“Eskiden kölelik vardı. Bugün özgürüz.” Aslında bu öyle siyah-beyaz bir konu değil. Geçenlerde önüme bir istatistik düştü. Amerika’da hapishanede yatan siyahilerin sayısı, kölelik sistemi yürürlükteyken köle olan siyahilerin sayısını aşmış. Bugün kalifiye olmayan bir elemanın bir metropolde tek başına yaşaması neredeyse imkânsız. Köle olsa kira vermezdi bari. Köleliğin “karın tokluğuna çalışmak” olduğu söylenir. İyi de, sanki bugün çalışanlar karın tokluğuna çalışmıyor mu? AVM’de bir satış elemanı düşünelim. Bir kere o kadar da özgür değil çünkü çalışma saatleri yoğun. İkincisi, 24 saat çalışsa, yemeyip içmese yine de bir konut alamaz. Dolayısıyla, pratikte yine karın tokluğuna çalışan büyük bir kitle var.
Patronlar yeni nesilden yakınıyor. “Yahu,” diyor, “Adama firmamıza ne katabilirsin diye soruyorum, o ise tatilleri, çalışma saatlerini filan soruyor. Yeni nesilde hiç fedakârlık kalmamış!” Bence o gençler haklı. Vereceksin asgarî ücreti, bilemedin biraz üstünü, adamlar üç-dört arkadaş bir ev tutup karın tokluğuna yaşayacak, kenara para koyup gayrimenkûl almanın hayalini bile kurmayacak, ondan sonra “Kurumumuza ne katabilirsin?” Tüm vaktini veriyor, canını mı versin bir de? Tabii ki çalışma saatlerini, ne zaman tatil olduğunu filan soracak.
Büyük firmalarsa güzel yöntemler buldu. Onlar bizden daha akıllı. Reklamlara bakıyorum. Akaryakıt alınca vatan sevgisi de almış oluyormuşuz iması. Baksan, daha fazla kazanmak gibi bir gündemleri hiç yok neredeyse. Tek dertleri Türkiye aşkıymış. Çalışana izin? Aylıklara zam? Yok. Firmamızda çalışma ayrıcalığını yaşıyorsun ya, maaş önemli mi? Hmm. Doğru!
Eskiden aile zorunlu bir konseptti. Faydası büyüktü. Masraflar bölünürdü. Zorunluydu zaten bir bakıma. Tek başına ayakta duramazdın. Çocuklar ebeveynlerine bakardı vs. Şimdi o da cazip değil çünkü çocukların yetiştirilmesi, okulu, organik gıdası, servis ücreti, bakıcısı filan derken, en önemlisi “gelecekte ne yapacak bu çocuk?” kaygısı derken aile kurmak iyice külfete dönüştü. Maddî külfet bir yana, çok daha fazla ilgi gerektiriyor artık. Eskiden beş çocuğun olsa n’olur? Sal köyde dışarı gitsin. Tarlaya gidersin beraber. Kent hayatında ise her an tehlike var. Sapığı var. Araba çarpma riski var. Siteden dışarı çıkamayan çocuğun evde hiperaktife dönmesi var vs. Bugün tek başınalık daha konforlu.
Artık işleri yapay zekaya devretmenin vakti gelmedi mi? Hem bu robotlar ne işe yarar arkadaş? Onlar çalışsın, biz oturalım. İnsanların yaptığı tüm işleri robotlara yaptıralım. Herkes küçük de olsa bir maaşa bağlansın. Robotlar tarım, sanayi ve hizmet sektöründeki işleri görürken bizler ömrümüzü kitaplarla, filmlerle, dışarıda buluşmalarla, dostlarla sohbetle ve sabahları orman yürüyüşleriyle filan geçirelim. Aristoteles bile “çalışmak köleliktir” demiş. Köleler çalışacak ki adamlar vaktini felsefeye ve sanata ayırabilsin.
Ha, bir de robotlara “sömürülme duygusu” vermeyecek bir yazılım yüklenmeli ki ileride birlik olup ayaklanmasınlar. Aman ha diyeyim!
Yazan: Tamer Ertangil