Bilimsel Yönü Güçlü 6 Bilimkurgu Filmi

Bilimkurgu sineması, en dayanıklı ve uzun soluklu uğraşlardan biri. Georges Melles’in “Ay’a Yolculuk” eserinden tutun da günümüz süperkahraman destanlarına kadar olan bu süreçte izleyiciler, türün görkeminden ve sergilediği sayısız olasılıktan fazlasıyla etkilendiler. Bazı filmler gerçekliğe çok özen göstermezken, bazı filmler ise fantezi ile bilim ayrımını yapmaya büyük önem verdi. Yıldızlararası (Interstellar), Mesaj (Contact), Bıçak Sırtı (Blade Runner) gibi bilimsel altyapısı güçlü filmlerde, gerçek ile kurgu arasında dengeli bir uyum vardır.

Aşağıdaki filmler her ne kadar imkansız gibi görünen konuları işlese de, izleyiciyi peşinden sürüklemek için kurgusunda yeteri kadar gerçekçilik de barındırıyorlar. İşte karşınızda bilimin doğruluğundan şaşmayan 6 şaheser bilimkurgu filmi…

2001: Bir Uzay Macerası (2001: A Space Odyssey)

Stanley Kubrick, detaylara çok önem gösteren bir yönetmendi. Arthur C. Clarke ile birlikte bu klasiği yaratırken görsel dizaynın bilimsel doğruluğuna mümkün olduğu kadar özen göstermeye çalıştı. Hatta bu konuyu o kadar kafaya takmıştı ki astronomlar ve uzay mühendisleri ile ortak çalışmalara girişmekten geri durmadı. Onun bu detaycılığı sayesinde gerçekçi bir uzay yolculuğu ortaya çıktı. Yerçekimsiz ortamda yaşam, uzayda ses dalgalarının yayılmaması, gezegenlerin yörünge hareketleri gibi ayrıntılar başarıyla betimlendi.

Bilimsel doğruluğunun yanı sıra filmde tablet bilgisayarlar, öncü astronot kıyafetleri ve gelişmiş yapay zeka sistemleri gibi öngörüsel ögelerle karşılaşmak da mümkün.

Bıçak Sırtı (Blade Runner)

Philip K. Dick‘in “Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?” eserinden uyarlanan Blade Runner, insan ile kopya arasındaki çizginin belirsizleştiği distopik bir gelecek manzarası resmederken, yapay zeka, bilinç, insan hakları ve farkındalık gibi çetrefilli konularda da derinlemesine okumalar sunuyor. Blade Runner’ın öngördüğü gelecek, yapay zeka çağının başlangıcındaki biz insanlık için çok da farazi değil. Asimov’un “Üç Robot Yasası” bir yana, ileride bu konularla ilgili evrensel ve ciddi tartışmalar yaşanacağı çok açık. Ayrıca kapitalizm kıskacındaki bir dünyada, mutlak gücü ele geçiren şirket ya da şirketlerle karşılaşmak, artık hiçbirimize uzak bir hayal gelmiyor olsa gerek.

Mesaj (Contact)

Küçük Eleanor babasına sorar “Evrende yalnız mıyız?” Cevap kısa ve nettir: “Eğer yalnızsak bu çok büyük bir yer israfı olurdu.” 1996 yılında aramızdan ayrılan bilim insanı ve yazar Carl Sagan‘ın aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan film, bilimkurgu yapımları arasından sağlam kur­gusu, oturmuş karakterleriyle rahatça sıyrılıyor. Üç saate yakın uzunluğuna rağmen, özellikle yönetmenin duru anlatımı ve Jodie Foster‘ın her zaman alıştığımız rahat oyunu sayesinde hiç sıkılmadan izlenebilen bir film. Zamanın göreliliği, dünya dışı yaşam, SETI Projesi, ilk temas gibi konularda hala sinematik bir başvuru kaynağı olduğunu söyleyebiliriz.

Yıldızlararası (Interstellar)

interstellar

Yıldızlarası’nın bilimsel tutarlılığı, son dönem sinema anlayışında ciddi etkiler yarattı. Öyle ki, bir filmin bilimsel açıdan güçlü olup olmadığını belirlemek için Yıldızlararası’nı bir kıstas olarak almaya bile başladık. Elbette filmin bu denli bilimsel temellere oturtulması rastgele gerçekleşmedi. Zira filmin ardında Kip Thorne gibi bilimsel bir zeka vardı. Geçtiğimiz günlerde Nobel Fizik Ödülü’nün de sahibi olan Thorne, filme kütle çekim ve astrofizik konularındaki bilgisini öyle başarılı şekilde yedirdi ki, eser biz seyirciler için ciddi bir teorik fizik kursuna dönüştü.

Aşk (Her)

her

Spike Jonze’nin bu filminde, gelişmiş yapay zekaya sahip bir işletim sistemi ve ona aşık olan bir adamın hikayesi anlatılıyor. Bilgisayarımızın ve telefonumuzun önünde geçirdiğimiz süre göz önüne alındığında insanların teknolojiyle duygusal bağ kurduğu bir gelecek hiç de uzak görünmüyor. Ünlü bilgisayar bilimcisi Ray Kerzweil, yazdığı film eleştirisinde filmin 2029’a kadar gerçek olabileceğini bile söylemişti.

Azınlık Raporu (Minority Report)

minority report

Bir Philip K. Dick uyarlamasıyla daha karşı karşıyayız. Azınlık Raporu’nda, haşin distopyayı görmezden gelirsek bir dolu ilginç bilimsel gerçeklik bulmak mümkün. Yeni jenerasyon bilgisayar sistemlerini oturtabilmek için yönetmen Steven Spielberg, işin uzmanlarıyla çalışmıştı. Dokunmatik ekranlarımız filmdekinin tam olarak aynısı olmasa da o sistemlere giderek yaklaştığımızı söyleyebiliriz. Dolayısıyla filmin teknolojik öngörüleri bir hayli güçlü…

Yazar: Alp Kütükçü

Çocukluğundan beri Küçük Yeşil Adam'ın peşinde. "Wake up, Neo..."

İlginizi Çekebilir

bilimkurgu bilgisayar yapay zeka

Bilimkurgu Yapımlarındaki Habis Bilgisayarlar #1

“Bilgisayarlar Eski Ahit tanrıları gibidir; bir sürü kuralları vardır, merhametleri ise yoktur.” – Joseph Campbell …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et