Geleceğin Olası Yer Altı Şehirleri

Dünya hızla kötüye gidiyor ya da en azından birçok insan böyle düşünüyor. Aslında karamsar olmak için yığınla sebep de var. Bu sebeplerden en tehlikelisi küresel ısınma olsa gerek. İklim felaketi dünyanın belli başlı bölgelerini yaşanmaz hâle getirebilir, bu da milyonlarca insanın mülteci durumuna düşeceği anlamına gelir. Mülteci krizine ek olarak yükselen sıcaklıklarla birlikte daha önce alışık olunmayan hayvanların şehirlerde cirit atmaya başlaması da muhtemel. Göç edebilme kabiliyetine sahip olan tek varlık insanlar değil sonuçta. Zehirli böcekler, çekirgeler, belki sırtlanlar ve öbürleri, hepsi insan gruplarıyla birlikte yaşanılabilir bölgeye doğru sürüklenebilirler…

Peki bunun sonu ne olacak? İkinci bir kavimler göçü mü yoksa bir sentetik çağ çöküşü mü? Bazı insanlar, örneğin Esteban Suarez isimli Meksikalı bir mimar, bir çıkış yolu bulmuş olabilir: Yer altı şehirleri. Şehirler hep genişliyor ya da yukarı tırmanıyor. Dar alanlara kurulu şehirler, mesela Hong Kong gibi, genelde tırmanma eğiliminde ama bu bir yere kadar sürdürülebilir. Peki, alternatif yok mu? Denizi doldurmak haricinde… Aslında var. Şehirleri yer altına indirmek. Bu hiç de yeni bir şey sayılmaz; yer altı yerleşimleri antik çağlardan beri var çünkü. Bunlara en güzel örneklerden biri de Türkiye’de; Kapadokya’daki yer altı yerleşimleri.

Vietnamlı direnişçilerin meşhur tünelleri de başlı başına bir yer altı şehri olarak kabul edilebilir. Bu tüneller zaman içinde epey geliştirilmişti ve hastane bile barındırıyorlardı. Tehlike anında bütün bir köyü içinde barındırabilecek kadar yüksek bir kapasiteye de sahiptiler. Fakat tünellerdeki yaşam çok zordu. Zehirli akrepler, yılanlar, örümcekler başlıca problemlerdendi. Üstelik tünellerde su, hava ve erzak kıtlığı vardı. Ama günümüzde nüfus sorununa bir çözüm için yer altı yerleşimleri kurulacaksa, bu sorunlar da ortadan kaldırılabilir tabii.

Yer altı yerleşimleri genelde zorunluluktan kurulsa da, adeta kendiliğinden bir yer altı şehirciğine dönüşen metro ağları da var. Yer altındaki bazı metro istasyonlarının giriş tünellerinde sıralanmış dükkanlar aslında günlük yaşamın yer altında da sürüp gidebileceğine işaret ediyor. Zaten Metro 2033 serisinde Moskova metrosu başlı başına bir medeniyet ev sahipliği yapıyor. Yine neredeyse tamamı yer altı şehirlerinde geçen Isaac Asimov‘un Robot Serisi de anılmaya değerdir. Bugün dünyadaki en derin metro istasyonlarından biri Pyongyang’da. Kuzey Kore, metro istasyonlarını olası bir nükleer savaşa karşı sığınak olarak kullanma fikrinde. Bu yüzden metro istasyonlarını olabildiği kadar derine yapıyorlar. Bu da Metro 2033-vari bir yaşantının aslında nükleer silahların keşfinden bu yana hep bir tık ötede olduğunu gösteriyor.

İnsanlar yeryüzünde yaşamaya alıştığı için, yer altında geçen bir hayat çoğuna uçuk gelebilir, ama doğada pek çok hayvan yer altında yaşar ya da hayatının bir kısmı yer altında geçer. İnsanlar da korkunç bir felaketin ardından kendilerini yer altına çekilmek zorunda bulabilirler. Küresel ısınmanın tetikleyebileceği bir göç dalgası bunun başlıca sebeplerinden biri olabilir ya da bir nükleer felaket. Amerikalılar, Vietnam Savaşı’nda hasımlarının sığındığı tünellerde görev alması için “tunnel rat” dedikleri personelleri sürmüştü sahaya. Bu tünel fareleri, Vietnamlılar’ın açtığı karmakarışık tünel sistemlerini bulup imha etmekle görevliydi. İnsanların yer altındaki tünellere çekildiği, ama bir kısım psikopatın da yeryüzünde kaldığı bir dünyada bu personellerin daha korkunç versiyonları ortaya çıkabilir…

Yer altı şehirleri yalnızca Dünya’da değil başka gezegenlerde de inşa edilebilir. Hatta belki de o gezegenlere yerleşim kurmanın tek yolu bir yer altı şehri inşa etmektir. Yüzeyi kasıp kavuran radyasyona, korkunç fırtınalara ve olağanüstü sıcaklıklara karşı yer altı şehirleri kendiliğinden bir koruma sağlar. Ya da insanlar Dünya’ya mahkum oldukları müddetçe, kendilerini yaşanması muhtemel bir felaketten sadece yer altı şehirleri yoluyla koruyabilecekler. Yer altına çekilip, Dünya’nın iyileşmesini beklemek bir nesil gemisine binip öteki yıldızlara gitmekten daha olası görünüyor.

Hazırlayan: Tuğrul Sultanzade

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

col ve yagmur

Su Her Zaman Hayat Vermez, Bazen Ölüm de Getirir!

Su… Her zaman yaşam ile suyu iç içe düşünürüz. “Yaşamın koşulu” diye tanımladığımız kriterleri belirlerken …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin