Replicas

Bilinçler ve Klonlar: Replicas

Yeni yılın ilk bilimkurgu yapımlarından biri olan Replicas, bir araştırma şirketinin yürüttüğü zihin aktarım deneylerini konu alıyor. Tıbbi olarak kısa bir süre önce ölmüş, ama nörolojik verilerine halen ulaşılabilen donörlerin bilinçleri kopyalanıyor. Deneylerden sorumlu olan Bionyne Endüstrisi’nin bilinç aktarımında ölü bedenleri tercih etmesi ise askeri amaçlı. Projede yer alan William Foster (Keanu Reeves), deneylerin yürütülmesinden sorumlu bilim insanı. Donörler üzerinde yapılan çalışmaların her seferinde yüzde yüz başarı sağlayamaması, hisse sahiplerinin deneylere olan desteklerini geri çekmeleri olasılığını da arttırıyor. Şirketin tepe noktasında yer alan Jones (John Ortiz), William’dan bir başarısızlık daha istemiyor. Ancak William’ın hafta sonu ailesiyle birlikte tekne gezisi için yola çıktığı sırada yaşadığı trajik kaza, deneylerinin de seyrini değiştiriyor.

Teoride olsa da pratikte şimdilik mümkün görünmeyen zihin aktarımı, etik ve ahlaki alamda tartışmalı bir konu. Kök hücre tedavisinin halen etik ve ahlaki boyutunun tartışıldığını düşünürsek, geleceğin dünyasında (eğer gerçekleşirse) bilinç kopyalama teknolojisinin de benzer tartışmaları yaşayacağı su götürmez. Son yıllarda bilimkurgu sinemasının popüler konularından biri hâline gelen bilinç aktarımı, bu kez Replicas’da kendisine yer buluyor. Yapım, beklentilerin tersine işin etik ve ahlaki boyutuyla çok fazla ilgilenmiyor. Filmin yönetmeni Jeffrey Nachmanoff, ana karakterin ailesini kaybedişini ve onları tekrar geri getirme çabalarını gözler önüne sererek, adeta bir modern Frankenstein hikâyesi ortaya koyuyor; ölü diriltmenin yerini, bu kez bilinç aktarımı yapılmış klonlar alıyor.

Replicas

Senaryonun iki katmanlı yapısı, eserin en büyük problemlerinden biri. Yapımın ilk dakikalarında, başarısızlıkla sonuçlanan bir deneyle ve eğer böyle giderse William’ın işinden olacağı gerçeğiyle yüzleşiyoruz; ama ne hikmetse başkarakterimiz aynı gün ailesiyle birlikte trafik kazası geçiriyor. Senaryonun zoraki olarak yarattığı ikinci katman, William’ın çalışmasında başarılı olmasına yönelik bir rota görevi üstleniyor. William, trajik olayın yaşandığı akşam en yakın iş arkadaşı Ed (Thomas Middleditch) ile birlikte elini kolunu sallayarak araştırma şirketinden her biri milyon dolar değerindeki kozaları evinin garajına taşıyor. Ölmüş aile bireylerinin bilinçlerini kazadan sonra kopyalayan William, kozaların içinde onların klonlarını yaratmayı hedefliyor. Bu süreçte, bilinç konusunda daha önce nerede hata yaptığını da öğrenme fırsatına kavuşuyor.

Bionyne Endüstrisi, ölü bedenlerin bilinçlerini sentetik beyne sahip elektronik bir bedene aktarma derdinde. Gözün kenarına sokulan nöral sonda yardımıyla bilinç dijitalize ediliyor. William, “arttırılmış gerçeklik başlığı” ile holografik ortamda nöronların sentetik beyne aktarılmasını sağlıyor; hatırlanması istenmeyen anıları, bu yöntemle silme imkânı da var. Ailesi ölüp klonlarının ortaya çıkışına kadar olan sürede herhangi bir adli soruşturmaya maruz kalmayan William, kaza anından itibaren sakin ve endişesiz bir ruh hâli içerisinde. Keza iş arkadaşı Ed’in de William’a yardım ederken sergilediği rahat tavırlar, eserin ciddiyetine zarar veriyor.

Replicas

Ed, senaryodaki iki katmanın tam ortasında konumlanıyor. Dolayısıyla ana karakterin yakın dostu ve aynı zamanda ihbarcısı, “iyi niyetli” Ed oluyor. Ed gerçekleri şirketle paylaşıyor ve başkarakterimiz klon ailesiyle birlikte kendini bir kedi/fare kovalamacasında buluyor. Yakalandıklarında, klişelerin bir gereği olarak patronu şirketin tüm şeytani planlarını bir bir anlatıyor. Bir diğer problem ise, dikkatimizin ana karakterin yaşadığı büyük trajediye odaklanmaya çalışılması. Bilincin mekanik bir bedende hayat bulduğu sahne ile açılan ve kişinin yeni bedenine verdiği tepkiyi aktaran yapım, hemen ardından bir trajediye yer vererek zamanlama hatasına düşüyor. Dolayısıyla kopyalanan bilincin mekanik bir bedende hayat bulduğu anın etik boyutuna kafa yormaya hazırlanırken, birden kendimizi aile dramasının içinde buluyoruz.

Tecrübeli oyuncu Keanu Reeves’in donuk performansı gözden kaçmıyor. Mahallesindeki bir hırsızlık olayı nedeniyle kapısını çalan polislerle karşılaştığı andaki oyunculuğu bunun belirgin bir örneği. William’ın eşi rolündeki Alice Eve, şirketin patronunu oynayan John Ortiz ve Ed rolü ile Thomas Middleditch -tabiri caizse- basmakalıp ele alınan karakterler olmuş. Özellikle, “kötü adam” kadrosundaki Ortiz, bir tipleme olmanın ötesine geçemiyor. Jeffrey Nachmanoff, oyuncu yönetimi konusunda maalesef sınıfta kalıyor. “Kaçırılmış bir fırsat” sözü, bu tarz yapımlarda oldukça kullanılıyor. Günümüz sinema anlayışı ve sektörün acımasızlığı içinde “kaçırılmış bir fırsat” olmanın bile artık yeri yok. 2019, bilimkurgu sineması açısından gene hareketli bir yıl olacak. Replicas ise kısa sürede unutulacak. Yine de türün hayranları çerez niyetine tüketebilir.

Dipnot: Keanu Reeves’in “arttırılmış gerçeklik başlığı” taktığında sergilediği el/vücut koreografinin bir benzerini, gene kendisinin rol aldığı ve sanal gerçekliği konu edinen Johnny Mnemonic (1995) filminde de görebilirsiniz.

Yazar: Buğra Şendündar

1979 İstanbul doğumlu. Sinemaya olan ilgisi daha yedi yaşındayken dedesiyle sabahlara kadar film izlemekle başlar. Daha önce çeşitli mecralarda sinema üzerine makale ve eleştiriler kaleme aldı. Günümüzde, Bilimkurgu Kulübü'nde yazarlık serüvenine devam ediyor. Ona göre sinema, insanın kendini keşfetmesidir.

İlginizi Çekebilir

the matrix 4 3

Morpheus, The Matrix: Resurrections’ın Kötü Adamı Olabilir mi?

The Matrix: Resurrections, Morpheus’u ana kötü adam kimliğiyle karşımıza çıkararak hayranları kadar Neo ve Trinity’yi …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin