Kısa Öykü

İlk Görev - İsmail Yamanol

İlk Görev | İsmail Yamanol (Kısa Öykü)

Suyla Odana, bu görevin kendisi için her şeyden daha anlamlı olduğunu biliyordu. Geniş alnını yoğun bir somurtmayla büzerek parmağını düşünceli düşünceli ön dişlerine tıklattı. Uygarlığın en büyük atılımı onun başarısına bağlıydı ve elinden gelenin en iyisini yapmaya mecburdu. Yaklaşık üç aydır bu sunuma hazırlanıyordu. Her şeyin kusursuz olması için en ufak ayrıntıların bile üzerinden defalarca geçmişti. Artık hazırdı. Tam o …

Devamını gör »
ihlal - ismail yiğit

İhlal | İsmail Yiğit (Kısa Öykü)

“Yaşadığınız tarih diliminden hangi sebeple kaçtınız?” Zaman Mültecileri Yüksek Komiserliği’nde görevli bir hâkim olarak bu soruyu her gün sayısız zaman sığınmacısına yöneltiyorum. Başvurularını onaylayabilmem için iltica talebinde bulundukları anın neden onlar için önemli olduğunu da ayrıca öğrenmem gerekiyor. Sadece macera veya fantezi peşindeki kaçakları ise cezalarını çektikten sonra ilk zaman gemisiyle ait oldukları tarihe geri gönderiyorum. Mesela karşımda duran, M.S. …

Devamını gör »
uyku-kabini

Uyku Kabini | Mümin Can (Kısa Öykü)

Buharlı bir trenin içindeyim. Daha önce hiç buharlı trene bindiğimi hatırlamıyorum. Esasında şu anda içinde bulunduğuma biniş anını da hatırlamıyorum. Kaç saattir buradayım? Tren nereye gidecek bilmiyorum. Tek bildiğim karşımda oturan adamı tanıdığım. Kendisi İrlanda kökenlidir ve epey delikanlı bir adamdır. Oysa ben İrlandalıları çok da sevmezdim. Arkadaşım Donald bana bakıyor ve şöyle diyor: “Rex gözlerinden uyku akıyor? Neden varacağımız …

Devamını gör »
beni-olesiye-sevebilir-misin

Beni Ölesiye Sevebilir misin? | Akın Başal (Kısa Öykü)

1 Karla kaplı caddelerde, rüzgârın sert sesine hızla geçen araçların sesleri karışıyordu. Bütün gece lapa lapa yağan kar, biriktiği pencere kenarlarından rüzgârla havalanıyor, korkutucu bir uğultu, bulduğu her çatlaktan bütün gücüyle içeri girmeye çalışıyordu. Rıza Bey indiği taksiden oturduğu binanın giriş kapısına kadar soğuktan ve üzerindeki üç kat giysinin ağırlığı nedeniyle güçlükle yürüdü. Başını tamamen saran kalın siyah atkının arasından …

Devamını gör »
yesil-gok-altinda-bir-kisa-yolculuk

Yeşil Gök Altında Bir Kısa Yolculuk | Adil Öztürk (Kısa Öykü)

Çoğu kimse doğduğu yeri pek sevmez. Çünkü daima daha büyük ve daha güzel kentler vardır. Ben seviyorum. Benim memleketimde, yıldızımız ışınlarını renkte yeşil yansıtır. Böylece gökyüzümüz daima yeşilin tonlarında görünür. Ancak bana kalırsa en güzeli gündoğumlarıdır. Önce parlak, metalik bir yeşil renk alır ufuk çizgisi, ardından gittikçe matlaşır ve yıldımız Belisa ufuk çizgisinin üzerine çıktığında sema koyu bir tona bulanır. …

Devamını gör »

Evim Dediği Oda | Kadri Kerem Karanfil (Kısa Öykü)

Kapıyı kırıp girdiklerinde daktilosunun başındaydı. “Ayaya kalk! Ellerini başının üstüne koy!” “Lütfen… Bakın, önce beni bir dinle…” “Tüm bunların yasak olduğunu bilmiyor musun?” “Burası… evim.” Güldüler bu sözüne. “Senin evin yok,” dediler. “Kimsenin evi yok. Kimsenin evi olamaz.” İtiraz edecek oldu, ettirmediler. Suratının ortasına yumruğu patlattıkları gibi onu evim dediği odanın bir köşesine savurdular. “Bu yazı makinesini kim verdi sana? …

Devamını gör »
ada-412

Ada 412 | Ruhşen Doğan Nar (Kısa Öykü)

Dolunayın aydınlattığı, Ege’nin dingin ve karanlık sularında, bir şişme botun içinde dört kişiydiler. İki yetişkin iki çocuk, ikisi kadın ikisi erkek. Halep’in kenar mahallelerindeki evlerini terk etmek zorunda kalmışlardı. Şu anki tek amaçları Avrupa’ya ulaşıp yeni bir hayat kurmaktı. Bir ay önce, Gaziantep’ten İzmir’e gelirlerken denizi ilk kez görmüşlerdi. O vakit, muhteşem mavilik onları kendisine hayran bırakmıştı. Şimdiyse ellerinde kürekler …

Devamını gör »
igneler

İğneler | Bertuğ Kodamanoğlu (Kısa Öykü)

Üssün kontrol merkezindeki odasının camından bakarken, “İnsanların uyum sağlama yeteneğine hayranım.” diye titredi uzaylı komutan. “Her şey sizin zamanınızla seksen yıl önce yakaladığımız radyo sinyalleri ile başladı.” Baktığı manzaraya dalmış, bir süre sesslizliğe gömülmüştü. Sonra gür titreşimlerle devam etti: “Dünya… Son ziyaretimizde akıllı yaşam bulamadığımız için önemsiz olarak işaretlemiştik oysa burayı.” Uzaylı komutan neşeli bir tavırla cam kenarından uzaklaşarak masasına doğru …

Devamını gör »
namaz-oyku

Namaz | Ruhşen Doğan Nar (Kısa Öykü)

Bodruma giden mermer merdivenleri inmeden önce karısına seslendi Ahmet Efendi: “Hanım, Hasan’la bodruma iniyoruz. Bizi rahatsız etme, olur mu?” Karısı eve bir misafir gelmiş olmasının heyecanıyla eli ayağına dolaşmış bir halde cevap verdi: “Bey, çay yaptım; onu getireyim. Yanına kısır da yaparım, tatlı tatlı yersiniz. İstersen börek, poğaça da hazırlarım.” Ahmet Efendi kırk yıllık eşine on küsur yıldır hâlâ bodruma girmemesi …

Devamını gör »

Kıyamet Geliyorum Der | Ruhşen Doğan Nar (Kısa Öykü)

Sabahın altısında her günkü gibi istemeye istemeye sıcak yataklarından kalkıp sokaklara karıştı insan sürüleri. Hepsinin gözlerinden uyku akıyordu, anlamsız gözlerle otobüslere bakıyor; eğer balık istifi otobüslerde oturacak yer bulabilirse uyuyorlardı. Ne yazık ki doğan güneş şu bilmem kaç milyonluk kentte en küçük bir duygu kırıntısı dahi bulamıyordu. Bahsi geçen şehir, Dünya gezegeninde bulunan birçok metropolden biri olabilir. Ne de olsa …

Devamını gör »