Alman bilimkurgu sinemasi

Alman Sinemasından Öne Çıkan Bilimkurgu Filmleri

Avusturya doğumlu yönetmen Fritz Lang’ın Metropolis‘i, Alman bilimkurgu sineması dendiğinde akla ilk gelen film olmayı hala sürdürüyor. Bir anlamda günümüz bilimkurgu sinemasının temelini de atmış olan film, eleştirel tavrı, çağının ötesindeki görselliği ve distopik anlatımıyla tüm zamanların en iyi eserleri arasında. Ne yazık ki Metropolis gibi bir filme imza atan Alman sineması, sonraki süreçte derin bir sessizliğe gömülmekten kurtulamadı.

Ancak bu durum, Alman sinemasında bilimkurgu yapıtları görmediğimiz anlamına gelmiyor tabii. Zira dönem dönem izleyiciyle buluşan filmler, Alman sinemasında bilimkurgunun henüz ölmediğini kanıtlar nitelikte. Bu yazıda sizlere, Alman sinemasından öne çıkan bilimkurgu filmlerini sıralayacak ve belki de sektörün küllerinden doğma uğraşını özetlemiş olacağız. Keyifli seyirler…

Raumpatrouille Orion

Raumpatrouille Orion

2003 tarihli Raumpatrouille Orion, sinemada fazla örneği kalmamış filmlerden biri. Film, 1966 yılında yayın hayatına başlayan Raumpatrouille – Die phantastischen Abenteuer des Raumschiffes Orion (Orion Uzay Gemisinin Fantastik Maceraları) dizisine dayanıyor. Yönetmenliğini Michael Brown ve Theo Mezger‘in üstlendiği yapım, TV dizisinden kesitler de içeren sıra dışı ve izlenesi bir B-tipi film.

Die kommenden Tage

Die kommenden Tage

Yönetmen Lars Kraueme‘nin gelecekle ilgili karamsar bakışını beyaz perdeye yansıtan Die kommenden Tage, 2010 yılında iyi bir bütçeyle vizyona girdi. İki kız kardeşin yakın geleceğin çürümüş Avrupa’sındaki tutunma mücadelesini konu alan eser, işlediği gerçekçi atmosferiyle büyük beğeni topladı. Filmin, çözülüp bölünmüş bir topluma ve zengin ile yoksun arasındaki belirgin uçuruma dikkat çektiğini belirtmekte yarar var.

Pandorum

pandorum

Pandorum, son dönem Alman bilimkurgu sinemasının en dikkat çeken filmlerinden biri. Korku ve gerilim unsurlarını başarıyla işleyen eserde, aşırı nüfus artışı sonucu Dünya yaşanmaz bir yer haline gelmiştir. Hayatta kalan insanlar, koloni gemisine binerek Dünya benzeri bir gezegene doğru yola çıkarlar. Herkes derin uykudadır, ancak gemi mürettebatından birkaçı sıra dışı bir şekilde uyanır. Sorunu anlamaya çalışan mürettebat, çok geçmeden gemide yalnız olmadığını fark edecek ve dahası gizemli varlıklarca bir bir avlanacaktır…

Das Arche Noah Prinzip

Das Arche Noah Prinzip

1984 tarihli filmin yönetmen koltuğunda ünlü bir isim oturuyor: Roland Emmerich. Alman asıllı yönetmenin ilk filmlerinden olan Das Arche Noah Prinzip, bir milyon Marklık bütçesiyle öne çıkıyor. 1997 yılında Avrupa ve ABD ortaklığında bir uzay istasyonu inşa edilir. Meteorolojiye hükmedebilen bu istasyon, Doğu ile Batı arasındaki tansiyon yükselince herkesin odak noktası haline gelecek ve 3. Dünya Savaşında kilit bir role sahip olacaktır.

Orlacs Hände

Orlacs Hände

1924 tarihli filmin yönetmeni Robert Wiene. Geleceğin tıbbına yönelik ilginç öngörüler içeren film, Fransız bilimkurgu yazarı Maurice Renard‘ın romanından esinlenilerek çekildi. Eser, kaza sonucu ellerini kaybeden bir piyanistin psikolojik çalkantılarına ve dönüşümlerine odaklanıyor. Kaza sonrası piyaniste, infaz edilmiş bir katilin elleri nakledilir. Kahramanımız Orlac, bu organ naklinden sonra hızla değişecek ve hatta bir katile dönüşecektir. Filmin 1960 yılında Edmont Greville yönetiminde yeniden çekildiğini de anımsatalım.

Der schweigende Stern

Der schweigende Stern

1960 yılında çekilen yapım, Doğu Almanya‘ya ait ilk bilimkurgu filmi olma özelliğini taşıyor. Venüs’ten geldiği tahmin edilen bir uzaylı eseri keşfedilince, uluslararası bir grup astronot eserin kökenini aydınlatmak için Venüs’e doğru yola çıkar. Yönetmenliğini Kurt Maetzig‘in üstlendiği film, çekildiği dönemin Soğuk Savaş atmosferini de başarıyla hissettiriyor.

Cloud Atlas

cloud-atlas

Kadrosunda Tom Hanks ve Halle Berry gibi yıldızları barındıran Cloud Atlas, Tom Tykwer ve Wachowski Kardeşler tarafından çekildi. David Mitchell‘in romanından uyarlanan film, geçmişten günümüze gelen oradan da geleceğe uzanan ve farklı hayatların birbirlerini zincirleme etkileyen ilişkiler yumağına dayalı yapısıyla ilginç bir içeriğe sahip. Filmin Almanya, ABD, Hong Kong ve Singapur ortak yapımı olduğunu hatırlatalım.

Boy 7

Boy 7

Türk asıllı Alman yönetmen Özgür Yıldırım imzalı Boy 7, distopik anlatısıyla dikkat çeken ve listemize girmeyi başaran bir başka eser. Hafızasını yitirmiş genç bir adam, kendini hiç tanımadığı kasvetli bir ortamda bulur. Kısa süre sonra aynı durumda olan bir genç kıza rastlar. İkili, beyin yıkamaya dayalı faşist bir sistemin içinde olduklarını fark edecek ve geriye dönüş için mücadeleye girişecektir. Müzikal ve görsel zenginliği ile öne çıkan Boy 7, Alman sinemasının farklı işlerinden.

Hell

hell_film

Tim Fehlbaum‘un yönettiği 2016 çıkışlı Hell, Alman sinemasının son dönemde en fazla ses getirmeyi başarmış filmlerinden. Önceleri yaşamın kaynağı olan güneş ışınları, zamanla Dünya’yı yaşanılamaz bir hale getirmiştir. Ormanlar kavrulmuş, hayvan leşleri her yeri kaplamış ve artık gece diye bir kavram kalmamıştır… Böyle bir Dünya’da Phillip, Maria ve küçük kız kardeşi Leonie yaşam mücadelesi vermektedir. Söylentilere göre halen suyun bulunduğu bir yer mevcuttur. Su bulabilmek umuduyla çıktıkları bu tehlikeli yolculukta karşılaştıkları Tom ise kalifiye bir araba tamircisidir ve arıza çıkaran arabaları için eşi bulunmaz birisidir. Ancak Tom’a güvenmeli midirler?

Operation Ganymed

Operation Ganymed

Rainer Erlers‘in yönettiği Operation Ganymed, uzaydaki birkaç yıllık görevin ardından geri dönen mürettebatın ıssız bir Dünya ile karşılaşmasını konu ediniyor. Meksika olduğuna inandıkları bir yere iniş yapan mürettebat, kuzeye doğru seyahat etmeye ve Dünya’ya neler olduğunu anlamaya çalışacaktır. 1977 tarihinde çekilen film, görüldüğü üzere oldukça ilgi çekici bir konuya sahip.

Metropolis

metropolis-movie-poster-laurent-durieux

Yazının girişinde de değinildiği gibi, Metropolis sadece döneminin değil, tüm zamanların en üstün bilimkurgu yapıtlarından biri. Endüstrileşme çağının etkisini hissettirdiği bir dönemde, Lang’ın gelecek tasarımı da bundan payını alıyor. İnsanlar ikiye ayrılmıştır. Yer altında makinelerle birlikte yaşayan sınıf ve yukarıda daha konforlu bir yaşam süren yönetici sınıf. Lang bu bölünmüş toplumsal yapıyı, insani bir aşktan yola çıkarak uzlaştırmaya çalışır.

Dönemine göre mükemmel sayılabilecek bir şehir tasarımına sahip olan film, kendisinden sonra gelen bütün bilimkurgu filmlerini de etkilemiştir.

Hazırlayan: İnanç Kaya

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

Moonfall

Ay Terörü: Moonfall

Felaket temalı yapımların önde gelen yönetmeni Roland Emmerich, bu kez Ay’ın saklanan büyük “sırrı”nı konu …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et