On yıllardır düşüncelerle bilgisayarları kontrol etme fikri bilimkurgunun konusuydu. Ancak şimdi heyecan verici bir buluşun neredeyse kıyısındayız. Soru şu: Bu, sorunları çözmekten ziyade daha fazlasına mı yol açacak? Bilimkurgu bazen geleceğe güzel bir rehber olabilir. Upgrade (2018) filminde kahramanımız Gray Trace ensesinden vurulup felç kalıyor, eşi ise öldürülüyordu. Çok geçmeden Trace’e, ünlü teknoloji yenilikçisi Eron Keen tarafından tasarlanmış ve yeniden yürümesine yardımcı olacak Stem adlı bir çip yerleştiriliyordu. Ne var ki Stem bir yapay zekaya dönüşüyor ve hiç kimsenin duyamayacağı şekilde Trace ile iletişim kurmaya başlıyordu. Kahramanımızın vücudunu kontrol etmeye başlamasıyla da olaylar bambaşka bir seyre bürünüyordu.
Günümüzde bir siborg’a dönüşme gerçeği çok daha az bilimkurgu olsa da hala heyecan verici. 2012 yılında, Pittsburgh Üniversitesi’nde biyomedikal mühendisi Jennifer Collinger’ın başını çektiği ve ABD hükümetinin Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı tarafından finanse edilen araştırma programının bir parçası olarak Jan Scheuermann, beyin-bilgisayar arayüzü yerleştirilecek bir avuç insan arasında yer aldı. Dejeneratif bir bozukluğun etkileri nedeniyle felçli olan 53 yaşındaki kadının kafasında, kutu benzeri yuvalara takılı ve video oyun konsoluna benzer bir şeye bağlanan iki kablo var.
Scheuermann söz konusu beyin-bilgisayar arayüzünü, düşünceleriyle robotik bir kolu kontrol etmek için kullanabiliyor. Üstelik düşünceyle kontrol ettiği robotik kol, çikolata yiyebilmesini sağlayacak kadar da işlevsel. Hatta operasyondan üç yıl sonra, bir bilgisayar simülatöründe savaş uçağı kullanmayı bile başardı. Ajans, 1970’lerden beri bu arayüzlerle ilgili araştırmaları finanse ediyor ve Upgrade filminde gördüğümüz dünyaya bir adım daha yaklaşmak istiyor. Bu yılın başlarında başlatılan Yeni Nesil Cerrahi Olmayan Nöroteknoloji (N3) programının amacı elektrot, kablo ve beyin ameliyatı ihtiyacını ortadan kaldırmak. Programı yöneten Al Emondi, ABD’nin önde gelen araştırma enstitülerinden altı bilim insanına, düşünceleri okuyabilen ve beyzbol şapkasına ya da koltuk başlığına yerleştirilebilecek kadar küçük olan bir donanım geliştirme görevi verdi.
Telepati ile karşılaştırılan bir yaklaşımda veya “gerçek bir beyin-bilgisayar arayüzü” oluşturulmasında, Emondi’ye göre cihaz çift yönlü olmalı, bilgiyi beyne beynin anlayacağı bir biçimde geri iletebilmeli. Emondi, yeni teknolojiyi insanlar üzerinde test edilebilecek noktaya getirmek için bilim insanlarına sadece dört yıl süre tanıdı. Elon Musk’ın Upgrade tarzı beyin-bilgisayar arayüzü planı Neuralink bile, kabloları bir tür kablosuz iletişimle değiştirse dahi çipi beyne gömmek için riskli bir ameliyatı gerektiriyor. Emondi, “Dünyayı gerçekten değiştirme yeteneği her kariyerde görülmez,” diyor. “Zararlı olmayan bir sinirsel arayüz oluşturabilirsek, şu anda var olmayan yepyeni bir ekosisteme kapı aralarız.”
Teksas, Houston’daki Rice Üniversitesi’nde elektrik ve bilgisayar mühendisi olan ve ekiplerden birinin baş araştırmacılığını yürüten Jacob Robinson, “En yaygın uygulamalar, kollarını hareket ettirme yeteneğini kaybetmiş ve belden aşağısı felçli insanlara yardım etmek için geliştirilen uygulamalar,” diyor. “Ameliyatsız iletişim kurma yeteneğine sahip olabileceğinizi hayal edin. Bu sayede teknolojiyi geniş bir kullanıcı tabanına yaymak mümkün hale gelecektir.” Diğer bazı araştırmacılar, beyin-bilgisayar arayüzlerine duyduğumuz hayranlığın daha derin bir şey olduğunu düşünüyor. Johns Hopkins Applied Physics’te insan ve makine zekası araştırma şefi olan Michael Wolmetz, “İnsanların dünyayla etkileşime girmek için evrimleşmelerinin tek yolu bedenlerimiz, kaslarımız ve duyularımızdır ve bunda oldukça iyiyiz,” diyor.
Musk’ın Neuralink’i, beyin-bilgisayar arayüzlerinin potansiyelinden etkilenen bir dizi projeden sadece biri. Intel dahil büyük teknoloji firmaları da bu alanda çalışıyor. Ve bunu çözmeyi başaranlar için harika ödüller var. Zira nörolojik teknolojideki pazarın 2022’de 13.3 milyar dolar (10.95 milyar £) değerinde olması bekleniyor. Bu tür başarılara rağmen sorunlar devam ediyor. Robinson, “İletebileceğiniz bilginin kalitesi kanal sayısıyla sınırlıdır,” diyor. “Arayüzler, elektrotu doğrudan beyin ile temas ettirmek için kafatasında bir delik açmayı gerektiriyor. Cihazınız, vücudunuz onu reddetmeden önce yalnızca sınırlı bir süre çalışabilir; veya cihazlar arızalanırsa, onları çıkarmak zordur.”
Beyin ameliyatına ihtiyaç duymadan çalışan bir arayüz hedefine ulaşmak için Emondi’nin ekipleri, düşüncelerimizi okumak ve / veya geri yazmak için ultrason, manyetik ve elektrik alanlarının yanı sıra ışık gibi tekniklerin kombinasyonları üzerinde çalışmayı sürdürüyor.
Hazırlayan: Ayşegül Yalvaç | Kaynak