Le Guin’den Müzik Albümü: Music and Poetry of The Kesh

“Kaya daha yumuşaktı yağmurdan,
ağaç daha zayıftı kurtçuktan. Yolu yok.
Öyleyse ruhum, sen de zayıf ol, ıskala, sürüklen ve savrul
rüzgarla birlikte, deliklerin ve Iabirentlerin içinden ve öt
yaban doğa içinde yalnız bir kere, tek bir ses.”

Ursula Kroeber Le Guin, 1929’da antropolog çift Alfred ve Theodora Kroeber’in çocuğu olarak dünyaya geldi. Üniversitede İtalyan ve Fransız edebiyatı okudu, Columbia Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptı. Yalnızca romanları ile 5 Locus, 4 Nebula, 2 Hugo ve 1 Dünya Fantezi Ödülü aldı. 1969’da yazdığı Karanlığın Sol Eli romanıyla Hugo ve Nebula Ödülleri’ni aldıktan sonra ün kazandı. SWFA (Amerika Bilimkurgu ve Fantazi Yazarları Derneği) tarafından 2003’te “Büyük Usta” sıfatına layık görülen 20. yazar oldu. Yerdeniz serisi ile fantastik edebiyatseverlerin de gönlünde taht kurdu. Fantazya alanında değerli bir ödül olan Gandalf Ödülü ile onurlandırıldı. Eserlerinde ağırlıklı olarak anarşizmin, taoizmin, feminizmin ve çevreciliğin etkileri görülür. Bir süredir sağlık sorunlarıyla uğraşan Le Guin, geçtiğimiz ocak ayının 22’sinde, Portland’ta evinde vefat etti. Sağlık sorunlarına rağmen, hayatının son aylarında bile okurlarıyla iletişimini kesmedi ve ocak ayında yayımlanan kitabımız Yeryüzü Müzesi için şık bir mesaj göndermeyi ihmal etmedi.

Le Guin, J. G. Ballard, Philip K. Dick ve Michael Moorcock’la beraber, yeni dalga bilimkurgu‘nun en önemli temsilcilerindendir. Yeni Dalga (New Wave), 1960 ve 1970’lerde bilimkurguya yeni bakış açılarının getirildiği, deneysel metinlerin öne çıktığı bir akımdır. Yeni dalgacılar teknolojik gelişmelerin değil; politika, sosyoloji ve psikoloji gibi sosyal bilimlerin ya da felsefenin öne çıktığı ve genelde alternatif toplum biçimlerinin sorgulandığı kurgulara önem verirler. Ayrıca feminist kurgunun ikinci dalgası olarak tanımlanan dönem de yeni dalga içinde yer alır; böylelikle bilimkurguya birçok kadın yazar kazandırılmış olur. Bu yazarların öncüsü Ursula K. Le Guin, 1969’da yazdığı Karanlığın Sol Eli ile bizlere cinsiyet kavramının olmadığı bir toplumun sosyolojik yapısını düşündürür. Fantastik romanlarında daha çok “insan”ın kişisel sorunlarına değinir ve taoist yanı burada daha ön plana çıkar. Bilimkurgu romanlarında ise radikal fikirlerini aktarır ve toplumsal problemleri ön planda tutar; bu özelliğiyle de yeni dalga akımının çehresini yansıtır.

Yazımızın odağındaki albümün kaynağı olan roman, orijinal ismiyle Always Coming Home, 1985’de kaleme alındı. Hep Yuvaya Dönmek ismiyle 2002 yılında Cemal Yardımcı tarafından Türkçe’ye çevrildi, Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı. Yayımlandığı yıl, Rochester Üniversitesi’nin her yıl Amerikalı kadın yazarlara verdiği Janet Heidinger Kafka Prize‘ı kazandı. Antropolog bir aileden gelen Le Guin, şiirden ve biyolojiden daima hoşlandığını ama matematiği zor bulduğunu ifade eder. Eserlerinde sosyoloji, psikoloji ve antropoloji gibi sosyal bilimlerden yararlanmayı ihmal etmez. Hep Yuvaya Dönmek’i de bir sosyal antropolog/etnolog edasıyla yazıyor; etnologlardan tek farkı henüz var olmamış, yüz yıllar sonra yaşadığı varsayılan bir halk olan Keş halkını anlatıyor olması. İnsanlığın yıkıma uğramasından sonra hayatta kalmış Keş halkı, Kuzey Kalifornia’da Naşa Vadisi’nde yaşar.

Fazlasıyla deneysel olan roman; tiyatro, mit, halk hikayesi, deneme ve şiir gibi birçok türü içinde barındırıyor. Geleneksel romanlardan farklı olarak, sırayla okunmak zorunda bırakmayan eser, günümüzden bir toplum hakkında akademik çalışma okunuyormuş hissi bırakıyor. Bu ilhamı henüz çocukken dinlediği ve okuduğu Kızılderili efsaneleri ve masallarından alıyor; bir nevi Amerikan yerlilerine olan borcunu ödüyor. Kapitalist toplumun karşısına yerleştirdiği Keşleri dehşete düşürecek bir detaycılıkla, ekolojik bakış açısıyla anlatıyor. Ekofeminizm’in ana tartışma alanları olan insan-doğa ilişkisi, ataerkil sistem, hayvanın yeri, kadın üzerindeki baskı ve yeryüzünün suistimali gibi birçok alanı kapsamına alıyor. Hep Yuvaya Dönmek, Mülksüzler ve Karanlığın Sol Eli ile beraber Le Guin’in başyapıtları arasında sayılıyor.

Le Guin, Keş halkı için müziğin çok önemli olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden müzisyen ve besteci Todd Barton ile kitabın da yayımlandığı yıl olan 1985’te, Music and Poetry of The Kesh’i kaydetti. Daha sonra Tao Te Ching’in sesli kitap versiyonunda beraber çalıştılar. Albümü romanın bir eklentisi olarak değil; daha çok bir yol arkadaşı olarak görüyordu. Barton, albümü Le Guin’in yazdığı Kesh halkı şiirleri ve doğa sesleri üzerine inşa etti. Birkaç müzik enstrümanını baştan icat edecek kadar sıkı çalışan Barton, albüm için Houmbuta denilen iki metrelik boynuzu ve Weusai Medoud Teyahi kemik flütünü yapıp çaldı. Etnik bir tınısı olan deneysel albümde on üç parça yer alıyor. Barton ile Le Guin haricinde, Anne Hodgkinson, Dave Marston, Malcom Lowe, Meredith Beck, Patricia O’Scannel, Rebecca Warner, Susan Marston ve Thomas Wagner çeşitli enstrümanlarıyla bulunuyorlar. 23 Mart 2018’de plak ve cd formatlarında yeni baskısı yapıldı. Spotify, iTunes, Deezer gibi online müzik platformlarına yüklendi.

Hazırlayan: Canberk İleri

Okuma Önerileri

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

PLANET OF THE APES

En Vahşi Memeli Canlılar: Primatlar

İnsanların vahşete yatkınlığı, vahşi primatlardan aldığımız evrimsel mirasın bir sonucu olabilir! Antropologlar ve diğer bilim …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et