Star Trek, Inception, Matrix; hatta Buffy The Vampire Slayer’da inandırıcı hikâyeler yaratmak için paralel evren fikri sonuna kadar kullanıldı. Peki, bu paralel evrenler sadece bilimkurgu ögesi mi, yoksa bilimsel gerçeklikleri de var mı? Eğer öyleyse, paralel evrenler arası seyahat acentelerini bir gün görebilecek miyiz? Kimseye şaşırtıcı gelmeyeceği kesin: Bilim insanları çoklu evren teorisi olarak anılan paralel evren teorisi üzerinde anlaşamıyor.
Tufts Üniversitesi’nden Alexander Vilenkin gibi fizikçiler, Büyük Patlamanın evrenin her köşesinde sabit olmayan bir hızla genişlemeye sebep olduğunu iddia ediyor. Bizim kozmolojik bakış açımıza göre bu genişleme hemen hemen dursa da, evrenin bazı uzak köşeleri hâlâ genişliyor ve bu durum “baloncuk” evrenlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Teorik olarak, evrenimizle bir başka evrenin çarpışmasının kanıtını gözlemleyebilmemiz mümkün.
Live Science’a göre diğer uzmanlar ise olası evren sayısının, sicim teorisinin öne sürdüğü 10500 sayısından çok daha az olabileceğini tartışıyor. Bunun sebebi birçoğunun, evrensel genişlemeyi harekete geçirecek, gerekli karanlık enerjiye sahip olamamasıyken diğerlerinin ise kendi ağırlığından ötürü içine çökecek olması. Online Star Register, bazı teorisyenlerin bunun yerine “yavru evren” teorisini ortaya attıklarını söylüyor. Her tercih yapıldığında yeni bir evrenin oluştuğunu iddia ediyorlar. Paralel evrenlere yapılabilecek muhtemel seyahatler için iki seçenek var önümüzde: “Dış Evrenler” ve “İç Evrenler“.
Dış Evrenler insan zihninin dışında yer alır. Star Trek‘in ayna evreni, yolunu şaşıran bir “yavru evren” için iyi bir örnektir. Geçmişteki farklı tercihler; uzay hâkimi iyiliksever bir federasyon yaratmak yerine, kötücül bir imparatorluğun doğmasıyla sonuçlanmıştır. Karakterler belirli aralıklarla ışınlanma teknolojisi veya serinin son dizisindeki gibi “spor gücü” kullanarak bu evrene seyahat etmektedir.
Yıldızların ötesinde yer alan bilimkurgu evrenlerinin yanı sıra, Matrix ve Inception gibi filmler evrenin insan bilincinin bir ürünü olduğunu dile getiriyorlar. Inception’da başkahraman, “lucid rüya“yı kullanarak insanların rüyalarını sızıp, değerli bilgiler elde etmekte ustalaşmış bir karakterdir. “Lucid rüya” bir rüyada olduğunu bilip hareketlerini kontrol edebilmek olarak tanımlanabilir.
Matrix’de ise apokaliptik bir evrende, insanlar akıllı makineler tarafından ele geçirilmiştir. Makineler insanları bir tür batarya olarak kullanmaktadır. Jel dolu silindirler içinde, küresel enerji ağına bağlı insanlar, dünya benzeri bir simülasyonda yaşamaktadır. Bu bizi Simülasyon Teorisine götürür: Yaşadığımız evren, gelişkin uzaylılar veya gelecekteki insanlar tarafından yaratılan bir simülasyondan başka bir şey olmayabilir.
Paralel evrenlerin olma ihtimali var mı? Var. Paralel evrenleri neyin oluşturduğuna dair farklı yorumlamalar var mı? Var. Peki, bir seyahat yapabilir miyiz? İç evrenlerden bahsediyorsak cevabımız “belki” olabilir. Penn State Üniversitesi, “lucid rüya”nın bilimsel yanı olduğu görüşünde. Ancak bu rüya halini kalıcı olarak sağlamak problem yaratıyor; çünkü insan bedeni yaşamak için yiyecek ve suya muhtaç. Simülasyon tarzı bir evren için konuşursak, zaten böyle bir simülasyonda kapana kısılmış olabiliriz.
Dış evrenlere seyahat ise biraz daha sıkıntılı bir konu. Durham Üniversitesi’nce yapılan yeni bir araştırma, daha önce düşünülenden çok daha fazla evrenin var olabileceğini ortaya koyuyor. O zaman, seyahat nasıl olabilir? Futurism’e göre, teorik fizikçi Michio Kaku evrenimizin genişlemesinin yavaşlaması ve durmasıyla en sonunda “büyük donma” durumunu yaşayacağını, o zamanki teknolojiyle bu durumun bize evrenler arası seyahat etme olanağı vereceğini düşünüyor. Neil deGrasse Tyson, büyük boyutlu evrenlerden küçük boyutlu evrenlere geçmenin mümkün olduğunu ve hatta bunu fark etmeden gerçekleştirmiş bile olabileceğimizi söylüyor.
Başka evrenler var mı? Büyük ihtimal. Bir seyahat yapabilir misin? Eğer senin beynindeyseler veya zaten bir simülasyon içindeysek, cevap “evet”. Dış evren mevzusuna gelirsek işimiz çok daha zor.
Hazırlayan: Ruhşen Doğan Nar | Kaynak