Avengers: Endgame‘de veda ettiğimiz Natasha Romanoff, son kez sahalara dönüyor. Captain America: Civil War filminden sonra kaçak bir Avengers üyesi durumuna düşen Natasha, gözden uzak bir yaşam sürmektedir. Tıpkı onun gibi Kaptan Amerika ve Falcon da kaçak durumundadır. Ayrıca arkadaşı Clint (Hawkeye) ve Scott (Ant Man) da ev hapsindedir. Yani durum pek iç açıcı değildir. Üstelik bu da yetmezmiş gibi, Natasha’nın kaotik hayatı geçmişinden kalan bir düşmanın peşine düşmesiyle iyiden iyiye çıkmaza girecektir.
Yönetmenliğini Cate Shortland‘in üstlendiği yapımın başrollerinde Scarlet Johansson, Midsommar filminden aşina olabileceğiniz Florence Pugh, kısa bir aranın ardından beyaz perdeye dönüş yapan Rachel Weisz ve Stranger Things‘ten tanıdığımız David Harbour yer alıyor.
Natasha Romanoff karakteri bilindiği üzere karşımıza ilk olarak 2010 yapımı Iron Man 2 filmiyle çıktı. Filmde kendini Natalie Rushman olarak tanıtmış, Tony Stark’ın çalışma ekibine girmişti. Ancak filmin ilerleyen dakikalarında gerçek kimliği ortaya çıkmıştı. SHIELD denilen gizli bir yapılanmanın içinde Nick Fury (Samuel L. Jackson)‘nin emrinde görev alan ve ajanlarından biri olan Natasha’nın, Avengers adlı yapılanmanın ön çalışmalarını yürüttüğü ortaya çıkacaktır. Böylelikle Avengers ekibinin kurulmasında da önemli rol oynamaktadır. Fakat Avengers’ın İç Savaş filminde dağılmasıyla işler değişir ve Natasha’nın yolu, unutmak istediği geçmişiyle kesişir. Peki nedir bu unutmak istediği ama bir türlü unutamadığı geçmiş?
Filmde anlatıldığı kadarıyla Sovyet yönetimlerinin gizlice Amerika’ya yerleştirdiği casus ailelerden birinin sahte kızıdır Natasha. Öz ailesinden zorla koparılmış, ajan olarak yetiştirilmiştir. Bu sahte ailenin görevi ise tıpkı diğer casus aileler gibi bilgi çalmaktır. Natasha’nın sahte ailesi de görevini tamamladıktan sonra Amerika’dan ayrılır. Sonrasında Kızıl Oda denilen topluluğun amiriyle buluşan aile fertleri dağılır. Natasha ile kardeşi Yelena da Black Widow Projesi kapsamında eğitilmek üzere Kızıl Oda’ya dahil edilir. Böylece bildiğimiz Ajan Romanoff doğar.
Yıllar sonra bu gizli örgütün, yani Kızıl Oda’nın tam da dağıldığı sanılan bir zamanda ortaya çıkmasıyla, Natasha yeniden sahte ailesiyle buluşmak ve yüzleşmek zorunda kalır. Natasha, Hawkeye ile birlikte Kızıl Oda’yı yok ettiğini sanmıştır, ancak gerçeklerle yüzleşmenin fitilini ateşleyen Yelena’dan Natasha’ya gelen bir paket olur. Yelena, ihanet ettiğini düşündüğü bir arkadaşından aldığı ilacı ablasına koruması için Kızıl Oda’dan saklayarak gönderir. Natasha da bu konuda bilgi almak için yolculuk yaparken hiç beklenmedik bir saldırıyla karşılaşır. Karşısında, dövüştüğü kişinin hareketlerini kopyalayan Taskmaster vardır ve elindeki antidotu istemektedir. Natasha bir şekilde oradan kurtulur, yoluna devam eder. Kardeşiyle buluştuktan sonra da ilacın etkisiyle zihin kontrolünden kurtulan Yelena’dan örgütün faal olduğunu öğrenir. Böylece Natasha’nın geçmişiyle savaşı başlar.
Filmin en önemli sorunu hikâyenin dağınık yapısı. Filmin Natasha’nın geçmişine yeterince yer vermemesi ve bir noktada sığ bir kurtarma hikâyesine dönüşmesi kalitesini düşürüyor. Zira Black Widow ismi bir origin (köken) hikâyesi olacağı beklentisi yaratmıştı. Ki Kış Askeri filmi tonlarında bir hikâye bu açıdan çok daha iyi olurdu. Bu bağlamda Natasha Romanoff’un nasıl Black Widow olduğunu anlatma fırsatı tepiliyor ve geriye basit bir anlatı kalıyor. Diğer yandan Natasha’nın ailesiyle yüzleştikten sonra yaşadıkları da yeterince samimi biçimde anlatılmıyor. Baba ve anne figürüyle arasındaki duygusal gerilim ne öncesinde ne de sonrasında sunulabiliyor. Bu sahnelerdeki duygu asla seyirciye geçmiyor. Haliyle yan karakterler hikâyeleri de etkisiz kalıyor.
Bir de villain sorunsalı var elbette. Kızıl Oda’nın ajanları yalnızca basit birer kukla olarak aktarılıyor. Bu ilk sorun. Halbuki hepsi üst düzey ajan ve suikastçı. Taskmaster gibi bir karakter de bu uğurda kolaylıkla harcanıyor. Oysa Taskmaster’ın çizgi romanlarda ne kadar çetin bir düşman olduğu ortada. Üstelik filmin aşırı cinsiyetçi kamera açıları ve bayat esprileri de işin cabası. Hatta Scarlet Johansson bile bu konuda tepki gösteren bir açıklama yapmıştı. Vaziyet böyle olunca ortaya Marvel standartları için bile başarısız bir yapım çıkıyor.
Ancak her şey bir yana, Black Widow’a kötü bir veda olsa bile, Florence Pugh’un canlandırdığı Yelena karakterinin bu filmle MCU’ya dahil edilmesi ve Hawkeye dizisinde görünecek olması filmin artı yönü olarak öne çıkıyor. Filmin geleceğe dair seyircilere verdiği en olumlu sinyal de zaten bu.