Bir Aile Animasyonu: Big Hero 6

2014 yılında “En İyi Animasyon Film” Oscar ödülünü alan Big Hero 6, Marvel Comics’in az bilinen bir kahraman topluluğunun öykü olarak değiştirilmiş bir halini konu almakta. Filmle alakalı en önemli eleştirim başkarakter Hiro‘nun filmin başında ciddi bir trajedi yaşadıktan sonra tam toparlanacakken başka bir trajedi yaşamasıdır. Bu, filmi olması gerekenden çok fazla trajik bir hale sokmuş. Oysa orijinal çizgi romanda bu denli bir trajedi yok. Bununla beraber filmin başlarında ağabeyinin yaptığı söylenen tüm teknolojik işleri çizgi romanda aslında Hiro yapmıştır. Böylece ana karaktere verilebilecek artı özellikler kaybedilmiştir.

Ayrıca filmde Hiro’nun çok zahmetli geçen ve uzun süren depresif olgunlaşma süreci de sıkıntı vericidir. Bu kadar ajitasyon ve depresyon olmasaydı film çok daha eğlenceli geçebilir, kalitesi artabilirdi. Buna rağmen Hiro, filmin ilerleyen bölümlerindeki buluşlarıyla, ağabeyinin icat ettiği şirin dev robotla yaşadığı yakınlaşmayla ve zekasıyla göz dolduran bir karakter olarak dikkat çekiyor. Filmin ana kötü karakteri Yokai (Profesör Robert Callaghan)‘nin tipi tanıdık gelebilir. Sunfire olarak bilinen X-Men karakterine çok benziyor. Sunfire’ın kız kardeşi Sunpyre’ın da zamanında Big Hero 6 çizgi romanında bulunması bunda örnek teşkil etmiş olabilir. Görsel açıdan baktığımızda ise, 3 boyutlu animasyon ve seslendirmeler kendi türünde son derece başarılı. Özellikle de Disney’in Pixar‘ı almasından sonra bu kategoride son derece geliştiği gözlenmekte.

Film genel izleyiciye hitap eden tam bir aile animasyon filmi olmuş. Hem çocukların, hem ergenlik dönemindeki gençlerin, hem de yetişkinlerin kendilerinden çok şey bulabilecekleri bir yapım. Disney-Marvel ortaklığının alışılagelmiş sinema anlatımını bu filmde de bulmak mümkün. Nedir bu anlatım nerdeniz kısaca şöyle özetleyebiliriz: Filmin başında hatalar yapan, izleyiciye antipatik gelen “anti-kahraman” imajındaki ana karakterin başına ibret verici olaylar silsilesi gelir ve yaptıklarından pişman olur. Filmin kalanında da yaptığı yanlışları düzeltmeye adar kendini. Hızını alamaz ve arası kötüyse arkadaşlarıyla arasını düzeltir ve daha da hızını alamayarak tüm şehri, dünyayı hatta yeri gelince evreni kurtarmaya çalışır.

Dünya’yı/evreni ilk başta tehlikeye atan kişi de genellikle ya kahramanımızdır ya da istemeden de olsa bir şekilde kendisi bu durumdan az ya da çok sorumludur. Sonunda da Dünya/evren başarılı bir şekilde kurtarılır ama muhakkak bazı kayıplar verilir, duygusal anlar yaşanır. İlk Disney/Marvel filmi Iron Man’de tutmuş olan bu formülü Disney, bundan sonra çıkardığı tüm çizgi roman uyarlaması sinema filmlerinde de kullanmıştır. Örnek: Avengers, Avengers 2, Civil War, Guardians Of The Galaxy, Guardians Of The Galaxy 2, Dr Strange gibi.

Disney/Marvel filmlerini seviyorsanız bu animasyon filmi de seveceksiniz. Fakat tekrar eden senaryoları sevmiyorsanız, farklılık ve yenilik arıyorsanız bu filmi pek de önermiyorum. Yine de ailecek hoşça vakit geçirmek için izlenebilecek güzel bir animasyon film…

Yazar: Gökhan Cılam

Galaktik dominasyon hedefinde emin adımlarla ilerleyen bir yazar, uzay ve zaman çizgisinin ötesine çıkmaya çalışan maceraperest bir yönetmen, kara deliğin derinliklerinde senfoni yazan tutkulu bir müzisyen...

İlginizi Çekebilir

Star Wars: The Force Awakens

Star Wars: The Force Awakens

27 Mayıs 1977 tarihinde vizyona giren bir filmle birlikte sadece sinema endüstrisi değil, içinde yaşadığımız …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin