28 Days Later‘ın devam filmi niteliğinde olan 28 Weeks Later, 2007 yılında izleyiciyle buluştu. Bu kez yönetmen koltuğunda Juan Carlos Fresnadillo oturuyor. Filmin başlıca oyuncuları ise Jeremy Renner, Rose Byrne, Robert Carlyle, Mackintosh Muggleton, Imogen Poots gibi isimlerden oluşuyor. Britanya’da başlayan Rage isimli virüsün ölümcül seyri devam ediyor. Virüs kaynaklı yaşanan sancıların durdurulması konusunda Amerikan ordusunun el attığı görülen filmde “Yine mi kurtarıcı Amerika?” sorusunu düşünmeden edemeyeceksiniz. Açılış sahnesi, filmin tamamından daha etkili diyebiliriz. Hatta keşke film hep bu seyirde devam etseydi diye iç geçirenler bile olabilir.
ABD ordusu, işleri yoluna koyduğuna dair yine o bilindik tavrıyla karşımıza çıkıyor, ancak daha ilk dakikalardan itibaren bazı şeylerin yolunda gitmeyeceği seyircinin gözüne sokuluyor. Bu dakikalardan itibaren adeta olası bir belayı bekler oluyoruz. Sonuçta Rage virüsü pek bir hafife alındığından filmin seyrini değiştirecek olaylar peşi sıra başlıyor. İlk filmde var olan mantık hataları alabildiğine sürmeye devam ediyor. Virüsün yayılacağı, yaratılan yeni yaşamın darmadağın olacağı apaçık ortadayken senaryoda neden ısrarla hatalı davranıldığı hakkında bir fikrim yok. Film, bu eksiklikler üzerinde seyrederken seyirciyi kızdırmak niyetindeymiş gibi bir tablo çıkıyor ortaya.
Rage virüsüne değinecek olursak, serinin bu ikinci filminde virüse dair daha fazla bulguyla karşılaşıyoruz. Öncelikle virüs, genel kabul görmüş zombi fikrini daha da farklılaştırarak belirgin bir ayrımla kenara çekilmiş görünüyor. Virüs doğrudan saldırganlık göstergesine indirgenmişken, etki ettiği insanları da bu yönde şekillendiriyor. Virüse maruz kalan insanlar, saniyeler içinde öfkeli ve saldırgan yaratıklara dönüşüyor. Bu bağlamda, yaşayan insanların öfkelenmesini ve virüsün kontrolü altına girmesini izliyoruz. Öyle ki virüs, kendisine karşı bağışıklığı olan insanları da amacı doğrultusunda kullanabilmeyi öğrenmişe benziyor.
Serinin ilk filminde bu virüsün tüm dünyayı etkilediği düşüncesine kapılmışken ikinci filmde bunun yanlış bir algı olduğunu görüyoruz. Filmi dikkatle izlediğimizde virüsün hala İngiltere’de hapsolduğunu, buradan bir çıkış yolu aradığını anlıyoruz. Türdeşlerine oranla çok daha hızlı bir yayılım eğrisi gösteren virüsün ada dışına çıkamaması da dikkat çeken mantık hatalarından biri. Amerikan ordusu yardımıyla yeniden inşa edilmiş ülkenin güvenli sayılan bölgelerini seyre çıktığımızda olacaklar “ben geliyorum” diye bağırmaya başlıyor. Haliyle öncesinde yapılan ordu güzellemeleri de tepetaklak oluyor. Ordu, virüse karşı duramayınca başka bir plana geçmek zorunda kalıyor. Çok kısa süre içerisinde herkesin öldürülmesi emrini alan askerler bile şaşkınlığını gizlemiyor. Sonuç: Amerikan askerleri, virüslü insanlardan daha tehlikeli!
Bir devam filmi olarak büyük bir risk almasına rağmen, yapım Enrique Chediak’ın sinematografik dokunuşları ve John Murphy’nin besteleriyle çok daha iyi bir çıkış yakalamışa benziyor. İlk filme kıyasla başarılı oyunculuklar ve özellikle görsel efektler filmin seyirciden tam not almasını sağlıyor. Yönetmenin özel çabalarıyla 28 Weeks Later, baştan sona soluksuz izlenebilen, aksiyonun hiç düşmediği, korku ve gerilim unsurlarının yoğun kullanıldığı iyi bir kıyamet sonrası filmi olmuş diyebiliriz. Virüsün yeniden kontrolü ele almasıyla birlikte yönetmenin özellikle görmemizi istediği bir soru çıkıyor karşımıza: İnsan gerçekte iyi midir?
“Ahlaksal olan diye bir şeyden bahsedilmez, ancak olayların ahlaksal bir yorumundan bahsedilebilir.” Nietzsche, bu sözleriyle “ahlaklı” olmak/olmamak kavramlarını katı bir biçimde ayırmıştır. Yine Freud’un da benzer çıkarımları bilinmektedir. Eğer felaket yaşanmışsa ve bir şekilde hayatta kalmak istiyorsanız, kabul görmüş “ahlak” kavramını ne kadar süre taşıyabilirsiniz? Sıklıkla söylendiği gibi kalabalık her koşulda içgüdülerine uygun davranır ve “ahlaklı ya da ahlaksızlık” durumlarını umursamaz. İşte 28 Weeks Later filminde de, hayatta kalmak isteyen insanların bireysel yalnızlıklarını ve sırlarını yakından izlerken, insanların bir yardımlaşma anında dahi kötülük ediminden vazgeçemediğini ve hayatını bu yönde şekillendirdiğini görüyoruz.
Son olarak, 28 Weeks Later kapanış sahnesiyle devam filmlerine yönelik açık kapı bırakmış olsa da konu hakkında henüz net bir gelişmeye varılmış değil. Kim bilir, bu seri belki de yapımcıları için yedek/cepte bir proje olarak görülüyordur.