Marvel ve Bilimkurgu

Marvel Sinematik Evreni, son yıllardaki süper kahraman çılgınlığının en büyük sebeplerinden olduğu gibi insanları çizgi romanlara da çekti. Bu kültürel etki ve başarının en büyük sebeplerinden biri kaynak materyaldeki abartı kısımları atarak genel izleyicinin ilgisini çekecek bir sunum hazırlamasıdır. Bu taktiğin işe yaradığının en büyük göstergesi Christopher Nolan‘ın Dark Knight üçlemesidir. Serinin ilk iki filmi olabildiğince gerçekçi karakterlerle mümkün olan en gerçekçi şekilde kurgulanmıştı. Zaten en beğenilen filmler de bu ikisidir. Ancak üçüncü film Bane ve Catwoman gibi inandırıcılıktan uzak karakterler ile “realistik Batman” anlayışına uymayan olaylar sebebiyle diğer iki film kadar beğenilmemişti.

İşte Marvel filmleri de evrenin inşası boyunca fanteziden uzak kalıp sırtını bilimkurguya yasladı. 2008 yılında başlayan MCU’da (Marvel Cinematic Univese) 2016 yılına kadar fantastik bir unsur göremezsiniz. Fantezinin MCU’ya girişi 3. fazdaki Doctor Strange filmiyledir. Peki sinema kaynak materyalden neler almıştır ve çizgi roman evreninin bilimkurguyla ilişkisi nedir? Şimdi bunu inceleyeceğiz.

Marvel ile bilimkurgu ilişkisini açıklamak için öncelikle Marvel Evrenini üç döneme ayırmamız gerekiyor. MCU’dan öncesi, MCU – Secret Wars arası ve Secret Wars sonrası. MCU’dan öncesiyle başlayalım. Marvel’ın ilk kahramanları genellikle birbirlerinden bağımsız çizgi romanlarda gözüken Kaptan Amerika, Namor ve orijinal Human Torch‘tur. Bunlardan Kaptan Amerika bir süper askerken, Human Torch, Fantastic Four üyesi Johnny Storm’dan önce bu ismi kullanan bir androiddir ve ikisi birer bilimkurgu karakteridir. Atlantis Kralı Namor ise fantastik bir kahraman olmasına rağmen, Atlantisli Homo mermanus ırkının bilimsel olarak açıklanması sebebiyle bir “bilimsel fantezi” karakteri olarak kabul edilebilir. Kırklarda son derece popüler olan bu karakterler bir süre sonra unutulmuştur.

Altmışlarda Stan Lee‘nin işleri devralmasına kadar tam anlamıyla bir paylaşılmış evrenden bahsedemeyiz. Stan Lee DC’den esinlenerek evreni kurmuş ve çoklu evrenle zaman yolculuğu gibi bilimkurgu temalarını işlemiştir. Bu temalar hala Marvel çizgi romanlarında popülerdir. Stan Lee’nin yarattığı karakterler dönemin etkisiyle “çizgi roman abartısına” sahip olsa da, yazar bu abartıyı minimum seviyede tutmaya çalışmıştır. Daredevil, Fantastik Dörtlü, Örümcek Adam, Demir Adam ve X-Men üyeleri gibi karakterlerin birer bilimkurgu karakteri olmalarına rağmen bilim dışı sayılabilecek bir abartıya sahip olmasının sebebi süper kahramanlarla mitoloji ve bilinmez arasındaki ilişkidir.

Aslında süper kahramanlar o yılların toplumunda mitolojideki yarı tanrı ve kahramanların yerini tutar. Onlar gibi “farklı” giyinip pelerin takmakta hatta paganizmden gelen “maske” geleneğini sürdürmektedirler. Zaten tarihin en yıkıcı savaşından çıkıp soğuk savaşa giren toplumun böyle sembollere ihtiyacı vardır. Örnek olarak umudun sembolü Superman‘i düşünün. Eski çağların kahramanları güçlerini o zamanın bilinmezleri olan tanrılar ve büyülerden alırken, Superman gücünü yeni çağın bilinmezi olan uzaylılardan alır.

Örümcek Adam ve Fantastik Dörtlü’ye güçlerini kazandıran atom enerjisi ve radyasyon o zaman hala anlaşılamamışdır. Radyasyon ve bilimi Marvel evreninde büyük yer tutar. Stan Lee, Doctor Strange gibi karakterlerle evrenin içinde büyülü ve fantastik bir taraf da yaratmasına rağmen Thor gibi tanrıları bu tarafa dahil etmemiş ve onları “uzaylı”, güçlerini de “teknoloji” olarak açıklamıştır. Böylece Stan Lee’nin oluşturduğu bilimkurgu – fantezi karışımı çizgi, yakın zamana kadar korunmuştur.

MCU’nun popülerleşmesinden sonra yayınevi çizgi romanların havasını filmlere yaklaştırma kararı aldı. Karakter tasarımları ve çizimler oyunculara yaklaştırıldı, kahramanların karakter ve davranışları filmlerdekilere benzetildi. Ayrıca şirketin Jonathan Hickman ve Rick Remender gibi bilimkurgu yazarlarını transfer edip onlara serbestlik tanımasıyla hikayelerin bilimkurgu oranı arttı, uzun zamandır devam eden Guardians of the Galaxy gibi bilimkurgu ağırlıklı dergiler önem kazandı. Zaten tam bir uzay operası olan bu çizgi roman Marvel evreninde bilimkurgunun her zaman kendine yer bulduğunu çok iyi göstermektedir. Hickman dönemi arkasında çok başarılı bir külliyat bırakmasının yanında Marvel bilimkurgusunun da zirvesidir.

Bu dönem de 2015 yılında yayınlanan Secret Wars serisiyle kapanmıştır. İşte işler bundan sonra karışıyor. Çünkü çok beğenilen Secret Wars’un sonlanması Marvel’da günümüzde de devam eden bir kafa karışıklığı döneminin başlangıcı… Secret Wars ile evrenini sıfırlayan Marvel bundan sonra karakterlerin cinsiyetlerinin, orijinlerinin, etnik kökenlerinin değiştiği farklı karakterlerin farklı kahramanlara dönüştüğü tuhaf bir evren kuruyor. Neyin bilimkurgu olup neyin olmadığının anlaşılmadığı bu dönemde kötü hikayeler yayınlanması, satışların düşmesi, yazarların durmadan değişmesi ve serilerin tekrar tekrar sıfırlanması Marvel yönetiminin ne yaptığını bilmediği hissi uyandırıyor. Marvel’ın bir an önce kendini toparlamasını ve mümkünse Hickman dönemine dönmesini umuyorum.

Yazar: Sadık Efe Sarıtunalı

Bilgisayarla fazla ilgilenir. Boş zamanlarında ise çizgi roman okur. Bir gram çizim yeteneği olmadığı için çuvalladığı çizgi romanlarından sonra en büyük hayali kendine bir çizer bulup çizgi roman yazarı olmak. En büyük tutkusu ise bilimkurgu.

İlginizi Çekebilir

J. Michael Straczynski

J. Michael Straczynski’den 5 Bilimkurgu Çizgi Romanı

J. Michael Straczynski, bilimkurgu camiasında Babylon 5 dizisinin yaratıcısı olarak bilinse de aynı zamanda Amerikan …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et