars’ın çöl benzeri yüzeyinde hayatta kalmaya çalışan Mark Watney’nin hikâyesi elbette bu listenin en başında yer alacaktı… Ekibiyle bir araştırma görevi için Mars’ta bulunan astronot Mark Watney, şiddetli bir kum fırtınasından sonra öldü zannedilerek ekibi tarafından arkada bırakılır. Aslında hayatta olan Watney, kendisini koca bir çölde yapayalnız bulur. Bu noktadan sonra, elindeki kısıtlı imkânları kullanarak bir yandan hayatta kalmaya, bir yandan da Dünya’ya yaşadığını duyurmaya çalışır.
Bu filmde çöl, âdeta insana savaş açmış bir düşman rolündedir; filmin kötü adamı çölün ta kendisidir. İnsan, bu devasa düşmanı yenebilmek için var olan tüm becerilerini kullanmak zorundadır. Watney’nin bu mücadeledeki en önemli silahı da zekâsıdır… Andy Weir’ın aynı isimli romanından sinemaya uyarlanan filmin yönetmeni ise bilimkurgu severlerin gözbebeği Ridley Scott.
John Carter (2012)

John Carter bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında kendini daha da bunaltıcı bir yerde, Barsoom (Mars) gezegeninin çölünde, üstelik gezegen sakinleri arasındaki bir savaşın tam ortasında bulur. Carter, yok olmanın eşiğine gelmiş bu gezegenin ve halkının kurtuluşunun kendi ellerinde olduğunu fark eder ve yabancı bir gezegende ilginç bir biçimde kahramana dönüşür.
Barsoom’un çöl manzarası, izleyiciye hem egzotik hem de tehlikeli bir ortam sunar. Kahraman için yalnızca çölün fiziksel koşulları değil, siyasi koşullar da oldukça zorlayıcıdır. Edgar Rice Burroughs’un “A Princess Of Mars” isimli bilimkurgu romanından uyarlanan filmin yönetmen koltuğundaysa Finding Nemo ve Wall-E gibi popüler filmlerin akademi ödüllü yönetmeni Andrew Stanton oturuyor.
Pitch Black (2000)

Birbirinden epey farklı yolcularıyla seyir hâlindeki bir ticari uzay gemisi, meteor yağmuruna tutulunca üç güneşe sahip bir çöl gezegenine zorunlu iniş yapmak zorunda kalır. Gemi iniş sırasında büyük ölçüde hasar aldığından gezegende bir süre kalmak zorunda olduklarını anlayan yolcular, daha sonra bir şeyi daha fark edecektir: Bu ıssız çöl gezegeninde hiçbir şey olmamasının sebebi, yalnızca karanlıkta ortaya çıkan ve her şeyi yok eden ölümcül yaratıklardır. Üstelik yakında bir ay sürecek bir tutulma başlayacak ve gezegen derin bir karanlığa bürünecektir.
Filmdeki çöl gezegeni baştan aşağı tehlikelerle dolu, hayatta kalmanın epey zor olduğu bir mücadele alanı olarak resmedilmiştir. Gündüzleri aşırı sıcaklık yüzünden tehlikelidir. Geceleri ise her şeyi yiyen yaratıklar ortalıkta cirit atmaktadır. Bu çölde koşullar inanılmaz derecede zordur. Ekstrem hayatta kalma şartları, ekstrem hayatta kalma yolları gerektirecektir…
Cowboys & Aliens (2011)

Cowboys & Aliens, oraya nasıl geldiğini hatırlamayan bir yabancının, kendini içinde bulduğu tuhaf dünyada bir kahramana dönüşmesini anlatır. Craig, kendini Arizona’nın çöllerinde, Absolution isimli kasabada bulur. Kasabalı elbette yabancı olduğu için onu hemen dışlar. Sonrasında kasaba uzaylılar tarafından saldırıya uğrar ve Craig bir anda kasabanın kurtuluş umuduna dönüşür.
Vahşi Batı atmosferi ile bilimkurguyu birleştiren filmde çöl bu kez insan ve uzaylı mücadelesinin savaş arenasıdır. Filmde doğaya karşı hayatta kalma teması, bilimkurgu ve western unsurlarıyla harmanlandığı için bu başlıkta yer alabileceğini düşündük.
Tank Girl (1995)

Alan Martin ve Jamie Hewlett’in yarattığı, çok sevilen İngiliz çizgi roman serisinden uyarlanan Tank Girl’de ekolojik bir felaketin ardından çölleşmiş, post-apokaliptik bir dünyayla karşılaşırız. Tıpkı Mad Max’teki gibi dünyadaki en kıymetli ve en nadir bulunan şey sudur. Tank Girl, yüksek teknolojiyle donattığı eski tankı ve mutant dostlarının yardımlarıyla baskıcı hükümete kafa tutan, özgür ruhlu bir kahramandır.
Rachel Talalay’in yönettiği filmde çöl, kaynak kıtlığının ve kuraklığın neden olduğu zorlu koşulları yansıtır. “Post-apokaliptik Dünyalar Olarak Çöller” başlığında da ele alınabilecek bu eğlenceli filmi, çölün sert doğasında hayatta kalma mücadelesini çılgın ve mizahi bir şekilde işlediği için bu kategoriye uygun gördük…