2000’li Yıllardan 10 Bilimkurgu Filmi

2000’li yıllar, teknolojinin de ilerlemesiyle birlikte bilimsel ve görsel anlamda daha doyurucu filmlerin karşımıza çıktığı bir dönem olarak dikkat çekiyor. Gravity (2013), Interstellar (2014), Predestination (2014), Ex Machina (2014), Arrival (2016) bir çırpıda sayabileceğimiz filmlerden. Örnekler çoğaltılabilir elbette, ama biz yine göz önündeki filmleri es geçeceğiz ve karanlıkta kalmış filmleri bulup gün yüzüne çıkarma peşinde olacağız. Umarız en azından bir iki film keşfetmenizi sağlayabiliriz. Başlıyoruz.

1. Frequency (2000)

Gelecekte neler yaşayacağınızı bilmek ister miydiniz? Kahramanımız Frank Sullivan böyle bir şans yakalıyor. Keşfettiği bir frekans üzerinden gelecekteki oğluyla konuşmayı başarıyor, ama duydukları pek de hoşuna gitmiyor doğrusu. Frank belki de birçoğumuzun yapacağını yapıyor ve geleceğini değiştirme yolunu seçiyor. Ancak bu yaptığının bazı bedelleri olacağını tahmin etmişsinizdir herhalde.

Kelebek Etkisi ile benzerlik gösteren Frequency gerilim ve bilimkurguyu bir araya getiren duygusal bir yapım olarak dikkat çekiyor. Filmin 2016’da 13 bölümlük bir televizyon dizisi haline getirildiğini söyleyip bir sonraki filmimize geçelim.

2. Sunshine (2007)

Yıl 2057. Dünya ve yaşam zor durumda. Güneş ölüyor. Başarısız bir görevin ardından, uluslararası astronotlardan oluşan bir ekip, ölmekte olan Güneş’i nükleer fizyon bombası kullanarak yeniden canlandırmak için tehlikeli ve hayati bir göreve atılırlar. Yönetmen koltuğunda Trainspotting, 28 Days Later, 127 Hours gibi filmlerden tanıdığımız Danny Boyle oturuyor.

3. Outlander (2008)

Vahşi savaşların ve büyük kutlamaların insanları, Vikingler; gemisi onların arasına düşen uzak diyarlara ait bir adam, Kainan; ve Kainan’ın peşinde sürüklediği ejderhalardan bile korkunç bir canavar, Moorwen. Vikingler bile böyle bir düşman görmemiştir ve eğer hayatta kalmak istiyorlarsa Kainan’ı dinleyip onunla birlik olmak zorundadırlar.

Outlander, bilimkurgunun yalnız uzayın derinliklerinde ya da gelecekte geçmek zorunda olmadığını gösteren bir film olarak önemli bir yere sahip.

4. Repo Men (2010)

Yakın bir gelecekte yapay organlar kredi ile satılmaktadır. Film satın aldığı bir kalbe ödeme yapmak için mücadele eden bir adamın etrafında dönüyor. Başrollerinde Jude Law, Forest Whitaker gibi önemli isimleri barındıran Repo Men Amerikalı yazar Eric Garcia’nın The Repossession Mambo adlı romanında beyaz perdeye uyarlanmış.

5. Super 8 (2011)

Joe ve arkadaşları Cleveland Uluslararası Super 8 Film Festivali’ne katılabilmek için Dava isimli bir zombi filmi çekmektedirler. Alice’in de aralarına katılmasıyla renkli bir kadro kurmayı başarırlar. Ancak Alice ile çektikleri ilk sahnede korkunç bir tren kazasına tanık olurlar. Çocuklar canlarını zor kurtarır. O sırada ordunun taşıdığı çok gizli bir kargo da serbest kalır. Peki nedir bu kargo? O da filme kalsın isterseniz.

Super 8 80’lerin büyüsüne sahip. E.T., Goonies gibi maceradan maceraya koşan çocukların başrolde olduğu filmleri seviyorsanız Super 8 tam size göre.

6. Upstream Color (2013)

Yazıp yönettiği 2004 yapımı Primer ile dikkat çeken Shane Carruth bu kez dikkat çekici başka bir filmle, Upstream Color ile karşımızda. Deneysel bir bilimkurgu filmi olan Upstream Color parçalanmış hayatlara sahip iki insanın birbirine tutunmasını konu ediniyor ve bilimkurgu ile aşkı bir araya getiriyor.

7. Timecrimes (2007)

Karısıyla birlikte yeni bir eve taşınmanın keyfini süren Hector bahçede oturmuş dürbünle etrafı izlerken, ormanın içinde çekici bir kadın görür. Karısının alışverişe gitmesiyle birlikte ormana giden Hector, kadını baygın bir halde bulur. Onu kendine getirmeye çalıştığı sırada ortaya çıkan yüzü sargılı bir adam elindeki makasla ona saldırır.

Bu gizemli adam kimdir? Neden ona saldırmıştır? Kadın ile sargılı adam arasında ne gibi bir bağlantı vardır? Timecrimes gözünüzü kırpmadan izlemeniz gereken beyin yakıcı bilimkurgu filmlerinden biri.

8. The Signal (2007)

The Signal için bağımsız yapımcılar David Bruckner, Dan Bush ve Jacob Gentry tarafından yazılıp yönetilen bir bilimkurgu soslu korku filmi diyebiliriz. Film, tüm görsel ve işitsel cihazların, insanları çılgınca davranışlara sürükleyen gizemli bir sinyal yaymasını konu ediniyor ve bunu da izleyiciye üç bölümde aktarıyor. Üç bölümün de farklı bir isim tarafından yazılıp yönetildiğini belirtmekte fayda var. Sizlere bu üç isimden biri olan Dan Bush’ın bir genetikçinin çılgın hikayesini konu edinen The Reconstruction of William Zero (2014) filmi de bir köşeye not etmenizi tavsiye ederiz.

9. Lucia (2013)

Uykusuzluk çeken bir adam aldığı ilacın ardından renkli rüyalar görmeye başlar. Hayalleri ve fantezileri rüyalarında gerçeğe dönmüş, ancak gerçek ve fantezi arasında çizgi bulanıklaşmıştır. Pawan Kumar tarafından yazılıp yönetilen ve bir Hint bilimkurgusu olan Lucia bilimkurgu, gerilim ve romantizm öğelerini bir arada barındırıyor. Londra Hint Film Festivali’nde gösterilen yapım, aynı zamanda seyirciler tarafından en iyi film seçilmiş.

10. Deja Vu (2006) 

New Orleans’ta bir feribotta yaşanan patlamanın soruşturması, işinde uzman olan ajan Doug Carlin‘e verilir. Doug kısa sürede olayın bir kaza değil, terörist saldırısı olduğunu keşfeder. Doug olayı yeni bir teknoloji kullanarak aydınlatmaya çalışan bir ekibe dahil edilir. Ancak kısa sürede bu teknolojinin kendisine anlatıldığı gibi olmadığını anlar. Ona kamera kaydı gibi gösterilen görüntüler aslında dört buçuk gün öncesine açılan solucan deliğinden görünenlerdir. Kısacası ellerinde geçmişe göz atma şansı vardır. Doug ve ekip arkadaşları, katili olay yaşanmadan durdurmaya çalışacaklardır.

Başrolünde polisiye filmlerde sıkça karşımıza çıkan Denzel Washington‘ın rol aldığı Deja Vu, her anı heyecan dolu polisiye soslu bir bilimkurgu filmi.

Önceki

Yazar: Kadri Kerem Karanfil

Bu hesap, artık hayatta olmayan bir yazara aittir. (1980-2021)Bilimkurgu Kulübü emektarı. Yalnız bilimkurguyla değil, korku ve çocuk edebiyatıyla da ilgili. Stephen King'in sadık okuyucusu. Ray Bradbury'nin büyük hayranı. 80'lere ait korku filmlerinin tutkunu.

İlginizi Çekebilir

Slingshot

Slingshot: Hiçbir Kuvvet Seni Kendinden Uzağa Atamaz

“Yalnızlığı sevdiğimden yalnızım sanıyordum, oysa sadece yalnızmışım.” Yalnızlık, izolasyon, klostrofobi, paranoya, neyin hayal neyin gerçek …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin