Ikariam, tarayıcı tabanlı bir strateji oyunu. 2008 yılında piyasaya çıkmış ve Türkiye’de de pek çok oyuncuya ulaşmıştı. O dönem birçok internet sitesinde Ikariam ya da benzeri oyunların reklamları vardı. Grafikleri oldukça hoş, Antik Yunan esintileri taşıyan bir oyundu. İsmi ve görselleri ile insanın dikkatini çekiyordu. Şimdilerde artık Travian ya da Ikariam benzeri oyunların altın çağı sona erdi. 2000’li yılların sonları, 2010’lu yılların başlarında kaldı o oyunlar. Peki neden? Değişen şey ne?
Belki de bu tarz oyunların revaçta kalmasını sağlayan o devrin internet yapısı ve teknolojisiydi. Artık internet kullanıcılarının arasına yeni bir kitle katılıyor. Onların da bir binanın on beş saat boyunca inşa edilmesini ya da bir teslimatın iki üç saat sonra hedefe varmasını bekleyecek türden bir nesil olmadığı ortada. Ikariam ve türevleri zaman ile teknolojiye yenik düştü. Bu oyunlar bilgisayarlara yönelik hazırlanmıştı. Adı üstünde, tarayıcı tabanlıydı hepsi. Oyunu meydana getiren mimari adeta 2000’li yılların internet kullanıcılarına yönelik kurulmuştu. Lakin oyuncuları iten şey belki de sadece zaman ve teknoloji değil. Oyun yönetiminin yaptığı hatalar ya da oyuna ekledikleri yeni saçma özelliklerdi. Belki de, basitçe, Ikariam gibi sabır ve zaman isteyen bir oyuna ayıracak vakitleri kalmamıştı.
Ikariam, OGame’in kardeşi sayılabilir. Aynı şirket tarafından üretildiler sonuçta. OGame bir zamanlar ortalığı kasıp kavuran bilimkurgu tabanlı bir oyundu. O da 2000’li yıllarda yükselip, sonrasında yavaş yavaş gözden düşmüştü. Yazımıza konu olan kardeşi Ikariam ise ilk bakışta pek de bilimkurgu bazlıymış gibi görünmüyor. Oyun antik dünyada geçiyor. Hoplitler, surlar, mızraklar, kalkanlar… Ancak oyunu inceledikçe ve oyunda ilerledikçe pek çok tuhaf, hatta anakronistik şeylerle karşılaşıyoruz. Mesela buhar devleri ya da gyrokopterler…
Ikariam’da ilk bakışta fark edilmese de pek çok bilimkurgu esintisi mevcut. Bunlar kısaca sandalpunk diye tabir ettiğimiz, Antik Çağ bazlı bilimkurgu alt türünün öğeleri gibi görünüyor. Çakmaktaşlar’daki stonepunk dünyası gibi. Ikariam’da da bir sandalpunk dünyası var. OGame uzay yolculuklarının vesaire gerçekleştiği bir çağda geçerken, Ikariam dünyası sanki kıyamet sonrası bir çağda yeniden toparlanmaya çalışan medeniyeti andırıyor.
Yazıya devam etmeden şunu da belirtelim ki, amacımız Ikariam’ın reklamını yapmak değil kesinlikle. Zaten oyuna açılan her hangi bir link koymayacağız yazıya. Buradaki amacımız oyunları incelediğimiz diğer birkaç yazımızda olduğu gibi esas niyet bu olmasa da araya dereye sıkıştırılmış bilimkurgu öğelerini keşfetmek. Sırf bilimkurgu için yazılan bir bilimkurgu pek de parlamaz ama bilimkurguyu bir araç olarak kullanıp anlatmak istediğini zenginleştirirsen o zaman yaptığın iş sivrilebilir.
Ikariam’da da esas niyet elbetteki bilimkurgu yapmak değildi. Bunu zaten OGame’de yapmışlar. Lakin Ikariam’a anakronistik teknolojiler ekleyerek ve bunları bir yandan Antik Yunanlılar’ın tanrılarıyla aynı dünyada işleyerek oldukça renkli bir iş çıkarmışlar ortaya. Ikariam dünyasında büyük kara parçaları yerine sayısız ada vardır. Sanki binlerce yıl önce yaşanan bir felaketten dolayı karalar parçalanıp binlerce sayısız adaya dönüşmüştür. İnsanlar da bu adalar üzerinde şehirler kurarak medeniyeti yeniden canlandırmaya çalışıyordur.
Ikariam’da bina yapmak için kullanılan odun malzemesi hariç lüks kaynak diye tabir edilen şarap, sülfür, kristal ve mermer de vardır. Her bir adada yalnızca tek bir çeşit lüks kaynak çıkar, çünkü diğer lüks kaynak çeşitleri “tükenmiştir”. Lüks kaynakların neden tükendiği ya da nasıl tükendiği anlatılmaz. Araştırma yapmak ve teknolojiyi geliştirmek için akademiye ve bilim insanlarına ihtiyaç vardır. Oyunun başlarında oyuncuların kuracağı ordular sıradan Antik Çağ ordularına benzer. Hoplitler, kılıçlılar, okçular…
Ancak yeni askeri teknolojiler araştırdıkça anakronistik silahlarla donanmış birimler elde ediyoruz. Mesela sülfür kaynağı kullanarak üretilen sülfür tüfekçiler. Barut yerine sülfür ile patlama yaratıyorlar. Yine sülfür ile çalışan havan topları. Daha da ilginci Arşimet Prensibi diye bir araştırmayı tamamladıktan sonra erişilen sıcak hava balonu bombardımancıları. Birimin açıklaması şöyle:
“Mucitlerimiz, güneşin sıcak havayı kendisine çektiğini ve bu yüzden o kadar sıcak olduğunu tespit ettiler. O halde içi sıcak havayla dolu bir balon, Güneş’e doğru yükselmeye başlayacak ve askerlerimiz de yukarıdan patlayıcı fıçılarını düşmana yağdıracaklar!”
Balon bombardımancıların yanı sıra gyrokopter diye akıllara zarar bir uçan birim daha vardır. Akademide Kuş Uçuşu denen bir araştırmayı tamamlayınca erişiliyor. Araştırmanın açıklaması şöyle, “Kuşlar gibi uçabilmeyi öğrendik! Artık bir insanı gökyüzüne kaldıracak makineler yapabiliriz ve düşmanlarımızın kafasının üzerinde , uzaklardan nefes kesen hızlarda ok atarak, vızıldayabiliriz”. Anakronistik teknolojilerden bahsetmişken. Oyunun en meşhur birimlerinden birini unutmak olmaz tabii. Buhar devleri. Robotik isimli bir araştırmayı tamamladıktan sonra erişiliyor. Araştırmanın açıklaması şöyle: “Bilim adamlarımız metalden kasları ve buharlı bir kalbi olan mekanik bir dev yarattılar! Sadece en zeki ve en yetenekli askerler bu devi idare edebilirler, fakat savaş alanında yaratacağı korku kaçınılmaz olacaktır!”.
Kara ve hava birliklerinin yanı sıra oyunda deniz birlikleri de mevcut. Yine, bir oyuncunun ilk başlarda kuracağı donanma Antik Çağ donanmalarına hemen hemen benzer bir biçimdedir. Şahmerdan gemisi, okçu gemisi gibi Antik Çağ ortamında çok da sırıtmayacak türden gemiler. Lakin gerekli araştırmaları tamamladıktan sonra oyuncu ilginç gemiler üretmeye başlayabilir. Mesela Basınç Kabini isimli bir araştırmayı tamamladıktan sonra denizaltı üretmeye başlayabilirsiniz. Basınç Kabini’nin açıklaması şöyle: “Artık gemilerimizi, denizin altında da yüzdürebiliriz! Okyanuslar artık bizim! Düşmanlarımızı deniz altından takip edip, onları batırmadan önce, düşmanlarımız bizi göremeyecek!”
Denizaltıya ek olarak havan topu gemisi, süratli kürek botu, buharlı şahmerdan ve füze gemisi gibi pek çok ilginç birim var. Bunlardan en ilginci ve belki de en çirkin görüneni balon taşıyıcı isimli gemidir. Bu geminin temel prensibi balonlarla donanıp gökyüzüne çıkan bir kale olmasıdır. Askeriye haricinde oyundaki bazı araştırmalar da sivil ya da bilimsel kullanıma uygun anakronistik teknolojileri ortaya çıkarıyor. Mesela Mekanik Kalem isimli bir araştırma, bilim insanlarınızın ürettiği araştırma puanlarını %8 arttırıyor. Bu araştırmanın da açıklaması şöyle:
“Dahiyane bir aparat: Akıllı bir mucit, makinelere yazı yazdırmayı başardı. Artık belgelerimizi kolaylıkla kopyalayabiliriz ve akademiler arasında daha hızlı fikir alışverişleri sağlanır.”
Ya da tanrısal güç ile çalışan ve yük gemilerinin hızını yükselten Triton Jet Motoru. Bunlar haricinde oyunda barbarlar isimli düşman bir fraksiyon vardır ki, bunların deniz birimleri akla zarar isimlere ve görünümlere sahiptir. Anakronistik teknoloji de değil, oyundaki barbarların sahip olduğu teknoloji Warhammer 40K’daki orkların Antik Çağ’a uyarlanmış hali gibidir. Oyun Antik Çağ bazlı bile olsa, bir noktadan sonra karşımıza çıkardığı tüm tuhaflıkları garip bir şekilde kabul ettirebiliyor. Çünkü bu tuhaflıklar oyuna başladığımız ilk günde değil, yavaş yavaş, araştırma yaptıkça ve zaman geçtikçe karşımıza çıkmaya başlar. Sanki insanlığın bu günki teknolojik gelişimine doğru kat ettiği çabayı andıran bir şekilde sunar hepsini bize oyun. Böylesi uçuk kaçık şeyleri başarıyla Antik Çağ dünyasına işleyebildiği için Ikariam hem bilimkurgusal açıdan hem de worldbuilding açısından incelenmeyi hak ediyor.
Hazırlayan: Tuğrul Sultanzade