Big Hero 6’dan Terminator 2’ye bilimkurgu filmleri tarihindeki en iyi robot dövüş sahnelerine hazır mıyız?
Kişilikleri, tasarımları ile sevilen ve bir o kadar da korkulan sayısız robot var. Ne kadar insansı hisseder ve hissettirirlerse popüler olma ihtimalleri de o kadar artıyor. Bu insansılığa rağmen sahip oldukları saf güç, etkileyici bir görsellikle birlikte keyiften dört köşe olmamıza sebep olan kapışmalarla karşılaşmamıza da yol açıyor. Ve tabii CGI’daki gelişmeler de sanki bu kavgalar yarın hayatımızın içinde gerçekleşecekmiş gibi hissedip streslenmemizin kapılarını aralıyor.
Karşınızdaki bu liste tam veya tamamen nesnel olamaz ama birazdan huzurlarınızda olacak yapımlar seslendirme, sanat, özel efekt gibi pek çok konuda ileri seviyede. Yapımın bütçesindeki en büyük kalem robotlara ve dövüş sahnelerine ayrılmış diyebiliriz.
Big Hero 6: Revenge
Ölüm, keder konularını dürüst bir şekilde işlemekten korkmayan, bir o kadar da şaşırtıcı derecede duygusal bir filmdir Big Hero 6. Kahraman kusursuz değildir ve hatta bir noktada intikam olmak için Baymax’i kötüye kullanacak kadar da kusurludur.
Dokunaklı dövüş sahnesi, trajedisi nedeniyle finalden çok daha heyecan vericidir. Baymax onu iyileştirmek için tasarlayan kahramanın kardeşine ihanet etmiştir ve amacından sapmıştır. Filmin robotlara bilimsel yaklaşımı sebebiyle Baymax’ın dövüş sahnesi haklı olarak insana korkutucu gelebilir.
RoboCop (1987): Fleeing ED-209
Basit bir çatışmadan ziyade dövüşlerin ön planda olduğu listede klasik metal savaşçıların kapışmaları olmazsa olmaz. RoboCop, ED-209’un kolunu kendine doğru büktüğünde tehditkar bir kovalamaca sahnesi başlar.
Özel efektler eski olabilir, ancak onu çekici kılan da budur ve tasarımı da doğuştan çekicidir! Sahne, ED-209’un bir bebek gibi sallanmasıyla kapansa da, sonraki sahnede aslında hareket ettiğini ve polisin tüm gücüyle RoboCop’a saldırdığı sahnede emir almayanların bile işin içine dahil olduklarını görürüz.
Ready Player One: Mechagodzilla Showdown
Bu yapım, orijinal Iron Giant’ın duygusallığını pek taşımasa da filmin nostaljisini inkar etmek mümkün değil.
Doruk noktası olan savaş, eşi görülmemiş bir referans denizidir ve aksiyon yalnızca yönetmen Steven Spielberg’in sunabileceği şekilde sahnelenir. Ayrıca Mechagodzilla, Kaiju filmlerinin sevilen bir parçasıdır ve hiç bu kadar güçlü bir CGI işleyişi ile bezenmemiştir. Gundam, Iron Giant’ın Mechagodzilla ile savaşmasına yardım etmek için orada olduğunda bir şeyler çok yolunda gider ve ortaya leziz sahneler çıkar.
X-Men: Days of Future Past: Sentinels Invade
İzleyiciler daha az iyi iş çıkaran süper kahraman serilerine rağmen X-Men serisinin ne kadar etkili olabileceğini çabuk unuttular. Bu filmin açılış sekansı, vahşeti göz kamaştırıcı bir güç gösterisiyle dengeler ve bunu ustaca sunar. Amaç, mutantlar için geleceğin ne kadar korkunç olacağını göstermek olduğundan sahne sayısız ölüme ev sahipliği yapar.
Sentinel robotlarının ordusu durmaksızın şekil değiştirip tüm filmin gidişatına yön veren kaçınılmazlığı yok etmeye ayarlılar. Sahne, çeşitli yeteneklere sahip Kitty Pryde’ın zaman yolculuğunu kullanmasına dayanıyor ve mutantlar zar zor başarılı oluyor, bu onların son şansları olduğunu gösteriyor.
Terminator 3: Rise Of The Machines: T-X Brawl
Bu ayrılık yaratan giriş, yapımdaki ters tepkilerin artması konusunda gerçekleşen ilk adımdır. Performanslar önceki filmlere göre zayıf ve komediyse gülünç seviyededir. Ancak söz, aksiyon sahnelerine gelirse sekanslar birinci sınıftır demek hatalı bir tanım olmaz; sadece son derece etkileyici CGI’lardan bahsetmiyoruz, görüntünün tamamı için geçerlidir bu.
İki Terminator’ü bir araya getirmek filmdeki tüm olumsuzluklara rağmen bir hayali gerçekleştirmek gibidir ve iyi bir gösteri sunulur bize. Yapılan ahmakça fiziksel esprilere rağmen güçlü T-X ile banyo savaşı gerçekten eğlencelidir. Sonuçta, T-X’in tüm yeteneklerini kullandığı bir güreş karşılaşması bu; kör nesneler, çarpmalar, silahlar… Kaçınılmaz bir vahşetin kucaklanmasıdır.
Real Steel: Atom vs Zeus
Hugh Jackman bu filmde alışık olmadığımız şekilde sevimsiz bir kahraman olarak karşılıyor bizi ama karakterin gelişimini bize öyle bir satıyor ki… Rocky film serisiyle doğuştan gelen paralellikler içeren bu film mazlum hikayesine kayıtsız kalamayan hepimize hitap eder bir hikâyeye sahip. Film, ağırlıklı metaforlarla karşımıza çıksa da büyük ölçüde orijinal bir hikayeye ev sahipliği yapıyor.
Beklenmedik ve belki biraz da gereksiz bir duygusallığı merkeze alan bu bilimkurguda iyi koreografisi yapılmış dövüşleri izlenmesinin ne büyük keyif olduğu sunuluyor bize; kahraman hızlıca yere serilir ve ardından tam bir hız trenine dönüşerek gerçekleştirir dövüşünü!
Bumblebee: Dropkick And Shatter
Listenin 4 numarasında Transformers: Revenge of the Fallen’daki orman savaşını görmek isteyen hayranlar için listenin şu anki 4.’sü biraz hakaret gibi gelebilir ama yine de Optimus kadar sevilen ve robotlar arasında daha fazla göğüs göğüse mücadeleyi tercih eden Bumblebee’nin bize merhaba demesi pek de sürpriz olmamalı.
Michael Bay, epik ölçekli kitlesel patlamalarla onları ezmeyi tercih ederken adresini bulan vuruşlar, dönüşümlerin stratejik entegrasyonu ile o dövüş sekansları çok daha yaratıcı hissediliyor.
Pacific Rim: Gipsy Danger Vs Otachi
Kaiju hayranlarının sevdiği bir şey varsa o da büyük çaplı kavgalardır. En iyi Kaiju filmlerindeki dövüş sahnelerinde kamera açıları, yaratıcı karakter tasarımları her zaman baş roldedir. Neyse ki Guillermo Del Toro’nun türe olan tutkusu bu filmin her sahnesinde kendini gösteriyor; özellikle de canlandırıcı bir etkiye sahip hesaplaşmalarda!
İkna edici bir ölçek duygusu yakalama yeteneği acayip bir yetenek ve düşman Kaiju klasiklerden ilham alır. Del Toro’nun yaratıcı yönü, her vuruşa elle tutulur bir ağırlık katar Fiziğe ve boyuta dikkatli yaklaşımı nedeniyle, Gipsy Danger tüm bir gemiyi bir sopa gibi salladığında filmin en tatmin edici yenilgisi ile karşılaşırız.
Blade Runner: Deckard vs Batty
Yakın geleceğin ayrıntılı bir vizyonu, yenilikçi grunge ikonografisi ve AI keşfi de dahil olmak üzere en mükemmel bilim kurgu filmlerinden biri. Bu film boyunca metodik sanat kusursuz ve Batty ile son yüzleşme hem heyecan verici hem de anlamlı. Batty’nin psikolojisi gerçekten büyüleyici ve zihni çürümeyle çarpışsa da hayatta kalma isteği hala ayakta.
Batty, kovalamaca boyunca çaresiz Deckard ile oynasa da yaptıkları kötülüğü aşar ve iki adam arasındaki görsel ve tematik paralellikler Replicant tartışmasını zekice alevlendirir.
Bu, en üst düzeyde bilimkurgudur; akılcı, yaratıcı, düşünceli ve heyecan verici.
T2: Judgement Day: T-800 vs T-1000
Tehditkar T-800’ü bir kahramana çevirmek, orijinal filmin planını hem yeniden gözden geçirmek hem de süksesini artırmak dahiyene bir fikirdir. Bu fikir, aynı zamanda çok daha büyük aksiyon sekansları da sağlar. İlham veren T-1000 karakter tasarımları sayesinde T-800 savunmasız hisseder ve her aksiyon sahnesinde gerilim arşa ulaşır.
Ayrıca, Sarah Connor artık sadece hayatta kalmanın peşinde değildir; insanlığın geleceğini yeniden yazmak ister. Sonuç olarak, zamanın tik tak işleyişi ve aciliyet duygusu her zaman somut olarak oradadır. Ve son olarak, T-800 ile olan duygusal yakınlık samimi komedi ve kalp ile oluşur ve T-800’ün, T-1000’e karşı yaptığı fedakarlık tam da bu yüzden aynı derecede dikkat çekici ve dramatiktir.