Varoluş, Evren ve Girdap

İnsanı, dünyayı, hayatı ve evreni zıtlıklardan ve çelişkilerden doğan anlam olarak tanımlayabiliriz. Evrenin kaçınılmaz genişlemesi ve bozulması -ki buna entropi deniyor- girdi ve çıktıların girdap şeklinde yaptığı devinimi andırıyor. Bu açıdan var oluş etki ve tepkinin oluşturduğu yansımalardan ve harmoniden meydana geliyor denebilir. Evrendeki girdapları anlamaya çalıştığımda bildiğimiz anlamda iç kıvrımlardan oluşan girdapların yanı sıra dış kıvrımların olduğuna da görebiliyorum.

Varlığın doğasının örüntüler üzerine olduğu bir gerçek. Etrafımıza baktığımızda en çok gördüğümüz örüntü çeşitlerinden biri de sarmallardır.

galaksi

Varlık, hayat, evren iç içe geçmiş katmanların bütününe verdiğimiz isimlere benziyor. Zamanın içindeki insan kaçınılmaz olarak kendi kendini yer. Kendi içinde içe doğru, kendi dışında dışarıya doğru bir girdabı vardır. Hayatını bu girdap içerisinde debelenirken sürdürür.

Bilimin en önemli keşiflerinden birisi olarak değerlendirilen evrenin genişlediğinin anlaşılmasında spiral yapısının çok ciddi faydaları olmuştur. Şimdi düşünün, yol kenarında yağmur sularından arta kalan o küçük su birikintisinde bile girdap olabiliyorken aynı zamanda evrenin genişlediğinin daha iyi anlaşılması için de girdaba benzeyen sarmal şekiller kullanılabiliyor. Evren ve içindeki her şey hareket eden sarmalların ve dairelerin dansına benziyor.

Son yıllarda evrenin gerçekten de dönen bir sarmal gibi hareket ettiğine dair bilim insanları tarafından yapılan yorumlar mevcut. Özellikle kara deliklerin karşı konulamaz kozmik girdap olması bilim insanlarını bu konuya daha fazla yoğunlaştırıyor.

Girdaplar evrenin ilk saniyelerinde görülebildiği gibi onu yok oluşa götürecek olan bitişte de görülebilir. Ki bana sorarsanız evren genişlemese, hatta Büyük Patlama yanlışlansa dahi evrenin ve zamanın genel özellikleri itibariyle hem niteliksel hem de yer yer niceliksel olmak üzere bir girdap oluşturduğunu düşünüyorum. Evrenin girdap özelliği, doğumun ve ölümün aynı mekan ve zamanda gerçekleşmesi bazen bana başka evrenlerin olduğu fikrini hissettiriyor ama kesin veriler elimizde olmadığı için bu konuda kati yargılara varmak şu an için çok zor.

İnsan gibi dünya ve evren de bir nevi kendini yiyor. Sürekli bozulan ve aynı zamanda sürekli yeni şeylerin ortaya çıktığı evren kendi içinde aniden var olup kaybolan su tomurcuklarına ev sahipliği yapan bir küvete benziyor. Evrenin doğumundan ölümüne kadar olan süreçte hem fiziki hem zihni olarak en iyi anlatacak sembollerinden biri bana göre girdap oluşturacak şekilde kendini yiyen yılandır…

Hazırlayan: Mücahit Özdoğan

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

ronesans ve bilimkurgu

Rönesans Döneminde Bilim ve Bilimkurgu

Rönesans, 14. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar süren ve Avrupa’da büyük bir değişim ve yenilenme çağı …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et