mehmet kardas

Mikro Bilimkurgu Öykücüsü Mehmet Kardaş ile Söyleşi

365 gün boyunca, her gün bir mikro öykü yazabilir misiniz?

Mehmet Kardaş, bir yıl boyunca her gün bir mikro bilimkurgu öyküsü yazdı ve sosyal medyada paylaştı. Bir tweetlik öyküler paylaşmaya 29 Nisan 2017’de başladı ve hâlâ devam ediyor.

Bilimkurgu Kulübü adına Mehmet Kardaş’la bir söyleşi gerçekleştirdim.

Keyif almanız umuduyla…

Öncelikle sizi tebrik etmek istiyorum. Zor bir işi başardınız. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

1988 Ankara doğumluyum. ODTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik mezunuyum. Şu an özel bir şirkette çalışıyorum. Sıkı bir bilimkurgu/fantastik/polisiye okuruyum. Yaklaşık 10 yıldır da kendimce, sürekli olmasa da bilimkurgu/fantastik öyküler yazmaktayım.

Her gün bir mikro bilimkurgu öyküsü yayınlamak fikri aklınıza nereden geldi?

Geçen sene bu tarihlerde Entropol Kitap’ın düzenlediği bir bilimkurgu Mikro Öykü yarışması vardı. Onun için bir şeyler yazarken, bir grafik tasarımcının beş yıl aralıksız her gün yeni bir çizim yaparak sitesinde ve Twitter’da çizimlerini yayınladığına dair bir haber okumuştum. O sıralar, başarısız da olsa, her gün yazmayı alışkanlık haline getirmeye çalışıyordum. Bu üç fikir birleşince ortaya BK MikroHikaye çıktı. Her gün bir twitlik bilimkurgu yazacak ve yayınlayacaktım. Böylece kısa da olsa hem her gün yazmış olacak, hem de herkese açık yayınlayacağım için kolay kolay vazgeçmeyecektim.

Başlamadan önce gerçekten yapabilir miyim diye birkaç gün yazabildiğim kadar çok bilimkurgu mikro öykü yazdım. Otuz civarı olmuştu. Eh, o zaman ben bu işi yapabilirim diyerek başladım. Ama ilk birkaç aydan sonra, kafamdaki hazır fikirler tükenince epey zorlamaya başlayacaktı.

Öyküleri yayınladığınız gün mü yazdınız, yoksa bir günde birden fazla öykü yazdığınız oldu mu?

Çok büyük bir kısmını günlük yazdım. Sadece başlardaki otuz kadar öyküyü önceden yazıp yayınlanması için sıraya koymuştum. Böylece o liste yayınlanırken ben de arka planda yazmaya devam edecek, her gün yayınlamayı garantilemiş olacaktım. Ama işler öyle yürümedi. Yayın listesinde öykü varken nasıl olsa bugün hazır öyküm var diye düşünüp günlük yazımı aksatmaya başlamıştım. O yüzden, liste bittikten sonra her gün yazıp yayınlamaya geçtim. Gün içinde bir şeyler bulmaya çalışmak stresli olsa da, her gün üretiyor olmanın ayrı bir tadı var.

Bu bir yıllık süre içerisinde, ne gibi zorluklar yaşadınız? Yazma açısından, tıkanma anları yaşadınız mı?

En büyük zorluk her gün belirli kalitede bir şeyler üretebilmek oldu. İnsanın bir günü diğerini tutmuyor. Bazı günler fikirler hücum ederken, bazı günler hiçbir şey aklınıza gelmiyor. Ama ta en başından verdiğim karar, yazdığım şey kötü de olsa sırf günü boş geçirmemek için yazmaktı. Bazen, özellikle sürecin ortalarındayken inanılmaz tıkandığım, günün son dakikalarında yazdığım oldu. Tıkanıklığı kırabilmek için önceden kullandığım fikirlere farklı açılardan yaklaştım, yazı formatıyla ilgili denemeler yaptım, mizaha daldım, kelime oyunları yaptım, diyaloglara yoğunlaştım. Bazen iyi, bazen kötü olsa da hep yazdım. Hastayken, meşgulken, yolculuktayken, canım istemezken, üzgünken, mutluyken yazdım. Şimdi geri dönüp bakınca, o günlerde yazdıklarım bir nevi günlük olmuş aslında. Çünkü tıkandığımda, genelde o gün yaşadıklarımdan ve kendi hislerimden ilham alıyordum.

Mikro öykünün sizce avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Mikro öyküyü, en az sözcükle en çok bilgiyi, olayı, kurguyu aktarma sanatı olarak görüyorum. Kısa olması günümüz tüketim alışkanlıklarına hitap ediyor. Ama mikro öyküde anlatabileceğiniz şey sınırlı. Sadece tek bir duyguya, kurguya veya olaya odaklanabiliyorsunuz. Birkaç cümlede olayın geçtiği yeri, zamanı, olayı, karakteri çoğu zaman ima ederek anlatmak, sonunda da okuru bir şeyler hissetmeye ve düşünmeye itebilmek gerekiyor. Zor ama bir o kadar etkili.

Bildiğim kadarıyla, Twitter’da her gün bir mikro öykü yayınlayan Türk yazarlar var. Ancak mikro bilimkurgu öykü yayınlayan ilk Türk yazar siz misiniz?

Yazmaya başlarken birileri böyle bir şeyler yapıyor muymuş diye bakmak aklıma gelmemişti nedense. İyi ki de bakmamışım aslında, kim bilir, belki de hiç başlamazdım o zaman. Yazmaya başladıktan sonra araştırdığımda Twitter’da benim bulabildiğim, ara ara kendi kişisel hesaplarında yazanlar dışında, tek bir Türkçe hesaba denk geldim: Gökmen Akça’nın yazdığı @Mikro_Oyku. Sadece bilimkurgu yazmıyor ama çokça ilham aldığım takip edilmesi gereken bir hesap. İngilizce ise çok daha fazlası var; @ASmallFiction ve @MicroSFF en ünlüleri olsa gerek. Ama en azından Türkçe olarak, sadece bilimkurgu mikro öyküler yazan benim bildiğim kimse yok.

BK MikroHikaye, bir yılı aştı ve devam ediyor. Ne zamana kadar sürecek? Aklınızda bir son tarih var mı?

Uzun vadeli kesin bir hedefim yok aslında. Tek amacım sadece içinde bulunduğum güne odaklanmak ve kendimi tekrar etmediğim sürece aralıksız devam etmek. Ama bir yıla ulaşmak gerçekten önemliydi. Artık beklenmedik bir şey olur da, birkaç günü ıskalarsam çok üzülmem sanırım. Fakat genel olarak sıradaki hedefin ikinci yıla ulaşmak olduğunu söyleyebiliriz.

Ayrıca birinci yılla birlikte, hesabın İngilizce sayfasını da hayata geçirdim. Burada eskiden gelerek öykülerin İngilizce çeviri ve uyarlamalarını günlük olarak yayınlıyor olacağım.

Elinizde yüzlerce mikro öykü var. Bunları bir kitapta toplamayı düşünüyor musunuz?

İlk yıl öykülerini bir e-kitapta toplamayı düşünüyorum, evet. Öyküler yanında e-kitaba eklemek istediğim ekstra birkaç fikrim de var. O yüzden gelmesi biraz vakit alabilir.

Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Nice bilimkurgu öykülerine!

Ben teşekkür ederim. Yerli bilimkurgu üretmeye devam!

Linkler: Twitter | FacebookTwitter (İngilizce)

Örnekler

“Renkleri kokladı. Sesleri gördü. Havayı tattı. Toprağı işitti. Denizlere dokundu. Her şey yabancıydı bu gezegende. Evini özlemişti bile.”

***

– Dede, uzaylılar gerçekten jelibondan mı yapılmıştı?

– Tabii ya.

– Nasıl savaştınız peki?

– Savaşmadık. Yedik onları.

***

“Dişlerini fırçalamayı unutma!” dedi diş fırçası. “Yeterli kalori almayı unutma!” dedi buzdolabı. “Egzersiz yapmayı unutma!” dedi koşu bandı. Kafası zaten allak bullaktı, bir de bunlarla uğraşamazdı. Telaşla evden çıktı. “Kapıyı kilitlemeyi unutma!” dedi kapı.

***

Güneş sisteminden ilk kez çıktıklarında, iki büyük uygarlığın galaksiye hükmetmek için savaştığını gördüler. Geri döndüler. Çaktırmadan.

***

“Bugün yaptıklarını herkes öğrenecek!” diye haykırdı adamın elindeki tabancaya aldırmadan. “Hem beni öldüremezsin, bilincimin bulutta yedeği var!”

“Biliyorum.” dedi adam. “Dünden kalma.”

Hazırlayan: Ruhşen Doğan Nar

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

arel universitesi soylesi

İstanbul Arel Üniversitesi’nde Arz Cephesinde Yeni Bir Şey Yok Söyleşisi

Arz Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’un yazarları İstanbul Arel Üniversitesi öğrencileriyle buluşuyor… Bilimkurgu Kulübü‘nün üçüncü …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et