Primer Filminin Açıklaması

2004 yılı yapımı, eski bir yazılım mühendisi olan Shane Carruth’un hem yazdığı, hem yönettiği hem de oynadığı “Primer” filmi (1) -Türkiye’de “Kapsül” ismiyle biliniyor- şimdiden bilimkurgunun kült eserleri arasında. 7000 dolar gibi son derece küçük bir bütçeyle çekilmesine rağmen, gelmiş geçmiş en bilimsel zaman yolculuğu anlatısı olarak kabul edilen Primer, 2004 Sundance Film Festivali’nde jüri özel ödülünü kazanmıştı. Bu yıl James Cameron’un çektiği “Bilimkurgunun Öyküsü” belgeselinin zaman yolculuğu konusunu işleyen bölümünde de özel olarak bahsi geçen bu 77 dakikalık filmin, aşırı karmaşık olay örgüsü ve karakterlerin diyaloglarındaki teknik jargon ve bilimsel terimlerin yoğunluğu nedeniyle “anlaşılması imkânsız” olduğu iddia ediliyor. İnternet üzerindeki yerli ve yabancı izleyici yorumlarını taradığımda, filmi sekiz-dokuz kez izlemesine rağmen halen anlayamadığını itiraf edenlere rastladım. Hatta bu yüzden Shane Carruth’a küfredenler bile var.

Primer’daki karakterlerin, zaman yolculuğu filmlerinde genellikle işlendiği gibi tarihi bir felaketi önlemek, dünyayı kurtarmak gibi büyük hedefleri yoktur. Filmde karakterlerin para kazanmak, mahalle partisindeki adi bir silahlı saldırıyı engelleyip kahraman olmak gibi sadece kişisel hayatlarını iyileştirecek eğilimleri vardır. Bu uğurda iş arkadaşlarını, eşlerini ve hatta geçmişteki kendilerini gözden çıkarmaktan bile çekinmemektedirler. Böylece, zaman makinesi gibi bir teknolojinin icadının toplumsal etkilerini değil, sıradan insanların psikolojileri üzerindeki etkilerini gerçekçi şekilde izlemiş oluruz. Primer, bu yanıyla da zaman yolculuğunu konu edinen türün diğer örnekleri arasından sıyrılmaktadır.

Primer’ı Anladığınızı Düşünüyorsanız, Primer’ı Anlamamışsınız Demektir

Gerçekten de, ilk kez izlendiğinde Primer’ı anlayabilmenin imkânsız olduğunu söyleyebilirim. Bu yüzden benim önerim, izlemeden evvel öncelikle –bu yazımda da Türkçeleştirerek yer verdiğim- filmdeki zaman makinesinin çalışma prensibini (2) öğrenmek. Bu bilgiyle filmi izlemek, anlamanızı nispeten kolaylaştıracaktır. Filmi ilk kez izledikten sonra, Primer’daki öykünün zaman çizelgeleri grafiğini (3) inceleyip ardından grafiği elinizde tutarak ikinci kez izlediğinizde, belki bir aydınlanma hissedebilirsiniz.

Buna rağmen Primer’ı anlamadıysanız, yine de üzülmeyin. Unutmayın, ünlü fizikçi Richard Feynman kuantum fiziğine dair ne demişti: “Kuantum mekaniğini anladığınızı düşünüyorsanız, kuantum mekaniğini anlamamışsınız demektir.” Primer için de bilimkurgu sinemasının kuantum mekaniği benzetmesini yapmak yanlış olmayacaktır.

Filmin Özeti

Primer’ın olay örgüsünün düğümlerini çözmeye çalışmadan önce, konusunu özetleyelim. Burada “Spoiler”-“Sürpriz Kaçıran” uyarısı vermek yerinde olabilirdi ama nasılsa filmi ilk kez izlediğinizde anlayamayacağınız için okumanızda bir sakınca yok.

Dört mühendis, Aaron (Shane Carruth), Abe (David Sullivan), Robert (Casey Gooden) ve Philip (Anand Upadhyaya), işlerinden arta kalan zamanlarında Aaron’ın garajında patenti sayesinde onları zengin edeceğini umdukları, enerji verimliliğini artıracak bir cihaz üzerinde çalışmaktadır. Aralarında bu projelerine en çok emek ve zaman harcayan ise Aaron ve Abe’dir. Bir gün Abe, testler esnasında cihazın içinde, normal şartlarda o boyuta gelmesinin yıllar alacağını sonradan öğrenecekleri bir mantar örneğine rastlar. Oysa cihazı sadece birkaç saatliğine çalıştırmıştır. Aaron ile beraber buna neyin sebep olabileceğini araştırdıklarında, kapsül şeklindeki cihazın içinde kendi üzerine kapanan bir zaman eğrisi oluştuğunu görürler. Eğer kapsülün içinde akıllı bir canlı durursa ve doğru zamanda doğru konumdan çıkarsa o kişinin zamanda geçmişe yolculuk edebileceğini fark ederler.

Kısacası, Aaron ve Abe bilmeden bir zaman makinesi icat etmiştir. Şimdi yapmaları gereken tek şey, içine insanın girebileceği büyüklükte bir kapsül inşa etmektir. (Yoksa daha önceden inşa etmişler miydi?) Peki, bu zaman makinesiyle ne yapabilirler? Ne yapamazlar ki! Ellerinde adeta altın yumurtlayan bir tavuk bulunduğunu anlamaları uzun zaman almaz. Gelecekteki borsa hisse fiyatları bilgisini geçmişte kullanarak para kazanmaya başlarlar. Fakat zamanla, hem fikir ayrılıkları hem de kapsülü kullanmaktan ileri gelen fiziksel ve ruhsal deformasyonlar baş göstermeye başlar. Aaron kapsülü kullanmaya devam ederek her şeyi tek başına kontrol etmek istemekte, Abe ise Aaron’ın olaylara hükmetmek ve hatta bazılarını değiştirmek için yaptığı davranışların hayatlarını riske sokacak zaman paradokslarına yol açacağının farkına vararak zaman kapsülünün hiç icat edilmediği ilk zaman noktasına geri dönmek istemektedir. (Yoksa zaten en başından beri başlangıç noktasına geri dönmüş müdür?) İkisi arasında, kendi kuyruğunu yiyen Ourobos mitolojik yılanını andıran ölümcül bir rekabet, zamanda geçmişe yapılan yolculuklar boyunca devam eder.

Primer’ı Anlamak Neden Bu Kadar Zor?

Primer’daki Zaman Makinesinin Çalışma Prensibi

Anlaşılmasını imkânsıza yakın derecede zorlaştıran en önemli faktör, filmin akışı esnasında gördüğümüz Abe ve Aaron karakterlerinin hangi zaman çizgisine ait Abe ve Aaron oldukları bilgisinin verilmemesi. Bu yüzden bazı sahnelerde ikisi veya bazen sadece bir tanesi orijinal zaman çizgisindeki karakterlerken, bazı sahnelerde ise ikisi veya sadece bir tanesi gelecekten gelen, bu yüzden olacakları zaten bilen ve buna göre davranan karakterler. Zamanla birbirlerine karşı güvenlerini kaybettikleri için, birbirlerinin arkasından iş çevirmeye başlıyorlar ve olay örgüsü iyice dallanıp budaklanıyor. Hatta işler öyle noktalara geliyor ki, kendilerinin geçmişteki halleriyle bile etkileşime girmeye başlıyorlar. Bir zaman çizgisinde aynı anda iki adet, birisi orijinal zaman çizgisindeki kişiye ait, diğeri gelecekten gelmiş kişiye ait cep telefonunun varlığı gibi vb.

Filmde, hakkında neredeyse hiç bilgi verilmeyen iki olayın varlığı da kördüğümü iyice artırıyor: Katıldıkları bir partide Rachel Granger (Samantha Thomson) karakterine yapılan silahlı saldırıyı engellemek ve kahraman olmak için zamanda birkaç kez geçmişe yolculuk etmeleri; ve icatlarının ne işe yaradığını henüz bilmedikleri dönemde parasal destek bulmak için görüştükleri Rachel’in babasının Thomas Granger (Chip Carruth)- da onlardan habersiz bir şekilde kapsülü bir ara kullanarak geçmişe geldiğini anlamaları. Kısacası, filmde –bazılarını yönetmenin hiç göstermediği- çok fazla sayıda zamanda geçmişe gidiş eylemi yer almakta. Böylelikle Primer’ın senaryosu, adeta çözülmesi 180 üstü IQ isteyen bir labirente dönüşüyor. Filmin sonunda, Aaron’lardan birinin Fransa’da bina büyüklüğünde bir kapsülü inşa ettirirken görürüz. Sonuç olarak, Shane Carruth bu filmiyle gerçekten de izleyicilere tam bir zekâ gösterisi sunmuş.

Primer’daki Olayların Geçtiği Zaman Çizgileri

Bu grafik (4) aslında Primer’da geçen olayların sırasını en güzel biçimde özetliyor!

Aaron, Abe veya Thomas Granger’ın farklı zaman dilimlerindeki karakterlerinin kutuya her girdiğinde oluşan yeni zaman çizgileri arasındaki bağlantıları en iyi bu infografikten görebilirsiniz. İnternette dolaşımda olan ve Primer’daki olay örgüsünü açıkladığını iddia eden diğer bazı grafiklere ise şu adreslerden erişebilirsiniz. Bu grafiklerin isabetli olup olmadığını anlamak adına her biri için filmi tekrar izlemeniz gerekiyor.

Bir | İki | Üç | Dört

Filmdeki zaman makinesinin çalışma prensibini ve zaman çizgileri arasındaki ilişkileri açıklayan tüm bu grafiklere rağmen filmi anlamazsanız, yapmanız gereken tek şey var: 77 dakika boyunca çalışan bir zaman kapsülü icat edip zamanda geçmişe gitmek, filmi tekrar tekrar izlemek. Fakat kapsülden çıkarken kendinizle karşılaşmamaya dikkat edin.

Kaynaklar:

  1. erbp Film
  2. Wikimedia
  3. Unrealitymag
  4. Kevin Muldoon

Yazar: İsmail Yiğit

1982 Ankara doğumlu. Türkiye Bilişim Derneği’nin 2016 yılında düzenlediği bilimkurgu öykü yarışmasında “İhlal” adlı öyküsü üçüncülüğe seçildi. Fabisad'ın düzenlediği 2017 GİO yarışmasında “Satır Arasındaki Hayalet” adlı öyküsüyle öykü dalında başarı ödülü kazandı. İlgilendiği ana konular: Teknolojinin toplumsal inşası, sosyoteknik tasavvurlar, siber savaşlar, otonom silahlar, transhümanizm, post-hümanizm, asteroid madenciliği, dünyalaştırma... Ursula K. Le Guin, Philip K. Dick, Michael Crichton ve Kim Stanley Robinson, kalemlerini örnek aldığı yazarlar arasında. Parolası: “Daha iyi bir dünya pekâlâ mümkün!”

İlginizi Çekebilir

Üç Kuzen Film: The Butterfly Effect, The Jacket ve Click

Bilimkurgunun en önemli ve en eski içeriklerinden biri de zaman yolculuğudur. Kabaca bir açıklamayla kişinin …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et