arthur-c-clarke

Arthur C. Clarke’ın Eserlerinden Uyarlanan Bilimkurgu Filmleri

Arkasında onlarca unutulmaz roman ve kısa öykü bırakan Arthur C. Clarke, kuşkusuz gelmiş geçmiş en önemli bilimkurgu yazarlarından biri. Engin bilgisi ve hayal gücüyle sosladığı eserlerinin büyüsüne kapılmamış bir bilimkurgu hayranı yok gibidir. İleri görüşlülüğünü ve güçlü öngörü yeteneğini şiirsel anlatımıyla birleştirmiş, bilimkurgu edebiyatına yön vermeyi ve kendisinden sonra gelen yazarlara esin kaynağı olmayı başarmıştır. Onun eserleri sayesinde bazen uzaylıların peşine takılır, bazen zamanın anaforlarında salınır, bazen geleceğin dünyalarında soluklanır ve bazen de derin anlamların içine saplanırız…

Özellikle 2001: A Space Odyssey filmine ilham kaynağı olmuş böylesi büyük ve maharetli bir yazarın eserlerini sık sık beyaz perdede görmeyi beklersiniz değil mi? Maalesef beklentiler her zaman gerçeğe dönüşmüyor. Çünkü şaşırtıcı bir şekilde Arthur C. Clarke, sinemanın en az teveccüh gösterdiği yazarlar arasında. Neyse ki gelen haberler, bu üzücü durumun yakında değişeceğini gösterir nitelikte. Örneğin ünlü yönetmen Denis Villeneuve’ün bir süredir Rama uyarlaması üzerinde çalıştığını biliyoruz. Yine Taylandlı yönetmen Apichatpong Weerasethakul’un da The Fountains of Paradise (Cennetin Çeşmeleri) için kolları sıvadığı gelen bilgiler arasında. Hazır çekilecek yeni filmlerin hayalini kurmaya başlamışken gelin geçmişe doğru bir yolculuğa çıkalım ve Arthur C. Clarke’ın eserlerinden uyarlanan bilimkurgu filmlerine şöyle bir göz atalım…

2001: A Space Odyssey (1968)

Listemizi unutulmaz bir Stanley Kubrick şaheseri olan 2001: A Space Odyssey ile açıyoruz. Arthur C. Clarke’ın 1948 tarihli “The Sentinel” öyküsüne dayanan film, konusundan görsel efektlerine, müziğinden fütüristik estetiğine kadar incelikli bir emeğin ürünüydü ve çok geçmeden de bilimkurgu efsaneleri arasındaki yerini aldı. Kuşkusuz Arthur C. Clarke ve Stanley Kubrick gibi iki dâhinin kafa kafaya vermesi, ortaya geniş ve derinlikli bir evren çıkmasındaki en önemli unsurdu. Filmin üretim sürecinde bizzat bulunan Clarke, daha sonra bu evrende geçen dört kitaplık bir seriye de imza attı.

İnsanlığın şafağında bir grup hominid, siyah renkli yekpare bir sütun keşfeder. Bu gizemli yapı sayesinde hominidlerin evrimi hızlanır ve alet kullanımının başlamasıyla da geleceğe doğru önemli bir adım atılmış olur. Aradan binlerce yıl geçer. Takvimler 2001’i gösterirken benzer bir yapı bu sefer de Ay’da bulunur. Dört milyon yıllık olduğu anlaşılan yapı üzerindeki incelemeler tek bir yere işaret etmektedir: Jüpiter’e… Keşiften bir süre sonra uzay aracı Discovery One ile Jüpiter’e doğru yola çıkılır. Ancak Jüpiter’e yapılan bu ilk insanlı yolculuk sırasında geminin beş kişilik mürettebatı ile yapay zekâ HAL 9000 arasında hesapta olmayan bir mücadele patlak verir. Artık Dr. Dave Bowman’ın hem HAL 9000’i alt etmesi hem de keşfedilen yapının sırrını çözmesi gerekecektir.

2010: The Year We Make Contact (1984)

2001: A Space Odyssey’nin devam romanı 2010: Odyssey Two’dan uyarlanan film, önceki olayların dokuz yıl sonrasında geçiyor ve Discovery One görevinin sonuçlarına yoğunlaşıyor.

Yeni bir zaman, yeni bir yolculuk, yeni bir fırsat…

Dr. Dave Bowman’a ait son mesajın ardından Discovery One ile iletişim kesileli yıllar olmuştur. Hem Discovery One’a ne olduğunu anlamak hem de topladığı bilgileri ele geçirmek için ABD ve Rusya arasında hummalı bir yarış başlar. Jüpiter’e yapılacak yeni keşif gezisi için Ruslar bir adım önde olsa da, Discovery One ve HAL 9000’e dair çok az şey bilmeleri iki ulusu işbirliğine mecbur bırakır. Artık aralarındaki politik gerginliği aşmaktan ve insanlığın varoluşuna dair gizem perdesini aralamaktan başka çareleri yoktur.

Yönetmen Peter Hyams, bilimkurgu sinemasında dönüm noktası sayılabilecek ilk filmin üzerine takip edilebilir bir devam hikâyesi anlatıyor. Ne var ki ortaya koyduğu eser, Kubrick gibi bir dehadan çıkan 2001: A Space Odyssey’nin yanında sönük kalmaktan kurtulamıyor.

Trapped in Space (1994)

Arthur C. Clarke’ın 1949 tarihli Breaking Strain adlı öyküsünden uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Arthur Allan Seidelman oturuyor. Düşük bütçeli bir TV filmi olmasına rağmen, gerek ilgi çekici konusu gerekse de yarattığı gerilim yüklü atmosferiyle kendini izletmeyi başarıyor.

Venüs yolundaki kargo gemisi Venture, bir meteorun çarpması sonucu ağır hasar alır. Geminin kaptanı ise olaydan hemen önce bir mekiğe binip kaçar ve beş kişiden oluşan mürettebatı kaderine terk eder. Gemideki oksijen yavaş yavaş tükenirken mürettebat arasında huzursuzluk baş gösterir. Üstelik yapılan oksijen hesaplamalarına göre içlerinden iki kişinin eksilmesi, diğer üç kişinin sağ salim kurtulmasına yetmektedir. Peki ama gözden çıkarılan o iki kişi kim olacaktır?

Ekip içi çatışma ekseninde bir hayatta kalma hikâyesi sunan yapım, aynı zamanda insanın karanlık doğasına atılmış sarsıcı bir bakış niteliğinde.

Not: Yönetmenliğini Mimi Leder’in, senaristliğini ise Bruce Joel Rubin ve Michael Tolkin’in üstlendiği 1998 tarihli Deep Impact filmi, başlangıçta Arthur C. Clarke imzalı The Hammer of God romanının bir uyarlaması olarak planlandı. Ancak filmin senaryosunda o kadar çok değişikliğe gidildi ki, sonunda romanla bir ilgisi kalmadığı düşünülerek yazarın ismi künyeden çıkarıldı. Buna rağmen film ile roman arasında hâlâ kısmi benzerlikler olduğu görülebilir.

Yukarıdaki filmlerin dışında, usta yazarın eserlerinden uyarlanmış çeşitli kısa film, dizi ve video oyunları olduğunu da anımsatalım. Bunları da meraklıları için aşağıda listeledik. Doyurucu bir kaynak olduğunu umuyor, hepinize keyifli seyirler diliyoruz…

Diziler:

Kısa Filmler:

  • Rescue Party (1978)
  • The Colours of Infinity (1995, Belgesel)
  • Rendezvous with Rama (2003)
  • The Nine Billion Names of God (2018)
  • Breaking Strain (2019)
  • La Estrella (2020)

Video Oyunları:

  • Rendezvous With Rama (1984)
  • Rama (1997)

Önceki

Yazar: İsmail Yamanol

Amatör bir düş gezgini, saplantılı bir bilimkurgu hayranı. Kuruculuğunu ve genel yayın yönetmenliğini üstelendiği Bilimkurgu Kulübü'nde at koşturmayı sürdürüyor.

İlginizi Çekebilir

Slingshot

Slingshot: Hiçbir Kuvvet Seni Kendinden Uzağa Atamaz

“Yalnızlığı sevdiğimden yalnızım sanıyordum, oysa sadece yalnızmışım.” Yalnızlık, izolasyon, klostrofobi, paranoya, neyin hayal neyin gerçek …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin