Etrafımızdaki pek çok şey, yaşadığımız dünyadaki eşitsizliği gözümüze sokuyor. Nobel gibi insanlığın gelişiminin ödüllendirildiği en üst düzey organizasyonda bile bu belli oluyor. Bugüne kadar 27 organizasyon ve 896 kişi Nobel ödülü aldı. Bu 896 kişinin sadece 49`u kadın. İnsanlığın %50`sini oluşturan kadınlara düşen pay sadece %5.
Aşağıda, 2013’te Washington Post’ta yayımlanan bir harita var. Bölgelere göre Nobel ödüllerinin dağılımını gösteriyor. Çin, Hindistan ve Japonya’yı içine alan Dünya’nın en kalabalık bölgesine düşen Nobel ödülü sayısı da 49. Bu sayıların içine Nobel Edebiyat ve Barış ödüllerinin dahil olduğunu hatırlatalım. Latin Amerika sadece 19 ödül alabilmişken, komşusu Kuzey Amerika 370 tane ödül almış. Afrika kıtasına düşen ise sadece 16. İşte bu 16 ödülden biri de Kenyalı çevreci bir kadına ait.
Wangari Maathai sürdürülebilir kalkınma, demokrasi ve barışa olan katkılarından dolayı 2004 yılında Afrika’dan Nobel Ödülü alan ilk kadın ve çevreci oldu. Ormansızlaşma ve çölleşmeye karşı Kenya’da başlattığı Yeşil Kuşak Hareketi tüm Afrika’da yayıldı ve 30 milyon ağacın dikilmesine ön ayak oldu. Çevre için mücadele verirken, kadın hakları, demokrasi için de savaştı. Hikayesi size tanıdık gelecek. Kamuya ait alanların hükümet yanlılarına peşkeş çekilmemesi, parklara parti merkezleri, AVM’ler kurulmaması için uğraştı. Gelin çok uzaklarda yaşamış olsa da bize çok yakın duran bu kadının hikayesine bir göz atalım.
Maathai, 1 Nisan 1940’da Kenya’da Nyeri Bölgesi’nin Ihithe köyünde dünyaya geldi. Ailesi Kenya’nın en kalabalık etnik grubu olan Kikuyu’lardandı. On bir yaşındayken Nyeri’deki Mathari Katolik Misyonu’na ait yatılı bir okul olan St. Cecilia Ortaokulu’na başladı. St. Cecilia’da dört yıl okudu. Bu süre zarfında İngilizce öğrendi ve Katolik oldu. “İnsanlara hizmet ederek Tanrı’ya hizmet etmeyi” amaç edinen Legion of Mary’e katıldı. 1956’da sınıfının birincisi olarak, Kenya’daki tek Katolik kız lisesi olan Loreto Lisesi’ne kabul edildi. Kennedy Airlift olarak bilinen bir programla Eylül 1960’da Amerika Birleşik Devletleri’nde eğitim almak üzere seçilen 300 Kenyalı’dan biri oldu.
Maathai, St. Scholastica Biyoloji bölümünden 1964’de mezun oldu. Kimya ve Almancada ikincil diploma (minör) aldı. Pittsburgh Üniversitesi’nde biyoloji alanında yüksek lisans yaptı. Çevreci hareketlerle ilk kez Pittsburgh’da karşılaştı. Kenya’ya döndüğünde çalışması gereken pozisyona başkasının atandığını öğrendi. Yapılanın cinsiyeti ve etnik kökeni yüzünden olduğunu düşündü. Almanya ve Nairobi’de yüksek öğrenimine devam etti. 1971 yılında veterinerlik anatomisi üzerine doktorasını alarak, doktora sahibi ilk Doğu Afrikalı kadın oldu. Maathai, Nairobi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak işe başladı. Daha sonra bölüm başkanı ve doçent oldu. Tabii ki üniversitede de bu unvanlara sahip ilk kadındı. Üniversite personeli olarak çalışan kadınlar için eşit haklar talep etti. Mahkeme talepleri ilk önce reddetti.
Nairobi Üniversitesi’ndeki çalışmalarının yanı sıra, 1970’lerin başında bir dizi sivil kuruluşa girdi. Ayrıca Kenya Kadınlar Ulusal Konseyi‘ne (NCWK) katıldı. Çeşitli kuruluşlarda çalışırken, Kenya’nın sorunlarının çoğunun kökeninde çevresel bozulmanın olduğunu fark etti. Parlamentoya seçilen kocasının seçim bölgesinde, iş olanaklarını artırma vaadi ile çevreyi koruma ve ağaçlandırma faaliyetlerini bir araya getirebileceğini anladı. Ağaçlandırma çalışmalarında, tohumlar çevreye kolay uyum sağlaması için civar ormanlardan bulunup getiriliyordu. İlk başta finansal zorluklar yaşasa da NCWK desteği ile Yeşil Kuşak Projesi‘ni başlatarak uluslararası toplumun dikkatini Kenya’ya çekti. 1979’da iki yıl süren bir ayrılıktan sonra eşinden boşandı. Mahkeme esnasında takındığı tutum nedeniyle de bir süre hapiste yatmak zorunda kaldı. Hapisten çıktıktan sonra çevreci faaliyetlere odaklandı. Özellikle Kenya Kadınlar Ulusal Konseyi’ndeki (NCWK) çalışmalarına hız verdi.
Yeni seçilen Kenya Cumhurbaşkanı Daniel arap Moi, NCWK gibi gönüllü sivil kuruluşlar da dahil olmak üzere, ülkedeki Kikuyu etnisitesinin nüfuzunu sınırlamaya çalıştı. Maathai’nin seçileceği anlaşılınca Cumhurbaşkanı yanlısı gruplar NCWK çatısı altından çekildi ve NCWK çok büyük finansal zorluklar yaşamaya başladı. NCWK, çevreye olan ilgisini artırarak ve faaliyetlerini görünür kılarak hayatta kaldı. Maathai, 1987 yılındaki görevinden emekliye ayrılıncaya kadar her yıl kuruluşun başkanlığını yapmak üzere tekrar seçilmeye devam etti. Maathai politikayla da ilgilendi. 1982’de, doğduğu Nyeri bölgesi için kampanya yürütmeye karar verdi. Yasaların gerektirdiği gibi, Nairobi Üniversitesi’ndeki görevinden istifa etti. Mahkemeler seçime giremeyeceğine karar verdi. İşini geri alamadığı gibi üniversite lojmanlarındaki konutundan da tahliye edildi.
Maathai, NCWK’nin çalışmalarına yoğunlaştı ve Norveç Ormancılık Derneği’nin de desteği ile Yeşil Kuşak Hareketi’ne odaklandı. BM tarafından Nairobi’de üçüncü küresel kadın konferansı düzenlendi. Konferansta Maathai, Yeşil Kuşak Hareketi’nin Kenya’da yaptığı çalışmaları anlatan seminerler ve sunumlar düzenledi. Fidanlıklarını ve ağaçlarını görmek isteyen delegelere eşlik etti. Konferans, Yeşil Kuşak Hareketi için fon bulmaya yardımcı oldu ve hareketin Kenya dışına açılabilmesi için Pan-Afrika Yeşil Kuşak Ağı’nın kurulmasını sağladı. Hareketin uluslararası medyada çektiği ilgi, Maathai’nin birçok ödül kazanmasına da sebep oldu. Kenya hükümeti ilgiden rahatsızdı ve Yeşil Kuşak Hareketi’nin NCWK’dan ayrılmasını talep etti. NCWK’nin sadece kadın hakları ile ilgili sorunlara odaklanmasını istedi. 1987’de Maathai, NCWK’nin başkanlığından istifa etti.
1980’lerin ikinci yarısında Kenya hükümeti ile Maathai ve Yeşil Kuşak Hareketi karşı karşıya geldi. Tek parti rejimi, hareketin demokratik haklar konusundaki tutumundan rahatsızdı. Toplantılara engel olmak için, dokuzdan fazla kişinin hükümet izni olmaksızın toplantı yapmasını engelleyen bir sömürge dönemi yasası bile yürürlüğe koyuldu. 1988’deki seçimlerde Yeşil Kuşak Hareketi seçmen kaydetme, anayasal reform ile ifade özgürlüğü konularında baskı yapma ve kamuoyu oluşturma gibi demokrasi yanlısı faaliyetler yürüttü. İktidar partisi seçimi kazandı, ama Maathai’ye göre bu seçim hileliydi.
Ekim 1989’da Maathai, Uhuru Parkı’nda 60 katlı bir kompleks inşa edileceğini öğrendi. Kompleks, iktidardaki KANU (Kenya Afrika Ulusal Birliği) partisine ait bir merkezin yanı sıra diğer pek çok faaliyet için de kullanılacak ve 2.000 arabalık bir park alanını barındıracaktı. Plan aynı zamanda Cumhurbaşkanı Daniel Arap Moi’nin büyük bir heykelini de içeriyordu. Maathai bu kompleksi protesto etmek için birçok mektup yazdı.
Hükümet, sorularını ve protestolarını doğrudan yanıtlamadı. Bunun yerine Maathai’nin “deli bir kadın” olduğu açıklamalarıyla medya üzerinden cevap verdi. Uhuru Parkı’ndaki projenin kamusal park arazisinin küçük bir bölümünde yer aldığını ve bu “güzel ve görkemli mimari eser”e sadece “az sayıda cahil” tarafından karşı çıkıldığını açıkladı. Maathai’nin kent genelindeki yaygın protestosuna rağmen, 15 Kasım 1989’da Uhuru Parkı’nda kompleksin inşasına başlandı. Cinsiyetçi bir söylemin hedefi haline gelen Maathi’nin ofisi boşaltıldı. Mali denetimlerle, hükümet Yeşil Kuşak hareketini kapatmaya çalıştı. Fakat yükselen protesto sebebiyle yabancı yatırımcılar projeyi Ocak 1990’da iptal etti.
Maathi, 1990’dan sonra hükümetin hedefi haline geldi. Birden fazla partinin katıldığı 1992 seçimlerinde ve sonrasında muhalefeti bir araya getirmeye çalıştı. 1992’deki seçimi iktidarda olan KANU partisi tekrar kazandı. Ertesi yıl, Kenya’da etnik çatışmalar ortaya çıktı. Maathai bu çatışmaları hükümetin kışkırttığına inanıyordu. Hem hareketinin gücüyle, hem de basının yardımıyla çatışmaların sona ermesini sağlamak için şiddet alanlarına giderek “barış fidanları” dikti. 1997 seçimlerinde iktidar partisini yenmek için muhalefeti birleştirmek istedi, fakat seçimde başarısız oldu.
1998 yazında Maathai, Nairobi’nin hemen dışındaki Karura Ormanı’nda, geniş kamu arazilerinin özelleştirilmesi ve siyasi taraftarlara verilmesi için hazırlanan bir hükümet planınını öğrendi. Yeşil Kuşak Hareketi ile Karura Ormanına giderek ağaç dikip ormanın tahrip edilmesini protesto etti. 8 Ocak 1999’da, altı muhalefet milletvekilinin yanı sıra, gazeteciler, uluslararası gözlemciler ve Yeşil Kuşak üyeleri ve destekçileriyle birlikte ağaç dikmek üzere ormana gitti, ancak gruba saldırı düzenlendi. Olay uluslararası alanda öfkeye sebep oldu. Nairobi’de öğrenci protestoları patlak verdi ve bu grupların bazıları polis tarafından şiddet kullanılarak dağıtıldı. Protestolar, cumhurbaşkanının tüm kamu arazilerinin tahsisini yasakladığını ilan ettiği 16 Ağustos 1999 tarihine kadar sürdü. Fakat hükümet benzer hareketlerden, Maathi de protestolardan yılmadı. Maathi artık tutuklandığında, suçlanmadan serbest bırakılıyordu.
Ocak 2002’de Maathai, Yale Üniversitesi Ormancılık ve Çevre Araştırmaları Okulu’nda ders vererek öğretim hayatına geri döndü. Haziran 2002’ye kadar orada kaldı ve Yeşil Kuşak Hareketi üzerine odaklanan, sürdürülebilir kalkınma hakkında dersler verdi. Kenya’ya döndükten sonra, 2002 seçimlerinde meclise girebilmek için tekrar kampanya yürüttü. Bu sefer Milli Gökkuşağı Koalisyonu (muhalefeti birleştiren şemsiye örgüt) milletvekili adayı oldu. 27 Aralık 2002’de Gökkuşağı Koalisyonu, iktidar partisi Kenya Afrika Ulusal Birliği’ni mağlup etti. Maathai, bölgesinde oyların % 98’ini alarak seçimi ezici bir çoğunlukla kazandı. Ocak 2003’te Çevre ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na Bakan Yardımcısı olarak atandı ve Kasım 2005’e kadar burada görev yaptı.
Wangari Maathai’ye “sürdürülebilir kalkınma, demokrasi ve barışa katkısı” nedeniyle 2004 yılında Nobel Barış Ödülü verildi. Ödülü kazanan ilk Afrika kökenli kadın ve ilk çevreci olarak tarihe geçti. Norveç Nobel Komitesi, ödül duyurusunda kendisi için şunları söyledi:
“Maathai, Kenya’daki eski baskıcı rejime karşı cesaretle ayağa kalktı. Uyguladığı eşsiz eylem biçimleri, politik baskılara ulusal ve uluslararası dikkat çekmeye katkıda bulunmuştur. Demokratik haklara yönelik mücadelede birçok kişiye esin kaynağı olmuştur ve özellikle kadınları, durumlarını iyileştirmeye çalışmak için teşvik etmiştir.”
2011’deki ölümüne kadar, Maathi’nin hayatında iniş çıkışları oldu. Pek çok kez farklı konularla uluslararası medyanın gündemi haline geldi. Tüm zorluklara rağmen kadın hakları, demokrasi, barış ve çevre için savaşmaktan asla vazgeçmedi…
Hazırlayan: Murat Yıldırım
Kaynaklar