Panpsişizm: Ya Bilinç Her Şeyde Mevcutsa

Bilinç nedir, yalnızca insan beynine mahsus bir şey midir, böyle bir şey sahiden var mıdır? Hiç şüphesiz felsefe ve bilimi en çok meşgul eden sorulardan biri bilinçtir. Bazı filozoflar, örneğin Philip Goff, David Chalmers, bu problem hakkında radikal bir yaklaşıma sahip. Bu yaklaşıma göre bilinç her şeyde mevcut. Bu teori panpsişizm diye biliniyor. Türkçe meali ile “tüm ruhçuluk”. Bu teoriye göre, bilinç yalnızca canlı varlıklarda değil aynı zamanda cansız varlıklarda ve evrenin ta kendisinde de mevcut. Bu “cansız varlıklar” tanımı aklınıza gelebilecek her şeyi kapsıyor. Kuarklardan tutun robotlara kadar. Örneğin panpsişitlere göre, odanızdaki lamba açıkken ışığın saf, duru bir bilinci ve varlık deneyimi var. Lambayı kapattığınızda ışığın bilinci kararıyor ve kayboluyor. Kim bilir belki de ışığın ulaşamadığı o karanlığın da bir bilinci vardır.

İnsanlık, beyin ile alakalı büyük miktarda bilimsel veriye sahip. Beynin, plastisitesi yüksek bir varlık olduğu biliniyor, beynin lobları tanınıyor, oysa karmaşık elektrokimyasal sinyallerin zihinde oluşan o canlı kokular, renkler ve tatlar dünyasını nasıl oluşturduğu tam olarak izah edilemiyor. Hafıza ve bilincin uçlarında yatan, belki de henüz homo sapien hisleriyle ismi konamayacak duyguların ve çağrışımların, karmaşık elektrokimyasal tepkimeler ile mi yoksa ruh denen mefhumun anlaşılmaz boyutlarla kurduğu geometriyle mi oluştuğu bir sır.

algoritma bilinc

Philip Goff, Galileo’s Error: Foundations for a New Science of Consciousness isimli kitabında bugün bildiğimiz anlamdaki bilimsel disiplinin, bilinç problemine olan hatalı yaklaşımına değiniyor. Ona göre, Galileo bütün bilimi matematik üzerine kurmuş durumda. Bilim nicel bir iskelete sahip ama kırmızı rengin kırmızılığını algılayan deneyim ve ondan türeyen çağrışımlar nicel veriler ile açıklanamaz. Bunlar nitel şeylerdir. Dolayısıyla Galileo, bilinci bilimin dışında bırakmıştır. Bu şekilde geri kalan her şey matematik ile izah edilebilir hâle gelir zaten…

Philip Goff’a göre, bilimsel disiplin fiziki dünyayı açıklamakta oldukça başarılıdır. Çünkü bilim, nicel mefhumlar üzerine inşa edilmiştir. Bilim yıldızları, karanlığın ötesini ve gölgelerde kalmış kozmik taşları açığa çıkardıkça insanlar büyük bir sevince kapılıyor, bilim parçanın en küçük hâlini çıplak bıraktıkça insanlar nihayet bir gün bilimin, bilinç ve ruh problemini de çözebileceğine inanıyor. Oysa ki bilinç, nicel değil nitel bir mefhumdur. Bilim ise nicellik üzerine inşa edildiği için, nitelik dünyasında etkisiz kalacaktır…

Philip Goff, bilimin bize maddeyi anlatmadığını söylüyor. Bu, bilim mefhumunun neredeyse din hâline geldiği günümüzde çok saçma bir iddia olarak görülebilir, hatta hışma uğrayabilir. Philip Goff da kendini şöyle savunuyor: “Bilim bize, maddenin kendisi ile alakalı değil onun davranışları ile alakalı bilgiler veriyor. Yani maddenin ne olduğu değil de, onun kütlesi, ne ile tepkimeye girdiği, itiş çekiş gücü vesaire. Oysa filozofların ‘asıl tabiat’ diye bahsettiği mefhumu anlatmıyor. Maddenin kendisini ve içinde neler olup bittiğini.”

İşte Philip Goff, burada bir boşluk olduğunu ve bu boşluğun da panpsişizm ile doldurulabileceğini söylüyor. Asıl tabiat olarak kastettiğimiz şey “bilinç” olabilir. Bilinç, maddenin ta kendisidir. Bilim maddenin dışı ile, onun özellikleri ve davranışları ile ilgilenirken, panpsişizmde “içinde” ve esasında “özünde” var olan bilinç ile ilgilenir. Burada aslında herhangi bir doğaüstü unsur yok. Bilinç hakikaten var olan bir şey ve bu teoriye göre bizim nicel algımızın hemen yanında bulunan, nitelikler dünyasında hâlihazırda bolca bulunuyor.

bilinç

Philip Goff, teorisine karşı çıkanlara basitçe şu argümanı sunuyor: “Zırvalık deyip geçmeyin. Albert Einstein’ın zamanın göreceliliği ile ilgili teorisi ya da Charles Darwin’in evrim teorisi de aynı şekilde saçma görülebilir. Bir teorinin gücü, yerleşmiş kültürel algıya olan tersliğine göre değil, kendini açıklama gücüne göre ölçülmelidir.” Ancak, “Panpsişizmin doğruluğunu test etmek mümkün mü?” diye sorulduğunda, bilincin “gözlemlenemez” olduğuna vurgu yapıyor: “Örneğin bir elektronun içini açıp bunda bilinç var mıymış diye kontrol edemezsin. Yine birinin kafasını kırıp içine bakarak neler hissettiğini, nasıl bir düş dünyasına sahip olduğunu da.”

İnsanlar hisleri konuşarak açıklayabilir. Birtakım hisler birtakım kelimeler ile ilişkilendirilebilir. Elbetteki nörologlar beyni tarayarak beyindeki aktiviteleri birtakım şeylerle ilişkilendirebilir. Gelgelelim Philip Goff’a göre bunlar bilinci açıklamaya yetmiyor. Bilim bazı şeyler arasında korelasyon kuruyor olabilir ama bu korelasyonu açıklamıyor. Beyin ile alakalı bazı soruları cevaplasanız bile geride yine boşluklar kalacak. Tıpkı nedenselliği en uca götürünce ortaya çıkan nedensiz bir ilk neden gibi. İşte bu boşluğu bilim dolduramaz panpsişitlere göre, bu felsefenin yahut yeni bir disiplinin işi…

Hazırlayan: Tuğrul Sultanzade | Yararlanılan Kaynak: Live Science

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

uzay-yasam-canli

Uzay Boşluğunda Yaşayan Canlılar Olabilir mi?

Bir organizmanın uzay boşluğuna uyum sağlaması ya da orada yaşayacak şekilde evrim geçirmesi mümkün müdür? …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin