Extinction: Harmony Çıkmazı

Senaryosunu Miguel Ángel Vivas ile Alberto Marini’nin yazdığı Extinction korku, gerilim, dram, fantastik ve bilimkurgu türünde bir yapım. Yapımını İspanya, Macaristan, ABD ve Fransa’nın üstlendiği filmin yönetmen koltuğunda ise Miguel Ángel Vivas bulunuyor. Film, hakkında yapılan sayısız eleştiriye rağmen “kıyamet” sonrasında hayatta kalmış bir avuç insana odaklanarak izleyenlerini pişman etmiyor. Henüz açılış sahnesinde dahi büyük bütçeleriyle adından söz ettiren başyapıtlar kadar etkili olabilmeyi başarıyor. Kısa ve gerilim dolu bu başlangıç sahnesinin hemen ardından perde dokuz yıl sonrasına, karla kaplı bir geleceğe açılıyor. Extinction, kurguladığı atmosferde “I Am Legend” benzeri yapımların devam filmi gibi görünüyor. Bu da bir yandan yapıtın benzersizliğine kuşku düşürürken bir yandan da kalitesinin hafife alınmayacak kadar iyi olduğunu gösteriyor.

Bilimkurgu hayranlarının ve sinema dünyasının vazgeçilmezlerinden olan “kıyamet” teması, Extinction için de arka plandaki boşlukların dolmasında önemli bir rol oynuyor. Sarsıcı giriş sahnesinin hemen ardından gelen zombi karakteri, filmin alışıldık bir gidişata doğru yol alacağını düşündürse de senaryo izleyiciyi şaşırtmayı başarıyor. Buradaki zombi fikri çoğunlukla ihtiyaç duyulan gerilim unsurlarını tamamlamak adına kullanılmış ve düşman/korku ikilisini hiç de zorlanmadan seyirciye aktarabilmiş.

Film, zombileşmiş hırçın ve saldırgan yaratıklardan kaçarak Harmony isimli kasabada sıkışıp kalmış üç kişinin rutinleşen hayatlarına odaklanarak devam ediyor. Burada Matthew Fox (Patrick)Jeffrey Donovan (Jack)Quinn McColgan (Lu) isimli üç oyuncu ile tek mekânda sürdürülen dram ağırlıklı sahnelerde özellikle “izole” edilmişliğe vurgu yapılıyor. Dar alanda sürdürülen oyunculuk performanslarının mükemmel olmasa da göz acıtmayacak denli iyi olduğu da ortada. Bu kapana kısılmışlık hali içerisinde yaşanan tedirginliğin eksilmeden sürmesi ise filmin drama boyutuna eşlik eden gerilim unsurlarının dinmeden akması anlamına geliyor. Komşuluk yapan Patrick ve Jack ikilisinin neredeyse yaşam belirtilerinin bitme noktasına geldiği günlerde dahi küslüklerini devam ettirmeleri ve anlamsız bir inatlaşma içinde geçirdikleri anlar ise akışa uygun düşmüyor. Kim bilir, senaristler belki de bu abartılı duygusallık gösterisi ile yıkımın ortasında dahi insana özgü durumların varlığını sürdüreceğine dikkat çekmek istemiş olabilir.

Film, özünde “hayatta kalma mücadelesini” anlatırken bunu fantastik öğelerle zenginleştirmeye çalışıyor. Bu türü seven kimseler için iyi bir fırsat olan Extinction’daki zombilerin çevik ve güçlü oluşu ise akıllara insanlığın artık hiç şansının kalmadığını getiriyor. Zombilerin görünüşleri ve sahip oldukları özellikleri ise daha öncesinde yayımlanmış birçok film ile benzerlik gösteriyor. Ancak bu durum izleyicide olumsuz bir duygu yaratmıyor. Özellikle “I Am Legend” isimli film ile olan tema benzerliği bariz bir biçimde hissedilse de Extinction kendisini sonuna kadar izletmeyi başarıyor. Yine de “I Am Legend” filminden daha iyi olduğunu söylemek imkânsız.

Kapanışa doğru gerilim yerini korkuya bırakırken filmin eksikleri de yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başlıyor. Ülkemiz genelinde filmin tanıtımı adına yazılan incelemelere baktığımızda ortada nükleer savaş ya da ülkeler arası yaşanan gerilimle ilgili herhangi bir görüntüye rastlamıyoruz. Yine bu tanıtımlarda aktarılan zombilerin oluşum ve çıkış süreçleri de filmin hiçbir yerinde net bir şekilde ortaya konulmuyor. Hal böyleyken bu inceleme yazılarına aldanmamak en doğru seçenek. Gelelim filmin çıkmazlarına. Extinction’un belki de en zayıf noktası bu yaratıkların nasıl ve neden var olduklarını açıklayamaması. Yine bu sorunun devamında ise Harmony kasabası dışında kalan dünyada neler olup bittiğine dair somut hiçbir bilgiye rastlamıyoruz.

Bu bağlamda filmin senaristleri ve yönetmen, Extinction için iklim değişikliğine uğramış bir dünya tasvirinde hayat verdiği yaratık korkusu ile az sayıdaki oyuncusunun yeteneğine güvenmiş de denilebilir. Felaketin üstünden geçen dokuz yılı saniyeler içinde atlayan film, geçmişe yönelik açıklayıcı geri dönüşler de yapmamış. Akla gelen onlarca soru da böylelikle yanıtsız bırakılmış. Son olarak Extinction, sınırlı bütçesi ve az sayıdaki oyuncusuyla yaşanabilecek bir yok oluşun ardından insanları bekleyen karamsar gelecek tasviri konusunda izlenmeye değer bir film. İklim değişikliği sonrasında kısıtlanan gündelik yaşam hakkında yazarlara ilham verebilecek görüntülere sahip olan filmin, her şeye rağmen IMDb’den aldığı puanın birkaç puan daha üstünü hak ettiğini söyleyebiliriz.

Yazar: Varlık Ergen

sabaha karşı başlamış bir doğumun eseriyim_ cennet bahçelerinden düşenlerdenim bir de- parçalanmış benliklerimin gölgesinde bir bireymiş gibi yaşıyorum_ tuzlu suyun yakınlarında olmak şanslı kılıyor beni- #ModelEvren #Sinestezi #KaraDua #Matem varlikergen.com -yazar-okur-seslendirir-

İlginizi Çekebilir

bilimkurgu iklim gezegen cevre

Yüzyıllık Bir Geçmiş: Bilimkurgu, Çevresel Etmenler ve İklim Değişikliği

Yirminci yüzyılın bilimsel ve evrimsel zaman ölçeklerini benimseyen bilimkurgu, gezegeni bizden önce var olmuş ve …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin