Şu günlerde tüm dünyada kenevir gündeme farklı biçimlerde geliyor. Onlarca yıldır hakkında menfi yönde tebligat yürütülen bu bitki, dünyanın bir kısmında parça parça yasallaşıyor, hatta bazı şirketler kenevirle alakalı çalışmalarını da hızlandırıyor. Kenevirle ilgili ne gibi bir çalışma yapılabilir ki? Aslında kenevir başlı başına bir endüstri olabilir. Tıp, gıda, tekstil, hatta otomotiv… Belki de bir zaman sonra kenevirli kola, kenevir birası vs. gibi ilginç ürünler çıkacak piyasaya.
Kenevir bitkisi denince akla gelen ilk kullanım biçimi ne yazık ki sadece keyif amaçlı olanı. Oysaki kenevir çok çeşitli alanlarda işimize yarayabilir. Hatta uzay seyahatlerimizde ve kolonizasyon programlarımızda da kenevirin kullanımı iş görebilir. Dolayısıyla belirtmek isteriz ki bu yazıyı yazarken madde kullanımını özendirmek gibi bir niyetimiz yok. Sadece binlerce yıldır keyif ve neşe verdiği bilinen bu alelade bitkinin başka ne tür özellikleri olduğundan ve bu özelliklerin uzayda işimize nasıl yarayacağından bahsetmek istiyoruz.
Kenevir tohumu çok az suyla dört ayda üç metrelik bir ağaç oluyor. Bu kadar kısa sürede büyüyüp gelişen bu ağaçtan yılda ortalama en az üç-dört kez mahsul alabiliyorsunuz. Bu mahsul ‘keyif-için-kullanım’ haricinde envai çeşit işe yarıyor. Mesela bir kök Hint Keneviri tam sekiz kez kağıda dönüştürülebilirken, sıradan bir ağaç sadece üç kez kağıda dönüştürebilir. Fakat uzay çağından bahsediyoruz, astronotlarımızın kağıda pek ihtiyacı olmayacaktır. Dolayısıyla bu özellik hâlâ Dünya’da yaşayan bizler tarafından değerlendirilebilir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi kenevir sadece dört ayda yetişir, bir ağacın büyümesi ise yirmi yıl ya da elli yılı bulabiliyor. Hatta bu süre türden türe daha da artabiliyor. Büyümesi yüzlerce yıl süren ağaçlar var. Dahası şimşek vurunca yanıp kül oluyorlar; yüz yılda büyüyüp beş dakikada yanabiliyorlar.
Uzayda, Uluslararası Uzay İstasyonu gibi korunaklı yerlerde tarım yapılabileceği ispatlandı. İleride koloni kurulacak uydu ya da gezegenlere genetiği değiştirilmiş kenevir ekilerek hem yeni bir ekosistem kurulmasına ön ayak olunabilir hem de söz gelimi atmosferin dünyalaştırılması sağlanabilir. Ayrıca kenevir, çeşitli kanser hücrelerine karşı da oldukça etkilidir. Yani bazı preklinik ve klinik çalışmalar, kenevirin hücreleri apoptoza (kontrollü hücre ölümü) yönlendirebileceğini gösterdi.
Üstelik hint keneviri kendisini böceklerden koruyabildiği için tarım ilacına ihtiyaç duymaz. Kenevirin genetiğindeki bu özellik, eğer yerleşeceğimiz uyduda egzotik böcekler varsa işimize yarayabilir belki. Tabii bitkinin bu özelliği egzotik bir yaşam formu karşısında ne kadar etkili olur bilemeyiz? Belki de bu etkileşim kenevir ve o egzotik böcekten ortaya çıkan oldukça tuhaf bir reaksiyon meydana getirebilir. Yine de kenevir genetiğinin muazzam olduğunu bilerek yazıya devam edelim.
Hint kenevirinin üretimi soyadan bile ucuzdur ve kenevirle beslenen hayvanlar, hormon takviyesine ihtiyaç duymaz. Neden? Çünkü kenevir tohumu bir süper-gıdadır. Daha da iyisi plastik ürünlerin tamamı kenevirden üretilebilir ve kenevir plastiğinin doğaya dönüşmesi son derece kolaydır. Uzaydayken hem ucuzluğu, hem kolay üretilir olması, hem de saydığımız diğer özellikleri sayesinde kenevir pek çok işe yarayacaktır. Bunlardan biri de kıyafet mevzusu. İlk kot pantolon kenevirden yapılmıştır. “Kanvas” kelimesi kenevir ürünlerine verilen isimdir. Kenevir ayrıca ip, halat, çanta, ayakkabı, şapka yapımı için de ideal bir bitkidir.
Bu bitkinin genetiğiyle eğer istediğimiz doğrultuda oynayabilirsek belki uzay araçlarımızın kaplamalarını tamamen kenevirden imal edebiliriz. Bunun uç bir örnek olduğu doğru, fakat kenevirden yapılan sabunlar ve kozmetik ürünler suyu kirletmez, yani tamamen doğa dostudur. Uzayda da şüphesiz ki bu özellik astronotlarımızın işine çok yarayacaktır.
Kenevir tohumu kolesterol dostudur ve protein değeri çok yüksektir. İnsana gerekli olan Omega 3,6 ve 9 yağlarını taşır. Astronotlar, özellikle de Dünya’dan uzaklaşan ve takviyelerin geç ulaşacağı bir konumda bulunanların en büyük sıkıntılarından biri gıda olacaktır. Fakat kendi kendini yenileyebilen genetiği değiştirilmiş bir kenevir tarımı bu gıda sorununu da ortadan kaldırabilir.
Kısacası insanlığa büyük fayda sağlayabilecek bir potansiyele sahip bu bitkiyi bilimsel bir perspektiften incelemeye başlamak için geç kaldık. Burada ne yazık ki şirketlerin kâr hırsı da biraz pay sahibi. Belki de kenevir bitkisi ile ürettiğimiz doğa dostu ürünleri kullanıyor olsaydık okyanuslar bu denli kirlenmeyecekti. Basit bir örnek ve varsayım. Fakat henüz geç kalmış değiliz. Kenevirle alakalı şansımızı bir de uzayda deneyebiliriz.
Hazırlayan: Tuğrul Sultanzade