300, Watchmen, Man of Steel, Justice League gibi daha çok çizgi roman uyarlamaları ile tanınan Zack Snyder‘in post-apokaliptik filmi Army of the Dead, Netflix çatısı altında yayımlanan yapımlardan. Eser, 2004 tarihli Dawn of the Dead‘den sonra Zack Snyder’ın zombi temalı ikinci filmi oluyor. Filmi değerlendirmeden önce kısaca konusuna göz atalım:
Ordu konvoyundaki trafik kazası sonrası Las Vegas’a bir zombi ulaşır. Filmin başında da haberler eşliğinde Las Vegas’ın bir zombi kentine dönüşümü görünür. Las Vegas, etrafı devasa konteynırlar ile çevrenilerek kapalı konuma getirilir. Kısa süre sonra nükleer bomba ile zombileri arındırma yoluna gidilecektir. Bly Tanaka adlı bir zengin, eski kumarhane kasasındaki 200 milyon doları kurtarmak için bir ekip kurmak ister. Tanaka, bunun için zombilerle savaşma konusunda uzman, onur madalyalı eski bir paralı asker olan Scott Ward’a teklif götürür. Kendisi ve kuracağı ekibe toplamda 50 milyon dolar önerir. Bir hamburgercide çalışan Scott Ward, bir süre düşündükten sonra teklifi kabul eder. Scott, bir yandan bu tehlikeli görev için hazırlıklarını yaparken bir yandan da ekibine dahil ettiği kızı ile arasını düzeltmeye çalışır.
Filmin sadece yönetmenliğini değil, görüntü yönetimini ve senaristliğini de üstlenen Zack Snyder, son filmi ile ne yazık ki vasatın üzerine çıkamıyor. Öncelikle bir zombi filminden yüksek tonda aksiyon beklerken, yaklaşık 2.5 saatlik bir yapım ile karşılaşıyoruz. Dahası, film boyunca müzik parçaları eşliğinde Türk dizilerini andıran uzun sekanslar ile duygu bombardımanına tutuluyoruz.
Bu kısımlar sadece filmi uzatmakla kalmıyor, filmin temposunu da aşağı çekiyor. Army of the Dead’in bir diğer sorunu mantıksal hatalar. Hele de bunlar klişeleşmiş korku filmi hataları ile birleşince çekilmez hale geliyor. Bunun için filmle alakalı bir iki spoiler vermemiz gerekecek.
Filmin başında zombiyi taşıyan konvoyun kaza yapması ve zombinin silahlı tüm askerleri öldürmesi veya dönüştürmesi olayı son derece saçma ilerliyor. Bir planda pek çok asker taramalı silahları ile zombiye ateş etse de, mermilerin hiçbiri zombinin başına isabet etmiyor (askerlerin zombinin başına ateş etmeyi aklına getirmemesi ayrı bir saçmalık zaten). Zombinin vücuduna gelen kurşunlar da bedenine her nasılsa ciddi bir hasar vermiyor.
O kadar kurşundan sonra, normal şartlarda zombi de olsa bedenindeki pek çok uzvun parçalanması gerekirdi. O da yetmezmiş gibi, konvoydaki askerlerden biri, zombi durmayınca araca atlayıp kaçmak yerine yaralı arkadaşını yaya olarak taşıyarak oradan uzaklaşmaya çalışıyor. Oysa ikisi de aracın dibindeler. Araca atlayıp pekala kaçabilirlerdi. Bunu yapmayarak zombinin hedefi olup avlanıyorlar.
Film boyunca ne yazık ki bu mantık hataları artarak devam ediyor. Ama filmin en büyük mantık hatası şu: İş adamı Tanaka, Scott Ward ve ekibine yardımcı olması için yanlarına kendi silahlı adamalarından birini veriyor. Sonunda bu kişinin Tanaka’ya bir zombi kafası götürmek için görevlendirildiği ortaya çıkıyor. Böylece Bay Tanaka, biyolojik bir silah elde etmeyi amaçlıyor.
Oysa Tanaka, bu amacını en başta ekibe söylemiş olsaydı film çok daha kısa sürede bitebilir veya farklı bir yönde ilerleyebilirdi (Zombi kafasına ilaç yapmak için ihtiyacı olduğunu söyleyebilirdi mesela). Böylece Scott Ward’ın, kasa açmak için ekibe sivil birini dahil etmesi de gerekmezdi. Kasa demişken, kasayı açmakla görevli Dieter karakterinin durup dururken yeni tanıştığı birinin hayatını kurtarmak için kendini feda etmesi de önemli bir mantık hatasıydı. Ve bu hatalar filmin başından sonuna kadar uzayıp gidiyor.
Filmin görselliği hakkında da bir eleştiri yapmak gerekiyor. Çünkü filmdeki CGI efektler hiç doğal durmuyor. Ayrıca Lily karakteri, insanların zombi olup olmadığının anlaşılması için kurulan çadırlarda yatıp kalkmasına rağmen kusursuz bir saç kesimine ve makyaja sahip. Hatta bir önceki sahnede yumruk yiyip yüzü morardıktan sonra, diğer sahnede tamamen iyileşebiliyor! Bu sahnelerde aksiyon/bilimkurgu filmlerinin usta isimleri Ridley Scott, James Cameron gibi yönetmenlerin aslında zamanında ne kadar büyük işler yaptıkları bir kez daha anlaşılıyor.
Filmin iyi yanları yok mu derseniz, elbette var. Ama çok fazla değil. Bunlar arasında, Alfa Zombi denilen daha hızlı ve nispeten zeki zombilere yer verilmesi güzel bir ayrıntı olarak göze çarpıyor. Ayrıca konvoydan kaçan orijinal zombinin (Zeus) tüm diğer zombileri yönetebilmesi de dikkate değer. Hatta bu zombi, diğer tüm zombilerden çok daha akıllı: At kullanabiliyor ve kafasına metal bir maske geçirerek başını kurşunlardan koruyabiliyor. Bu da filme, diğer zombi filmleri ile kıyaslanınca orijinallik katıyor.
Sonuç olarak, Zack Snyder’ın Justice League’den sonra beklentileri karşılayamadığını söylemek mümkün. Justice League’deki bazı mantık hataları ve gereksiz müzikli sekanslar ne yazık ki bu filmde katlanarak artmış ve filmin önüne geçmiş. Army of the Dead, zombi filmi seviyorsanız ve Zack Snyder’ı beğeniyorsanız belki eğlenmek amacıyla izlenebilir. Yine de beklentinizi yüksek tutmamanızda yarar var.