2021'in Öne Çıkan Bilimkurgu Filmleri

2021’in Öne Çıkan Bilimkurgu Filmleri

2020 yılında pandemi nedeniyle yaşanan ekonomik kriz, doğal olarak sinema sektörünü de etkiledi. Sinema salonlarının kapanması ve çekimleri devam eden yapımların durdurulması, finansal anlamda sektörü zora soktu. Çekimleri önceki yılda tamamlanmış birçok film, gösterim tarihlerini 2021’e almak zorunda kaldı. Christopher Nolan çok büyük bir risk alarak, ısrarları sonucu, sinemaların yaz aylarında tekrar açılmasıyla, Tenet’i vizyona soktu; aldığı risk sonuç verdi ve dünya çapında elde edilen hasılat filmin kâr elde etmesine yetti. Dolayısıyla bilimkurgu açısından 2020’in en büyük sinema olayı, izleyicileri beğeni konusunda ikiye bölen Tenet oldu.

Yılın bir diğer sinema olaylarından olması beklenen Denis Villeneuve’ün Dune uyarlaması ise gösterim şansı bulamadı. Yıl sonuna doğru Warner Bros’un aldığı şaşırtıcı bir karar, sinema dünyasında çok tartışıldı: Dijital film ve dizi platformu HBO Max ile anlaşma yaparak Dune, The Matrix 4 ve Godzilla vs. Kong’un yeni yılda gösterime gireceği gün, aynı anda bu platform üzerinde de yayımlanacağını anons etti; yaşanan bu sıra dışı gelişme sektörde büyük bir değişime neden olacak. Denis Villeneuve ve Christopher Nolan ortaya çıkan bu gelişmeden pek de memnun değil; Warner Bros’un kimseye danışmadan aldığı kararı eleştiren Nolan, HBO Max’in en kötü yayın servisi olduğunu belirtti. Warner Bros. geri adım atar mı bilinmez ama sektörde çok fazla taş yerinden oynayacak…

2021 yılı, bilimkurgu açısından oldukça zengin bir yıl olacak. Geçtiğimiz yılda beklenen birçok filmin yeni yıla kayması –deyim yerindeyse- ortalığı şenlendirecek; fakat bu kadar çok fazla filmin birikmesi bir soruna neden olacak: Yapım şirketleri istedikleri gösterim tarihlerini elde edebilme konusunda kıyasıya bir mücadeleye girişecek. Tabii bir de işin pandemi boyutu var: Eğer COVID-19 kontrol altına alınamazsa, büyük yapım şirketleri Warner Bros.’un aldığı karar yolunda benzer adımlar atabilir. Dolayısıyla sinema sektörünün kaderi, virüsün kontrol altına alınabilmesine bağlı. Umarız yeni yıl hem bizler hem de sektör açısından umut verici ve sinema salonlarına tekrar kavuşabileceğimiz bir yıl olur…

The Matrix: Resurrections

İncelemesini Oku

The Matrix (1999), The Matrix Reloaded (2003) ve Matrix Revolutions (2003) isimlerine sahip orijinal üçleme, uzun bir aradan sonra gene Wachowski Kardeşler’in yönetimimde, şimdilik The Matrix 4 adıyla yoluna devam edecek. Konusu sır gibi saklanan yeni projeye Keanu Reeves, Carrie-Anne Moss, Daniel Bernhardt, Lambert Wilson ve Jada Pinkett Smith tekrar geri dönüyor. Orjinal seride önemli yerleri olan Laurence Fishburne (Morpheus) ve Hugo Waeving (Agent Smith), yeni yapımda yer almayacak.

Lana Wachowski’nin kaleminden çıkan yeni hikayeyi çok beğendiğini ifade eden Reeves, geri dönme konusunda tereddüt etmedi. Kadroda yer alan yeni yüzlerden Yahya Abdul-Mateen II’nin, genç Morpheus’u canlandıracağı söylentisi gittikçe artıyor. Aktör, şimdilik rolü ile ilgili sır vermiyor. Jessica Henwick, Jonathan Groff ve Neil Patrick Harris yeni kadroda öne çıkan yeni isimler.

Makineler ve insanlar arasındaki mücadelenin yeni bir gerçeklikte yaşanacağı, basına sızan set fotoğraflarından anlaşılıyor. Neo (Keanu Reeves) ve Trinity’nin (Carrie-Anne Moss), yeni dijital dünyada birer klon olmaları yüksek ihtimal. Henüz konu hakkında detaylar paylaşılmadığı için, hikaye üzerinde daha fazla tahminde bulunmak güç. The Matrix 4’ün, eğer bir ertelenme olmazsa 2021’in son ayında gösterime girmesi bekleniyor. Gösterime gireceği gün, dijital platform HBO MAX‘te de yayımlanacak.

Reminiscence

İncelemesini Oku

Daha önce Westworld’un ikinci sezon dördüncü bölümünü yönetmiş olan Lisa Joy, Reminiscence ile ilk uzun metrajlı yapımı ile görücüye çıkacak. Oyuncu kadrosunda Rebecca Ferguson, Hugh Jackman ve Thandie Newton gibi tecrübeli isimler yer alıyor. Senarist kimliği ile öne çıkan Joy, başarı elde etmiş Pushing Daisies, Burn Notice ve Westworld dizilerinin birçok bölümünün senaryosuna imza attı. Dolayısıyla Joy, yönetmenlik tecrübesi konusundaki eksikliğini işin senaryo tarafıyla kapatmaya çalışacak.

Yakın gelecekte Miami’yi mesken edecek olan yapım, karanlık bir aşk hikayesi anlatacak. Bir bilim insanı olan Nicolas Bannister (Jackman), ziyaretçilerine istedikleri anıları yeniden yaşama fırsatı tanıyor. Bu esnada Mae (Ferguson) ile tanışan Bannister, kendini tutkulu bir aşkı içinde bulur. Fakat sevgilisinin ortadan kaybolması ile, Mae’nin karanlık bir geçmişe sahip olduğunu keşfedecektir. Bazı müşterilerinin anıları, sevgilisinin daha önce bir dizi suçun içine karışmış olduğunu ortaya çıkarır. Mae hakkında gerçeklere ulaşmak için, sahip olduğu teknolojiyle geçmişini tekrar yaşaması gerekecektir.

Voyagers

İncelemesini Oku

Yakın bir gelecekte, yeni bir gezegende koloni kurmak için çok nesilli bir yolculuğa çıkan mürettebatı konu edinen film, Neil Burger (Divergent / 2014) yönetiminde karşımıza gelecek. Zamanla paranoyanın ve deliliğin sınırları ile yüzleşecek olan ekip, otuz erkek ve kadından oluşuyor. İlerleyen süreçte gerçekliklerinden kopacak olan mürettebat, giderek gerçek görevlerinden uzaklaşmaya başlayacak.

Colin Farrell ve Tye Sheridan yapımda öne çıkan isimler. Neil Burger, eserin senaryosuna da imza atmış. Event Horizon (1997) ve The Cloverfield Paradox (2018) benzeri bir kaos ortamı sunacak olan yapım, gerilim ögelerini ön plana çıkaracak. Yeni bir ev arayışına tehlikeler ile karşı karşıya kalacak olan genç ekip, asıl düşmanlarının kim olduğu konusunda arayışa girecek…

Stowaway

İncelemesini Oku

Mars’a giden bir uzay mekiğinin mürettebatı, kalkıştan bir süre sonra kaçak bir yolcuyu keşfeder. Davetsiz misafir için geri dönmeleri mümkün değildir ve geminin kaynakları bir sorundan ötürü hızla tükenmeye başlamıştır. Kaynaklar konusunda yaşanan problemlerden dolayı mürettebat, bu kaçak yolcu aleyhinde bir karar vermek zorunda kalacaktır. Geminin tıbbi araştırmacısı, vicdani olarak gruba karşı çıkacak tek kişi olacaktır. Hikayesini etik bir bakış açısı ile ele alacak olan yapım, işin insani boyutunu ön planda tutacak.

Mads Mikkelsen’in başarılı performansı sayesinde dikkat çeken Arctic (2018) ile beğeni kazanan Brezilya doğumlu yönetmen Joe Penna, merak uyandıran bir projenin içinde. Filmin senaryosunu Ryan Morrison ile ortak olarak hazırladı. Anna Kendrick, Toni Collette ve Daniel Dae Kim gibi tanınmış oyuncular da yapımda yer alıyor. Post prodüksiyon aşamasında olan filmin, yeni yılın hangi ayında gösterime gireceği henüz belli değil.

After Yang

Yakın gelecekte robotik çocuklar birer bebek bakıcısı olarak satın alınabilmektedir. Merkezine bir baba ve kızını alan yapım, ailenin zamanla bakıcı Yang (Justin H. Min) ile duygusal bağ kurmasını konu ediniyor. Robot Yang, küçük kız kardeşinin eğitimi ile de ilgilenmektedir. Anlatılan dönemde gerçekleşen bazı olumsuzluklardan dolayı aile, Yang’ın hayatını kurtarmak için amansız bir mücadelenin içine girecektir. Yapay zekanın varoluş savaşını gözler önüne serecek olan film, yönetmen Kogonada’nın ikinci uzun metrajlı eseri.

Bir yapay zekanın aile bireylerinden birine dönüşmesini anlatacak yapım, 2021 yılına yetiştirilmeye çalışılıyor. Tecrübeli oyuncu Colin Farrell’in varlığı ile dikkat çeken filmde Jodie Turner-Smith, Justin H. Min ve Malea Emma Tjandrawidjaja, ünlü oyuncuya eşlik edecekler. Daha önce kotardığı onlarca dokümanter işlerle adını duyuran Kogonada, ilk kez bir bilimkurgu denemesinde bulunuyor.

Free Guy

İncelemesini Oku

Bir açık dünya oyunun içinde geçen film, NPC olarak tabir edilen, oyuncuların kontrol edemediği bir karakteri konu alıyor. NPC’ler açık dünyada ilgili bölgelere rastgele yerleştirilen ve yapay zeka bakımından güçlü olmayan karakterlerdir. Oyun dünyasında bir banka çalışanı olan Guy (Ryan Reynolds) için, her gün banka soygununa ve saldırıya maruz kalmak sıradan bir olaydır. Yine bir banka soygunu sırasında yaşadığı talihsiz olay, hayata bakışını değiştirir; çünkü sanal bir dünyanın içinde yaşadığını fark edecektir. İlerleyen süreçte Molotov Girl (Jodie Comer) ile karşılaşmasıyla gerçek bir “oyun karakteri” olma yolunda ilerleyecektir.

Stranger Things dizisinin yapımcılığını üstlenen ve birçok bölümünü yöneten Shawn Levy, günümüz dünyasına paralel bir hikaye sunuyor. İnternet tabanlı açık dünya oyunları , milyonlarca kitle tarafından oynanıyor. Dolayısıyla büyük paraların da döndüğü ciddi bir sektör; her yıl E-Spor adı altında yoğun katılımcılı organizasyonlar düzenlenmekte. Başarılı yönetmen ve oyuncu Taika Waititi ise oyun dünyasının “kötü”sünü canlandırıyor. Free Guy, yeni yılın eğlenceli yapımlarından biri…

Resident Evil: Welcome to Raccoon City

Johannes Roberts yönetiminde yeniden ele alınacak Resident Evil filminin, Paul W.S. Anderson’un seri haline getirdiği yapımlar ile hiçbir bağı olmayacak. 1998 yılında, kurgusal Raccoon City’de geçecek olan yapım, Umbrella Corporation’ın sebep olacağı korkunç olaylara odaklanacak. Umbrella  Corporation’ın geliştirdiği virüs, bulaştığı insanları adeta bir yaşayan ölüye dönüştürmektedir. Spenser Konağı’nı araştırması için gönderilen silahlı özel ekip, korkunç olaylarla yüzleşecektir. Araştırma görevi hayatta kalma savaşına evrilecektir.

1996 ve 1998 yılında yayımlanan Resident Evil oyunlarındaki hikayelere odaklanacak film, kökenlerine sadık bir yapım olacak. Kaya Scodelario, Hannah John-Kamen, Robbie Amel, Tom Hopper, Avan Jogia ve Neal McDonough gibi kalabalık bir kadroya sahip olan yapım, 2021’in sonlarına yetiştirilmeye çalışılıyor. Çekimleri tüm hızıyla devam eden proje, orijinal oyunların hayranlarına ve zombiseverlere hitap edecek. Filmografisi vasat denilebilecek korku ve gerilim filmlerinden oluşan Roberts’ın, türün hayranlarını memnun edip edemeyeceği ise merak konusu.

Black Widow

İncelemesini Oku

Avengers ekibine mensup Black Window’un solo hikayesini anlatacak olan yapım, zaman dilimi olarak Captain America: Civil War (2016) ve Avengers: Infinity War (2018) arası bir dönemde geçecek. Avengers: Endgame sonrası gündeme gelen Black Window, biraz geç kalınmış bir proje. Avustralyalı yönetmen Cate Shortland tarafından çekimleri tamamlanan yapım, Mayıs 2021’de izleyici karşısına çıkacak.

Scarlett Johansson’un hayat verdiği Natasha Romanoff’un –namı değer Black Window– kendi iç hesaplaşmalarını yansıtacak film, mekan olarak Macaristan’ı mesken tutuyor. Yolculuğu sırasında karşısına çıkacak, bir nevi süper asker olan Red Guardian (David Harbor), ona yoldaşlık ediyor. Red Guardian; karmaşık ve tuhaf davranışlar gösterebilen bir karakter. Bir casus olan Yelena Belova (Florence Pugh) ile de başkarakterimiz güçlerini birleştirecektir. Black Window, Avrupa şehrindeki bazı gizli olayları ortaya çıkarmaya ve gerçekte neler olup bittiğine ışık tutmaya hazırlanıyor.

Hellboy ile aksiyon sinemasına iyice ısınan Harbor, ilk kez bir Marvel filminde boy gösterecek. William Hurt, Thaddeus Ross karakteriyle tekrar Marvel dünyasına dönüyor. Rachel Weisz, Melina Vostokoff rolü ile bu evrene dahil oluyor. Yapım gişede beklentileri karşılayabilirse, yoluna üçleme olarak devam edecek.

Venom: Let There Be Carnage

İncelemesini Oku

Yetenekli oyuncu Tom Hardy’nin ipi göğüslediği 2018’in iddialı filmlerinden Venom, izleyicileri ikiye bölen bir çalışmaydı. Eddie Brock ismindeki muhabirin vücudu, uzaylı bir organizma tarafından ele geçiriliyordu; bu olayın tek sorumlusu Life Foundation adlı firmaydı. Devam yapımının yönetmen koltuğuna, Yüzüklerin Efendisi üçlemesinde Gollum’a ve Maymunlar Cehennemi üçlemesinde Caesar’a dijital ortamda hayat veren Andy Serkis oturuyor. On parmağında on marifet olan yetenekli isim, son olarak, Netflix için Mowgli’yi yönetmişti. Önceki filmin senaristliğini de yapmış olan Kelly Marcel, bu yapımda da yerini koruyor.

Çekimleri tamamlanan ve post prodüksiyon aşamasında olan filmin konusu hakkında henüz detaylar ortada yok. Örümcek Adam’ın en büyük düşmanlarından birinin Venom olmasına rağmen, muhtemel Venom üçlemesi, yoluna onsuz devam edecek; diğer Marvel karakterlerini bünyesine katmamasıyla farklı bir yol izliyor. Önceki yapımın aldığı eleştirilerden ötürü Serkis, üzerindeki yükün farkında. Venom rolüne bürünen Tom Hardy’e karşı ise güven halen tam.

Dune

İncelemesini Oku

Arrival (2016) ve Blade Runner 2049 (2017) yapımlarıyla bilimkurgu türünde rüşdünü fazlasıyla ispat eden Denis Villeneuve, Frank Herbert’in Dune (1965) romanının sinema uyarlamasıyla yeni yılda karşımızda olacak. Repertuvarında farklı türden birçok esere sahip olmasıyla çok yönlü bir yönetmen profili çizen Villeneuve, Sicario (2015) gibi aksiyon türündeki yapımda bile karakter odaklı bir iş ortaya çıkarabilmişti. Dolayısıyla geniş bir oyuncu kadrosuna sahip olacak yeni yapım, Fransız asıllı Kanadalı yönetmen için bir meydan okuma olmayacaktır.

Uzak bir gelecekte Arrakis gezegenini merkezine alan yapım, Atreides hanedanına mensup Paul Atreides’in (Timothée Chalamet) hikâyesini konu ediniyor. Galaksinin değişik köşelerindeki gezegenlere yayılmış farklı hanedanlıklar için, Arrakis gezegeninden çıkan ve “bahar” adı verilen kaynak, yıldızlararası seyahat için çok önemlidir. Yüksek bilinç ve uzun bir yaşamı da mümkün kılabilen bu madde, çöl gezegenini kontrol eden Atreides ve Harkonen hanedanlıklarını karşı karşıya getirecektir. Dağılan Atreides hanedanlığını tekrar toparlamaya çalışan Paul, zaman içinde adeta bir Mesih’e dönüşecektir.

Bünyesinde Rebecca Ferguson, Timothée Chalamet, Jason Momoa, Oscar Isaac, Josh Brolin, Stellan Skarsgård, Javier Bardem, Charlotte Rampling gibi iddialı oyuncuları barındıran yapım, 2021’nin en çok ses getirecek işlerinden biri olmaya aday. Yapım gişede umduğu başarıyı bulursa, Dune: The Sisterhood adındaki TV dizisi gündeme gelebilir. Son yayımlanan fragman ile beklentileri oldukça yükselten film, gösterime girdiği gün, dijital platform HBO MAX‘te de yayımlanacak; fakat Denis Villeneuve bu durumdan hiç de memnun değil…

A Quiet Place Part II

İncelemesini Oku

2018 yılında gösterime giren A Quiet Place, sürpriz bir başarı elde etmişti. Kariyerini komedi ağırlıklı yapımlarda şekillendiren sevilen oyuncu John Krasinski, meydan okuyucu bir iş ortaya çıkarmıştı. Nereden geldikleri bilinmeyen, gözleri olmayan ama duyma yetenekleri muazzam derecede gelişkin yaratıklar, insan neslini tehdit ediyordu. Dolayısıyla komedi kökenli bir oyuncunun, bu projede hem oyuncu hem de yönetmen olarak yer alması sektör için sıra dışı denebilecek bir durumdu. A Quiet Place, eleştirmenler ve seyirciler arasında çok beğenilmesiyle yapım şirketine rahat bir nefes aldırmıştı.

John Krasinski, devam yapımında oyuncu olarak yer almayıp yönetmen koltuğunda bulunuyor. İlk filmde yaşanan trajik olayların hemen devamını konu edinen film, anne Evelyn Abbott’un (Emily Blunt) çocuklarını yaratıklara karşı hayatta tutma çabalarını anlatacak. Abbott ailesi düşmanlara fark edilmemek için işaret dilini öğrenmiştir; yürüdükleri yolları önceden kum döküp bir başka ses sorununu da çözmüşlerdir. Yaşadıkları evi yaratıkların işgal etmesi sonucunda Abbott’lar, başka bir güvenli bölge arayışına çıkmışlardır; tehlikeli yolculukları boyunca Evelyn, öldürülen eşinin acısını da bastırmak durumundadır.

Senaryo ekibinde de yer alan John Krasinski, bizleri Abbott ailesiyle birlikte bilinmeyene doğru yolculuğa çıkartacak. Gerçek hayatta evli olan Blunt ve Krasinski, film setinde de güzel bir işbirliği yakalamışl. Yetenekli oyuncu Cillian Murph de yapımda varlık gösterecek.

Escape Room: Tournament of Champions

İncelemesini Oku

Adam Robitel yönetimindeki Escape Room (2019), Cube ve Saw benzeri bir hayatta kalma hikayesi anlatıyordu. Bir grup gönüllü katılımcı, Minos şirketinin davetiyle bir araya gelip para kazanma umuduyla hayatlarını bilmeden tehlikeye atıyordu. Kaçış Odası denilen yerde, bazı bulmacaları çözerek bir sonraki odaya geçmeleri gerekiyordu; ama yanlış verilen kararlar ölümle sonuçlanıyordu. İlk filmin başrol oyuncusu Taylor Russell yerini korurken, Indya Moore, Isabelle Fuhrman, Holland Roden ve Logan Miller kadroya yeni eklenen isimler.

Gene gönüllülerden oluşan bir grup gencin tehlikeli bulmacalarla yüzleşmesini anlatacak yapımda, Taylor Russell’ın hangi pozisyonda olacağına dair bir paylaşım yapılmadı. Bakalım Escape Room 2, gerilim ve gizem unsurlarını da yanına alıp çıtayı bir adım öteye taşıyabilecek mi?

Boss Level

İncelemesini Oku

Groundhog Day (1993), Source Code (2011) ve Edge of Tomorrow (2014) gibi aynı günü tekrar yaşamak zorunda kalan emekli özel kuvvet subayı Roy Pulver (Frank Grillo), bu sonsuz gibi görünen döngüden kurtulmaya çalışacak. Pulver, her gün ölümüyle sonuçlanan bir döngüye hapsolmuştur. Sürekli tekrar dirildiğinde bu işin sorumlularını bulmaya çalışacak; ama bir süre sonra kaderine razı olup çaresizliğe düşecektir.

The Grey (2011) ile iyi bir çıkış yakalayan yönetmen Joe Carnahan, Mel Gibson ile ilk kez çalışıyor. Michelle Yeoh, Naomi Watts ve Ken Jeong yapımdaki diğer tanınmış isimler. Kanın gövdeyi götüreceği ve aksiyonun hiç bitmeyeceği filmde baş karakterimiz, içinde bulunduğu durumdan sıyrılmak için absürt denilebilecek olaylara yelken açacacktır. Boss Level, bakalım kendisiyle benzer senaryoya sahip önceki yapımlardan farklı bir yol izleyecek mi? Film, yeni yıl ortalarında izleyici ile buluşacak.

Chaos Walking

İncelemesini Oku

Kariyerinde The Bourne Identity (2002) ve Edge of Tomorrow (2014) gibi başarılı işler olan Doug Liman, Patrick Ness’in Chaos Walking üçlemesinin ilk romanını sinemaya uyarlıyor. The Knife of Never Letting Go ismindeki ilk kitap, kadınların olmadığı distopik bir dünyayı gözler önüne seriyordu. Son Örümcek Adam Tom Holland ve son Yıldız Savaşları üçlemesi ile yıldızı parlayan Daisy Ridley yapımın öne çıkan oyuncuları. Başarılı aktör Mads Mikkelsen ise Mayor Prentiss rolüyle boy gösterecek.

İnsanlığın kaderi için umut olması beklenen bu Yeni Dünya’da Todd Hewitt’in yaşamı, Noise ismi verilen bir virüsün kasabasına musallat olmasıyla birlikte altüst olur. Virüsün kendisine de etki etmesiyle insanların düşüncelerini okuyabilir hale gelir. Bu yeteneğe sahip olmasıyla birlikte kasaba halkının kendisinden bir şeyler sakladığını öğrenmesi uzun sürmez. Yetişkinliğe geçmenin arifesinde olan Todd, bu sırada Viola ismindeki genç bir kadınla karşılaşır; virüsün kendisine etki edemediği Viola ile birlikte bu çevreden kaçmaya ve saklanmaya çalışır. 2017’den beri hazırlıkları süren yapım, gösterime girmek için uzun bir süre bekledi.

The Tomorrow War

İncelemesini Oku

The Lego Batman Movie (2017) animasyon yapımıyla büyük bir başarıya imza atan Chris McKay, ilk kez animasyon olmayan bir yapıma girişecek. Jurassic World ve Guardians Of The Galaxy serisi ile yıldızı parlayan Chris Pratt, yapımın öne çıkan yıldızı. Spider-Man (2002/2004) serisinde gazete patronu ve Whiplash’te (2014) sert müzik öğretmeni olarak karşımıza çıkan karakter oyuncusu J.K. Simmons, The Tomorrow War’da Pratt’e eşlik edecek.

Uzaylı istilasına maruz kalan Dünya’da, insanlığın geleceği ciddi bir tehdit altındadır. Bilim insanları, türümüzün kurtuluşu için bir zaman makinesi icat eder; seçilmiş bir grup asker, zamanda geriye gidip istilanın başlamasını engelleyebilirse, insanlık da kurtulacaktır. Senaryo daha önce Deadfall (2012) ve 24 Hours To Live (2017) eserlerinin senaristliğini yapan Zach Dean’e ait. Basit bir hikayeye sahip yapım, bakalım zaman yolculuğu kavramına yeni bir bakış açısı getirebilecek mi.

Godzilla vs. Kong

İncelemesini Oku

2017 tarihli Kong: Skull Island ortalamanın altında, beklentileri karşılayamayan bir yapım olarak hatırlarda yer etti. Warner Bros. çatısı altında dağıtımı gerçekleştirilen eserin çıkış sebebi, gelecek olan Godzilla vs. Kong filmi içindi. 2014’te Godzilla filmiyle Japonya’nın bağrından çıkagelen devasa kaiju, kendisini bilmeyenlere karşı tanıtımını görkemli bir biçimde gerçekleştirmişti. Yönetmen Garet Edwards, 1954 yapımı orijinal filmin adeta resmi olmayan bir devamını yaratmıştı. Dolayısıyla Edwards, bir yeniden çevrime soyunmayıp Japon yapımı Godzilla filmlerine saygıda kusur etmemişti.

Vietnam Savaşı sonrası dönemde geçen Kong: Skull Island’da devasa gorilimiz, ortalığı toz duman ettikten sonra Godzilla vs. Kong için hazır duruma getirildi. İki büyük canavar daha önce, 1962’de King Kong vs. Godzilla isimli filmde kapışmıştı, ama ortaya çıkan sonuç –deyim yerindeyse- bir garabetti. Yeni yapımın yönetmen koltuğuna oturan Adam Wingard’ı V/H/S (2012) ve You’re Next (2011) filmlerinden tanıyoruz. Korku sineması üzerinde tecrübe sahibi yönetmenin bu yeni filmi, şu ana dek gerçekleştireceği en büyük proje olacak. Godzilla: King of the Monsters’ın (2019) yıldızları Kyle Chandler, Millie Bobby Brown ve Ziyi Zhang yeni yapımda yerlerini korurken; Alexander Skarsgard, Lance Reddick ve Demian Bichir kadroya yeni eklenen tecrübeli oyuncular. Beyazperdede büyük bir yıkım yaşatacak iki ünlü canavar, bakalım gişeyi de sallayabilecek mi? Gösterime gireceği gün, dijital platform HBO MAX‘te de yayımlanacak.

Finch

finch

İncelemesini Oku

2010’da kotardığı Repo Men’den sonra, beğeni kazanmış birçok TV dizisinin (Doktor House, Game Of Thrones…) yönetmenliğini yapan Miguel Sapochnik, bu sefer post apokaliptik bir yapımla beyaz perdeye geri dönüyor. Sapochnik, Tom Hanks’i de kadrosunda bulundurarak gişe garantili bir iş ortaya çıkarmaya çalışacak. Yazar takımında yer alan Craig Luck ve Ivor Powell’ın ilk işleri olmasıyla da dikkat çekiyor.

Kıyamet sonrası bir geleceği konu edinen yapım merkezine bir robotu yerleştiriyor. Ölmek üzere olan yaratıcısının köpeğini koruma görevi verilen robot, ilerleyen süreçte hayatı, aşkı, dostluğu ve en önemlisi insan olmanın anlamını öğrenecektir. Çekimleri biten ve uzun bir süredir post-prodüksiyon aşamasında olan film hakkında henüz resmi görsel ve fragman yayımlanmadı. Film, yeni yılın Nisan ayına planlanıyor; ama birkaç ay daha gecikmesi de olası.

Yazar: Buğra Şendündar

1979 İstanbul doğumlu. Sinemaya olan ilgisi daha yedi yaşındayken dedesiyle sabahlara kadar film izlemekle başlar. Daha önce çeşitli mecralarda sinema üzerine makale ve eleştiriler kaleme aldı. Günümüzde, Bilimkurgu Kulübü'nde yazarlık serüvenine devam ediyor. Ona göre sinema, insanın kendini keşfetmesidir.

İlginizi Çekebilir

dune

Önemli Olaylarıyla Dune Romanının Öncesinde Yaşananlar

Dune evreni, günümüzden 20.000 yıl sonrasına uzanan zaman çizelgesiyle gelmiş geçmiş en iddialı bilimkurgu evrenlerinden …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin