Sapiens ve Homo Deus gibi çoksatan kitapların yazarı Yuval Noah Harari, bilimkurgunun büyük hayranlarından biri ve yeni çıkan 21. Yüzyıl İçin 21 Ders kitabında bir bölümün tamamını bilimkurguya adamış. Geek’s Guide to the Galaxy podcastinin 325. bölümünde Harari şöyle diyor: “Bugün bilimkurgu en önemli sanatsal türdür. Gelecek yıllarda yaşamlarımızı ve toplumumuzu her şeyden çok etkileyecek yapay zekâ ve biyoteknoloji gibi kavramlar üzerine halkın anlayışını şekillendirmektedir.”
Bilimkurgunun kamuoyunu şekillendirmede önemli bir rol oynadığından ötürü Harari, yapay zekânın işçiler arasında kalıcı bir ‘işe yaramaz sınıfı’ oluşturması gibi gerçekçi sorunlarla uğraşan daha fazla bilimkurgu görmek istediğini de belirtiyor. “Bu gibi meselelerde kamuoyu oluşturmak istiyorsanız, iyi bir bilimkurgu filmi Science, Nature ve hatta New York Times’daki yüz makaleden daha değerlidir.”
Harari, birçok bilimkurgu eserinin garip veya tuhaf senaryolar üzerine odaklanmaya fazla eğilimli olduğu fikrinde.
“Yapay zekâ üzerine çoğu bilimkurgu kitabı ve filminde ana kurgu, bilgisayar veya robotun bilinç kazandığı ve duygulara sahip olduğu anın etrafında dolaşıyor. Ve bence bu, halkın dikkatini cidden önemli ve gerçekçi sorunlardan uzaklaştırıp, yakın zamanda gerçekleşmeyecek şeylere yöneltiyor,” diyor.
Yapay zekâ ve biyoteknoloji, insanlığın yüz yüze kaldığı en hassas iki mesele olabilir fakat Hariri, bunların siyasetçilerin radarında hemen hemen olmadığını belirtti. Bilimkurgu yazarlarının ve sinemacılarının bu durumu değiştirmek için ellerinden gelen her şeyi yapması gerektiğini düşünüyor.
“Teknoloji kesinlikle kader değildir. Biz hâlâ harekete geçebiliriz ve en kötü senaryoları engelleyip, bunları iyilik adına kullanabilmek için teknolojileri denetim altına alabiliriz.”
İşte Podcast’ten öne çıkan bazı bölümler:
Otomasyon:“Hayatınız boyunca bir insanın kendini kaç kere yeniden yaratabileceği kesin değil ama ömrünüz daha uzun olacak gibi gözüküyor. Çalışma yıllarınız da öyle. Bu yüzden hayatınız boyunca dört, beş veya altı kez kendinizi yeniden yaratabilmek ister miydiniz?”
Distopyalar:“1984’ü okumayı bitirdiğinizde aklınızda kalan tek soru ‘O duruma gelmeyi nasıl durdururuz?’dur. Cesur Yeni Dünya’da ise bu çok, çok, çok zordur. Herkes mutlu ve mesuttur, olan her şeyden memnundur. İsyan yoktur, devrim yoktur, gizli polis yoktur; her yerde sadece seks, müzik, uyuşturucu ve bunun gibi şeyler vardır. Ama yine de bu durumda bir şeylerin yanlış olduğuna dair rahatsız edici bir hisse kapılırız. Cesur Yeni Dünya yayımlandığında bunun herkes için korkutucu bir distopya olduğu açıktı; ama şu anda daha ve daha çok insan, Cesur Yeni Dünya’yı bir ütopya olarak görüyor.”
Ölümsüzlük:“Bir gün çok uzun yaşayacaklarını bildiklerinde, ebeveynler ve çocukları aralarında ne tür bir ilişki olacak? Böyle bir toplumda ailevi ilişkilerin durumu ne yönde etkilenecek? Bence bu bilimkurgu için harika bir fikir olabilir.”
Podcasts’in tamamını buradan dinleyebilirsiniz.
Hazırlayan: Ruhşen Doğan Nar | Kaynak