Sorunların çözümleri her koşulda doğru değildir. Örneğin ikinci kattaki evinize merdivenden çıkmak doğru çözüm iken, ellinci kattaki evinize merdivenle çıkmak hem yorucu, hem de çok süre alan bir çözümdür.
İnsan türü uzaya, galaksiye, evrene nasıl yayılır? Nasıl kolonize eder? Bu soruların tek bir yanıtı, tek bir yöntemi yoktur.
Az buçuk eğitim görmüş, birkaç bilimkurgu filmi izlemiş insanlar için hayal ettikleri şudur:
- Yaşanabilir veya değiştirilebilir koşullardaki gezegenler bulunur ve gemilerle götürülen öncüler orayı kolonize eder.
- Öncüler ilk başlarda zorluklar çeker. Belki küçük mekanlarda, kubbeler altında yaşar ama zamanla Dünya’daki şartları sağlar.
Bu düşünce sistemi Dünya’da gemilerle okyanusları aşarak yapılan keşifler çağından kalma. Güneş sisteminde yararı olabilir; ama ya diğer güneş sistemleri? Işık hızında seyahat edebilsek bile birkaç insan nesline mâl olacak yolculuklar… O yolculuğa çıkanların neler yaşayacağı bir muamma. Birçok sorun yaşayacaklar. Belki de Robert A. Heinlein’in “Uzayda Kaybolanlar” veya Brian W. Aldiss’in “Yıldız Gemisi” romanlarında olduğu gibi bir uzay gemisi içinde yolculuk yaptıklarını bile unutacaklar veya bilemeyecek hale gelecekler.
İnsan vücudu esasında simbiyoz yaşam biçimidir. Vücudumuzda, bakteriler gibi onlarca farklı canlı barındırıyoruz. Uzun bir uzay yolculuğunun onları nasıl etkileyeceğini bilemeyiz. İnsan formunun Dünya’daki biçimiyle uzayı, başka gezegenleri kolonize edeceğini düşünmek muhafazakar, türcü bir yaklaşımdır. Ay’a yerleşen insanların ikinci veya üçüncü nesli kendini Aylı kabul edecek. Vücut şekilleri Ay’ın Dünya’nın altıda biri yerçekimine uygun hali alacak. Daha ince, daha kısa olabilecekler. Sporları bile farklı olacak.
Uzayı nasıl kolonize ederiz? Maddeleyelim:
- Klasik düşünce: Gemilerle gidilir. Yaşam sığınakları kurulur. Kubbeler altında yaşanır. Yavaş yavaş gezegen terraform işlemine tabii tutulur.
- Gezegen size uymaz, siz gezegene uyarsınız. Philip K. Dick’in “Yaratılan Dünya” romanında olduğu gibi, mesela Venüs atmosferinde yaşayabilecek bir insan türü laboratuvarlarda üretilir. Venüs atmosferi bizim için zehirli, bizim yaşayamayacağımız kadar sıcaktır ama bu tür o havayı solur, o sıcaklıkta yaşar.
- Robotlar kullanılır. Kendini kopyalayan robotları uzayı kolonize etmeye göndeririz. Onlar bizim için gezegenleri yaşanabilecek hale getirir veya madencilik yapar.
- Uzayı tohumlarız… Yani yaşamın temellerini kaya parçaları içinde galaksiye yayarız. Zaten bu Dünya’daki yaşamı açıklayan bir teori. Yani çok eski bir uygarlık uzayı böyle tohumlamış olabilir. Ve belki biz de bunun bir sonucuyuzdur.
- Organik gemiler… Uzay gemisi deyince nedense hep akla metal gemiler gelir. Oysa uzayda, içinde insan olan organik, yaşayan gemiler yapabiliriz.
Gördüğünüz gibi birçok yöntem var. Bu noktada şunun altını çizmek lazım: Uzayda yaşam aramakla, uzayda yaşanabilecek gezegen aramak farklı şeylerdir.
Bildiğiniz gibi astronomlar sürekli yaşanabilecek veya üzerinde yaşam olabilecek gezegenler arıyor. Ama büyük ihtimalle başka bir güneş sistemine gidecek teknolojiye eriştiğimizde bir gezegene ihtiyacımız da kalmayabilir. İçinde yaşayabileceğimiz kocaman gemiler yapabiliriz. Bu gemiler uygun güneş sistemlerine gider ve yörüngeye yerleşir. Eğer o güneş sisteminin gezegenleri varsa, hammadde olarak kullanılabilir. Gemi yapmak yerine uygun bir asteroidin içi de oyulabilir.
Peki uzayı, robotlar veya genetiği değiştirilmiş insan türleriyle kolonize etmek nasıl sonuç verir? Büyük ihtimalle bu tür bir yayılma günümüz insanının hayal ettiğinden farklı olacaktır. İngiltere, Kuzey Amerika’yı kolonize ettiğinde yerleşimcilerin bir veya iki nesil içinde kendilerini Amerikalı kabul edeceğini veya Bağımsızlık savaşı vereceğini hayal ediyor muydu sizce?
Size kötü bir haber: İlk güneş sistemi savaşını Aylılarla, Marslılarla, Venüslülerle, Merkürlülerle yapacağız ve onlar sizlerin torunu olacak. Belki de uzaylı torunlarınız, Dünyalı torunlarınızı yenecek, dünyalarına hapsedecek veya yok edecek.
Kendinizi düşünün: atalarınız üç yüz yıl önce domates, patates yemiyor, kahve, çay içmiyordu. Daha yüz yıl önce bu ülkenin kahvaltı kültürü çorbaydı. Uzaylı torunlarınızın da sizden çok farklı yiyecek içecek, günlük yaşamları olacak.
Hazırlayan: Orkun Uçar