Film İncelemeleri

Bir Stephen King Klasiği: Öldüren Sis

Amanda: İnsanlara pek güvenmiyorsun değil mi? Dan: Hem de hiç? Amanda: Bunu kabul edemem. İnsanlar özünde iyidir. Naziktir. Tanrım! David uygar bir toplumuz. David: Tabii. Makineler çalışırken ve 911’i arayabiliyorken. Ama onları alıp insanları karanlığa itersen ödlerini kopartırsın. Kurallar kalkar. Ne kadar ilkelleştiklerini görürsün. Dan: İnsanları yeterince korkutursan her şeyi yaptırabilirsin. Kim çözüm önerirse onun peşine takılırlar. Amada: Ollie lütfen …

Devamını gör »

Ters Köşeye Yatıran Bir Film: Who Am I

“İşlerin böyle sonlanacağını bilseydim her şeyi daha farklı yapardım. Görünmez kalırdım. Bir hiç olarak. Ama artık bir hiç değilim. Dünyanın en çok aranan bilgisayar korsanlarından biriyim. Ben kimim? Adım Benjamin. Bu da benim hikâyem.” Benjamin (Tom Schillingher) her zaman süper güçleri olan bir kahraman olmak ve insanların imkânsız olarak adlandırdığı şeyleri yapmak istemiştir. Elbette bir süper kahraman olmanın belli şartları …

Devamını gör »
titan a.e.

Gişede Hüsrana Uğrayan Bir Animasyon: Titan A.E.

Titan: After Earth, 2000 yılında 20th Century Fox stüdyosu tarafından hazırlanan bir bilimkurgu animasyon filmidir. O döneme dek neredeyse hiç örneği olmayan sert bilimkurgu ve Space Opera türlerinde bir animasyon olan Titan A.E, aynı zamanda ayrıksı büyüklükte bir prodüksiyondu. Başta sanal kamera tekniğini kullanan ilk film olması amaçlansa da, daha başında bütçenin zorlanacağının farkedilmesi üzerine el çizimi animasyonlara dönüldü ve …

Devamını gör »

Bir Alternatif Gerçeklik Filmi: Sinyal

Komplo, uzaylılar, sanal gerçeklik, bilimkurgu, gerilim, korku… Bu film sihirli bir kutu gibi. İçinde ne ararsanız var. Bir Stephen King romanından fırlamışcasına duran Sinyal (The Signal), kafanızı karıştırmayı başaran ve size “Acaba bu olanlar gerçek mi?” sorusunu sorduran bir yapım. Sinyal, William Eubank’ın ikinci uzun metrajlı filmi. Genç kadrosuyla dikkat çeken filmde başrolleri Brenton Thwaites (Nicholas), Olivia Cooke (Haley) ve …

Devamını gör »
TERMINATOR_2_JUDGMENT_DAY

Terminator 2: Judgment Day

Usta yönetmen James Cameron’un 1984’te kotardığı ilk Terminator eseri, küresel anlamda beklenmedik bir başarı getirmişti. Sınırlı bütçesine rağmen yaratıcı senaryosu, karakter derinliği ve yönetmenlik başarısıyla kısa sürede sevilen bir yapım olmuştu. İnsanlar ve makineler arasındaki savaşın anlatıldığı öyküde, savaşı bitirme aracı zaman yolculuğuydu. Makineler 2029 yılında, insan tarafında olan, asilerin lideri John Connor’un yok edilmesi için 1984 yılına yok edicilerini …

Devamını gör »
Avatar

Avatar’da İşgal ve Direniş Politikaları

Avatar diğer James Cameron filmlerinde olduğu gibi çekilmesi için büyük paralar harcanan bir film. Cameron filmi aslında 90’ların sonunda çekmek istemiş, ama teknolojinin yetersiz olduğu gerekçesiyle on yıllık bir gecikmeye uğramıştır. Filmin gösterime girmeden önce (her ne kadar üç boyutlu filmler nerdeyse 50 yıldır yaşamımıza ağır ağır girmeye başlamış olsa da) özellikle üç boyut konusunda bir devrim yaratacağı konusunda bolca …

Devamını gör »
terminator

Makinelerin Yükselişi: The Terminator

Günümüzde devasa bir evrene dönüşmüş olan The Terminator, beyaz perde arenasına ilk kez 1984 yılında çıktı. Çağımızın ikonik yönetmenlerinden James Cameron imzalı yapımın, düşük bütçeli B sınıfı bir aksiyon filmi olacağı düşünülüyordu. Ancak sinema sanatının sağ gösterip sol vurma huyundan mütevellit, işler sanılanın ötesinde gelişti ve film gişede hatırı sayılır bir başarı elde etti. Zira izleyicilerin filmi sahiplenmesi ve yarattığı …

Devamını gör »
pitch-black

Karanlığın Ortasında: Pitch Black

Her ne kadar ülkemizdeki popülaritesi, ardından çekilen şatafatlı devam filmlerinin gösterime girmesi sayesinde artmış olsa da, Pitch Black (Derin Karanlık) kısıtlı oyuncu kadrosu ve bütçesine rağmen başarı sağlayabilmiş nadir filmlerden biridir. Birbirinden çok farklı karakterdeki yolcuları ile seyahat etmekte olan bir ticari uzay gemisi, güçlü bir meteor yağmuru ile karşılaşır ve üç güneşi bulunan bir gezegene zorunlu iniş yapar. Gemi …

Devamını gör »

Elysium ve Sahte Cennetin Mültecileri

Sinema yarından bahsettiğinde sıklıkla bugünü anlatır. Çünkü “yarının” düşleri bugünün korkularıyla ya da umutlarıyla örülüdür. Bir kaçınma ile anlam bulan düşlem, ister istemez bu kaçınmanın karşıt kutbunda yer alan arzu nesnesini de ima eder ve izleyici gösterilmeyeni ve arzulananı dolayımlı bir şekilde sezerek geleceğin şimdiden yaratılmasına yardımcı olur. Disrict 9’dan da tanıdığımız Neill Blomkamp, Elysium’da geleceği distopik bir karamsarlıkla ele …

Devamını gör »
stalkerbg

Stalker Üzerine Bir Değerlendirme

Tarkovski’nin Stalker adlı filminin bilimkurgu kapsamına girip girmediği konusunda anlaşmazlık söz konusu. Bana kalırsa Stalker, bilimle maneviyat ilişkisini ele almak bakımından ucundan kıyısından da olsa bilimkurguya dâhil. Yine de daha çok felsefî bir eser. Tren istasyonuna yakın bir evde yaşayan çift büyüsü bozulmuş bir Dünya’da, Sovyet kahverengisi diyebileceğim tonlarda, sıkıcı, rutin, donuk bir yaşam sürdürmektedir. Ailenin erkeği, herhangi bir maddi …

Devamını gör »