Jimi Hendrix’in Bilimkurgusu

“Jimi Hendrix kısa ömrü boyunca bir bilimkurgu hayranıydı. Küçük bir çocukken Hendrix ve erkek kardeşi Leon, uzak gezegenleri ve uçan daireleri hayal ederek günlerin sıkıntısından kurtulurdu.”

Bilimkurgunun, müziğini oluşturmasında Jimi Hendrix’e nasıl temel sağladığını, şarkılarında yer alan dış uzayın seslerini ve kıyamet görüntülerini nereden esinlendiğini sorgulayan yukarıdaki video bu cümleyle başlıyor ve Hendrix’in bilimkurgu deneyimini araştırıyor. Hendrix, yapımcısı ve menajeri olarak çalışacağı Chas Chandler ile ev arkadaşı olduğunda bilimkurgu sevgisi depreşti ve türle ilgilenmeyle başladı.

O dönemde okuduğu bilimkurgu romanları ve öykü kitapları Hendrix’e psikedelik müzik devrimini yapabilmesi için gereken fikirleri verdi. Örneğin Philip Jose Farmer tarafından yazılan Night of Light adlı romanı okuduğunda Purple Haze adlı parçasını yarattı. Şarkının sözleri, romanın işlediği kozmik radyasyonun yarattığı kafa karıştırıcı zihni durumlara atıfta bulunurken, değişen politik düzene de gönderme yapıyordu. Hendrix şarkılarına sadece bilimkurgu kitaplarına ait referanslar ve temalar yerleştirmekle kalmadı, aynı zamanda Chandler ile güçlerini birleştirerek elektro gitarın ve kayıt stüdyosunun o dönemki imkânlarını zorlayıp bir tür uzay-rock destanları da üretti.

Third Stone from the Sun adlı şarkı ise Dünya’yı uzaktan izleyen uzaylı izcinin gözlemlerini anlatıyordu. Mizahi ve dokundurmalarla yüklü söylemleriyle sevimli olsa da, aslında uzaylı izci Dünya’dan nefret etmekteydi. Bunu da belirtmekten kaçınmıyordu: “Halkınızı anlamıyorum. O hâlde size bir son vereceğim…” Bu aynı zamanda oldukça Lovecraftian bir cümleydi. Up from the Skies şarkısını uzun zaman önce Dünya’da yaşamış ve gezegeni tekrar ziyarete geldiğinde dehşete düşen birinin bakış açısından anlatan Hendrix, gezegeni “insan çiftliği” olarak adlandırıyor ve “Bazılarınızın ailelerini alıp birlikte kafeslerde yaşadığnı duydum,” diyordu.

Hendrix bilimkurguyu toplumsal eleştirileri için bir tür kalkan olarak kullanıyordu. Bu da onu Ursula K. Le Guin, J.G Ballard, Aldous Huxley, Isaac Asimov ve Stanislaw Lem gibi sosyal bilimkurgu yazmış yazarlarla aynı sınıfa sokuyordu. Kuşkusuz ki Hendrix’in onlarla da bir bağı vardı, ancak asıl bağlantısı başka bir gelenekleydi. Bu gelenek, ABD’de Sun Ra mistik deneyimlerle kendisinin Marslı olduğunu iddia ettiğinden beri ortalarda dolanmaktaydı. Bu iddialar elbette doğru değildi ve Sun Ra’nın kendi ailesi tarafından da yalanlandı, yine de popüler olmasını engelleyemedi. Hendrix ise bu kadar mistik değildi. Sadece o dönem ülkesinin ana meseleleri olan Vietnam Savaşı, kitlesel protestolar, sivil itaatsizlik ve ırkçılıkla mücadele konularına dair kıyametvari yorumlar yapıyordu. Bu yorumlar beyaz bilimkurgudan yararlandığı kadar, Afrofütürist sözcük dağarcığından da yararlanıyordu.

Peki, Afrofütürizm nedir? 1995 yılında eleştirmen Mark Dery, bilimkurgu yazarı Samuel R. Delany, eleştirmen Greg Tate ve Profesör Tricia Rose ortaya atılan Afrofütürizm terimini kısaca, “siyahi insanların geçmişteki, şimdiki ya da gelecekteki deneyimlerini birbirine bağlayan, yani siyahiler üzerine temellendirilmiş bir bilimkurgu anlayışı olarak” yorumluyor. Film yönetmeni Mawena Yehouessi ise bu konuya, “Sun Ra’dan Janelle Monae’ye diğer dünyalara ait uzaylı ikonografileri sahiplenmeleri, Afrofütüristleri bu Dünyanın yabancıları hâline getiriyor,” şeklinde bir açıklama ekseninde yaklaşıyor. Afrofütürizm, çifte bilincin yaratıcı ifadesidir: Yale Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan C. Brandon Ogbunu, türün izini 1920 yılında yayımlanan W.E.B Du Bois’in kısa hikâyesi The Comet’e kadar sürebiliyor. Ogbunu aynı zamanda siyahi sanatçıların kültürü hem içeriden hem de dışarıdan bir gözle görebilmesinin daha iyi alternatiflerin olduğu toplumları ve evrenleri düşünmemizi daha kolay hâle getireceğini savunuyor.

Hendrix’in şarkılarındaki anlatıcılar apokaliptik vizyonlara sahipti. Ancak bunu daha iyi durumdaki başka dünyalardan ve daha iyi zamanlardan yapıyordu. Buradaki “daha iyi” tanımı refah seviyesi yüksek dünyaları, zamanları ve ortamları anlatmıyor. A Merman I Should Turn To Be şarkısında eleştirisini bir denizaltının bakış açısından anlatıyordu örneğin. Belki de bu şarkı Hendrix’in en keskin eleştirisiydi. Bakış açısı siyahi bilimkurgu yazarı Octavia E. Butler’ın kötümser, post-apokaliptik vizyonlarının habercisi gibiydi. Afrofütürist kuramcı Kodwo Eshun ortaya attığı görüşünde, Afrika diasporasında yaşayan insanların deneyimleriyle bağlantı kurmaktadır: “Bilimkurgu yazarlarının yaşadığı yabancılaşmayı yaşıyorlar. Siyahi deneyim ve bilimkurgu birdir ve aynıdır.” Clever’ın yazarı Taylor Crumpton ise“Afrofütürizm her zaman ileriye dönüktü,” diyor ve kültürel büyümeyi sağladığını da ekliyor. Polifonik videosunda şu yorumu yapıyor: “Hendrix’in şarkılarında yanan bir dünyadan kaçmayı, çözüm arzularını ve bu iki duygu arasındaki acı gerilimi birlikte hissediyoruz. Onun sanatında umut, yeni bir yaşam biçiminde yatıyor.”

Hazırlayan: Emrecan Doğan

Kaynaklar:

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

halka dunya muhendisleri

Halka Dünya Mühendisleri’nde Büyük Sorular ve Çözümler

Larry Niven’in kitabın ithafında söylediklerinden anladığımıza göre Halka Dünya, seri olarak düşünülmüş bir proje değildir. …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin