15 Komik Bilimkurgu Filmi

Bilimkurgu yaygın olarak keşif, merak, gizem gibi duygularımızı besleyen, bunu da bilimsel ve teknolojik kurgulamalar aracılığıyla yapan bir tür.  Dolayısıyla uzay, uzay gemileri, dünya dışı yaşam, zamanda yolculuk, kolonileşme, ölümsüzlük arayışı, gelecek öngörüleri gibi kendisiyle bütünleşmiş birçok temaya sahip. Ancak böylesi ciddi konuları ele alması, bilimkurgunun mizahtan kopuk olduğu anlamına gelmiyor elbette. Bilakis bilimkurgu, mizaha ve eğlenceye son derece müsait bir alan. Bilimkurgudan Otostopçunun Galaksi Rehberi’ndeki gibi absürt komedi de çıkarabilirsiniz, Idiocracy’de olduğu gibi kara mizaha dayalı bir gelecek tasavvuru da. Kısacası bilimkurguyla ne yapacağınız tamamen size kalmış..

Bu yazıda, belleklerimizde yer etmiş 15 komik bilimkurgu filmini listelemeye ve haklarında kısa bilgiler vermeye çalışacağız. İçlerinde başka filmlerle dalgasını geçen de var, insanın aptallığıyla eğlenen de. Absürt komplo teorileri, mizah anlayışı aşırı gelişmiş uzaylılar, başa çorap ören teknolojiler, klişeler, ironiler, paradokslar ve daha nicesi. Eğlenceye hazır olun…

Back to the Future (Geleceğe Dönüş, 1985)

Back To The Future

Yönetmenliğini Robert Zemeckis’in yaptığı Geleceğe Dönüş, tüm zamanların en efsane ve eğlenceli filmlerinden. Sonrasında gelen iki devam filmi ve bir televizyon dizisiyle de popüler kültürün önemli bir ikonuna dönüştü. Marty Mcfly (Michael J. Fox), çılgın profesör (Christopher Lloyd) tarafından icat edilmiş zaman makinesiyle 1955’li yıllara geri giden tipik bir Amerikan gencidir.

Bu histerik ve sürprizlerle dolu zaman yolculuğu sırasında, Marty’nin geleceğe dönebilmek için garantilemek zorunda olduğu çok önemli bir şey vardır. O da gelecekte bıraktığı anne ve babasını tanıştırıp, bir şekilde birbirlerine âşık olmalarını sağlamaktır. Eğlenceli senaryosu, yüksek hayal gücü ve unutulmaz karakterleriyle, Geleceğe Dönüş tekrar tekrar izlenmeyi hak eden bir seri.

Mars Attacks! (Çılgın Marslılar, 1996)

Bilimkurgu sağ olsun, onlarca yıl Marslıların bir gün gelip Dünya’yı işgal edecekleri korkusuyla yaşadık. Hatta Orson Welles, radyodan H.G. Wells’in meşhur Dünyalar Savaşı’nı haber bülteni şeklinde okuyunca on binlerce Amerikalı gerçekten de Marslıların Dünya’ya saldırdığını sanmış ve büyük bir panik yaşanmıştı. Dağlara kaçmaya çalışanlar mı ararsanız, kendilerini sığınaklara hapsedenler mi?  İşte Tim Burton’ın Çılgın Marslılar‘ı bu kâbuslarımızı gerçeğe dönüştürmek için geldiler…

Dünya’ya saldırmanın eğlenceli olacağı konusunda fikir birliğine varmış görünen Marslılar, sırf heyecan yaşamak için kentlerimizi yerle bir etmekte, üstelik yakıp yıktıkları binaların önünde bir de utanmadan selfie çekmektedir. Bize ne garezleri var bilmiyoruz ama, eğer bu çılgın, büyük kafalı uzaylı yaratıkları biri durdurmazsa işimiz yaş!

Galaxy Quest (Galaksi Savaşçıları, 1999)

Eski bir bilimkurgu dizisinin oyuncuları olan ekibimiz, kendilerinden istenen yardımı yeni bir iş teklifi sanarak kabul eder. Oysa yardım talep edenler, saldırıya uğramış uzaylı bir türün gerçek temsilcileridir. Artık ekip için geri dönüşü olmayan bir ölüm kalım savaşı başlamıştır.

Kadrosunda Tim Allen, Sigourney Weaver, Alan Rickman, Tony Shalhoub, Sam Rockwell gibi isimleri barındıran ve Star Trek’in keyifli bir parodisi olan Galaxy Quest (Galaksi Savaşçıları), bir yandan güldürürken bir yandan da bilimkurgu klişeleriyle dalgasını geçiyor.

The Hitchhiker’s Guide to the Galaxy (Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi, 2005)

hitchhikers-guide-to-the-galaxy-arthur-marvin

Douglas Adams’ın bir radyo oyunu olarak yazdığı ve sonrasında edebiyat serisine dönüştürdüğü Otostopçunun Galaksi Rehberi, bilimkurgu ve mizah sözcükleri yan yana geldiğinde akıllarda beliren ilk yapıtlardan biri. Absürt mizahı, her dönem ilgi çekici kalmayı başarabilen yaratıcılığı, uçuk kaçık karakterleri ve iğneleyici üslubuyla tam bir başyapıt. 80’lerin başında 10 bölümlük bir televizyon dizisine de uyarlanan eser, yönetmenliğini Garth Jennings’in yaptığı 2005 tarihli sinema filmiyle de adından söz ettirmişti.

Sabah şiddetli bir baş ağrısıyla uyanan Arthur Dent, üzerinden otoyol geçeceği söylenen ve kendisinden habersiz istimlak edilen evini yıktırmamak için çareyi dozerlerin önüne yatmakta bulur. Heyhat, o sırada Dünyamız da galaksiler arası bir otoyol inşaatı için gözden çıkarılmıştır ve uzaylılar tarafından yok edilmek üzeredir. Bahtsız kahramanımız Dent, arkadaşı Ford ile beraber yok edilen Dünya’dan otostop çekerek kaçmayı başarsa da yaşadıkları, yaşayacaklarının yanında hiçbir şey kalacaktır!

Idiocracy (Ahmaklar, 2006)

Idiocracy 2

Kahramanımız Joe Bowers, her konuda ortalama vasıflara sahip sıradan bir Amerikalıdır. Bir askeri kütüphanede çalışan ve birinci dereceden hiçbir akrabası olmayan Bowers, yaşamını fahişelik yaparak sürdüren Rita ile birlikte bir askeri deneye seçilir. Deney, ordudaki başarılı askerlerin dondurulup ihtiyaç anında yeniden uyandırılmasını amaçlamaktadır. Bir yıl sürmesi gereken çok gizli bu deney, yaşanan bazı talihsizliklerden dolayı unutulur ve denekler tam 500 sene uykuda kalır. Gözlerini 2505 yılında açan Bowers ve Rita, kendilerini gelişmiş, ilerlemiş bir dünyanın aksine; aptallığın hüküm sürdüğü yıkık dökük bir gelecekte bulur.

Suyun bir çeşit enerji içeceğiyle ikame edildiği, yıkılmasınlar diye gökdelenlerin birbirine halatla bağlandığı, tarımın ve ekonominin durma noktasına geldiği, Starbucks’ın bir genelev zincirine dönüştüğü, 90 dakika boyunca sadece bir poponun gözüktüğü filme 8 dalda Oscar verildiği ahmaklar çağına hoş geldiniz…

Men in Black (Siyah Giyen Adamlar, 1997)

Evrende bizden başka zeki yaşam formları var mı? Siyah Giyen Adamlar filmine göre evet var; hem de her yerde. Üstelik buna Dünya da dâhil. Lowell Cunningham‘ın yarattığı The Men in Black adlı çizgi roman serisine dayanan film, envai çeşit uzaylı tiplemesiyle eğlenceli olduğu kadar sıra dışı da. Uzaylılar ile Dünya arasındaki ilişkileri düzenlemekle görevli MIB Bürosu, halktan gizlenen yüksek bütçeli bir resmi kuruluştur.

Büro için çalışan ajan ‘K(Tommy Lee Jones) ve onun işe aldığı ‘amatör’ Ajan ‘J(Will Smith), Dünya’ya diğer gezegenlerden gelen misafirleri denetlemekle görevlidir. Dünyamıza sinsice sızmaya çalışan kötü niyetli uzaylıları ve kaçakları yakalayabilmek için gecesini gündüzüne katan ikilimiz, kendi boylarını da aşan bir tehditle karşı karşıya kalınca olaylar çığırından çıkar. Vizyona girdiği 1999’da fazlaca ilgi çeken Siyah Giyen Adamlar, iki devam filmiyle de beyaz perde macerasını sürdürdü.

G.O.R.A. (2004)

gora

Cem Yılmaz’ın komedi-bilimkurgu sinemamıza bir armağanı olan G.O.R.A, başta The Fifth Element olmak üzere birçok efsane filmle kafa buluyor. Alıştığımız her türlü klişeyi üst üste bindirip bunları kendi absürt anlatısına serpiştiren film, aynı evrende geçen iki filmin daha çekilmesine yol açacak kadar da zengin bir mitolojiye sahip.

Anadolu’nun turistik kentlerinden birinde tüccarlık yapan Arif, uzaylılar tarafından kaçırılarak G.O.R.A adlı bir gezegene götürülür. Türklüğünü her ortamda belli etmekten kaçınmayan ve bu gezegenden kurtulup Dünya’ya dönmeyi kafasına koyan Arif’in, önce dünyalılardan tiskinen uzaylı Komutan Logar‘ı alt etmesi lazımdır. Cem Yılmaz, Ozan Güven, Rasim Öztekin, Şafak Sezer, Özkan Uğur gibi oyuncuları bir araya getiren G.O.R.A, hâlâ izlerken gülümsetmeyi başaran filmlerden…

Innerspace (İçimde Biri Var, 1987)

Joe Dante’nin yönettiği Innerspace, 1966 yapımı kült film Fantastic Voyage’ın izinden gidiyor ve minyatürleştirme teknolojisine dayalı bir anlatı ortaya koyuyor. Fantastic Voyage’dan farkı ise bunu olabildiğine komik ve eğlenceli şekilde yapması. Dennis Quaid’in canlandırdığı gözüpek test pilotu Teğmen Tuck Pendleton, çok gizli bir tıbbi araştırma için küçültülüp bir farenin içine enjekte edilecektir. Ancak kahramanımız, bu teknolojiyi çalmak isteyen kötü niyetli bir grubun devreye girmesi sonucu kendisini yanlışlıkla Jack Putter’ın (Martin Short) içine enjekte edilmiş olarak bulur.

Tabii gerçeği öğrenen kötü niyetli grup hiç vakit kaybetmeden Jack’in peşine düşer. Jack’in içinde mahsur kalan Tuck ise bir yolunu bulup tekrar eski boyutuna kavuşmanın derdindedir. Fakat işler gitgide kontrolden çıkmaya başlayınca Jack ve Tuck, Lydia’nın da yardımıyla güçlerini birleştirmeye ve peşlerindeki teknoloji hırsızlarının hakkından gelmeye karar verir. Ortaya da eğlenceli ve heyecan dolu bir macera çıkar.

Paul (2011)

Simon PeggNick Frost ikilisinin yazıp oynadığı Paul, kafadarların en eğlenceli işlerinden. Comic-Con festivaline gitmek için karavanlarına atlayan Graeme Willy ve Clive Gollings’in yol boyunca başlarına gelmeyen kalmaz. Buna Paul adlı sıra dışı bir uzaylıyla karşılaşmak da dâhil! İki insan ve bir uzaylıdan oluşan üçlümüzün eğlenceli yolculuğu, Paul’un peşindeki ajanların ortaya çıkmasıyla bir anda sürek avına dönüşür. Artık tek bir amaçları vardır: Ajanlara yakalanmamak ve Paul’un kendi gezegenine dönmesini sağlamak…

Yönetmen koltuğunda Greg Mottola’nın oturduğu film, Sigourney Weaver gibi sürpriz oyuncuları da bünyesinde barındıran son derece eğlenceli bir yapım. Ayrıca bilimkurgu hayranları ve UFO meraklıları için de unutulmaz espri ve göndermeler barındırıyor.

Spaceballs (Uzay Topları, 1987)

Spaceballs

Komedi ustası Mel Brooks’un yazıp yönettiği Spaceballs, bir yandan Yıldız Savaşları, Maymunlar Cehennemi, Uzay Yolu gibi kült yapımlardan beslenen, diğer yandan da onları tiye alan eğlenceli bir bilimkurgu komedisi. Korkusuz Lone Starr ve onun yarı insan yarı köpek yardımcısı Barf, Prenses Vespa’yı kötü Dark Helmet’in elinden kurtarmak için zamana karşı yarışacak, ortaya da gırgır şamatası eksik olmayan bir seyirlik çıkacaktır.

Özellikle görsel efektleri ve abartılı makyaj teknikleriyle hatırlanan filmin kadrosunda Bill Pullman, John Candy, Daphne Zuniga ve Rick Moranis gibi isimler bulunuyor. Ayrıca filmin yönetmeni Mel Brooks da iki farklı rolde karşımıza çıkıyor. Kısacası Spaceballs, dönemin bol göndermeli ve bol güldürmeli yapımlarından.

Frequently Asked Questions About Time Travel (2009)

Eğer bilimkurguda zaman yolculuğundan hoşlanıyorsanız ve üstüne de gülmek istiyorsanız Frequently Asked Questions About Time Travel tam aradığınız filmlerden biri. Çünkü bu filmde zaman yolculuğu ile ilgili akla gelebilecek her şey var. Gareth Carrivick tarafından yönetilen film, ikisi hafif şapşal biri de silik üç erkeğin komik öyküsünü anlatıyor. Üçlü, İngiliz barında yer alan bir zaman yolculuğu makinesini kullanmaya kalkınca başları olmadık belalara giriyor. Gelecekte onları bekleyen sürprizler de cabası…

Konuyla ilgili yazılmış en eğlenceli senaryolardan birine imza atan Jamie Mathieson‘ı Being Human’ın senaristlerinden biri olarak da tanıyoruz. Filmin kadrosunda ise Chris O’Dowd, Marc Wootton, Dean Lennox Kelly ve Anna Faris yer alıyor. Kafa karıştırıcı bir paradokstan eğlenceli bir film nasıl çıkar diye merak ediyorsanız, Frequently Asked Questions About Time Travel’ı kaçırmayın…

Seksmisja (1984)

Felaket filmleri hep karanlık ve kötümser olacak değil ya! Seksmisja, hınzır Polanyalılardan aynı hınzırlıkta bir film. Denek olmayı kabul eden iki bilim adamı üç yıllığına dondurulur. Ancak işler yolunda gitmez ve 50 sene sonra hatırlanana kadar orada unutulurlar. Kahramanlarımız uyandığında birtakım tuhaflıklar olduğunu fark etmekte gecikmez. Sonradan öğrenirler ki uzun zaman önce yaşanan bir savaş sonucu erkeklerin soyu tükenmiştir. Artık ikiliyi, kadınların hâkim olduğu bu erkeksiz dünyada eğlenceli bir macera beklemektedir.

Bu absürt ama zekice göndermelere sahip filmin yönetmenliğini Juliusz Machulski üstleniyor. Kadın-erkek arasındaki iktidar mücadelesine kendince yeni bir bakış açısı getirmeye çalışırken, aynı zamanda eleştirel bir atmosfer yaratmayı da başarıyor. Seksmisja, listemizin Hollywood kökenli olmayan filmlerinden…

Kin-dza-dza! (1986)

Kin-dza-dza

Ekmek ve makarna almaya çıkan Vova Amca ve konservatuvar öğrencisi adayı Skipatch, uzaydan geldiğini iddia eden bir adama yardımcı olmak ister. Adamın elindeki anahtarlığa benzeyen garip bir aletin tuşuna bastıklarında kendilerini birden Plyuk adlı bir gezegende bulurlar. Plyuk daha önce denizlerini ve doğasını yitirmiş, kastların olduğu barbar bir gezegendir. İnsan görünümündeki gezegen sakinleri telepatik yeteneklere sahiptir ve günlük hayatta birkaç kelimeden oluşan tuhaf bir dil kullanmaktadır. Bu garip yerden kurtulmak isteyen kahramanlarımız, çok geçmeden Dünya’ya geri dönmek için büyük bir maceraya yelken açar.

Çökmekte olan Sovyet komünizminin alegorik bir anlatısını ortaya koyan Kin-dza-dza!, özellikle o döneme aşina olanlar için tam bir göndermeler deryası. Ayrıca insanlar arasındaki hiyerarşik sömürü ilişkilerine olan alaycı bakış açısı, filmi salt bir komedi olmanın ötesine taşıyor. Yönetmenliğini Georgi Daneliya’nın üstlendiği yapım Stanislav Lyubshin, Evgeniy Leonov, Yuriy Yakovlev, Levan Gabriadze, Olga Mashnaya gibi döneminin tanınmış isimlerinden oluşan zengin bir oyuncu kadrosuna da sahip.

2001: A Space Travesty (2001: Uzay Kaçıkları, 2000)

Başrolünde absürt komedi filmlerinin taçsız kralı Leslie Nielsen’ı barındıran 2001: A Space Travesty, hemen her türlü bilimkurgu klişesiyle dolu bir Allan A. Goldstein filmi. Amerika Birleşik Devletleri başkanı Bill Clinton’ın Ay’da rehin tutulduğuna ve yerine bir klonunun yerleştirildiğine dair raporlar alan Amerikan polis teşkilatı, hemen olayla ilgili olarak hafiye Dix’i görevlendirmekte tereddüt etmez. Sakarlığı dillere destan olan Dix, olayın ardındaki komployu açığa çıkarmaya çalışırken ortalığı birbirine katacaktır.

Çıplak Silah serisinde olduğu gibi, Leslie Nielsen yine sakar polis rolünde döktürüyor. Tuhaf teknolojiler, uçuk kaçık uzaylılar, çılgın bilim adamları ve tabii ki on ikiden vuran popüler kültür göndermeleri ile 2001: A Space Travesty, bilimkurguda absürt komediden hoşlananlar için bir buçuk saatlik katıksız eğlence vaat ediyor.

Iron Sky (Demir Gökyüzü, 2012)

Iron Sky

2. Dünya Savaşı’nın son günlerinde, Nazi’ler çok gizli bir uzay programı sayesinde Ay’ın karanlık yüzüne kaçarak yok edilmekten kurtulmuştur. Büyük bir gizlilik içinde yaşadıkları 70 yıl süresince, dev uzay gemilerinden oluşan filolarıyla donatılmış muazzam bir uzay istasyonu kurmayı başarmışlardır. Ancak Amerikalı astronot James Washington, Ay’a iniş yaparken yanlışlıkla bu sırrı ortaya çıkarır. Bunun üzerine Ay Führeri, Dünya’yı fethetme zamanının geldiğine karar verir. Acaba bu insanlık için bir ölüm kalım savaşı mıdır, yoksa Amerika’da sürmekte olan başkanlık seçimleri için düzenlenen kampanyaların bir parçası mı?

Yönetmenliğini Timo Vuorensola’nın yaptığı film, ilk görselleri yayımlandığında büyük ilgi çekmiş ve epeyce patırtı koparmıştı. Bağımsız bir yapım için yüksek sayılabilecek bütçesi, kapsamlı set tasarımları, incelikli hicvi ve akılda kalıcı karakterleri olan Iron Sky, ayrıca Laibach’ın o müthiş müzikleriyle de hafızalara kazındı.

Yazar: İsmail Yamanol

Amatör bir düş gezgini, saplantılı bir bilimkurgu hayranı. Kuruculuğunu ve genel yayın yönetmenliğini üstelendiği Bilimkurgu Kulübü'nde at koşturmayı sürdürüyor.

İlginizi Çekebilir

2025 bilimkurgu filmleri

2025’in Öne Çıkan Bilimkurgu Filmleri

Bilimkurguseverler, 2024’te içerik açısından fena olmayan bir sene geçirdi. Dune: Part 2, Furiosa: A Mad …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin