mankurt

İlk Organik ‘Robotlar’: Mankurt

Dünyaca ünlü Kırgız Türk’ü yazar Cengiz Aytmatov’un “Gün Uzar Asra Bedel” romanında, bir Kırgız efsanesinden yola çıkarak anlatılan bir terimdir “Mankurt”. Siyasi gündemde de sık kullanılmaya başlandı. Peki, nedir mankurt? Mankurt bir tür robot, golem, zombidir. Bir işkence yöntemiyle yaratılır. Avarlar olarak da bilinen Juan Juanlar ele geçirdikleri bazı esirlerin kafasını kazırlar, devenin boyun derisini (veya yaş manda derisi) bone gibi geçirirler. Çölde bir süre bekletirler. Sıcak nedeniyle deri sertleşir ve kafayı sıkar. Esirin uzamaya başlayan saç kılları, bu sertleşmiş, kalın deve boyun derisini geçemez, geri döner ve beyne doğru akupunktur gibi batar. (Kıl dönmesi gibi.) Esir korkunç acılar çeker. Süreç bittiğinde kim olduğunu hatırlamayan, her emri yerine getiren bir kuklaya dönüşür.

Mankurt veya mankafa…

Mankurt kendi boyunu, soyunu, kökenini unutan bir yaratıktır. Mankurt bir metafordur aynı zamanda… Sovyetler Birliği döneminde komünist sistem tarafından kökeni unutturulan, Arap dini tarafından Araplaştırılan Türk gibi. Yakın dönemde mankurtizme örnek olarak şakirtleri verebiliriz. Sadece belli kanallardan gelen bilgilerle, verilen her emri yerine getirebilecek, yeri geldiğinde kendi anne babasını öldürebilecek, milletine ihanet edebilecek insan. Tarikatların çoğu, kimyasal veya biyolojik araçlara gerek kalmadan, dogmanın gücü ve beyin yıkamayla böyle yaratıklar inşa edebilir.

CIA, LSD ve hipnoz yöntemleriyle karmaşık emirleri yerine getirebilecek kuklalar inşa edebiliyordu. Sadece ABD’de değil; Sovyetler, Kuzey Kore, Vietnam’da beyin yıkama üzerine çok araştırma yapıldı. Birkaç sene önce kaybettiğimiz araştırmacı yazar Aytunç Altındal, Arap Baharı konusunda Tavistock Enstitüsü’ne dikkat çekmişti. Bir Rockefeller kuruluşu olan enstitü uzun zamandır beyin yıkama konusunda çalışıyor. İnsan beyni esasında kandırılmaya çok açıktır. Beş duyu organıyla çevresini algılar. Bunların manipülasyonuyla kandırılır. Sihirbazlık gösterileri sırf beynin bu açığına dayanır. Sinema da bir illüzyondur. Koku ile tahrik edilebilir. Duyma organı da hassastır; kalabalık bir gösteri grubu üzerinde polis silahlarından, şiddetinden daha güçlü bir caydırıcı olan ses kullanımıdır.

Seyrettiğim bir belgeselde hipnoz ile bir deneğe üç-dört aşamalı emirler yaptırıldı, daha sonra bunların hiçbirini hatırlamıyordu. Kayıtlar gösterilince çok şaşırdı. O denek aynı emirlerle bir kafeye gidip, birisini öldürebilirdi. Beyin yıkama deyince akla ilk gelmesi gereken Hasan Sabbah ve Haşhaşinler sanırım. Kaçırılan çocuklar, her türlü zevkin olduğu bir bahçede, uyuşturucu etkisinde cennette olduklarına inandırılır. Daha sonra verilen her emri yerine getirmeye hazır hale gelirler. Beyin yıkama ile ilgili tek yöntemleri zevk değildi, acı ve rutini de kullanıyorlardı. Örneğin dibi delik bir tas ile bir fıçıdaki suyu, diğerine aktarmaya çalışmak gibi. George Orwell’ın “1984”ünde de beyin yıkama ile ilgili çeşitli yöntemler kullanılır. İşkence altındaki kahramanımız öyle hale gelir ki, 2 + 2 = 5 der ve buna inanır veya kendisine gösterilen üç parmağın, dört olduğuna ikna edilir.

Uyuşturucu, kimyasallar, din, beyin yıkama insanlığın şafağından beri organik robotlar yaratıyor. Ve görüldüğü gibi bu çok da kolay. Mankurtlara dönersek… Bir esir, kafa kazıma, deve boynu derisi (veya yaş manda derisi), uzayan saç beyne döner denilince bugünün insanı olarak bir basit geliyor. Sonuçta bugün beyne, elektromanyetik bir kask takarak veya beynin bazı bölgelerine müdahale edilerek deneyler yapılıyor. Ama anlattığımız yöntemin yüzlerce yıl önce olduğunu unutuyoruz. Daha insan anatomisinin bilinmediği, hatta Kuran’da insanın düşünme organının kalp olduğu yazılan zamanlardan önce. Şöyle düşünelim: bir mankurt yaratmak için beyni, saçın ona etkisini bilmek gerekir. Bu yöntem nasıl bulunmuş olabilir ki? Yani sonuçta kaynayan kazana, çay yaprağı düştü ve çay bulundu gibi bir tesadüf için fazlasıyla komplike.

Uzadoğu’da akupunktur yüzlerce yıldır biliniyor. Anlaşılan mankurt yaratma işlemi, belki de daha ince, kadim bir uygulamanın ilkel yansıması. Ne yazık ki insanlığın geleceğindeki en korkunç kabuslara giden yollardan biri beyin yıkamadan geçiyor. İnsanı zombi haline getirecek virüs, ilaç, uyuşturucu örneklerini şimdi bile duyuyoruz. Doğada bir başka canlının vücuduna yerleşerek onu köle kukla olarak kullanan canlılar var. Ve doğada olan her şey insan için de yapılabilir. Bir ülke savaş sırasında insanların bedenine girecek ve onları robota dönüştürecek nano robotlar, virüs veya gaz kullanabilir. The Matrix gibi gelecekteki torunlarımız simülasyonlarda yaşayabilir ve bunun farkında olmayabilir. Veya oyun konsollarına bağımlı olabilir. Belki beynimizin manipüle edildiği sahte bir gerçeklik yaşıyoruz. Belki de kocaman bir stüdyo içinde kozmik seyircilere sunulan bir şovuz. Tıpkı Truman Show‘da olduğu gibi…

Son olarak sizleri, Kara Han grubunun Mankurt adlı şarkılarına çektikleri kliple baş başa bırakıyorum.

Hazırlayan: Orkun Uçar

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

Zombi

Gerçekte Bir Zombi İstilası Ne Kadar Sürerdi?

Film, dizi izlerken, roman okurken ya da en basitinden internette gezinirken illa şu soruyu kendinize …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et