Psychedelic Trance Müziğin Tarihçesi

“Rüyadayken kurallar yoktur artık; insanlar uçabilir, her şey olabilir. Bazen rüyadan uyanırken bir an gelir; gerçek dünyaya döndüğünüzü hissedersiniz ama hala rüyadasınızdır. Uçabileceğinizi düşünseniz de denememeniz tavsiye olunur.”

Yukarıdaki söz, bir suç-gerilim filmi olan Kalifornia’dan alıntıdır. Brad Pitt ve Juliette Lewws’in başrollerini paylaştığı bu başarılı seri katil filminde tanıdık bir yüz daha vardır: David Duchony. Gelmiş geçmiş en sürükleyici bilimkurgu dizilerinden biri olan Gizli Dosyalar’daki Fox Mulder karakteriyle tanıdığımız başarılı aktör, bu filmde bir yüksek lisans öğrencisi olan Brian Kessler olarak karşımıza çıkıyor. Brian Kessler’ın söylediği bu söz, çeşitli şarkılara ilham vermiştir ve psycheledic trance müziğin felsefesini güzel bir şekilde özetlemektedir.

[imdb id=”tt0107302″]

Bilimkurgu filmlerinden fırlamış gibi duran bu müziğin, normal trance müzikten farklılıkları vardır. İki müzik de sizi transa sokabilme kabiliyetine sahiptir; ancak pyschedelic trance, normal trance müziğe göre daha hızlı ve tempoludur, yani dakika başına vuruşları (beats per minute) daha fazladır. Temelleri 1990larda atılmış ve gelişmesine bugün bile devam eden psychedelic trance (veya kısaca psytrance), ismini halüsinojen uyuşturucuların İngilizcesi olan “psychedelic drugs”dan almıştır. İsminden de anlaşılacağı üzere, bu müzik sizin hayal gücünüze ilham verir, dinlerken adeta müzikle bir olursunuz.

Daha sonra anlatacağımız üzere bu müzik, Hindistan’da doğmuştur ancak pek çok ülkeden ve kültürden etkilenmiştir. Sizi hayal dünyasında gezdirebilen bu etkileyici müziğin en bilinen örneklerini Astrix, Astral Projection, Infected Mushroom, Captain Hook, Yahel gibi gruplar ve prodüktörler vermiştir. Bu kişilerin çoğunun ortak özelliği, İsrailli olmalarıdır. İsrail’in, bu müziğin gelişimindeki etkisi yadsınamaz.

Darkpsy, Hi-Tech, progressive, suomi, psy-chill, psycore, psybient, psybreaks gibi alt türleri olan pyschedelic trance’ın, son 15-20 yılda tüm dünyada popülerliği artmıştır. Avustralya, Portekiz, İngiltere, Macaristan ve Güney Afrika başta olmak üzere tüm dünyada festivallerle kutlanan bu etkileyici müziğin, Brian Kessler’ın da sözlerini içeren güzel bir örneğini aşağıda bulabilirsiniz:

Bu müziğin köklerini araştırmak için önce 1960’lara ve Hindistan’ın Güneybatısındaki Goa bölgesine bir zaman yolculuğu yapmamız gerekiyor. Bu yolculuğu anlamlı kılmak için ise “psychedelic trance” kelimelerinin etimolojik yapısını bilmekte fayda vardır. “Psychedelic = Psike+deloun” olmak üzere Psike, Yunanca bilinç demektir; Deloun ise Yunanca zihin-açıcı anlamına gelir. Trance (trans) ise meditasyon vasıtasıyla yükseltilmiş bir bilinç durumunu ifade eder. Psychedelic kelimesi, yanlış çağrışımlarla psycho (psikopat) kelimesini çağrıştırabilir ama bununla hiçbir ilgisi yoktur.

Biz yolculuğumuza başlayalım… 1960’lı yıllarda San Fransisco’da, LSD (halisünojen) etkisinde hippi hareketi baş göstermişti. Hippiler; materyalizm, bürokrasi, savaş ve para gibi şeylere şiddetle karşı çıkıp düşünce özgürlüğünü savunuyorlardı. Ama bir sorun vardı; ABD’de marijuana yasal değildi ve yaşam pahalıydı. Bunun üzerine hippiler; marijuananın 70’lere kadar yasal kabul edildiği, yaşamın ucuz, yerlilerin arkadaş canlısı olduğu ve dinsel faaliyetlerin tutucu olmadığı Goa’ya göç ettiler. Goa trance’ın oluşumunda; Hinduizm, Budizm ve Şamanizm’in de etkileri vardı.

holifestival

1980-90’lara gelindiğinde ise Psychedelic (Goa) trance, çeşitli müzik türlerinden etkilenmişti; Avrupa’ya (başta Ibiza) ve bütün dünyaya festivallerle yayılmıştı. Goa trance, artık deneysel bir proje olmaktan öte başlı başına bir tür sayılıyordu. 1993’te tamamı Goa trance’a adanmış ilk albüm piyasaya çıktı; bu yıllarda Goa trance’ın inanılmaz bir ticari başarısı vardı ama bu furya da eninde sonunda dindi. 1997’de Matsuri Productions, Goa trance’ın öldüğünü duyuran bir albüm çıkarttı.

Her ne kadar popülerliğini yitirmiş olsa da, hayal gücümüzü zorlayan bu “değişik” müziğe kulak vermeye devam eden çok sayıda insan bulunuyor…

Kaynaklar:

Yazar: Alp Kütükçü

Çocukluğundan beri Küçük Yeşil Adam'ın peşinde. "Wake up, Neo..."

İlginizi Çekebilir

Arjen Anthony Lucassen

Metal Müziği Uzaya Taşıyan Adam: Arjen Anthony Lucassen

“Çağın Beethoven’ı” lakabını hak edecek bir müzisyen varsa o da Arjen Anthony Lucassen‘dir. Tıpkı Beethoven …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et