Araştırma supersus

Tarih: 14 Mart 2023 | Yazar: Tuğrul Sultanzade

0

Savaşın Gölgesinde Absürt Mizah: SuperSus

TVFilthyFrank kanalını bilen bilir, bu kanal içerik üretmeyi bıraktıktan sonra internet dünyası eskisi gibi olmadı. Neyse ki kanalın içerikleri hâlâ YouTube’da duruyor ve hiç olmazsa gelecekten iyi şeyler beklediğimiz zamanlara dönmek isteyince, bunları izleyip geçmişi yad edebiliyoruz. TVFilthyFrank’in bıraktığı boşluğu doldurabilecek türden çok az kanal var, bunlardan biri beklemediğimiz bir yerden, Ukrayna’dan, SuperSus (Супер Сус) isimli bir kanal. TVFilthyFrank’in Sovyet üretimi daha karamsar ve daha çarpık bir muadili gibi görünüyor.

TVFilthyFrank içeriklerinde daha rengarenk (ciddi anlamda rengarenk) bir dünya var, zaten esas karakterlerden birinin kostümü pembe. Dahası, TVFilthyFrank’te batı kültürünün egemen olduğu bir mizah tarzı var. Elbette ki bu, kanaldaki mizahın evrensel bir kitleye hitap ettiği gerçeğini değiştirmiyor. SuperSus kanalındaki içerikler ise görüntü bakımından kült mertebesine ulaşmış Rus saykodelik korku filmi Zelyonyy Slonik’i (Yeşil Fil) andırıyor desek yalan olmaz. Mizah açısından ise klostrofobik dünyanın kasvetiyle alay ediyorlar gibi bir his mevcut. Belki de sadece Rusça konuşan birinin ya da Rusya, Ukrayna, Belarus civarlarında yaşayanların anlayabileceği daha üstü kapalı bir mizaha sahipler. Zaten SuperSus için bir mizah kanalı diyemeyiz, bu kanal daha çok terk edilmiş alanları keşfetmek üzerine içerik üretiyor.

TVFilthyFrank’teki içerikler bir noktada yaratıcısının sağlığına zarar vermeye başlamıştı, SuperSus ise bu konuda FilthyFrank’i bile utandıracak seviyede cüretkâr. Mesela Çernobil felaketinin yaşandığı yüksek radyasyon oranına sahip arazilere gidip, orada kafalarına göre takılıyorlar. Kanalın ön planda olan karakteri Susanin, maceraya atılmadan önce bünyesini radyasyondan korusun diye vodka içiyor, bir diğer videosunda ise doktorlara pek güvenmediğini söylemişti, anlaşılan onca zaman boyunca yer altında takılarak kendine has bir tıp metodu geliştirmiş. Zaten içeriklerin büyük bir kısmında Susanin’in sarhoş hâllerini görüyoruz. Diğer karakterler de kimi zaman bir hayli sarhoş oluyor ve ortaya sanatsal değere sahip bir saçmalıklar dizisi çıkıyor.

SuperSus’un ön plandaki karakteri Susanin, gerçekten garip bir dış görünüşe sahip. Bir noktada sevimli, bir noktada rahatsız edici. Kameramanın tipi ise Kafkas asıllı MMA dövüşçülerine benziyor. Kanal içeriklerinde sık sık başka karakterler de görüyoruz. Yakın zaman önce bu karakterlerden biri kanalı “satın aldı” ve son videolarda “tünel, kanalizasyon ve zindanlar” gibi yerlerin artık izleyicilerin ilgisini çekmediğini, kanalın izlenmesinin bir hayli düştüğünü, üstüne üstülük bu tarz yerlere indikçe iyice deliren karakterler yüzünden YouTube tarafından içeriklerinden para kazanmalarının engellendiğini söylüyor…

Ancak SuperSus’un esas olayı bu; genel olarak Sovyetler’den kalma fabrikalara, tünellere, metrolara ve kanalizasyon sistemlerine girip, orada maceraya atılmaları ve bu maceralar esnasında olabildiğince kafalarına göre takılmaları. Kanaldaki içerikler bir hayli uzun, ortalama olarak yarım saat civarında. İçerikler Rusya ile olan savaşa rağmen hâlâ Rusça fakat malum bir aksana sahipler. Altyazılar sayesinde bu videoları izleyip konuşmalarda ne olup bittiğini anlamak mümkün.

Kanala has karanlık ve çarpık bir estetik oluşmuş durumda. Bu estetiğin çok uzaktan da olsa Die Antwoord kliplerindeki Zef estetiğiyle benzeştiğini söyleyebiliriz. Müzikal anlamda da kanalın bir içeriği mevcut, PUBERTAT isimli bir rap şarkısı. Zaten genel olarak kanaldaki içerikler rap, black metal ve dungeon synth gibi müzik tarzlarının görsel bir karışımını andırıyor diyebiliriz, bu karışım radyasyon yüzünden artık işlevini yitirmek üzere olan ve sürekli karıncalanan bir radyodan çıkıyor gibi.

Terk edilmiş hatta girişine yasak konmuş bölgeler ciddi bir çekiciliğe sahip ve dünya çapında pek çok amatör kaşifin ilgisini cezbeden bir konumdalar. Dünyanın hemen hemen her yerinde terk edilmiş alanlarla (fabrikalar, köşkler, köyler, oteller) çeşitli sebepler için ilgilenen amatör kaşifler var. SuperSus ise sadece ama sadece kafasına öyle estiği için bu tarz yerlere girip çıkıyormuş gibi görünüyor. Adam tuhaf bir RPG yaratığı gibi yer altına inince özüne dönüyor ve bu ortamlarda bulunmaktan bir hayli keyif alıyor gibi bir hali var.

Oldukça büyük bir araziye yayılmış Sovyetler Birliği, çöküşünün ardından geride sayısız miktarda terk edilmiş askeri endüstriyel kompleksler, madenler, adeta zindan benzeri yer altı yapıları ve daha fazlasını bıraktı. Tüm bunlar Sovyet nostaljisi sevenler için bambaşka bir çekiciliğe sahip. SuperSus kanalı aynı zamanda Sovyet nostaljisinden hoşlananlara da hitap ediyor. Üstelik SuperSus’un girip çıktığı yerlerin bir kısmı tümüyle terk edilmiş sayılmaz. Bazen, girdikleri kanalizasyon ya da yer altı tünellerinde yaşayan insanlarla karşılaşıyor ve onlarla röportaj yapıyorlar.

SuperSus kanalı, Ukrayna-Rusya Savaşı’nın başlaması ile birlikte artık ülkeleri için hayırlı işler yapma amacı da gütmeye başladı. Mesela geçenlerde YouTube’un hediye ettiği gümüş plaketi satılığa çıkarıp, elde ettikleri parayla silahlı kuvvetler için teçhizat alacaklarını söylemişlerdi. Su basmış bir sığınağı toparlamaya çalıştıkları bir video da var fakat yaptıkları çoğu şeyin devamı hakkında bir güncelleme yok…

Kiev kanalizasyonlarına indikleri bir videoda, olur da şehir kuşatma altına alınır ya da daha kötü bir durum yaşanırsa, şehrin dışına çıkmak ya da şehir içerisinde işgal kuvvetlerine yakalanmadan dolaşabilmek için kanalizasyon sistemlerinin kullanılabileceğini ispat etmeye çalışıyorlardı. Yani videonun amacı kanalizasyonlarda zehirli gazlar ya da oksijen yetersizliği yüzünden ölmeden de dolaşmanın mümkün olduğunu ispatlamaktı fakat SuperSus içeriklerinin çoğunda olduğu gibi bu video da çok kısa bir süre sonra kontrolden çıktı ve Susanin’in sağda solda bulduğu dışkı mı yoksa çamur mu (büyük ihtimalle dışkı) olduğu tam anlaşılamayan bir şeyi yüzüne gözüne sürmesiyle hatta yemeye çalışmasıyla sonuçlandı. Bu video gerçek anlamda Yeşil Fil tarzı şeytani, karanlık ve yine kendine özgü bir mizaha sahipti.

Savaşla birlikte SuperSus içeriklerinde doğal olarak Rus karşıtlığı epeyce yükselmiş durumda. Kiev civarındaki bir mayın temizleme ekibiyle video çektikleri sırada, artık bolca Batı yapımı teçhizata sahip olduklarını ve “bazı ülkeler gibi dermeçatma Sovyet kalıntısı teçhizatlarla bir nevi günü kurtarma telaşında olmadıklarını” söylüyordu. Ukrayna o günlerde yaşadığı devasa kayıplara rağmen sahada ciddi kazanımlar elde ediyordu ve ülkede savaşın kazanılabileceğini dair ciddi bir inanç ve öfori başlamış durumdaydı. Şu an için ise savaş Bahmut ve genel olarak Donbas hatlarında tıkanmış durumda. Birinci Dünya Savaşı’nın korkunç karanlığını anımsatan bu çatışmalarda Ukrayna’nın kayıpları artık dayanılmaz seviyelere ulaştı. Bu yazının amacı üstü kapalı bir şekilde olsa da kesinlikle bir tarafın propagandasını yapmak ya da bir tarafı yüceltmek değil. Nitekim gerçek şu, Ukrayna nüfusu hızla tükeniyor. Zaten Ukrayna, doğum oranı oldukça düşük bir ülkeydi. Gidenler geri gelmiyor, üstelik gidenler, Ukrayna’yı Ukrayna yapan kişilerdi. Ukraynaca konuşan, kendini Ukraynalı olarak tanımlayan kişiler…

Az evvel, kanalın “yeni sahibinin” artık içeriklerin izlenmediğinden yakındığını söylemiştik. Fakat kimsenin görmek istemediği acı gerçek şu olabilir: kanalın izlenme sayısının düşme sebebi izleyicilerin artık içerikleri beğenmemesi değil, bu içerikleri izleyen insanların ya cephede olması ya berbat koşullarda hayatta kalmaya çalışması ya da bir mezara bile sahip olamayacak şekilde hayatını kaybetmesi.

Ukrayna toprakları yüzlerce yıldır savaşlara, katliamlara ve felaketlere tanıklık ediyor. Ciddi nüfus değişimleri, yanıp tükenen sonra küllerinden doğan ormanlar gibi yüzlerce yıldır kendini yineleyip duruyor. On beşinci-on altıncı yüzyıllarda buralar “Vahşi Düzlükler” diye anılıyordu. Bölge Tatar akınlarına ve o dönemin büyük güçleri Polonya, Osmanlı ve Rusya arasındaki çekişmelere sahne oluyordu. Kendi derebeylerinden bıkıp son bir umutla bu büyük güçlerin arasında kalmış sahipsiz diyara kaçan çeşitli etnik kökendeki insanlar, Tatarlar’a bile boyun eğdirecek kadar şiddetli bir halka dönüşmüştü: Kazaklar. Şimdi bu bölge yine kendini büyük güçlerin arasındaki çekişmenin tam ortasında buldu. Kazaklar her ne kadar çok iyi savaşçılar olsalar da Osmanlı, Rusya ve Polonya arasındaki çekişmelerde tükenip nihayetinde azar azar bağımsızlıklarını yitirmişlerdi. Günümüz Ukrayna’sını da bekleyen bu mu? Ukraynalılar 2014’teki çatışmalarda da, bugünkü çatışmalarda da en ezeli düşmanlarının bile saygısını kazanacak türden bir cesaretle savaşıyor ama cesaret nereye kadar?

Ülke nüfusunun bir kısmı artık Rus kontrolündeki bölgelerde yaşıyor, yine nüfusun oldukça büyük bir kısmı ülke dışına çıktı, geri kalanların da hiç azımsanmayacak bir kısmı silah altına alınmış vaziyette. Ülkede artık kaçıncı dalga seferberlik yaşandığı konusunda kafa karışıklığı var ve seferberlik şartları oldukça genişletilmiş durumda. Bu da artık yaşlı ve çocuk sayılabilecek yaştaki kişilerin askere alınması konusunda neredeyse hiçbir fark gözetilmediği anlamına geliyor. Fakat bu ülke yalnızca savaşlar, felaketler ya da pek çok noktada adını kirleten yolsuzluklardan ibaret değil. Bu ülkede parlayan çok büyük bir cevher vardı… Güçlü futbol takımlarına, Eurovision’da sıra dışı sayılabilecek bir başarıya (sadece Dancing Lasha Tumbai isimli şarkı yeter), S.T.A.L.K.E.R ve Metro 2033 gibi kült niteliğine kavuşmuş oyunları üreten stüdyolara, Sovyet döneminden kalma geniş bir askeri endüstriyel üretim kapasitesine sahipti. Fakat ne yazık ki artık bu ülkenin geleceği için iyimser diyebileceğimiz hiçbir ihtimal kalmadı.

Ülke, askere alınanlar ve sırasını bekleyenler olarak ikiye ayrılmış durumda adeta. Askere alınmayan sivil nüfusun yaşadığı bölgeler ise ardı ardına gelen kapsamlı füze saldırıları ile hedef altında. Burada, sivil hayattaki insanlar felaket diyebileceğimiz koşullarda gündelik yaşantılarını sürdürüyor. SuperSus isimli kanal hâlâ Ukrayna’da ve hâlâ Ukrayna’dan içerik üretiyor. Her biri bir kısa filmden hallice olan içeriklerinde gördüğümüz şehirlerin ne kadar boş ve cansız olduğu dikkat çekici. SuperSus yakın zamandaki videoların birinde bir tren yolculuğu yapıyor, sonra bir yerde inip marketten ihtiyaçlarını alıyor,  gündelik hayatın savaşın şiddetli yıkımına rağmen bir şekilde düzen içinde akıp gittiğini görüyoruz. Fakat bu nereye kadar sürebilir? Ukrayna’nın seferberlik potansiyeli tükenme noktasına geldiğinde mi?

Tüm bu karanlık ve kasvetli günlere rağmen, SuperSus hâlâ ülke insanına ya da cephedeki askere moral verebilecek türden içerikler üretiyor. Rus saldırılarıyla darmadağın olmuş ve yıkım talimatı verilen bir içki fabrikasında sağlam kalan içkileri içtikleri bir videoda, “şimdi böyle kafa buluyor gibi gözüktüğümüze bakmayın bizim de içimiz kan ağlıyor,” tarzı özür mahiyetinde demeçler de vermişlerdi. Nasıl olsa her şeyin savaş ve sonu gelmez bir yıkım döngüsüne girdiği bir ülkede, insanların çıldırmamak ve bir zaman sonra her şeyin normale gideceğini düşünmek için tutunmak isteyecekleri şeyler ortaya çıkar. Bunlardan biri mizahtır. Nihayetinde cephe gerisindeki insanların da, oturup kara kara seferberlik sırasının ne zaman kendilerine geleceğini düşünmek haricinde yapmak isteyecekleri bir şeyler olacaktır…

SuperSus, bir çok açıdan eleştirilebilecek bir kanal, yalnızca içeriklerdeki aşırıya kaçan absürtlükler değil, son zamanlarda tartışmalı bir kişilik olan Stepan Bandera’nın da bulunduğu gönderiler paylaşmaları örneğin, Ukrayna dışındaki birçok izleyicinin tepkisini çekebilir. Daha önce de söylediğimiz gibi bu yazıda amacımız üstü kapalı bir şekilde olsa da kesinlikle siyaset yapmak değil, dolayısıyla Bandera konusuna daha fazla değinmenin bir anlamı yok. Son olarak söylemek gerekir ki, bu kanal kesinlikle herkese hitap etmiyor fakat savaş zamanının karanlığında ve olağanca kasveti içinde bile ürettikleri absürt mizah ile incelenmeyi hak ediyorlar.

Etiketler: , , , , , , , ,


Yazar Hakkında

2000 yılında Bakü'de doğdu. Uzun bir süredir Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyor.