superman-kapak

Superman’in Ardındaki Bilime Bakış

Havaya bakın! Bu bir kuş! Hayır, bir uçak! Hayır, bu… Superman! O uçabilir, yok edilmezdir, en güçlüdür ve her fırsatta hayatımızı kurtarır! Peki Clark Kent tüm bu muhteşem işleri nasıl başarabiliyor?

Gelin, Çelik Adam’ın güçlerinin arka planında yatan bilime bir bakalım.

Güç

Superman, biz fanilerin hayal bile edemeyeceği ağırlıkları kolaylıkla kaldırabilir. En belirgin özelliklerinden biri bu gücüdür, aynı zamanda en gözardı edileni de bu olabilir. Superman’in gücünün kaynağı aslında karakterin kökeninde gizli… Tabii, aslında bir uzaylı olmasında da.

Bildiğimiz gibi, Superman Kripton gezegeninde doğar. Bu gezegen Dünya’dan çok daha büyüktür, dolayısıyla da çok daha büyük bir yerçekimi kuvvetine sahiptir. Gezegen yok olduğu sıralarda (ya çekirdeğinde meydana gelen bir yıkım, ya da bir iç savaş neticesinde) Superman’in babası o zamanki adıyla Kal El‘i bir uzay gemisine bindirir ve kahramanımızın Dünya’ya olan yolculuğu başlar.

Superman Dünya’ya geldiğinde müthiş bir gücü olduğunun farkına varır. Bu, elbette Kripton’dan çok daha zayıf yerçekimi kuvvetine sahip bir gezegende oluşundan kaynaklanır. Superman çok büyük ağırlıkları kaldırabilir, çünkü bu nesnelere uygulanan yerçekimi kuvveti alışık olduğu kuvvete nazaran çok daha zayıftır.

Çizgi romanlarda, Superman’in gücünün 2 milyar tonluk ağırlığı kaldırmaya yettiği açıklanır. Bunu gözümüzde canlandıramayız elbette ama A.B.D.’deki ünlü Empire State Binası’nın 365.000 ton olduğunu söylesek bir kıyas yapmaya yeter herhâlde.

Uçuş

Yerçekimi gücü farklılıkları Superman’in uçabilmesini de açıklar aslında. Teori şöyle: Superman, kendisine göre Dünya’nın çok küçük kalan yerçekimi sayesinde yükseklere zıplayabiliyor. Yani Superman uçtuğunda aslında yalnızca çok yükseğe, yatay kalacak şekilde zıplıyor diyebiliriz. Zaten Superman, yaratıldığı ilk dönemlerinde uçan değil zıplayan bir karakter olarak resmedilmiştir. Tabii sonuçta yine de yerçekiminden etkilendiğinden, Dünya’nın atmosferi içinde kalmak zorunda.

Bir başka teori ise şu: Kripton devasa, Dünya’dan yaklaşık 1000 kat daha büyük bir gezegen olduğundan oradaki yerçekimi de normal bir insanın ezilip ölmesine yol açacak kadar güçlüydü. Bu nedenle de Kriptonlular bu müthiş basınçtan etkilenmemeleri ve hayatlarını sürdürebilmeleri için anti-yerçekimi özelliğine sahip iç organlar geliştirdiler. Bu da Clark Kent’in Dünya’da istediği zaman yerde yürümesine, istediği zaman da yerçekiminden etkilenmemesi sayesinde uçabilmesine olanak sağlıyor denebilir.

Bunlar haricinde Superman’in Dünya’nın manyetik çekim alanını manipüle ederek uçtuğu veya bedeninin gravitron denen atomaltı parçacıklar üreterek havada kalabildiği gibi teoriler de mevcut.

Yok Edilemezlik

Evet, Superman uçabiliyor, devasa binaları kaldırabiliyor ama belki de en etkileyici özelliği, kendisine fırlatılan her şeyin altından kalkabilmesi olsa gerek! Bu ister çok yakın mesafeden gözüne gelen bir mermi olsun, ister boğazına saplanmak üzere fırlatılan bir bıçak, isterse de koluna girecek bir iğne fark etmez, hiçbiri süper kahramanımıza zarar veremez. Bu da iki şeye dayanır: Hücreleri ve radyasyon.

Kriptonlular’ın normal insanlardan çok daha yoğun bir moleküler vücut yapısı vardır, bu sayede de inanılmaz derecede sıkı bir dokuya sahip bedenlerini delip geçmek çok zordur! Bunu kurşun geçirmez yelekten bir deriye sahip olmak gibi düşünebiliriz.

Superman’in güçlerinin bir diğer kaynağı ise güneş ışını radyasyonu ve Kriptonlular’ın hücre yapısı. Kriptonlu hücreleri çok yoğun olmanın yanında, güneş ışınlarını da özümseyip kimyasal dönüşüme uğratabilirler. Kripton’un bizimkine nazaran çok daha yaşlı olan kızıl güneşinden gelen ışınlar Kriptonlular’ın işleyemeyeceği kadar zayıftı. Ne var ki Superman Dünya’mıza geldiğinde, genç ve güçlü güneşimizden gelen ışınları dönüştürerek hücrelerinin kullanabileceği müthiş bir enerjiye çevirebildi.

Superman’in müthiş gücünün, uçabilmesinin ve kurşun geçirmez vücudunun bir kaynağı da budur. Öyle ki, bazı çizgi romanlarında ve son dönem filmlerinde bazen Superman’in bulutların ötesine uçup hücrelerini “şarj etmek” için güneşe yaklaştığı görülür!

Kriptonit

Evet, Superman hiçbir şeyden zarar görmüyor ama bunun büyük bir istisnası var: Kriptonit. Dünya’mıza yabancı olan bu element artık popüler kültürde o kadar önemli bir yere sahip ki, Microsoft Word bile bu kelimeyi yanlış yazdığınızda otomatik olarak düzeltebilir!

Superman’in yuvası olan gezegen patladığında, geriye radyoaktif bir element olan Kriptonit saçıldı. Bu element pek çok formda bulunabiliyor olsa da en ikonik formu yeşil renkte parlayan bir taş şeklindedir. Superman’in bu elemente olan zaafı, Kriptonit’in hücrelerini etkileyerek güneş ışınlarını soğurmasına engel olması şeklinde açıklanabilir. Ona süper güçlerini sağlayan radyasyon dönüşümü olmadığından, Superman çok zayıf düşer.

Kriptonit Superman’e neredeyse hep anında etki eder, bunun ise hiç de bilimsel olmayan çok kolay bir açıklaması var: Yazarların Superman’in yavaşça zayıflamasını açıklamak için onlarca sayfa harcamak istememeleri! Okuru sıkmamak için bu etki basitçe açıklanır ve geçilir.

Yeşil Kriptonit Superman’i çok zayıf düşürebilir, hatta öldürebilir bile. Kriptonit’in kırmızı, altın rengi, mavi, beyaz gibi pek çok başka formu da bulunur ve bunların hepsi Superman’i farklı şekillerde etkiler. Bazıları Superman’in güçlerini elinden alır, bazısı bitki yaşamını yok eder, bazısı Superman’de çılgınca davranışlara ve dönüşümlere yol açar, bazıları ise Kriptonlular’ın hafızalarını siler. Bunların normal insanları etkileyip etkilemedikleri ise pek bilinmemektedir.

Kaynak

Yazar: Erkam Ali Dönmez

Oyun sever, oyun oynar, oyun çevirir, oyun yapar.

İlginizi Çekebilir

origin1

Animesi Olmayan Okunası 8 Bilimkurgu Mangası

Manga ile animenin uzun yıllara dayanan bir akrabalık ilişkisi var. Animeye adapte edilmesi için bir …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin