Hafta boyunca okuldu, dersti, vizeydi, finaldi, toplantıydı, müşteriydi, patrondu, oydu, buydu, şuydu derken canınız çıkmış. Neyse ki bir milyar yıl ötede gibi görünen cuma günü tam zamanında gelip imdadınıza yetişiyor. Ne yapmalı, haftanın yorgunluğunu nasıl atmalı? Dışarı çıkmaya üşenince, şöyle ayaklarınızı uzatıp eşinizle, dostunuzla bir film izlemeye karar veriyorsunuz. Şu mu olsun, bu mu olsun derken bir film seçip izlemeye koyuluyorsunuz. Ama o da ne? Film gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Soru işaretlerinin sayısı her geçen dakika artmakta. Ve film, siz daha neler olup bittiğini çözmeye uğraşırken bitiveriyor. Kafanızı çevirip eşinize/dostunuza bakıyorsunuz. Ve işittiğiniz soru, tam da sizin sormaya hazırlandığınız soru oluyor.
İyi de ne oldu şimdi?
Bir tartışmadır başlıyor. Cevap bulan soru işaretleri yok olmadan önce yenilerini doğuruyor. Gece yatağa girdiğinizde bile hala soru işaretleriyle boğuşmaktasınız. Yok, böyle olmayacak. En iyisi şu filmi yeniden izlemek. Film farklı kişilerle, tekrar izleniyor. Elbette yeni açıklamalar ile yeni soru işaretlerinin havalarda uçuşması uzun sürmüyor.
Tipik bir beyin yakan filmin (mindfuck movie) üzerinizdeki etkisi budur. Kafanızı çorba misali karıştıran bu filmler genellikle ilk izlenişte sırlarını açığa dökmezler. Adeta bir bulmaca gibi çözülmeyi beklerler. Sizi düşünmeye sevk eder, beyninizi zorlarlar.
İşte biz de buradan yola çıkarak sizler için beyin yakan bilimkurgu filmlerinden bir liste hazırlayalım dedik. Elbette uzun bir liste oldu. Bu yüzden listeyi, her biri on filmden oluşan üç parçaya bölmekte yarar gördük. Ne de olsa beyninizin yanmasını istemeyiz, değil mi?
1. Minority Report (Azınlık Raporu / 2002)
Yönetmen koltuğunda Steven Spielberg’ün oturduğu Minority Report, günümüzün gözetlenen toplumunu bundan yıllar evvel yazdığı eserlerde başarıyla tasvir etmiş Philip K. Dick’in aynı adlı öyküsünden uyarlanan gerilim dozu yüksek bir bilimkurgu filmi. Filmin konusu ise kısaca şöyle:
Yıl 2054. Yer Washington. Suçlar henüz işlenmeden tespit edilebilmekte ve suçlular daha o suçu işlemeye fırsat bulamadan yakalanabilmektedir. Bu işi üstlenen özel polis biriminin başında Dedektif John Anderton (Tom Cruise) vardır. Ancak işler bir anda tersine döner. John’un gelecekte bir cinayet işleyeceği öngörülür. Suçlu olarak damgalanan John kaçmak zorunda kalır. Kendisini aklamaya çabalayan John, aynı zamanda sistemin mükemmelliğini de sorgulayamaya başlayacaktır. Kaderimiz önceden yazılmış mıdır, yoksa seçim yapma şansımız var mıdır?
Devlet tarafından izlendiği paranoyasıyla yaşayan ve vaktinin çok azını bizim gerçeklik dediğimiz dünyada geçiren PKD’in hayal gücünden beyaz perdeye aktarılan Azınlık Raporu, listemizin açılış filmi olmayı hak ediyor.
2. Coherence (Paralel Evren / 2013)
Bir grup arkadaş uzun bir aranın ardından bir akşam yemeğinde buluşur. Elbette o anda, dünyanın yakınından geçmekte olan bir kuyruklu yıldızın başlarına açacağı dertlerden habersizlerdir. Önce telefonlar çekmez, ardından elektrik kesilir. Elektriği kesilmeyen tek ev ise iki blok ötededir. Aralarından birkaç kişi o eve gitmeye karar verir. Ancak o evde gördüklerinden sonra işler hem onlar, hem de seyirci için içinden çıkılması zor bir hal alacaktır.
Düşük bütçeli ama başarılı bir bilimkurgu filmi olan Coherence; Schrödinger’in kedisi, kuantum fiziği, paralel evrenler, eşevresizlik derken beyin yakan bir bilimkurgu filmi olarak tanımlanmayı sonuna kadar hak eden bir yapım.
3. Interstellar (Yıldızlararası / 2014)
Interstellar, İngilizce’de mindfuck olarak tabir edilen filmler denince önde gelen isimlerin arasında yer alan Christopher Nolan imzalı, yapımcılarının arasında Kip Thorne gibi bir bilim insanının da bulunduğu 2014 yapımı bir bilimkurgu filmi. Yakın bir gelecekte geçen filmde, dünya, insanlar için yaşanmaz bir hale gelmiştir ve bir grup bilim insanı, insanlığın kurtuluşunu bir solucan deliği sayesinde ulaşılabilecek yeni dünyalar keşfetmekte görmektedir.
Bilim dünyasının ünlü ve renkli isimlerinden biri olan astrofizikçi Neil deGrasse Tyson gibi bir ismin bile beğenisi alan film, bilimsel açıdan ayakları yere basan (elbette her yönüyle değil), ufuk açıcı bir yapım olarak karşımızda durmakta. Tabii ki Interstellar’ı bir paragrafla geçiştirmek filme haksızlık olur. O yüzden size, en azından film hakkında okuyabileceğiniz iki yazı tavsiye etmek faydalı olacaktır. Bunlardan ilki, kardeş sitelerimizden biri olan Evrim Ağacı’nda yer almakta. Diğeri ise Bilimkurgu Kulübü’ne değerli yazılarıyla katkı sağlayan Tamer Ertangil’e ait:
Yıldızlararası (Interstellar) Filminin Bilimsel Analizi:
Interstellar: İnsanlığı İnsanlık Kurtarabilir:
4. Inception (Başlangıç / 2010)
2010 tarihli Inception, Christopher Nolan’ın, senaryosu kadar oyuncu kadrosuyla da göz dolduran filmlerinden bir tanesi. Leonardo DiCaprio, Marion Cotillard, Joseph Gordon-Levitt, Tom Hardy, Cillian Murphy ve Michael Caine gibi yıldız isimleri bünyesinde barındıran film, yetenekli bir hırsız olan Dom Cobb’un etrafında şekilleniyor. Cobb bildiğimiz hırsızlardan değil elbette. O, görülen rüyalara sızıp insanların sırlarını, fikirlerini çalan bir hırsız. Sizin de tahmin edeceğiniz gibi bu büyük yetenek Cobb’u rakiplerinin sırlarını ele geçirmek isteyen şirketlerin aradığı adam haline getiriyor. Ve Cobb’a tepetaklak olan hayatını toparlama şansı veren son bir fırsat sunuluyor. Cobb ekibini kurup işe koyuluyor. Zira bu kez ondan bir fikri çalması değil, tam tersine bir fikri yerleştirmesi istenmekte. Bu noktadan sonra izleyici de kahramanlarımızla birlikte rüyalar denizinde bilinmezliklerle dolu bir yolculuğa doğru yelken açıyor.
Özgün bir konusu olan Inception, bol soru işareti yaratma garantili, yıldızlarla ve aksiyonla dolu bir film olarak listemizde yer almayı fazlasıyla hak etmekte.
5. The Signal (2014)
Üç üniversite öğrencisi, başlarına bela olan Nomad (Göçebe) adlı hacker’ın peşine düşer. Üçlü sonunda hacker’ın yaşadığı yeri tespit etmeyi başarır ve onunla yüzleşmeye karar verir. Ellerindeki adres, onları, terk edilmiş gibi görünen bir eve ulaştırır. Orada kimin yaşadığını öğrenmeye çalışırlarken başlarına garip bir olay gelir ve gözlerini açtıklarında kendilerini hapishane ile laboratuvar karışımı olan tuhaf bir yerde bulurlar. Kahramanlarımız kendilerine gerçek olarak sunulan açıklamaların üzerindeki yaldızı sıyırdıkça olaylar daha da karmaşık bir hal alır. Böylece bir yandan bu hapishane benzeri yerden kaçmaya uğraşırlarken, bir yandan da parçası oldukları gizemi çözmeye uğraşırlar.
2014 tarihli film, UFO’larla ve kaçırılma hikâyeleriyle ilgilenenlerin seveceği bilimkurgu korku karışımı bir yapım olarak dikkat çekiyor.
6. K-Pax (2001)
Günlerden bir gün bir tren istasyonunda bir yabancı beliriverir. Prot (Kevin Spacey) isimli bu yabancı adeta yoktan var olmuştur. Kimliği yoktur, geçmişi yoktur, onu bildiğimiz hayata bağlayan hiçbir şey yoktur. Tabii Prot’a göre bunda bir gariplik de yoktur. Ne de olsa o, K-Pax adlı bir gezegenden çeşitli araştırmalar yapmak ve notlar almak için dünyamızı ziyaret eden bir ziyaretçidir. Elbette Prot akıl hastanesinin yolunu tutar ve orada Psikiyatrist Dr. Powell’ın gözetimine verilir. Prot ister akıl hastası olsun, isterse doğruyu söylesin dokunduğu insanların hayatını olumlu anlamda değiştirmeyi başaracaktır. Bu kişilerin içinde Dr. Powell da vardır.
Sonuna kadar Prot’un doğruyu söyleyip söylemediğini anlayamadığımız K-Pax, insanın kalbine dokunan o büyülü filmlerden bir tanesi. Ve açıkçası bilimkurgudan çok, dram yönü ağır basıyor. Tabii bunun, listemizin olmazsa olmazlarından biri olduğu gerçeğini değiştirmediğini de belirtmekte fayda var.
7. Edge of Tomorrow (Yarının Sınırında / 2014)
Dünya yakın bir gelecekte uzaylılar tarafından işgal edilmiştir. İnsanoğlu bu korkunç düşman karşısında çaresizdir ve verilen savaş kaybedilmenin eşiğindedir. Tam bu sırada, üretilen yeni bir giysi teknolojisi insanlığa umut olur. Uzaylılara karşı yürüttüğü savaşta başarı sağlamaya başlayan insanoğlu, elindeki tüm güçle saldırmaya ve düşmanı dünyadan tamamen silmeye karar verir.
Sivil hayatında reklamcı olan ve hiç savaş tecrübesi bulunmayan Binbaşı William Cage (Tom Cruise) bu son savaşın ön cephesinde görevlendirildiğini öğrendiğinde kaçmaya çalışır. Ancak başarılı olamaz ve yakalanıp cepheye gönderilir. Bir uzaylıyı haklamayı başarsa da fazla dayanamaz ve öldürülür. Yeniden gözünü açtığında ise, kendisini, birliğinin savaş hazırlığı yaptığı ana geri dönmüş olarak bulur. Cage bu açıklanamaz olayı anlatsa da kimseyi inandırmayı başaramaz. O andan sonra kısır bir döngünün içine girip yeniden ve yeniden savaşıp ölecektir. Ancak sürekli aynı olayları yaşayıp dururken sonunda neler olup bittiğini de anlamayı başaracaktır. Verilen bu son savaşın kaderi onun ellerindedir.
Bu eğlenceli ve gülümsetme garantili filmin başrollerini Tom Cruise, Emily Blunt ve Charlotte Riley gibi isimler paylaşıyor. Hiroshi Sakurazaka’nın All You Need Is Kill adlı romanından uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda ise Doug Liman oturmakta.
8. Videodrome (1983)
Belden aşağı ucuz programlar yayınlayarak reyting peşinde koşan CIVIC-TV’nin başındaki Max Renn (James Woods) çığır açacak yeni ve sert şeylerin peşindedir. İşkence görüntüleri içeren Videodrome adlı korsan bir yayın keşfettiğinde aradığını bulduğunu düşünür. Ancak yayını izledikçe gerçek ile kâbuslardan örülü hayal dünyası arasındaki çizgi gittikçe kaybolmaya başlar. Max bir noktadan sonra neyin gerçek, neyin hayal olduğunu ayırt edemeyecek hale gelir.
Videodrome, videokasetlerin popüler olduğu 80’li yıllarda; The Dead Zone (Ölüm Bölgesi), Scanners (Tarayıcılar), Fly (Sinek) gibi filmlerden tanıdığımız aykırı yönetmen David Cronenberg tarafından yazılıp yönetilen ve beyin yaktığı kadar rahatsız edici sahneler de içeren sıra dışı bir bilimkurgu/korku filmi.
9. Twelve Monkeys (12 Maymun / 1995)
Ölümcül bir virüs 1996’da insanoğlunun üzerinden buldozer gibi geçer. Sonuç korkunç olur ve insanoğlu çareyi yeraltına sığınmakta bulur. Hafızası sağlam olduğu için seçilen James Cole (Bruce Willis) virüs hakkında bilgi toplamak için 2035 senesinden geçmişe gönderilir. Yanlış bir tarih olan 1990’a giden Cole, dünyanın sonu geldiğini söyleyince (bakınız: Kassandra Kompleksi) bir akıl hastanesine kapatılır. Cole burada, tedavisini üstlenen Dr. Kathryn Railly’yi anlattıklarının doğru olduğuna ikna etmeye çalışacaktır.
Zamanda yolculuk, insanoğlunun sonunda kendi sonunu getirmesi, bilimin yanlış ellerde nasıl korkunç sonuçlara neden olabileceği gibi konuları ele alan ve iki dalda Oscar’a aday gösterilen (En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ‘Brad Pitt’, En İyi Kostüm Dizaynı ‘Julie Weis’) 12 Maymun, bilimkurgu klasikleri arasında yer alan gerçek bir başyapıt.
10. Total Recall (Gerçeğe Çağrı / 1990)
Madem açılışı Philip K. Dick ile yaptık, kapanışı da onunla yapalım. Gerçeğe Çağrı, PKD’in kaleme aldığı We Can Remember It For You Wholesale (Sizin İçin Topyekün Hatırlayabiliriz) adlı öyküden uyarlanmış ve başrollerinde Arnold Schwarzenegger, Sharon Stone gibi isimlerin yer aldığı bir bilimkurgu filmi.
Gerçek nedir? Gerçek diye tanımladığınız şey aslında bir yanılsamadan ibaret olabilir mi? Sandığınız kişi olduğunuzdan kesinlikle emin misiniz? Sizi siz yapan şey nedir? Bir insan anılarının toplamı mıdır? Peki ya o anıları hiç yaşamamışsanız? Ya geçmişinizi oluşturan o anılar aslında hiç var olmamışlarsa? Ya bu anılar size başka biri tarafından yüklendiyse? Bir inşaat işçisi olan Douglas Quaid (Arnold Schwarzenegger) Mars’la ilgili rüyalar görmektedir. Üstelik bu rüyalarda ona eşlik eden gizemli bir de kadın vardır. Kendisinde sıradan bir işçiden daha fazlası olduğunu hisseden ve önemli bir şeyler yapmak isteyen Quaid, Mars’a taşınmanın hayalini kurar. Ancak karısını Lori (Sharon Stone) bu fikre sıcak bakmaz. Quaid bir gün işe giderken yolda bir reklama rastlar.
“Antarktika’da kayak yapmak istiyorsunuz ama işlerden oluşan bir çığın altında kaldınız. Okyanusun altında bir tatil düşünüyorsunuz ama bütçenizi yormasından korkuyorsunuz. Her zaman Mars’ın dağlarına tırmanmak istemiştiniz ama sizi aşmasından korkuyorsunuz. O zaman gerçeğinden daha ucuz, daha güvenli ve daha iyi bir anı satın alabileceğiniz Recall Anonim Şirketi’ne gelin. Ömrünüzü boşa geçirmeyin. Hayatınızın anısı için Recall’ü arayın.”
Mars’ın adını duymak bile Quaid’in ilgisini çekmeye yeter. Bir iş arkadaşının ‘beyninle oynama’ uyarısını dikkate almayan Quaid, Recall adlı şirkete gider ve Mars’ta gizli ajan olarak görev yapacağı bir anı satın alır. Ancak Quaid için işler yolunda gitmez. Bir terslik yaşanır ve kafası karışan Quaid gerçekte kim olduğu hakkında şüphe duymaya başlar. Sandığı gibi sıradan bir inşaat işçisi midir, yoksa öyle düşünmesi istenen bir gizli ajan mıdır?
2012’de yeniden sinemaya uyarlanan ve klasik bir PKD hikâyesi olan Total Recall, bilimkurgu hayranlarının ıskalamaması gereken filmlerden biri. Ayrıca filmin müziklerinin, kariyeri boyunca 17 kez Oscar ödülüne aday gösterilen efsane isim Jerry Goldsmith tarafından bestelenmiş olduğunu belirtmekte de yarar var.
Ve evet… İlk listemiz burada son buluyor. Beyin yakan bilimkurgu filmleriyle dolu ikinci listede görüşmek üzere…